Bayram Cigerli Blog

Bigger İnfo Center and Archive
  • Herşey Dahil Sadece 350 Tl'ye Web Site Sahibi Ol

    Hızlı ve kolay bir şekilde sende web site sahibi olmak istiyorsan tek yapman gereken sitenin aşağısında bulunan iletişim formu üzerinden gerekli bilgileri girmen. Hepsi bu kadar.

  • Web Siteye Reklam Ver

    Sende web sitemize reklam vermek veya ilan vermek istiyorsan. Tek yapman gereken sitenin en altında bulunan yere iletişim bilgilerini girmen yeterli olacaktır. Ekip arkadaşlarımız siziznle iletişime gececektir.

  • Web Sitemizin Yazarı Editörü OL

    Sende kalemine güveniyorsan web sitemizde bir şeyler paylaşmak yazmak istiyorsan siteinin en aşağısında bulunan iletişim formunu kullanarak bizimle iletişime gecebilirisni

[18.07.2013] IZE BANGTAN Röportajı: SUGA

SUGA

Gerçek adı: Min Yoongi.
Doğum Tarihi: 09.03.1993


Daegu’da söz yazarı olarak kullandığım bir sahne ismim vardı. Yine onu kullanmak istedim fakat çok etkili olmadığını ve daha sevimli bir isim kullanmam gerektiğini söylediler bu yüzden patron Bang Sihyuk ve ben birkaç isim düşündük (bulduk). Patron bu seçeneklerin arasında bana en çok “Suga”nın uyduğunu söyledi ve böylece bu ismi aldım. Büyüleyici bir isim fakat bence insanların istediği de bu. Sahnede çizdiğim görüntüyle birebir zıt. 

Seoul’e ilk geldiğimde, kayıt stüdyosuna gittim, RapMonster ve eğitim gören diğer iki kişi farklı renklerde Adidas eşofmanı giyiyorlardı (mavi, yeşil ve siyah). Ben de bir tane almalıymışım gibi hissettim ve gidip bir tane mavi eşofman takımı aldım (gülüşmeler). 

Bangtan ismi biz daha diğer isimleri düşünmeden kesinleşmişti. Yine de birkaç tane başka isim önerisi vardı. Young Nation, Big Kids ve birkaç başka aday fakat Bangtan’ın kulağa daha havalı geldiğine karar verdik. 

6. sınıfta Stony Skunk sunbaenim’in “Ragga Muffin” şarkısını duyduktan sonra müzik kariyeri yapmaya karar verdim. Epik High sunbaenim’in “Fly” şarkısını dinledikten sonra da rapi seçtim. Şirkete girmeden önce müzik yapımında gerekli olan basit midi-gear*ım vardı. O aletler, bir söz yazarı olarak her gün 2 saat yürüyerek ve öğünlerimi geçiştirerek biriktirdiğim paralarla aldığım şeylerdi. Fakat log’larımızdaki tüm ekipmanlar, patron BangSihyuk’un bize verdiği şeyler (gülüşmeler). 

Debut öncesi şarkılarımızdan olan “Satoori Rap”te ben Daegu şivesi ile rap yaptım. Benim şivem şu an biraz garip çünkü düzelttim; fakat Daegu’ya yapacağım hızlı bir ziyaretle bunu çözeceğim. 

2011’de yazdığım şarkı sözlerinden birinde şöyle bir kısım vardı “Rapim, Superstar-K’in Huh Gak’ın nefesini kesiyor” Kendime bu kadar çok güveniyordum fakat stajyerlik zamanı uzadıkça, “Değerim bu kadarmış. Vaz geçmeli miyim?” diye düşünmekten kendimi alamadım. Bunu söylememe rağmen, gece yarıları hep rap yazdım ve çok fazla çalıştım. 

Benim rolüm genç üyeler hata yaptığında onları azarlamak ve dırdır etmek. Çünkü grupta acımasızca konuşabilen tek üye benim. Dürüst ve açık sözlü bir kişiliğim var bu yüzden bir şeyin doğru olmadığını hissettiğim zaman, bunun hakkında hep konuşurum. 

Daha önce bunu Twitter’da paylaştım, gerekli tüm malzemeleri aldıktan sonra, gerçekten yemek pişirme yarışı yapmak istiyorum. Jin hyung da yemek pişirmede iyidir; fakat ben de  bu konuda biraz bilgi sahibiyim (gülüşmeler). 

Twitter’da sık sık "슙슙"(Şyup Şyup) ve "응캬캬"(Ingkyakya) kelimelerini kullanıyorum. Bunu seven insanlar da var ve bunun yapış yapış olduğunu söyleyen insanlar da. Gerçek kişiliğim böyle aegyolu değil ve aslında oldukça basit birisiyimdir. Böyle yazıyorum çünkü bunu hayranlarla birlikte yapmak istiyorum. Bunun, hayranlara onları sevdiğimi göstermenin bana özel bir yolu olduğunu söyleyebilirsiniz.


Eng. Trans: @bts-trans
Türkçe Çeviri: BTSTurkey

Rome's Forgotten Expedition: Arabia Felix

The Roman Empire, at its peak
The Romans were arguably history's greatest war machine. Conquering the Italian peninsula from the Latin League whilst being politically and militarily outnumbered, subduing the relentless Gauls of modern-day France, wiping out the Carthaginian civilisation and bringing an end to the Seleucid Empire. The year is 25 BC, Rome's empire stretches from the Iberian peninsula to Egypt. But this was during the time of Octavian, founder of the Roman empire and he wanted to expand his newly-created empire. It should be no surprise that he referred to himself as Imperator Caesar Divi Filius Augustus, Imperator meaning 'Emperor' which is where the term originates from. Seeking to expand his empire, Augustus set his sights on Arabia Felix, in modern-day Yemen.
 
Arabia Felix, on a map by Ptolemy.

Of all places, why Arabia Felix? Why conquer a land in a seemingly hot desert region at the world's end? To understand, it is necessary to look at the situation from the Roman perspective. The Latin phrase 'Arabia Felix' literally translates into 'Happy Arabia' but is meant to imply 'Blessed Arabia' (Romans and their Latin, eh?). Many geographers and historians in antiquity referred to Arabia Felix as being extremely wealthy, owing to its strategic position in the incense trade. 

The legendary riches of the Nabataeans (those who lived beyond south of the Roman province of Syria) and Sabaeans (the inhabitants of Yemen) had captured Roman imaginations for centuries. Gold, silver, perfume, incense; control over these goods would provide a solid supply of income for the Roman coffers. The illusion of legendary Nabataean riches caught the attention of the likes of Antigonus the One Eyed of Macedon, the Roman general Pompey amongst others.

Augustus had other reasons for choosing Arabia Felix over the other regions in the Middle East. Persia's riches were guarded by the Parthian empire whereas mainland Arabia had no empire to guard its riches. Augustus brushed aside the minor Arabian kingdoms in the south and ordered Aeilius Gallus, the governor of Roman Egypt, to lead an expedition along the Red Sea coast of Arabia (and Ethiopia) with the purpose of conquests. The Nabataeans encouraged the Romans, promising to cooperate and provide assistance against the Sabaeans, their motives hidden.
The incense trade route (From Ancient Cultures.net)

The expedition was doomed to fail before it even began. Poor leadership, poor planning and a poor choice of guides were to blame. The expedition landed on the Arabian side of the Red Sea, with one source stating they landed near Aynunah on the north side. Other sources state they landed in the Nabataean port of Leuce-Come. The sea journey was disastrous; the vast majority of the boats and crew were lost to rocky shores, improper storage of provisions and scurvy. The expedition's strength was depleted to the extent that the Romans had to camp the winter to regain their strength.

10,000 men were drafted from Egypt's garrison for the expedition, accompanied by an auxiliary force of 500 Judaeans and 1,000 Nabataeans under their own commander and influential minister, Syllaios. Unfortunately for the Romans, Syllaios was their guide. The Romans relied heavily on Syllaios; not only did the Romans venture into uncharted and foreign territory, Syllaios was their only guide who knew where the roads were and the watering holes as well. He was also the Romans' negotiator with local tribes, to gain provisions from them. 

But Syllaios had an agenda. Under orders from the Nabataean king Obodas III, Syllaios deliberately misled the expedition. The Nabataeans wished to safeguard Arabia's lucrative trade routes for themselves and they saw sabotaging Aeilius Gallus' expedition as the perfect way to expand their own influence in Arabia and to weaken the Roman hold on Egypt. Syllaios deliberately led the expedition in circuitous routes, avoiding wells and provisions, hoping that hunger and disease would destroy the Romans. Though it had some effect, the expedition carried on and soon, the Romans encountered the defenseless Minnaean city of Negrana (present-day Najran) and swiftly occupied it. It had taken six months but the expedition finally arrived in Arabia Felix.

Map of the doomed Roman expedition. Copyright of Warwick Ball
The South Arabians amassed an army to counter the Roman invaders. Despite disease, hunger and treachery, superior Roman military discipline led to minimal losses against the Arabians. The expedition carried onwards to occupy Yathil (modern day Baraqish) and planned to march onto the legendary Kingdom of Sheba's capital, Marib.

 Marib was a fortress like no other, the Sabaeans of South Arabia were masters of stone masonry, second to none. Limestone ramparts and 6-metre thick walls covered the city, providing a formidable obstacle to Roman siege tactics. 

The Romans besieged the city but only for six days, citing the lack of water. Marib had an oasis, a potentially endless source of water. The Romans, heavily demoralised with illnesses and scarcity of supplies as well as the intense heat, called off their expedition. Aelius Gallus conceded defeat. Having finally realised Syllaios' treachery, Gallus sought new guides. Within two months, the shattered remnants of the expedition returned to Alexandria. Gallus had stated that, of the dead, only seven of his men died to enemy combat, the rest were thought to have perished due to disease. The Romans made no further attempts to conquer territory in the Arabian peninsula.

Epilogue

Syllaios didn't keep a low profile. His actions led him up the hierarchical line in Nabataean society and became a key adviser to the king. He would later act as Nabataea's ambassador to Judaea (where he had a rather heavily-publicized affair with Herod's sister) and the Romans until his death in 9 BC.

The traditional idea that Syllaios is to blame for the failure of the expedition is owed to the fact that Strabo, the Greek geographer, was a personal friend of Aelius Gallus and was unwilling to blame the expedition's failure on his friend. He turned to the foreigner, Syllaios, as a scapegoat. He criticised Syllaios for the routes he had chosen and blamed him for the failure of the expedition. Though Strabo had no evidence aside from his own words, later Nabataean history reveals that Syllaios was unscrupulously ambitious and cruel, Strabos must have known this of him and conveniently put the blame on him but aside from Stabos' words, there is no evidence to suggest that Syllaios caused the expedition to fail. Even without treachery, an expedition into a desert would have been extremely difficult and losses had to be expected. The harshness of the terrain, the inexperience of the Romans in deserts, the over-extension of communications and supply lines, the expedition was destined to fail, even with the world's best guides at its helm. 

References:

Let Me Ask You Something

I ask a lot of questions. Some people don't really like that. For instance, one person, let's call them X, asked me if I wanted to go for dinner. It went kind of like this.

X: Do you want to go for dinner when I get off work?

Me: What time do you get off?

X: I am not sure. I am supposed to get off at 6 but I may stay later.

Me: Where do you want to go?

X: I don't know. Wherever.

Me: Are we going to walk or drive?

X: Grrr...why are you asking so many questions? I just wanted to go for dinner.

Okay. Let's stop for a minute. I have a good reason for asking all of these questions. For example. I get off at 5 and I want to take a run after work. Will I have time to go before we eat? If we are going at 6, I may try to get off early; if we are going at 8, I will probably stay until 5 and run before dinner. If we are going to walk, I may do a shorter run. If we are going for a large dinner as opposed to a light dinner, I might do a longer run.

But, I realize it may get a little annoying when I don't just say YES sometimes. But I want to be sure about what I am agreeing to before I agree! Otherwise sometimes plans end up not working out the right way.

For example, the other day my friend asked me if I wanted to go for a hike the next morning. I did want to go for a hike, but I also wanted to go for a run, and my original plan was to go for a run in the morning. I had friends coming over for drinks and food at 4 and I wanted to start getting the food and the house ready around 1 pm. So I asked her what time she wanted to hike. She said 9:00 am.

Normally I would ask: Does this mean leaving the house at nine, arriving at the trail head at nine, or starting the hike at nine? Where are we going? How long will we be hiking? But I have been scolded, so I didn't ask anything. In fact, I ASS-umed that the hike would be a couple of hours, which would leave me with enough time to go running, shower and start getting ready for my guests. 

The next day I got up around 7 but decided to wait for my run until after the hike, since if we were supposed to start hiking at 9 we would have to leave the house around 8:30. 8:30 rolled around and we weren't leaving. Was I allowed to ask questions now? I wasn't sure. I finally asked when we were leaving and was told that the person we were meeting was going to let us know when they were leaving the house and then we were going to leave the house. I don't really do well with these kind of time definitions.

We ended up leaving at 9:45, then waiting at the trail head and then to top it all off, the place we went for our "hike" was a paved, flat path with a ton of slow mo families with bikes and dogs. The pace was leisurely at best.

Then we went to brunch and the person we were with had a dog so we had to sit outside so we couldn't just take the first available table and I carpooled so I couldn't just leave and the whole time I am picturing my run getting shorter and shorter and then just withering away.

I got back home at 3. Did I mention that I had people coming over at 4?

I guess the moral of this story is...annoying or not, I am going to ask a million questions before saying yes to anything.

So, let me ask you something: do you care about the little details or are you more of a go with the flow kind of person?

www.imhatimi.org Hack


www.imhatimi.org


Güvenlik firması McAfee tarafından yapılan yeni bir araştırma, siber suçlu gruplarının, soğuk savaş süresince KGB nin çalıştırdıklarına benzer taktiklerle, genç bilgisayar öğrencilerini toplamaya başladığını ortaya çıkardı.Avrupanın önde gelen ileri teknoloji suç birimleri ve FBI’dan birkaç katkıya dayalı olan rapor, siber suç örgütlerinin önde gelen akademik kuruluşlardan, büyük ölçekli ileri teknoloji suçlarını işlemede gerekli olan yeteneklere sahip olan en iyi öğrencileri toplamaya başladığının altını çiziyor.


Para, mücadele arzusu ve “hacking dünyası”na girme ihtimali ve bir çeşit “ün statüsü” gençler için çekici unsurlar.


Geçen yıllarda, siber suç, bir çeşit moda olarak kuruldu ve üyeler hemen hemen hacking toplumunda ünlü insanlar. Siber suçlara karışan gençlerin hack aktivitelerinin farkına ciddiyetinin farkına varmamalarının nedeni bu: çoğu asla bir sokak çetesine katılmayacak ve asla dijital tecavüzleri ve kendilerini genel hırsızlık ve diğer suç şekilleriyle özdeşleştirmeyi kabul etmeyecek insanlar.


Geleneksel suça ilişkin riskleri taşımayan bir zeminde hareket ediyorlar ve amaçlarını izlemek için silahlar ve fiziksel tehditlerden ziyade, teknik yeteneklerini kullanıyorlar.


McAfee Orta Doğu bölgesel yöneticisi Patrick Hayati, “Siber suçlar artık emekleme döneminde değil, büyük bir iş. Suç müteşebbisleri asgari riskle hızlı paralar yapabiliyorlar ve bu gerçekleştirimdeki seviyeleri büyüyor. Teknolojinin sürekli şekilde gelişmesiyle, suç imkanı da büyüyor: küresel ve coğrafya, dil yada görünüm tarafından kısıtlanmayan imkanlar.” dedi.


Rapora göre, siber suçlular, suçlarını işlemek için kendi yatak odaları yerine internet kafeler, wi-fi etkin olan kafeler gibi herkese açık olan yerleri kullanıyor.


Dahası, rapor yetersiz firma güvenlik prosedürlerinin nasıl kullanıldığını gösteriyor. Siber dolandırıcılar, mezunları yatırımların karlı üyeliği amacıyla destekliyor.

www.imhatimi.org Hack


www.imhatimi.org

imhatimi.org Makalelerimize ara vermeden devam edelim. Bunun bilgi vereceğim konuları zorda olsa seçtim.
Başlayalım..
Hacker olacaksınız. İyi, hoş, güzel ama alanınız ne olacak ? İşte bunu bilmiyorlar. Bende bunun buna değineceğim.
Pc ( Bilgisayar ) Hack. Adı üstünde. Peki herhangi bir pc nasıl hacklenir ? Farklı yollar ile örnekler vereceğim. Öncelikle pc hack için olmazsa olmaz ip adresidir. Kurbanın ip adresini bulmamız gerekli. Msn’de konuştuğunuz birisi için bu kolaydır ama iş facebook’a ya da başka şeylere yöneldiğinde işin rengi biraz değişir. Diyelim ki ip adresini bulduk. Bazı forumları takip etmekteyim. Bu aşamaya kadar tamam ama devamı yok. Kurbanın ip adresini internet sitesi adresini yazdığımız bölüme yazıyoruz. Sanki normal bir internet sitesine giriyormuşuz gibi düşünün. İp adresi bizi modeme yönlendirecektir. Kurbanın modemi. Kullanıcı adı ve şifre isteyecektir. Türkiye’de genel itibari ile TTNet kullanılmakta. TTNet modemlerinin orjinal bilgisi ise şöyle :
Kullanıcı adı : admin
Şifre : ttnet
Bazen farklılık gösterdiği de oluyor.
Kullanıcı adı : admin
şifre : admin
gibi… Bu konunun detaylarına ve devamında ne yapılması gerektiğini de başka makalemde anlatacağım.
Aynı ağda olmayan pc’ye sızmanın diğer adı ‘uzak bağlantı’ diyebiliriz. İp adresi bulup uzak bağlantı nasıl yapılabilir. Bu yönde proğramlar mevcut. Kurban pc’ye bağlanmak için birkaç yol var. Açık port ise hackerler için en iyisi diyebiliriz. Açık port tararsınız ve işiniz kolay. Tabi buralara gelmek için çok fırın ekmek yemelisiniz.
Bir de aynı ağdaki pc’lere bağlanma konusuna gelelim. Bunun içinde ağdaki ip adresi yeterlidir.
192.168.1.xx gibi. Bu uzak bağlantıdan kolaydır. Metasploit adlı proğramı biliyorsanız herşey tamamdır :)
Gelelim Web Hack’e…
Genel itibari ile çoğu kişinin özendiği bölüm. Başlıca, internet siteleri hacklemek bu alanın konusudur. Tabi genişletebiliriz. İnternet siteleri nasıl hacklenir ? Diğer makalelerimde de bununla ilgili kısıtlı bilgiler mevcut. Acunetix öğrenin, scriptleri ve scriptlerin eklenti açıklarını takip edin. İlla ki hedef siteniz size gelecektir.
Bu konu çok derin ama derinlere inmeyeceğim. Sorunuz olursa MSN adresimden iletişime geçebilirsiniz.
Wi-Fi Hack
Wi-fi hack aslında çok zordur. Bu yönde proğramlar vardır ama bilgisiz insanların yapabileceğini sanmıyorum. Bunun için ise önerim BackTrack öğrenin. Çözerseniz wi-fi hack uzmanı da olabilirsiniz. Wi-fi mantığını da anlamalısınız. Tabi birde şifreleme türleri önemli. WEP, WEP2, WPA, WPA2 gibi. Bunlar da güvenlik konusunda oldukça etkilidir.
Nedir bu backtrack derseniz ? ( Açıklama Alıntıdır. )
Backtrack Nedir ?
Backtrack pentest çalışmaları yapmak için geliştirilmiş olan linux dağıtımı diyebiliriz. Bilişim güvenli uzmanları,sistem ve ag yöneticilerine yönelik olarak geliştirilmiştir.
Ne İçin Kullanılır ?
Bilgi toplama, Ag analizi, Zayıflık taraması, Raporlama, Adli Bilişim gibi işlemler için kullanılır.
Aslında basit olarak tanımlarsak ya da kısa olarak tanımlarsak, bu tanım doğrudur.
Bu olayların derinlerine sonraki makalelerimde ineceğim. Selametle… 


Not : Bilgiler Sadece Eğitim Amaçlıdır.

KADIN DOĞUM DOKTORU TAVSİYE


Kadın doğum doktoru tavsiye; sitemize gelen yorum ve sorularınız doğrultusunda açmayı uygun gördüğümüz konulardan bir tanesi.
 Bu konuyu yazmamızdaki amacımız: sizler gibi binlerce hamile bayanın kadın doğum doktorlarını seçmeden önce, bu doktorları önceden tecrübe etmiş diğer bayanların yaşadıkları sıkıntıları, mutlulukları, zorlukları, üzüntüleri, sevinçlerini ve yaşadıkları diğer her türlü tecrübeleri direkt olarak kendilerinden dinlemeleri  ve seçecekleri doktorlar hakkında bir nevze de olsa ön bilgi almalarını sağlamaktır.

Eğer sizde daha önce bir hamilelik geçirdiyseniz lütfen yaşadığınız bölgeyi ve o bölgedeki doktorunuz hakkında edindiğiniz tecrübelerinizi, varsa önerilerinizi yorum bırakarak bizlerle ve dolayısıyla sitemiz aracılığıyla binlerce hamile bayanla paylaşınız. Bu kadar hassas bir konuda yapacağınız dürüst ve önyargısız yorumlarınızı beklemekteyiz.

[18.07.2013] IZE BANGTAN Röportajı: J-HOPE

J-HOPE


Gerçek adı: Jung Hoseok. 
Doğum Tarihi: 18 Şubat 1994. 

Şirketim ile sözleşme imzaladıktan sonra Gwangju'da eğitim aldım. Suga ve Rap Monster'ı gördükten sonra "Onlar çok havalı. Şirketimde her türden insan var." diye düşündüm. Aralık ayında yurda taşındım ama normalden pek bir farkı yoktu. Umut verici fantastik stajyer hayatım paramparça oldu. (gülüyor) 

Gwangju'da dansım sayesinde birçok ödül aldım. Bir underground dans yarışmasını kazandım ve hatta bir festivalde performans sergiledim. (V: Bunu kanıtlayabilirim. Kore Sanat okulu'na kayıt yaptırırken, farklı bölgelerden gelen birçok stajyer vardı. Bangtan ile çıkış yaptığımda, arkadaşım bana "J-Hope hyung, Gwangju'daki dans akademilerinden birinden mi geldi?" diye sordu. Bu onun ne kadar ünlü olduğunu gösteriyor.) 

Çıkıştan önce, üyeler ve ben her gece dans pratiği yapardık. Ben, Jimin ve Jungkook sıklıkla normal pratikten ayrı 2 saat, gece yarısına kadar ya da bazen 1 veya 2'ye kadar zorlu bir şekilde pratik yapardık. İlk temel uygulama, daha sonra ayrıntıları üzerine koyardık. Dans rap gibi serbesttir, bu yüzden bazen bir daire oluşturup içinde dans ederiz. Dans etme hakkında en iyisinin ne olacağında hepimiz aynı fikirdeyiz. Ben "Rap yaparken yaptıklarınız, dans ederken yaptıklarınızla aynı. Haydi deneyin." diyerek açıkladığımda hepsi hemen anlıyorlar. Bugünlerde bence V, bu tür konuları yakalama ve anlamada en iyisi. İlk başka “Ah….ne yapmalıyım.” diye düşündüm; ama şimdi o danstan hoşlanıyor ve dansa çok ilgi gösteriyor. Rap Monster’ın dans becerileri de çok daha iyi oldu. Diğer bir deyişle o harika bir hale geldi (dansta). (Gülüşmeler) Ben ablası olan tek üyeyim. O benden 5 yaş büyük ama biz çok yakınız. Bana sürekli destek veren bir ağaç olduğunu söyleyebilirsiniz. Maske takmanın çok olumsuz yönleri var. Her şeyden önce, nefes almam çok zor ve cildimi bozuyor. Şarkı söyledikten sonra düzeltmeliyim ama türüne bağlı olarak, bazı maskeler çok iyi yukarı çekilmez ve zordur. Ama bir sürü insan beni maske sayesinde tanıyor bu yüzden mutluyum. 

Jin hyung bana yosun çorbası yapmıştı ve tadı gerçekten çok iyiydi. Söyleyecek söz bulamadım. Tadı anneminkine benziyordu. (Jin: Bu diyet menümüzden önceydi bu yüzden çorbanın içine soya sosu, tuz ve sığır eti koyabildim.) 

Tereddüt etmeden birisine yaklaşabilen türde bir insanım ve konuşma alışkanlığım da böyle. Bazen Rap Monster’a dırdır ediyorum ve o “Tamam. Artık yapmayacağım.” diyor ama o asla gerçekten dinlemez. (gülüşmeler) Tabii ki, şimdi kötü alışkanlıklarının çoğunu bıraktı. (Rap Monster: Eğer ben ateşsem, J-Hope sudur – O, benim kötü alışkanlıklarımı “kapatmada/yok etmekte” iyi. O gerçekten çok sosyal bu yüzden o diğerlerini ve grup üyelerimizi kaynaştırmakta iyi.) 

Eng. Trans: @bts-trans
Türkçe Çeviri: BTSTurkey

[18.07.2013] IZE BANGTAN Röportajı: JIN

JIN


Gerçek Adı: Kim Seokjin.
Doğum Tarihi: 04.11.1992

İlk sahne performansımız <M!Countdown>da büyük bir hata yaptım. İlk defa mikrofon arkalığı takmıştım ve mikrofon arkalığı pantolonuma takılı bir şekilde sahneye çıktım; ama çok ağırdı. "We Are Bulletproof Pt. 2" performansında zıpladığımız bir sahne var. Bu sahnede, pantolonum baldırlarıma kadar düştü (gülüyor). Hemen pantolonumu yukarı çektim ama ikinci defa (zıplarken) yine düştü. 

Yemek yemenin yanı sıra, yemek tariflerine ve fotoğraflara bakmayı da çok severim. Ama yemek yaptığım zaman üyeler çok iyi tepki vermiyor; çünkü yemeklerimin tatları hep birbirine benziyor. Yemeğin içine koyduğum malzemeleri farklı bir sırayla koysam bile sonuç aynı oluyor. Çünkü uymamız gereken bir diyet var ve tek yiyebileceklerimiz, tavuk göğsü, soğan, kırmızı biber ve pilav. (Jimin: Bir keresinde, tavuk göğsü eti ve soğanı yemek çubuğuna şişledik ve pişirdik. Ama yanık koktu.) İyi yemek yapamadığım için, iyi yemek yapabilen biriyle evlenmek istiyorum. Asla, benden daha kötü yemek yapan biriyle evlenmeyi düşünmedim. Gördüğüm tüm sağlık ürünlerini yerim. Ama başka insanların (sağlık ürünlerini) yemem. 

Yurda son gelen ben olduğum için, alışmakta biraz zorluk çektim. Çok düzenli değilimdir ve sürekli temizlik yapmam; ama bence herkes yemek yedikten sonra kendi bulaşığını kendi yıkayıp kaldırmalı; kirli çamaşırlarını, çamaşır sepetine atmalı. Bunu sadece J-Hope ve SUGA yapıyor. Üyeler, etrafı pis bıraktıklarında, "Ah, burada yaşayabilecek miyim?" diye düşünüyorum ve her şeyi temizliyorum. (SUGA: Yurdumuza temizlikçi kadın gelmeye başladıktan sonra her şey yoluna girdi.) 

Bir kere okuldan sonra prova odasına gittim ve yeni birini gördüm. Birden bire yanıma geldi ve bana sürtünerek dans etmeye başladı (gülüyor). Bu V'ydi. (V: İsteyerek dans etmedim, eğitim gören başka bir hyung bana dans etmemi söyledi. "Daha sonra en büyük hyung gelecek, o zaman çekiciliğini göster. Seni hatırlayacağı bir ilk izlenim yarat." dedi. Jin hyung gelir gelmez, utandım ve yere bakarak dans ettim. Hyung bana boş bir ifadeyle bakıyordu ve sonunda bana, "Sen önde, orada dans et" dedi.) "Bu çocuğun sorunu ne, cidden?" diye düşündüm. Bu hala çok büyüleyici. Başlarda bilmiyordum; ama onunla yaşadıktan sonra çok ortak hobilerimizin olduğunu öğrendim. Bazen bilgisayarın başındayken V gelir ve "Hyung, sen de mi bunu yapıyorsun?" der ve bazen V bir şey yaparken aynısını ona ben sorarım. O andan itibaren, "Bu çocuk 4. boyutta olsa da, benimle aynı hobileri paylaşan normal biri" diye düşündüm. 

Super Mario ve Maple Story oynamayı severim. Super Mario oynamaya 5 yaşımda, Maple Story oynamaya 7'ye giderken başladım ve hala çok severek oynuyorum. Super Mario karakterini ve Maple Story'deki çok şirin yaratıkları görünce huzurlu hissediyorum.


Eng. Trans: @bts-trans
Türkçe Çeviri: BTSTurkey

[18.07.2013] IZE BANGTAN Röportajı: RAP MONSTER

RAP MONSTER

Gerçek adı: Kim NamJoon. 
Doğum Tarihi: 12 Eylül 1994. 

Underground günlerim boyunca, sahne ismi olarak Runch Randa’yı kullandım. Beni raple tanıştıran arkadaşımın karakterinden esinlenerek bu ismi seçtim ve o zamanlar Maple Story ile ilgileniyordum. Şarkı sözü yazarken kelime hazinemin fazla olması için birçok kitap ve her türlü yazıyı okuyordum. Çıkışımızdan sonra bunu devam ettiremedim çünkü çok meşgulüz. Fakat aklıma bir fikir gelirse ya da hatırlanacak güzel bir kelime, onu hemen not defterime yazıyorum. 

Bir ara lakabım “Dance Prodigy (Dans Dehası)” idi. Dansta çok kötü olduğum için dans hocam ve şirket çalışanları bana böyle seslenmeye başlamıştı. İyi ve kötü olduğum şeyler arasındaki fark son derece açık. Dans konusunda; “Ah, bu benim özelliğim değil, herkesin farklı özellikleri (yetenekleri) vardır ve herkesin yapmaması gereken şeyler vardır” diye düşünmüştüm. Fakat sonradan anladım ki bu imkansız değildi. Bugünlerde aslında normal biri gibi dans ettiğimi söylüyorlar. Üyeler buna katılmasa da (gülüşmeler). Bunu göstermememe rağmen, aslında sahnede çok gerginim. Televizyonda izlediğim insanlar, Mnet <M! Countdown>’da Led ekranların arkasından çıkıyorlardı; bu yüzden bunu yapmak aslında büyüleyici ve sinir bozucu. Bir kere sahneye mikrofon arkalığım olmadan çıktım bu yüzden bunun için de endişelendim. Fakat sahneye çıktığımda, ortamın gücü bendeymiş gibi hissettim. Bence hiphop yaparken bu tarz bir düşünceye ihtiyacınız var. Çünkü sert bir görünüşüm var, bazen “Buradaki en iyi benim” diye düşünüyorum. Fakat gördüğünüz gibi değil, gerçek hayatta utangaç bir kişiliğim var. Üyeler sahnedeki benle sahne dışındaki ben arasında büyük bir uçurum olduğunu söylüyor. (Suga: Sahnede, gözlük takıyor ve güçlü bir imaja sahip; fakat aslında sevimli şeyleri sever. İmza gününde bir hayrandan aldığı Pocket Monster (Peluş canavar/Pokemon peluşu) yatağında duruyor.

Yurtta geceleri yüksek sesle şarkı söylemek gibi bir alışkanlığım var. Her zaman şarkı söylüyorum bu yüzden bunun üyeleri etkileyeceğini hiç düşünmemiştim. Bunu bir süre sonra fark ettim fakat üyeler hiçbir şey söylemiyordu- galiba lider ve yurttaki ilk üye olduğum içindi. (Gülüşmeler) Bence, şimdi %7,80 oranında geliştim. Güncel olayları ve önemli haberleri sürekli kontrol ederim. Yoğun programlarımız yüzünden dünyada olan biten şeyleri kaçırmanız çok kolay. Fakat ben bunu sevmiyorum bu yüzden haberleri kontrol ediyorum. 

Eğer idol olmayan bir kız arkadaşım olursa; idol olduğum için üzgün olduğumu anlatan bir şarkı yazmak isterim. Onun, benim idol olduğum gerçeğinden ne kadar hoşlanmayacağını hayal edin, her zaman çok yoğun olacağım ve o orada olduğu halde beni seven başka bir sürü hayranım olacak. “Senin düşündüğünden daha iyi biriyim” bunu, onun bilmesini isterim. Diğerlerinin ne söyledikleri ne yaptıkları önemli değil, kendimi en iyi ben biliyorum. Ayrıca, bunun beni küstah göstermesine rağmen, daha yeteneklerimin yarısını gösterdiğimi söylemek istiyorum. Çok fazla cazibem var ve ileride bunları göstermeyi umuyorum.

Eng. Trans: @bts-trans
Türkçe Çeviri: BTSTurkey

Hwang Chul Soon

Hwang Chul Soon
Vacation Photos