Bayram Cigerli Blog

Bigger İnfo Center and Archive
  • Herşey Dahil Sadece 350 Tl'ye Web Site Sahibi Ol

    Hızlı ve kolay bir şekilde sende web site sahibi olmak istiyorsan tek yapman gereken sitenin aşağısında bulunan iletişim formu üzerinden gerekli bilgileri girmen. Hepsi bu kadar.

  • Web Siteye Reklam Ver

    Sende web sitemize reklam vermek veya ilan vermek istiyorsan. Tek yapman gereken sitenin en altında bulunan yere iletişim bilgilerini girmen yeterli olacaktır. Ekip arkadaşlarımız siziznle iletişime gececektir.

  • Web Sitemizin Yazarı Editörü OL

    Sende kalemine güveniyorsan web sitemizde bir şeyler paylaşmak yazmak istiyorsan siteinin en aşağısında bulunan iletişim formunu kullanarak bizimle iletişime gecebilirisni

hukuk etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
hukuk etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Hukuk nedir ve neden ileri gelmektedir ?

Hukuk , sosyal hayatı düzenleyen kamu kudreti ile desteklenmiş yani maddi yaptırımlı kurallar bütünüdür .
Hukuk ile sosyal hayat arasında çok sıkı bir bağ vardır . Sosyal hayatın düzenlenmesi toplum hayatının bir düzen ve güven havası içinde gidebilmesi için gereklidir .
İnsanlar toplu halde yaşarlar . Bu , içinde yaşadığımız modern çağın getirdiği bir zorunluluğun sonucu değildir , her şeyden önce insanın tabiatından ileri gelmektedir .
İnsanlar öncelikle , yaradılışları gereği  toplu halde bir arada yaşamaktadırlar .
Sosyal hayatın bir düzen içinde akıp gitmesi kişilerin gerek birbirleriyle gerek toplumla olan ilişkilerinde birtakım kuralların mevcudiyetini gerektirir .

Sosyal hayatı düzenleyen kurallara uygun davranmadığımız , onların yap dediğini yapmadığımız veya yapma dediğini yaptığımız zaman karşılaştığımız tepkiye “ yaptırım “ ( müeyyide ) denilir .

Ekstravagan ' lar ne demektir ?

Ekstravagan ‘ lar : ( Kilise hukuku ) Clementine ‘ lerden sonra bir araya getirilen ve bu derlemenin dışında kalan hukuk kurallarıdır .

Hukukun diğer sosyal kurallarla ilintisi

Hukukun diğer sosyal kurallarla ilintisi

HUKUK HUKUK DEME !!!

Bir varmış bir yokmuş ! … Evvel zaman içinde kalbur saman içinde hukuk adlı bir prens yaşarmış .
Şakanın dozunu da iyice azıttın sen artık !!! Ne demek hukuk adlı bir prens ? !
Efendim hukuku anlamak adına bir harekettir bu . Bunu anlayamıyorsanız ben n’apiym ?
“ Yani şimdi işimiz gücümüz bitti bir de hukukla mı uğraşacağız ? “ demeyin lütfen .
Benim işim bu . Gıcık oluyorsanız yazının devamını okumayın efendim … Di ‘ mi ?
Şimdi din kuralları var . Görgü kuralları da var . Ahlak kuralları da var . Eeee ! …
Eesi şu : Bu kurallar yetmiyor efendim . İçine biraz karabiber serpelim dedim .
Karabiber de ne karabibermiş be !! İyi hapşırtanından olsun .
Sosyal kural ne demek ?
Ben sosyal kuraldan ne anladığımı bi gösterirsem şimdi !
Okumayın efendim okumayın . Bana ne ! Bu , benim yazım . İster hapşırtırım ister kaşındırırım .
Ne demek ya bu ? Dalga mı geçiyorsun sen bizimle ? !
Hayır . Sadece bir iki kelam edeyim dedim , o kadar …
Sosyal hayatı düzenleyen kurallara sosyal kural denir .
Eeee ?...
Bu yazımı yalnızca sosyologlar okuyorsa bu yazıyı boşuna yazmışım demektir .
Aristo diye bir filozof varmış .
Demiş ki : “ Çayeli ‘ nden öteye giderum yali yali …”

Yalan ! Demiş ki : “ İnsan , sosyal bir hayvandır . “ İnsanları hayvan yaptılar ya , bravo !!! Şu evrim varsayımı amma da etkiliymiş be . Aristo ‘ yu bile etkilemiş hani . Gerçi Darwin , Aristo ‘ dan sonra yaşadı ya , neyse !
Sadede gel sadede !
İnsan sosyal bir hayvan olduğu için sosyal hayat var .
Eeee ? …
Yani ; sosyal yaşamın olması sonucunda birtakım kurallar tesirini gösteriyor .
İşte saydığım din , görgü ve ahlak kuralları da bu kurallar cinsinden .
Bir de hukuk kuralları var .
Hukuk kuralının yaptırımı manevi değil maddi …
Devleti arkasına alıyor . Ve diğerlerininki de manevi …
Bunun için mi bu kadar lafazanlık yaptın sen ! ?
Hukuk , diğer kurallarla iç içedir …
Sıkılan çay molası verebilir .
Diyelim ki görgü kuralı gereği selamlaşmış olalım .
Asker ya da emniyet mensubuysanız üstünüze mecburen selam vereceksiniz demektir .
Borçlar kanununun 19. maddesi ahlaka aykırı eylemleri hukuka aykırı sayar .
20. maddesi de bu tür işlemlerin butlan ya da kendiliğinden geçersiz olduğunu söyler .
Medeni kanunun 2. maddesi bir hakkın kullanılmasında ya da bir borç meselesinde doğruluk ve dürüstlüğü vurgular .
Medeni kanunun 185. maddesi de karı koca arasında sadakat ve bağlılığı öngörür .
Medeni kanunun 364. maddesinde de nafaka yükümlülüğü dile getirilir .
Bunlar hukukun ahlakla yakından ilgili olduğunu gösterir .
Ya da ev sahibi , kiracısını canı istediği gibi çıkaramaz . Çıkarırsa güven duymanın zararını ev sahibi ödemek durumundadır .
Adam öldürme , yaralama , hırsızlık , fuhuş , yalan tanıklık , ..vs. eylemler ahlaken doğru değildir . Ceza kanunu açısından suç teşkil ederler . Borçlar kanunu açısından da birer haksız eylem özelliği taşırlar .
Peki bunlar neyi ifade eder ?
Hukuk kuralları işte bu saydığım sosyal kurallarla iç içedir . Bu saydığım eylemler hukukta da ahlakta de dinde de doğru değildir . Yani bu kurallar birbirini tamamlarlar .
Hukuk kurallarının tek farkı maddi yaptırımlı olmasıdır .
Din , insanın vicdani yönünü vurgular .
Ahlak , toplumun değer yargılarıyla oluşur .
Görgü ya da muaşeret de alışkanlıklardan ötürü toplumda yapılan ve nerede nasıl davranacağımızı belirleyen hareketlerden oluşur .
Görgü kurallarına örnek : Bir toplulukta ulu orta konuşmamak .
Ya da hastayı ziyaret etmek , komşulara ya da misafirlere bir şeyler ikram etmek …
Bunlar gelenekselleşmiştir . Dolayısıyla bu kurallara uymak istemeyen kişinin zorla ya da devlet gücüyle bu kurallara uydurulması söz konusu değildir . Aynı şey diğer kurallar için de geçerlidir . Yalnız bir parantez açayım ; din ya da mezhep kurallarıyla idare edilen sistemlerin hukuk sistemleri bu kurallara uygun olmayan bir yapı gösterir . Örnek : İran .
Ahlak kurallarına örnek : Adam öldürmemek , hırsızlık yapmamak .
Bunlar dinen de yanlıştır .
Dolayısıyla hukuk bütün bu kuralları kucaklamakta ve desteklemektedir .
Bir toplumda bu kuralları , eğer laik bir devlette yaşanıyorsa , uygulamak için mahkemeler vardır .
Bir baba , nafaka yükümlüsü olan çocuğundan nafakasını alamazsa mahkemeye başvurur ve cebri icra ile yani zorla nafakasını çocuğundan ister ve sonunda da alır . Çünkü hukukun yaptırımı yani müeyyidesi ( sosyal kurallara uyulmadığında karşılaşılan tepki ) maddidir . Hukuku anlamak için hukukun abisi olmak gerekmez . Birazcık sabır ve gayret lazımdır bu iş için …

10.01.2008 01:45
E –postam  : dussunce@yahoo.com
Yazan : Tarık Tümlü diye bir lafazan …

Hukuka giriş – hukukun dalları konulu – 3. videosunun açılımı

Hukuka giriş – hukukun dalları konulu – 3. videosunun açılımı

HUKUKLA HAŞIR NEŞİR OLACAĞIM !!!

Hukuka girişin 3. açıköğretim videosunu seyretmiş bulunuyorum .

Sunucumuz kim ? Prof . Dr . Turgut Akıntürk elbette …

Yine mavi bir dekor , ak saçlı ve gözlüklü hocamız elinde bir çubukla konu anlatıyor …
Konumuz hukukun dalları …
Hukuk , iki ana kola ayrılıyor :
·        Kamu hukuku
·        Özel hukuk
Kamu hukukunun dallarını şöyle göstereyim :
1 . Anayasa hukuku
2 . İdare hukuku
3 . Ceza hukuku
4 . Yargılama hukuku
a . Medeni yargılama hukuku
aa . İcra iflas hukuku
b . Ceza yargılama hukuku
5 . Devletler genel ( umumi ) hukuku
6 . Vergi hukuku
7 . İş hukuku ( Buradaki hukuk dalı özel hukukla kesişiyor . )
Özel hukukun dallarını şöyle göstereyim :
1 . Medeni hukuk
2 . Ticaret hukuku
3 . Devletler özel hukuku
Şimdi tek tek açıklayayım .
Kamu hukuku : Kişilerle devlet arasındaki ilişkileri düzenleyen hukuk kurallarıdır . Yani eşit olmayan kişilere hitap eder .
Özel hukuk : Eşitler arası ilişkileri düzenleyen kurallardır .
Anayasa hukuku : Anayasada yer alan ; temel hak ve özgürlükler , devletin rejimi , yasama , yürütme ve yargı organının çalışma prensiplerini açıklayan kurallardır .
·        Bu gün kullandığımız anayasa 12 Eylül harekatından sonra 1982 ‘ de halk oylamasıyla kabul edilen T.C. anayasasıdır .
·        Daha önceden 1924 anayasası - Teşkilat – i Esasiye Kanunu adıyla -  ve 27 Mayıs harekatından sonra halk oylamasıyla kabul edilen 1961 anayasamız vardı .
·        Anayasamızda devletimizin nitelikleri sayılır . Demokratik devlet ilkesi , gizli oy ve açık sayım esasına ve parlamentolu bir anlayışa bağlı devlet demektir . Laik devlet , din ve devlet işlerinin ayrılması , devletin ibadet özgürlüğünü sağlaması ve inanç zorlaması yapılmaması anlamına gelir . Hukuk devleti , hukukun üstünlüğünü tanıyan , vatandaşın kendi hakkını bu ilkeye dayanarak devletin kendisine karşı mahkemeler yoluyla arayabildiği devlet demektir . Atatürk milliyetçiliğine bağlı , insan haklarına saygılı , sosyal devlet ilkeleri de anayasamızda yer alıyor diyebilirim . Üç tane devlet erki vardır : yasama , yürütme ve yargı . Yasama , TBMM ‘ nindir . Yürütme , Bakanlar Kurulu ‘ na aittir . Yargı ise bağımsız mahkemelerdir .
İdare hukuku : Vatandaş ile devlet idareleri arasındaki uyuşmazlıkları konu alır . İl özel idare kanunu gibi belediyeler , muhtarlıklar ,..vb. idareleri konu alan kanunlar bu hukukta yer alır .

Ceza hukuku : Hangi davranışlar suçtur ve bunların cezaları nedir sorularını cevaplayan kurallardır . Türk Ceza Kanunu bu hukukla ilgilidir .
Yargılama hukuku : Yargılama usullerini içerir . Yani kişiler nasıl yargılanır , nasıl takibat yapılır , nasıl soruşturma açılır gibi soruları cevaplar .
Medeni yargılama hukuku : Medeni hukukla ilgili yargılama usullerini açıklar .
İcra iflas hukuku : İcra ve iflas talepleriyle ilgili işlemleri içerir . Bir tacir , iflas istediğinde ticaret mahkemesi iflas kararı verir ve o kişi  “ müflis “ adını alır . İşte bu konularla ilgili bir daldır bu dal .
Ceza yargılama hukuku : Ceza kanunlarıyla ilgili yargılama esaslarını içerir . Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu bu dalla ilgilidir .
Devletler genel hukuku : Devletler arası ilişkileri düzenler . Örneğin Avrupa Birliği ile Türkiye arasındaki veya ABD ile Almanya arasındaki ilişkiler …
Vergi hukuku : Devletle vergi yükümlüsü arasındaki ilişkileri içerir . Burada şunu söyleyeyim ; vergi , pazarlık konusu yapılacak bir şey değildir . KDV , ÖTV , ..vb. birçok vergi vardır .
·        Vergide genellik : Herkesin vergiye tabi olmasıdır .
·        Vergide adalet : Herkesin gelirine göre vergi vermesidir .
İş hukuku : İşveren ve işçi arasındaki ilişkileri içerir . Kamu hukuku ile de özel hukuk ile de kesişir . 1961 anayasamızdan itibaren sendika kurma hakkı , grev , lokavt kanunları geçerli oldu . Bu gün bu yönüyle iş hukuku kamu hukukuna girer . Çünkü işveren sendikaları , işçi sendikaları - kamu ve özel işveren sendikaları da vardır  - bu eğilimi doğrular . Grevi işçiler sendika kararıyla yapmaktadırlar . Greve Bakanlar Kurulu erteleme kararı uygulayabilmektedir . Ama işçi ve işveren karşılıklı pazarlık ederse o zaman iş hukuku özel hukuk kurallarına tabiidir .
Ceza hukuku ile ilgili olarak :
·        11 yaşına kadar kişiler ceza ehliyeti taşımazlar . 11 yaşından sonra kademeli olarak ceza ehliyeti başlar .
Medeni hukuk : Kişinin doğumu , yaşamı ve ölümünden bir süre sonraya kadar kişiyi kuşatmış kurallardır . Bir kişi öldüğünde miras işin içine girer . Medeni Kanunun 28. maddesine göre kişi ana rahmine düştüğünden itibaren sağ doğmak şartıyla kişilik haklarına sahiptir . Miras ile ilgili “ miras hukuku “ medeni hukuktadır . Medeni hukuk , Medeni Kanun ve Borçlar Kanunu adlı iki kanunla düzenlenir . Eklemek isterim ; 1927 ‘ den beri yürürlükteki Medeni Kanun , 1 Ocak 2002 ‘ den itibaren yenilenerek yürürlüğe konulmuştur .
Ticaret hukuku : Ticari işletme sahibi olan fabrikatör , otelci , restoran sahibi gibi kişilerin işlerini düzenleyen kurallardır . Bu kişilere “ tacir “ denir . Poliçe , sigorta , denizcilikle ilgili kurallar hep bu hukuk içindedir ve Türk Ticaret Kanunu ile düzenlenir .
Devletler özel hukuku : Eşitler arası ilişkilere yabancı bir devlet veya yer girerse bu alandaki kurallara bu ad verilir . Örneğin Fransa ‘ da evlenen bir Türkün boşanmak istemesi , bir Romen kamyonunun Türkiye ‘ de bir arabaya çarpması , ..vb. ilişkiler bu hukuktadır . Ve bu konuda hangi kanunlar uygulanacak sorusuna cevap da bu hukuk dalındadır .
Bu hukuk dalları hukuk fakültelerinde bağımsız dersler olarak okutulmaktadır .
24 Kas. 08

E postam : dussunce@yahoo.com  

HUKUKUN ANLAMIYLA İLGİLİ ÖĞELER

HUKUKUN ANLAMIYLA İLGİLİ ÖĞELER


Hukuku sevmek lazımdır bana göre ...
Gerçekten de hukuk sevilmelidir .
Çünkü hukuk , insancıldır .
Hukuk , şirindir .
Sevmiyorsanız bu , hukukun kabahati değildir .
Evet , hukuk sevilmelidir .
Hukuku sevmeyenlerin durumu hukuku ilgilendirmez . Bu , yalnızca o kişileri bağlar .
Hukukun anlamı nedir acaba ?
Doğru , maddi yaptırımlı kuralların bütünüdür hukuk .
Peki , din kuralları , görgü kuralları , ahlak kuralları ne işe yarar ?
Onlar da sosyal hayatın düzenini sağlamada yardımcıdırlar .
Din kuralları , tanrı ve peygamberler ile ulaşmış bulunan kurallardır .
Ahlak kuralları toplumun prensipleriyle ilgilidir .
Görgü kuralları nerede nasıl davranılacağını düzenlerler .
Üçünün de yaptırımı manevidir .
Din kuralları , tanrının vereceği ödül ve cezalarla müeyyidesini ortaya koyar .
Ahlak kuralları , toplumun “ ahlaksız , cani “ gibi tepkileriyle müeyyidesini açıklar .
Görgü kuralları , yine toplumun “ iyi gün dostu , seviyesiz , cahil “ gibi tepkileriyle müeyyidesini belirtir .
Müeyyide veya yaptırım , sosyal kurallara uyulmadığında karşılaşılan tepkidir .
Bu tepkiler manevidir .
Hukuk kuralları ise devleti arkasına alır yaptırımda .
Nafakasını ödemeyen bir çocuğa karşı bir baba dava açarak icra ile nafakasını ondan temin edebilmektedir .
Ya da haksız yere işinden atılan biri işine dönebilmektedir .
İşte bu , hukukun üstünlüğüdür .
Yalnız şunu söyleyeyim ki laik bir devlette din ve devlet ayrıdır . Dolayısıyla bu yaptırım ayrılığı laik bir devlette geçerli olabilir . Ama İran gibi teokratik bir devlette bu ayrımı görmek pek de mümkün değildir .
Hukuk , maddi yaptırımıyla diğer üç kuralı destekler .
Hukuk , her devlette vardır .
Dolayısıyla rasgeleliğin olduğu bir hayatta düzen ve rahat olamaz .
İşte burada hukuk imdada yetişir .
Hukuk olmayınca insaniyet kaybolur .
Borçlar kanununun 19. , 20. maddelerinde “ Ahlaka aykırı işlemler hukukta da muteber değildir . “ denir .
Yani hukuk , ahlaka aykırı değildir .
Bu arada ahlak kurallarını da belirteyim ; sübjektif ve objektif ahlak kuralları vardır .
Sübjektif kendimizle ilgilidir , objektif ise başkalarına karşı yapılması gereken hareketlerdir .
Din , uhrevi ve dünyevi tepkilerini de ortaya koyar . Dünyevi dediğim şey şudur ; insanların vicdani rahatlıklarıdır .
Görgü kuralına örnek ; bir toplantıda ulu orta konuşmamak , hasta arkadaşımıza ziyarete gitmek gibi örnekler  verilebilir . Ahlak kurallarına örnek ; adam öldürmemek , hırsızlık yapmamak , başkalarının dedikodusunu yapmamak gibi örnekler verilebilir . Din de adam öldürmeyin , hırsızlık yapmayın gibi emirler verir .
Ahlaka aykırı işlemlerin hukukta da geçerli olmadığına örnek ; para ile adam öldürtmek , esrar kaçakçılığı yaptırtmak ...
Hukuk , sağlığa benzer . Doğrudur . İnsan işinden atılınca hukuku anmayı fark eder . Ya da malı çalınan birinin durumunda olduğu gibi ...
Bu konuyla ilgili olarak bir açıköğretim videosu seyretmiştim . Prof . Dr . Turgut Akıntürk anlatıyordu . Kendisi 40 seneyi aşkın bir süre öğretim üyeliği yapmış . Ve nice talebeler yetiştirmiş . Bravo ...
Hukuk ile ilgili söyleyebileceğim şeyler şimdilik bu kadar !!!
22.12.2007 21:24:39

E - postam : dussunce@yahoo.com


Yazan : Tarık adlı Tümlü soyadlı bir zatı muhterem .

Hak ehliyetinin şartlarıyla ilgili bilinmesi gerekenler

Hak ehliyetinin şartlarıyla ilgili bilinmesi gerekenler

HAKKIM VARDI !!!


Hak ehliyeti ne demektir ? Bunu hiç düşündünüz mü ?
Hak ehliyeti , hukuken kişilerin hak ve borçlara sahip olması kudreti demektir . Bu kudret insan olan herkese tanınmıştır . Hukukun süjesi kişilerdir . Kişiler , gerçek kişi ve tüzel kişi olarak ikiye ayrılır . Hukukta gerçek kişi insandır .  Medeni Kanunun 8. maddesine göre “ Her insan hak ehliyetine sahip olabilir . “ Aynı maddede geçen diğer cümleye göre ise “ Bütün insanlar hak ehliyetine sahip olma bakımından eşittirler . “
Gerçek kişilerin insan olduklarını söylemek mümkün . Ancak tüzel kişiler de var . Peki onlar nasıl hak ehliyetine sahip olabiliyorlar ki ? Değil mi ?
Tüzel kişiler kuruldukları andan yani kişilik kazanmalarından itibaren hak ehliyetine sahip olabiliyorlar .
Gerçek kişiler ise sağ ve tam doğumla kişilik kazanmış oluyorlar . Peki sağ doğum ne demek ? Çocuğun anne rahminden çıkarak 20 saniye bile olsa yaşamış olması demek . Tam doğum ne demek ? Çocuğun anne rahminden ayrılmış olması demek .

Medeni Kanunun 8. maddesine göre hak ehliyetinde eşitlik ve genellik ilkeleri vardır . Yani : “ Eşitlik , hak ehliyetine sahip olma bakımından ayrıma tabi tutulmamaktır . Genellik ise insan olmanın , bu ehliyete sahip olmak için yeter şart olmasıdır . “ Eskiden İbranilerde , Hintlilerde , Roma hukukunda insanlar köle ve hür diye ayrılıyor , köleler gerçek kişi olarak sayılmıyorlardı . Ancak hür olanlar bu hakka sahip olabilirdi . Köleler , eşya olarak görülüyor ve alınıp satılıyorlardı . Modern hukuk sistemlerinde gerçek kişi az önce de söylediğim gibi insandır .
Hukukta anne karnında olan ve doğumu beklenen yavruya “ cenin “ denilir . Cenin de sağ doğmak şartıyla hak ehliyetine sahip olabilmektedir . Yalnız benim itiraz ettiğim nokta şudur  : Cenin sağ doğmazsa  o zaman hak ehliyetine sahip olması özelliği Medeni Kanunun ilgili hükmüne göre sağ ve tam doğmak koşuluna aykırı düşmüş olmaz mı ? Bu noktayı tam ayırt edemiyorum .
Hak ehliyetinin süjesi yani sahibi kişilerdir dedim . Bu konuyla ilgili hükümler Medeni Kanun ‘ da açıklanmıştır . Oradan ayrıntılı bilgiyi edinebilirsiniz .
Gerçek kişinin yaşama yeteneğine sahip olmaması hak ehliyetini değiştirmez . Örneğin biri kör ya da sakatsa yine de hak ehliyetine sahiptir demek mümkündür . Hak ehliyetine sahip olmak irade ile ilgili değildir .
Hak ehliyeti hak ve borçlara sahip olma kudretidir dedim . Bunun anlamı şudur ; Medeni Kanundan doğan haklar bakımından bu geçerlidir . Yani kamu hakları ya da siyasi haklar ile hak ehliyeti aynı şey değildir . Örneğin memur olma hakkı , seçme ve seçilme hakkı … Seçme hakkı için öncelikle Türk vatandaşı olmak ve de 18 yaşını doldurmuş olmak lazımdır .  Milletvekili seçilme hakkı için ise en az , kanun değişmiş olabilir , 30 yaşını doldurmuş olmak gereklidir .
Sağ ve tam doğum gerçek kişiliğin başlangıcıdır . Demin söylediğim örnekte çocuk 20 saniye yaşadı da o sırada annesi veya babası öldü ise , çocuğun anne babasını söylüyorum , onların malları , hakları ve borçları da çocuğa geçer . Yani işin içerisinde miras hukuku vardır .
Tüzel kişiler ; belli bir amaç için bir araya gelen insanların oluşturduğu insan toplulukları ya da belli bir iş için malların tahsis edilmesi sonucu oluşan mal topluluklarıdır . Bunların da hak ehliyeti vardır .  Kuruldukları andan itibaren onların da hakları ve borçları olabilmektedir .

Şunu biliyor muydunuz ? :
2. Dünya Savaşı 1936 – 1945 yılları arasında gerçekleşmiştir .

05.05.2008 23:22

Hukuka giriş açık öğretim 6. videosundan edindiğim izlenimler

Hukuka giriş açık öğretim 6. videosundan edindiğim izlenimler

GERÇEKTEN KİŞİ MİYİZ ?

Eveeeeet ! Karşınızda Ali Tınay …
Ya bu Cem Yılmaz ‘ ın bir tiplemesi değil miydi ?
Neyse … Girelim konumuza artık . Bekletmeyelim sevenlerimizi , değil mi ? …
Mavi bir dekor , siyah bir ceket , bir çubuk ve karşınızda Prof. Dr. Turgut Akıntürk … Şak , şak , şak ….
Hukuka giriş videosunun ilginç bir müziği var . Konumuz gerçek kişilik .
Bu videonun girişinde fırıncıların , çalışan kesimin görüntüleri de yer alıyor .
Konumuzu şöyle anlatalım ; biraz ciddileşelim , değil mi ?
Hukuk dilinde kişi kime denir ? Hak ve borçlara sahip olabilen herkes kanun önünde bir kişidir . Kişiler gerçek ve tüzel kişi olarak ikiye ayrılır . Gerçek kişiler modern devletlerde sadece insanlardır . Tüzel kişiler , belli bir amaç için oluşturulmuş ve gerçek kişilerin ya da malların bir araya getirildiği kişilerdir . Sendikalar , siyasi partiler , dernekler , vakıflar , …vb. örnekler verilebilir . Kişilerin bir araya geldiği tüzel kişilere örnek : Sendikalar , dernekler ,..vb. Malların bir araya getirildiği tüzel kişilere ise vakıflar örnek verilebilir . Tüzel kişiler , haklara ve borçlara organları aracılığıyla sahip olur . Vakıflar bazen öğrencilerin okumalarına yardım ederler . Osmanlı ‘ dan beri yüzlerce vakıf kurulmuştur .
Gerçek kişi olmanın şartı sağ ve tam doğumdur . Bir çocuk , doğduğundan 15 dakika sonra 3000 TL borç altına girebilir . Babası o sırada öldüyse babasının malları ve borçları miras ile çocuğuna ve çocuğun annesine geçer . Kişilik konusuna gelelim . Kişilik üç durumu içerir :
-          Kişilik hakları
-          Kişisel durumlar
-          Hak ve fiil ehliyeti
Açıklayayım .
-          Kişilik hakları : Kişinin maddi , manevi ve ekonomik bütünlüğü üzerindeki haklarıdır . Örneğin sırları , onuru , ekonomik kredisi , vücudu , sağlığı ,…vb. durumlar söylenebilir .
-          Kişisel durumlar : Kişinin , ergin ya da çocuk olması , erkek ya da kadın olması , kısıtlı olması ,..vb. durumlardır . Kişi erginse ya da sağsa hukuki sonuçlar doğuran durumlar oluşacaktır . Bu bakımlardan bu durumlar önemlidir . Örneğin kişi sağsa miras işin içindedir .
-          Hak ve fiil ehliyeti : Bunu birazdan açıklayacağım .
Kişiliğin doğmasını söyledim . Kişiliğin bitmesi de şöyle olur : Kişinin ölümüyle kişilik biter . Bazen kişilerin ölümüyle ilgili farklı durumlar da bulunur :
-          Ölüm karinesi
-          Birlikte ölüm karinesi
-          Gaiplik
Açıklayayım .
-          Ölüm karinesi : Bir kişinin ölüm tehlikesi içinde olduğu bir olayda ölüp ölmediği anlaşılamıyorsa örneğin bir tren kazasında ölenlerin cesetleri bulunamadıysa bu durum o kişinin ölü olduğunu gösterir . Bu duruma  “ Ölüm karinesi “ denir .
-          Birlikte ölüm karinesi : Bir kazada kimin kimden önce öldüğü anlaşılamıyorsa o zaman o kişiler aynı anda ölmüş kabul edilir . Örneğin bir otobüs kazasında baba ve oğul aynı anda öldülerse bu karine geçerli olur . Çünkü miras işin içindedir .
-          Gaiplik : Bir kişi balık avına gitmiş olsun . Yani ölüm tehlikesi içinde olsun . Bu kişiden 1 sene içinde haber alınamazsa bu kişinin yakınları asliye mahkemesine başvururlar . Ya da bir kişi çalışmak için İzmir ‘ e gitsin . Mektup göndermiş olsun . 5 sene içinde bu kişiden haber alınamazsa yine bu kişinin yakınları asliye mahkemesine başvururlar . Hakim 2 kez ilan eder . Eğer yine ses çıkmazsa bu kişiler hükmen ölü sayılırlar . Ölüm tehlikesi içinde olan kişi için yola çıktığı gün , diğer örnek içinse son haber alındığı günden itibaren bu kişiler ölü kabul edilirler .
Hak ehliyeti : Kişilerin medeni kanundan ( özel hukuktan ) doğan haklara ve borçlara sahip olabilme durumudur . Bu , kişi olmayla aynıdır . Bununla ilgili iki durum vardır :
-          Genellik ilkesi
-          Eşitlik ilkesi
Açıklayayım .
-          Genellik ilkesi : Hak ehliyetine ayrım yapılmaksızın herkesin sahip olabilmesidir .
-          Eşitlik ilkesi : Hak ehliyetine herkesin eşit şekilde sahip olabilmesidir .
Fiil ehliyeti : Bir kişinin kendi iradesiyle kendisini haklara ve borçlara sokabilmesidir . 3 şartı vardır :
-          Ayırt etme gücüne sahip olmak
-          Ergin olmak
-          Kısıtlı olmamak
Açıklayayım .
-          Ayırt etme gücüne sahip olmak : Kişinin yaptıklarının nedenlerini ve sonuçlarını bilebilmesi durumudur . Akıl hastası , uyuşturucu bağımlısı , 11 yaşında bir çocuk örnekleri ayırt etme gücünün olmadığı kimselere örnek verilebilir .
-          Ergin olmak : Kişinin , kanunun belirlediği bir yaşın üstünde olması durumudur . Türk Medeni Kanunu ‘ na göre 19 yaşına giren ya da 18 yaşını doldurmuş kimseler ergindir . Bu erginliğe normal erginlik denir . Bir de diğer yollarla ergin olma durumları vardır :
1.        Erken erginlik
2.        Evlenme ile erginlik
Açıklayayım .
1.        Erken erginlik : 15 yaşını bitiren bir çocuk velisinin onayıyla mahkeme kararı ile ergin kılınabilir . Ergin kılınma bu durumun bir diğer adı olabilir .
2.        Evlenme ile erginlik : 17 yaşını bitirenler veli rızasıyla evlendikleri zaman ergin olurlar .
-          Kısıtlı olmamak : Sulh mahkemesi bazı kişilerin haklarını kısmen ya da tamamen elinden alabilir . 1 yıldan fazla hapis cezası alanlar , müsrifler , ..vb. örneklerde kişiler hukuken “ kısıtlı “ adını alırlar . Bu duruma da “ kısıtlama “ denir . Bu kişilerin başlarına getirilen kişilere “ vasi “ denir .
Bu şartlara sahip olanlar “ tam ehliyetli “ dir . Ayırt etme gücü olmayanlar “ tam ehliyetsiz “ dir . Ayırt etme gücü olan , reşit olmayan biri örneğin 15 yaşında bir küçük sınırlı ehliyetlidir . Örneğin taksitle bir bilgisayarı bu çocuk alamaz . Ancak velisi önceden bunu kabul eder ya da sonradan bunu onarsa iş değişir .
Ayırt etme gücü olan , reşit fakat kısıtlı olanlar da sınırlı ehliyetsizdir . Ayırt etme gücüne sahip olmayanların haksız fiillerden sorumlu olma ehliyeti de yoktur . Fakat gerekliyse hakim bu kişiye ceza verebilir . Yine gerekliyse bu kişinin bir sorumlusu varsa ona karşı da bu kişinin haksız fiillerinden ötürü tazminat davası açılabilir .

15 May. 09