Bayram Cigerli Blog

Bigger İnfo Center and Archive
  • Herşey Dahil Sadece 350 Tl'ye Web Site Sahibi Ol

    Hızlı ve kolay bir şekilde sende web site sahibi olmak istiyorsan tek yapman gereken sitenin aşağısında bulunan iletişim formu üzerinden gerekli bilgileri girmen. Hepsi bu kadar.

  • Web Siteye Reklam Ver

    Sende web sitemize reklam vermek veya ilan vermek istiyorsan. Tek yapman gereken sitenin en altında bulunan yere iletişim bilgilerini girmen yeterli olacaktır. Ekip arkadaşlarımız siziznle iletişime gececektir.

  • Web Sitemizin Yazarı Editörü OL

    Sende kalemine güveniyorsan web sitemizde bir şeyler paylaşmak yazmak istiyorsan siteinin en aşağısında bulunan iletişim formunu kullanarak bizimle iletişime gecebilirisni

BRANDON CURRY 04

Anayasanın sistemli işleyişi

Anayasanın sistemli işleyişi

Anayasaya Canım Feda !!!

  Anayasa olmazsa bülbüller susar !!! Anayasam benim !!! Milletimin bağlı olduğu en yüce mertebe ... Anayasayla çiçekler açar , bahar gelir , yaz olur !... Bu duyguları anlayan var mıdır acaba ?

 Türk milletinin anayasa macerasını ne zaman başlattıklarını bir söylemek lazım . 1924 anayasası ile bir tufan kopmuştur . Yani büyük bir dönem başlamıştır . 1961 anayasası , 1982 anayasası ... derken işte bir dönemeçteyiz . Hâlâ ' 82 anayasası ile iş görmekteyiz . Düzeltmeler , değişiklikler ile kotarılmaya çalışılan bir anayasa ...
Kenan Evren  o yıllar sanırım askeri bir yetkiye sahip ve tabir uygunsa " Paşa " olarak anılıyor . Yapılan değişiklikler ile ihtilal içindeki ülke bir dengeye kavuşturulmaya çalışılıyor . Belki de en sert tedbirler o zaman alınıyor Türkiye ' de . " Solcu " , " sağcı " gibi tabirler o zaman sıklıkla geçiyor konuşmalarda .
 1961 anayasasından daha karışık ve içerikli bir anayasa hazırlanıyor . Sanırım ' 82 anayasasında 177 madde var . Yani cumhuriyet döneminin en sert dönemlerinden biri .
 Annemler anlatırlardı : " Sokağa dahi çıkmak can güvenliği açısından riskli o zamanlar . " Aynı bu günkü Irak ' ta olduğu gibi . Ama o zaman çatışanlar ülkenin kendi vatandaşları . Irak ' ta ise daha çok ABD askerlerine karşı tavır alınıyor .
  Parti üyesi olan , senatoda görev alamıyor . Parti kurmak yasak . Siyasi liderler göz hapsinde . Kimisi yargıya çıkmış durumda .

 Okunulan gazeteye göre sizi yargılayan insanlar var . Canınızı korumak istiyorsanız sokağa çıkamaz , üniversiteye gidemezsiniz . Öyle bir ortamda Kenan Evren belki de en uygununu yapmış .
Diyebileceğim şudur ki siyasi dengeler yerine oturmamış durumda . 1982 anayasası , sıkı bir disiplin getiriyor . Bu sıkı disiplin içerisinde Güneydoğu Anadolu ' daki teröre karşı da bir mücadele sürdürülüyor . PKK ' nın başını çektiği terörün şehit ettiği nice insan var .
 Böyle bir ortamı disipline etmek o kadar da kolay değil tabii ki . Belki askeri bir yönetim iş başında ama siyasi düzenin hakim olamadığı bir süreç bu dönem .
 Kenan Evren , daha sonra 7 seneliğine cumhurbaşkanı oluyor . Ve Turgut Özal dönemi başlıyor . Siyasi bir rahatlama başlıyor . ANAP , o zaman % 50 ' ye yakın oy alıyor ve başka bir rakibin olmadığı arenada işe başlıyor .
 İkinci seçimlerde de ANAP , yine tek başına iktidara geliyor . Ama bu dönem artık 1980 öncesi döneme nazaran daha rahat bir dönem .
 Turgut Özal ' a suikast yapılıyor mecliste . Bir zarar olmadan kurtuluyor Turgut Özal .
 Ekonomiyi rahatlatan önlemler alınıyor .
 O zamanki Turgut Özal ' ın eleştiri aldığı noktalardan biri de kendi ailesinin gergin bir dönem geçirmesi ve onun bu duruma yeterince hakim olamaması .
 Ama böyle bir dönemde zor bir Türkiye ' yi ileriye taşımanın da ağırlığını unutmamak gerek .
1982 anayasası ile başlayan bu dönem zamanın şartlarına göre eklemelerle bu güne kadar geliyor .
 Komple bir anayasa değişikliği 2007 ' ye geldiğimiz bu günlerde bence kaçınılmaz olmuş durumda . 1980 dönemi ile bu gün çok farklı . Kenan Evren ' in de dediği gibi " O günden bu güne değişen çok şey var . Berlin Duvarı kalktı , Sovyetler Birliği dağıldı ... "
 ANAP , iktidara gelmeseydi belki de hâlâ dağınık bir Türkiye yaşayacaktık .
 Çok partili siyasi hayat yeniden başladıktan sonra siyasi liderlerin ekonomideki istikrarsızlığı ve acemice tavırlar yüzünden enflasyon Turgut Özal ' dan sonra belli bir artan ivmeye sahip oldu . Bu durum yıllarca Türk milletinin belini bükmüştür .
 Anayasa toplumu bağlayan kurallar dizisi olarak toplumun ihtiyaçlarıyla örtüşen bir görünüm almalıdır . Bizim böyle bir değişime bence gerçekten ihtiyacımız var .
 Anayasanın bağladığı bütün insanlar anayasada söz sahibi olmalıdır . Anayasayı koyan varlık siyaset ve millet işbirliği olmalıdır .

VERİLER VE BİLGİ BÜTÜNÜ

Konu :  Bilgi , günümüzde işletmeler için vazgeçilmez bir koşul olarak karşımıza çıkmaktadır . Bilgiye sahip olmak için veriler toplanılır , anlamlı bir bütün halinde bilgiye dönüştürülür . Veri ; rakamlar , semboller , ..vb. gibi bir anlam ifade eden parçalardır . Bir şirketin o yıl yaptığı satışlar ile ilgili veriler o satışların nerede ne zaman yapıldığı , ne kadar sürede yapıldığı gibi ayrıntıları içerebilir .

VERİLER VE BİLGİ BÜTÜNÜ  

Veriler , bilgiyi anlamada bize yardımcı olabilecek yol arkadaşlarıdır desek yanlış olmazdı sanırım . Veriler , bir şirketin günlük satışları olabileceği gibi yıllık satışları da olabilir .

Bilgi ; işletmenin vazgeçilmez bir parçasıdır . Bu gün hele …

İşletmenin kendi bilgi kaynakları arasında örneğin perakende satış yapan bir mağazanın barkod okuyucuyla elde ettiği veriler yer alabilir .
İşletmenin bilgi kaynakları ; bilgisayar sistemleriyle kayıt altına alınan verilerdir demek yanlış olmazdı sanırım .
Veriler ; o günkü satışlardaki vergi miktarı , kar zarar durumu olabilir .
Mali tablolar da verilerin bilgiye dönüştürüldüğü önemli bilgi kaynaklarındandır .
Bilgi ; işletmenin gidişatına yön verdiği ölçüde önemlidir .
Bilgisiz bir işletmecilik anlayışı mümkün değildir .
Örneğin işletmenin kar zarar durumu bilinmezse işletme , yeni yatırım alanlarına yönelebilir mi ? ...
Veriler ; sembollerden oluşur . Günlük kar zarar durumu bu sembollerden çıkartılan sonuçlardır .
Bilgisayar sistemleri ; bu verilerin kayıt altına alındığı yegane sistemlerdir .
Ofis programlarıyla örneğin Excel ‘ de bu veriler tablolara dönüştürülür .
Powerpoint ile sunu hazırlanabilir , görsel dokümanlarla bu sunular zenginleştirilebilir , işletme yöneticilerine bu konularda raporlar sunulabilir .
Resim ve çizim programlarıyla görsel sunular zenginleştirilebilir .
Bilgi , değerlidir …
Bilgi ; işletmenin yol haritasını çıkarmada önem taşır .
Bilgi çalışanları ; mühendis , avukat gibi bilgi konusunda çaba gösteren meslek gruplarındaki insanlara denilir .
Bir bilgi çalışanı daima verilerden bilgi bütünü yapmaya gayret gösterir .
Bilgi bütünü anlamlı ve doğru olmalıdır . Yanlış bilgi bütünü işletmeye yanlış kararlar aldırtabilir .
Bilgiden faydalanan bir işletme ; bilgisayar sistemlerine yatırımı asla çok görmez . Çünkü günümüzde bilgisiz hareket etmek işletmeler için hele imkansız hale gelmiştir .
Bilgisayar sistemleri bilgi sistemleridir . Bilgi sistemi ise gerek işletme içi gerekse dışı bir ağ oluşturmaya olan gerekliliği vurgular .
04.03.2011 15:21
Yazan : Tarık Tümlü adında bir genç …

E – postam : dussunce@yahoo.com

ULUSUN ÖZELLİKLERİ HAKKINDA KISA BİR DEĞERLENDİRME

Konu : Uluslaşmış toplumlar feodalitenin yıkılışından sonra ortaya çıktı . Ulus olmak ; gelecekte ve geçmişte aynı değerlere bağlılık , ortak bir kültür mirasına sahip olmak ve ortak yaşama arzusuna sahip olmak demektir . Özellikle Atatürk ‘ ün ulusçuluğu Türk halkına bütün değerleriyle bağlanan herkesin Türk olduğu inancını taşır .

ULUSUN ÖZELLİKLERİ HAKKINDA KISA BİR DEĞERLENDİRME

Ümmetçilik … Aynı dine mensup olanların oluşturduğu ortak birlik … Bu anlayış Osmanlı Devleti ‘ nde var olan bir anlayıştı . Dini değerlere bağlılık siyasi anlamda devlete egemen olan düşünceydi . Dinin dışına çıkma hukukta mümkün değildi .
Ulus , aynı değerleri benimseyen bir kültür birliğidir . Ulus olurken hep bu nokta önem taşır . İçlerinde mücadele edenler ulus olamazlar .
Ulus ile millet aynı anlamı taşır .
Bu bakımdan ulusçuluk ile milliyetçilik aynı anlamı taşıyan iki öğedir .
Arap kabileleri ulus olamadılar uzun zaman . Çünkü içlerinde ulus olma bilinci yoktu .
Derebeylikler yıkıldıktan sonra ulusal diller doğdu . Laiklik de Batı Avrupa ‘ da başlayan bir akımdı .
Feodalite ; krallık düzeninin bir çeşitidir . Feodal beylikler ticaret ve sanayinin gelişmesiyle birlikte çöküntüye uğradı . Toprak soylular ile kent soylular arasındaki mücadele liberalizmi ortaya çıkardı .
Ekonomik liberalizmin babası İngiliz Adam Smith ‘ tir . Liberalizm ; ekonomik ve siyasi liberalizm olarak ikiye ayrılır . Sanayi Devrimi ile birlikte liberalizm de doğmuş oldu .
Ortak değerlere bağlılık ulus olma bilincinin ilk şartıdır . Ulus olmak ; ortak değerlere olan inanç , beraber yaşama arzusu , ortak kültürel değerleri benimsemek ile oluşan bir birliktir .
Atatürk ‘ ün ulusçuluğu Türk halkına vatandaşlık bağıyla bağlı olan herkesi Türk kabul eder .
Özellikle bu bağ kendisini Türk halkının değerlerine olan ortak inanç ve yaşama arzusuyla başlar .
Uluslaşamayan toplumlar bir devlet kuramazlar . Devlet olmadan da kültürün gelişebilmesi mümkün değildir .
Avrupa ‘ da uluslaşma akımı Fransız Devrimi ile gün ışığına çıktı .
Amerikan anayasası “ Egemenliğin halktan kaynaklandığını “ söyler .
Egemenlik Tanrı ‘ dan alınmaz . Halk ancak egemenliğin kaynağıdır .
Bu düşünce ulus egemenliği fikrinin ta kendisidir .
Ulus , seçimler yoluyla kanaatini belli eder ve kendisini yönetecek olanları seçer .
“ Genel ve eşit oy “ demokrasinin ön şartlarındandır .
Atatürk kadınlara 1934 ‘ te seçme ve seçilme hakkını getirirken Batı ‘ da kadınların oy hakkı henüz yoktu .
Demokraside özgürlük ve bağımsız yargı da seçimlerle birlikte bir bütün oluşturur .
Ulus olmak , ancak demokrasiyi özüne sindirebilenlerin yapabileceği bir şeydir .
16/02/12
Yazan : Tarık Tümlü adlı bir babayiğit .
E – postam : dussunce@yahoo.com

Türkiye Cumhuriyeti ‘ nin 1923 – 1995 arasındaki iç siyasetiyle ilgili izlenimler

Konu : Türkiye Cumhuriyeti ‘ nin 1923 – 1995 arasındaki iç siyasetiyle ilgili izlenimler

İçerikte neler var ? : Atatürk döneminde yaşanan iç siyasi olaylar , İsmet İnönü ‘ nün cumhurbaşkanlığı döneminde yaşanan iç siyasi olaylar , 2 . Dünya Savaşı ‘ nın iç siyasetimize etkisi , 1960 darbesi ve 1982 dönemi , 1950 ‘ li yıllardaki siyasi durum , demokrasimizin cumhuriyetle olan yerleşme süreci

DEMOKRASİYE AŞIK MIYIZ ?

Sayın seyirciler … Maçın 89. dakikasındayız . Evet , gol atma ihtimali her an söz konusu .
Şakayla karışık , Sadri Alışık !!!
Konuyla ilgisi var mı bu söylediklerimin ?
Aslında doğrudan yok ama olsun . Bu , benim yazım !!!
Türkiye Cumhuriyeti ne yol kat etti acaba ? Bunu irdelemek gerekli .
1923 ‘ ten itibaren cumhuriyet ilerledi .
Peki ne oldu ki ? ! … Anlatayım .
·         Demokrasi , Türkiye ‘ ye 1923 ‘ te cumhuriyetin ilanıyla yerleşme aşamasına girdi . Demokratik kültür hemen aşılanamazdı . Bunun için zaman lazımdı . Cumhuriyetin ilanından sonra ilk önemli olay halifeliğin kaldırılması olmuştur . Atatürk döneminde 1938 ‘ e dek olan olaylar hakkında söyleyeceklerim var . 1930 ‘ a dek olan olaylar arasında Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası ( Partisi ) ‘ nın kurulması vardır . İlk olarak Cumhuriyet Halk Fırkası kurulmuştu . Sonraki partimiz az önce söylediğimdir . Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası , devlet bütünlüğü ile ilgili yanlış tutumlarından ötürü kapatıldı . Şey Sait Ayaklanması , Güneydoğu ‘ da başlamış ve bastırılmış bir ayaklanmadır .
·         1930 ‘ da büyükelçilerimizden Fethi Bey ( Okyar ) , Serbest Cumhuriyet Fırkası ‘ nı kurdu . Fakat devrim karşıtları bu partiye doluşunca ve Menemen olayı da ortaya çıkınca Fethi Bey ‘ in kendi isteğiyle parti kapatıldı . Bu arada Adana ‘ da kurulan Ahali Cumhuriyet Fırkası da kapatıldı .
·         Türkiye ‘ de 1930 ‘ dan sonra kadınlara belediye seçimlerinde seçme ve seçilme hakkı , üniversite reformu , kadınlara milletvekili seçme ve seçilme hakkı gibi yenilikler de yapıldı .
·         Demokrasi hakkında yazılan çizilen çok şey olduğu kesindir . Demokrasiye inanmış insanların varlığının olması zamana bağlıdır . Türkiye , henüz bu bilinci kazanamamıştı .
·         Çok partili siyasi hayat , 1930 ‘ dan sonra 1946 ‘ ya kadar askıda kaldı . O dönemde Cumhuriyet Halk Fırkası tek parti olarak yönetimde ve mecliste kaldı .
·         Türkiye Cumhuriyeti ‘ nde izlenen iç siyaset “ barış “ tır . Atatürk döneminde ve sonrasında dış siyasette de aynı yol izlendi .
·         Menemen Olayı hakkında bir şeyler söyleyeyim . Bu olay asteğmen ve öğretmen Kubilay ‘ ın başının kesilmesi sonucunu doğuran bir olaydır . İzmir ‘ de Fethi Bey gezi yaptığı sıralarda Derviş Mehmet adlı bir tarikat üyesi şeriat istemek söylemiyle halkı kışkırtmak istedi . Asteğmen Kubilay , durmalarını söyledi . Ve tahta mermilerle ateş ettirdi . Derviş Mehmet ‘ e bu mermiler etkimeyince onun taraftarları galeyana gelip asteğmen Kubilay ‘ ın başını kestiler ve sokaklarda dolaştırdılar . Bu durum duyulur duyulmaz askeri birlikler geldi , olaylar bastırıldı ve Derviş Mehmet ve yanındaki iki kişi idam edildi .
·         Atatürk , demokrasiyi yerleştirmek niyetindeydi fakat bunu göremeden 10 Kasım 1938 ‘ de karaciğer sirozundan ötürü öldü . Onun acısını bütün Türk ulusu duymuş ve dünya da aynı duygu ve düşünceleri paylaşmıştır .
·         Atatürk ‘ ün ölümüne neden olan olay onun içki ve tütün bağımlılığı ve bunun sonucu olan karaciğer sirozuydu .
·         Atatürk , kendisine bağışlanan çiftlikleri ulusuna geri vermiştir .
·         Ölümünden önce yazdığı vasiyetinde servetini Cumhuriyet Halk Fırkası ‘ na bıraktığını ve gelirin ulaşacağı yer olarak Türk Tarih ve Dil Kurumlarının olacağını söylemiştir . Evlat edindiği kişilere aylıklar bağlatmış , kız kardeşine bir ev alınmasını istemiş ve İsmet İnönü ‘ nün evlatlarına da aylıklar bağlatmıştır . Tarihte görülmemiş olan bir durum şudur : İlk kez bir devlet adamı için Medeni Kanun ‘ daki saklı payın kaldırılması ve mirasını istediği kişi ya da kuruma bırakabilmesi anlamında 1933 ‘ te bir yasa çıkarıldı . Bu yasa 2307 sayılı yasadır .
·         Atatürk ‘ ün sağlığında olan olaylar arasında şu da vardır : Bulgaristan ‘ ın Razgrat ( ? ) şehrinde bir Türk mezarlığı bazı Bulgarlar tarafından tahrip edildi . İstanbul gençliği de Türklere yapılan hareketi kınadılar ve İstanbul ‘ daki bir Bulgar mezarlığına çelenkler bıraktılar . Atatürk , ulusal bilinci desteklemiş fakat izinsiz bir gösteri olduğu için de yapılan işi kınamıştır .
·         İstanbul ‘ da şubesi bulunan bir Avrupalı yataklı vagon firmasında , bu firma Türkiye ile de anlaşmalıydı , çalışanlar genelde Fransızca konuşurlardı . İstanbul ‘ da da durum böyleydi . Bu alışkanlık Osmanlı ‘ dan kalmaydı ve İstanbul ‘ daki aydın kesim bir gösteriş olsun diye Fransızca konuşurlardı . Bir gün bir memur Türkçe konuştu ve bunu duyan Fransız müdür o memura ceza kesti ve kötü laflar söyledi . Bunu duyan İstanbul gençliği Türklere yapılan bu eyleme karşılık olarak bir gösteri yaptılar ve bu bürodaki Atatürk resmini alıp halkevine teslim ettiler .
·         Çerkez Ethem , Kuvayi Milliye birliklerinin bir zamanlar başıydı ve sonradan Atatürk ile liderlik mücadelesine girdi . Ve Yunanistan ‘ a kaçarak onlarla iş birliği içerisine girdi . Suriye ‘ den beş kişiyi Türkiye ‘ ye Atatürk ‘ e suikast için soktu fakat bir kişi yakalanınca suikast hazırlık aşamasında önlendi .
·         Atatürk ‘ ün sağlığında Tunceli ‘ de bir ayaklanma olmuştu . Doğu Anadolu ‘ da bu olay önlendi ve bir daha böyle bir olay oluşmadı .
·         Atatürk , sağlığında demokrasi kültürünün yayılmasını istiyordu . Menemen Olayı ‘ ndan sonra devrimci kadronun halkla bütünleşmesi için eğitici , yaygınlaştırılmış bir eğitim gerçekleştirildi . Ve bir süre daha çok partili yaşama geçiş aksamak zorunda kaldı .
·         Takriri Sükun Kanunu , Şeyh Sait Ayaklanması üzerine çıkarıldı . O zamanlar İsmet İnönü başbakandı . Takriri Sükun Kanunu , özgürlüklere sınırlama getirebilme yetkisini hükümete veren bir kanundu . 1925 ‘ te ( ? ) çıkarılan bu yasa sonuna kadar uygulandı .
·         İsmet İnönü , iktisat politikasında Atatürk ile uyuşamayınca 1937 ‘ de ( ? ) görevinden ayrıldı . Yerine başbakanlığa iktisat bakanı olmuş olan Celal Bayar getirildi . Bu uyuşmazlığa rağmen Atatürk ve İsmet İnönü arasındaki arkadaşlık devam etmiştir .
·         Atatürk sağken Bursa ‘ da da bir ayaklanma çıkmıştı . Fakat olay büyümeden önlendi .
·         Fethi Bey , bir devrimciydi . Kendi kurduğu Serbest Cumhuriyet Fırkası ‘ nda devrime bağlılığını arkadaşlarıyla beraber söylüyordu . Fakat bu partideki devrim karşıtlarının söylemi çok başkaydı . İş çığırından çıkmadan Fethi Bey , kendi isteğiyle partiyi kapattı .
·         Siyasetin anlamı üzerinde birkaç şey söyleyeyim . Siyaset , izlenen yol demektir . Teknik anlamda ise siyaset , devletin belirlediği amaçlara uygun stratejiler demektir . İçte ve dışta devlet , farklı siyasetler izleyebilir . Fakat ikisinin paralel olması yöneticiler için bir avantajdır .
·         Türkiye Cumhuriyeti ‘ nde yaşayan herkesin demokrasiden faydalanması , özgürlüğün korunması – bireysel anlamda – ve bunun her zaman sürdürülmesi Atatürk ‘ ün istediği bir şeydir . Demokrasi için hoşgörü gerekir . Ve kişilerin buna inanmaları … Atatürk döneminde sağlanamayan bu temel ancak 21. yy. a girerken Türkiye ‘ de yerleşme yoluna girebilmiştir .
·         Demokrasi aynı zamanda kişilerin eşitliğini savunan bir rejimdir .
·         Atatürk , öldükten sonra 10 Kasım 1953 ‘ te Anıtkabir ‘ de bu günkü yerinde defnedilmiştir . 1953 ‘ e kadar da geçici mezarında bulundurulmuştur .
·         Atatürk , 1923 ‘ ten itibaren TBMM tarafından her 4 yılda bir cumhurbaşkanlığına ölünceye dek getirilmiştir .
·         1924 anayasasına göre cumhurbaşkanı sadece devletin başı olarak bulunuyordu . Hiç yetkisiz gibiydi .
·         Atatürk ‘ ün ölümünden sonra cumhurbaşkanlığına 11 Kasım 1938 ‘ de İsmet İnönü TBMM tarafından oy birliğiyle getirildi .
·         2. Dünya Savaşı , Türkiye ‘ yi üretici erkeklerin silah altına alınmasından ötürü zor günlere ekonomik açıdan sokmuştur . 1930 ‘ lu yıllarda da böyle bir durum dünyadaki ekonomik krizden ötürü Türkiye ‘ de vardı . 2. Dünya Savaşı sırasında ekmek gibi temel malzemeler karneye bağlanmıştır . Stokçulara vergi gibi ek yükler getirilmek istenmiştir . Fakat yanlış tutumların tamamen önlenmesi söz konusu olmamıştır . İsmet İnönü , Türkiye ‘ yi savaş dışı  bırakmak için her yolu uygulamıştır . Savaşın bitimine iki sene kala ABD ve İngiltere ‘ nin yanında savaşa girilmiş fakat herhangi bir savaş eylemi gerçekleşmemiştir .
·         İsmet İnönü , yetkisi dışında kendi partisinin 1946 ‘ ya dek şefi ve doğal olarak “ Milli Şef  “ ilan edilmiştir . İsmet İnönü , yüzlerce eseri Türkçe ‘ ye çevirtmiştir . Tiyatroların çoğalması , klasik müzik gibi müzik türlerinin yayılması , toprak reformu için Toprak Yasası ‘ nın çıkarılması – Bu konuda kesin ve açık bir gelişme olmamıştır . - , mecliste Müstakil Grup adı altında bir parti bölümü kurması onun icraatları arasındadır . Müstakil Grup mecliste denetim için kurulmuştu . Fakat başkanı yine İsmet İnönü ‘ ydü . Bu sebepten ötürü gerçek bir denetleme olmadı .
·         1946 ‘ da CHP ‘ den ayrılanlar Demokrat Parti ‘ yi kurdular .
·         Demokrat Parti , 1950 ‘ de CHP ‘ nin gizli oy , açık sayım ve  seçimin yargı tarafından denetlenmesi ilkesini getirince ve seçimler gerçekleşince iktidara gelmiştir .
·         Demokrat Parti başındakiler ilk yıllarda bir kalkınma sağlamışlarsa da maalesef sonradan bir tüketim , borçlanma ve savurganlık siyaseti sebebiyle ülkeyi ekonomik buhrana ve enflasyona itmişlerdir .
·         DP ‘ nin eleştirilebilecek yönleri çoktur . Devrimi kökünden söküp atmaya kadar uzanan siyasi amaçlara sapmış bir yönetici kadrosu vardı DP ‘ nin . Mecliste “ halka mal olmuş – olmamış devrimler “ ayrımını meclis programını okurken DP başkanı söyleyebilmiştir . Fakat bu kişi cumhuriyetin başından beri gerek İsmet İnönü gerekse Atatürk zamanında mecliste yer alan biriydi .
·         Ve ardından 27 Mayıs 1960 darbesi … Askeri yönetim , yeni anayasa ve Adnan Menderes ve iki arkadaşının özel bir mahkemede yargılanarak asılması … İşte o dönemin iç karartıcı tablosu .
·         2. Dünya Savaşı ‘ nda dış alımı yoktu Türkiye ‘ nin . Krom gibi maddelerin satışından elde edilen döviz stoku Türkiye ‘ yi tarihinin en geniş döviz stokuna sahip yapmıştı . Fakat sonradan DP zamanında bu stok tüketildi .
·         İsmet İnönü , Milli Şefliği zamanında da DP ile CHP arasında bir uzlaşma zemini aramıştır .
·         Türkiye ‘ nin demokrasi sınavı bitmemiştir daha . 12 Eylül 1980 ( ? ) darbesine kadar da devlette iç karışıklıklar yine meydana gelmiştir .
·         Açıkça söylemek gerekir ki Türkiye ‘ nin tarihinde barış ön planda olmuştur . Çünkü Atatürk “ Yurtta barış , dünyada barış “ ilkesini getirmiştir . Dışta da Türkiye ülkenin çıkarları zedelenmesi söz konusu olmadıkça silahlı bir eyleme girişme siyasetini izlememiştir .
·         Devrimler , kararlı bir şekilde Atatürk ‘ ün sağlığında yerleştirilmeye çalışıldı . 1930 öncesi dönemde harf inkılabı , halifeliğin kaldırılması , saat inkılabı , kıyafet inkılabı , Medeni Kanun ‘ un kabulü gibi adımlar gerçekleştirildi .
·         Benim görüşlerim ise şunlardır : Türkiye ‘ de Atatürk ‘ ün ölümünden sonra gerek hayat şartları gerekse yanlış tutumlar sebebiyle demokrasiye geçiş yavaş olmuştur . Bu gün 21. yy. dayız . Atatürk ‘ ün barış siyaseti hâlâ gündemimizdedir . Yani kaybolmamıştır . Eğer kaybolursa bu günkü konumumuzu kaybedebiliriz , Orta Doğu ‘ da ve Avrupa ‘ da siyasi  istikrar bozulma noktasına gelebilir . Türkiye , bir denge unsurudur . Türkiye ‘ yi dışlamak imkanı bu gün pek yoktur . Bu bakımdan Türkiye ile iyi ilişkiler kurmak hiçbir ülkeye zarar getirmeyecektir .

10/03/09
E – postam : dussunce@yahoo.com

ATATÜRK YAŞAR MI ?

Konu : Türkiye yi Atatürk ün kurduğu cumhuriyet ilerletmiştir . Türkiye devrimi , Atatürk  ün bir ürünü olarak tüm Batı ve Doğu milletlerinde hayranlık uyandırabilmiştir . Özellikle Mahatma Gandhi gibi yazarlar , Atatürk ü övmüşlerdir .

ATATÜRK YAŞAR MI ?


Atatürk ün öldüğü yıl … 1938 !!! Acaba o tarihte Türk devrimi de ölmüş müydü ki ? !
İsmet İnönü gibi liderler de geldi onun ardından . Acaba onun yeri doldurulabildi mi ki ?
Yazar Prof. Dr. Ahmet Mumcu , kendi yazdığı açıköğretim inkılap tarihi kitabında “ Türk devrimi “ sözünü sık kullanır . Ama ben  “ Türkiye devrimi “ sözünün çok daha gerçekçi olduğuna inanıyorum .
Türkiye devrimi diyorum çünkü aslında Türkiye nin kendisi bir devrimdir veya bir devrimin ürünüdür … Ürünüyle birlikte devrimi anmak bana daha mantıklı geliyor .

Evet , Türkiye devrimi Osmanlı da yaşamayan bir yeni ruh içeriyordu . İslamcılık tan farklı bir anlam taşıyor bu ruh … Türkiye devrimi , vicdani ilkelerin özünü değiştirmedi  . Camileri , kiliseleri , havraları yıkmadı . Cem evlerini , Şiileri dışlamadı bu anlayış . Alevilerin yaşam şeklini ortadan kaldırıp atmadı . Türkiye devriminde namaz kılanla kılmayanın birbirine karışması söz konusu olmadı . Hiçbir kişinin giysisine abartılı bir müdahale olmadı . Ne demek bu ? Yani , resmi kıyafetler ve din adamlarının dini ortamlar dışında giyeceği kıyafetler dışında bir müdahale olmadı diyorum . Şapka takmak , memurların giyeceği bir kıyafet oldu sadece …Bir de Türkiye de mürteci hareketlere izin verilmedi . Türkiye devrimi aynı zamanda Türkiye halkının veya Türk milletinin bir ürünü oldu .
Atatürk ile ilgili yüzlerce kitap yazıldı . Türkiye devrimini anlatan onlarca söz söylendi . Batının imkansız dediği şey gerçekleşti . Batı , Türkiye devriminin ruhunu anlayamadı başlarda . Ama Türkiye devrimi yerinde durmadı . Geliştikçe gelişti …
Mahatma Gandhi bile “ Atatürk , insanlığın en iyi kişilerinden biriydi . O , inançlı bir kişinin yurdunu kurtarabileceğini göstermiş oldu . “ derken Batılı yazarlar onun için daha övgü dolu sözler sarf etmektedirler .
Batılı bilim adamı Duverger ( Duvercır ) bile “ Türk tek parti yönetimi hiçbir zaman diktatörce bir yapı taşımamıştır . ….”  derken dünya bilim adamlarının övdüğü bu devrim , Atatürk ile ve Türk halkı ile bir fevkaladelik yaratmış ve tüm dünyayı etkilemeyi başarmıştır .

18 Ağustos 2008 Pazartesi
E postam : dussunce@yahoo.com
Yazan : Tarık adlı Tümlü soy adlı bir bilim insanı .