Çocuklar ve gençler için kitap yazan, yayımlanmış yetmiş bir kitabı olan öğretmen kökenli Gülten Dayıoğlu; çocuk ve gençlik edebiyatı kültürünün gelişimini amaçlayan ''Gülten Dayıoğlu Çocuk ve Gençlik Edebiyatı Vakfı''nı kurdu.
Vakıf, her yıl yenisi düzenlenecek olan bir yarışma ile Gülten Dayıoğlu adına, Çocuk ve Gençlik edebiyatının bir dalında ödül de verecek.
Yazarın ilk kitabı ''Fadiş'' isimli çocuk romanıdır. Fadiş'in bir yazılış öyküsü var; bunu yazarın kendi ifadesiyle yazayım: 'Bir gün gazetelerden, Yapı Kredi (Doğan Kardeş) Yayınevi tarafından, Çocuk Romanı Yarışması açıldığını öğrendim. O anda bu yarışmaya katılma isteği ile kuşatıldım. O dönemde öğretmendim. Çocuk öyküleri yazıyordum. Birkaç dosya dolusu öyküm vardı. Ama, elimde hiç roman yoktu. Ne var ki, belleğimde beslemekte olduğum kaynaklar arasında, çocuk romanına yarayacak pek çok konu vardı. Şaşırtıcı bir cesaretle hemen, romanı kurmaya giriştim. Romanda kullanacağım konuları saptayıp alt alta yazdım. Sonra tipleri oluşturdum. Adlarını koydum. Çok geçmeden kabataslak bir plan ortaya çıktı. Yarışmaya katılma süresi oldukça elverişliydi. Bu zaman dilimi içinde, romanı yazıp yarışmaya katılabileceğime inanıyordum. Böylece ilk romanımı yazmaya başladım.''
''...Sıra romanı daktilo ile temize çekmeye geldi. Bu işin en zor aşamasıydı diyebilirim. Çünkü daktilomuz yoktu. (...) Bu aşamada aklıma okulun daktilosu geldi. Müdüre gidip yazdığım romandan, katılmayı ve kazanmayı düşlediğim yarışmadan sözederek, haftasonları daktiloyu evime götürme ricasında bulundum. Müdür pek istekli değildi. Ama, beni kırmak da istemiyordu. Çünkü uyum içinde çalıştığı birkaç öğretmenden biriydim. İki gün düşündükten sonra önerime evet dedi. Elbette öğüt vermekten de kendini alamadı:
''Bak kızım, bu devlet malı. Okulun demirbaşı. Aman, başına bir şey gelmesin!.. Yoksa bana ödetirler.'' dedi. Nasıl sevindim anlatamam. Sanki müdür yazı makinesini bana armağan etmişti.''
''Daktiloyu elime verdiğinde, bir an sevincim gölgelendi. Çünkü daktilo çok ağırdı. Üstelik sapı da kırıktı. Onu Bomonti'den, Nişantaşı karakolunun yakınındaki evimize ancak, göğsüme bastırıp karnıma dayayarak getirmem gerekiyordu. Ben de öyle yaptım. Bu getir götür işleri, yarışmaya son katılma tarihi yaklaştıkça, her güne bindi. Eşimle gece geç saatlere kadar çalışıp, ertesi sabah erkenden daktiloyu okula götürüyordum.''
''Yarışmaya katılma süresinin bitimine birkaç gün kala, romanı bağrıma basıp, Yapı Kredi Yayınevi'nin yolunu tuttum. Sevinç içinde yayınevine girdiğimde ilk karşılaştığım kişi, Onat Kutlar oldu.''
''Yarışma sonuçlarını beklerken, içimi tarifsiz coşkular sarıyordu. Nedense hep, yarışmayı kazanacağıma inanıyordum. Çünkü Fadiş'e güveniyordum. Yazık ki, güvendiğim dağlara karlar yağdı. Yarışmayı kazanamadım.''
Gülten Dayıoğlu daha sonra Fakir Baykurt'u, Milli Eğitim Bakanlığı ile Amerikalı uzmanların işbirliğinde Ankara'da düzenlenen ''Çocuk Kitapları Yazma Semineri''nde tanır. Baykurt'a Fadiş'ten sözeder. Baykurt Fadiş'i okur ve ''Tam da bizim insanımızı, bizim çocuklarımızı, bizim hayatımızı yazmışsın. Eline sağlık.'' der. Ancak bu destek de kitabın yayımlanmasına giden yolu kısaltmaz. Dayıoğlu başvurduğu yayıncılardan beklediği desteği alamaz.
Peki sonra ne olur? ..
Gülten Dayıoğlu, Fadiş'ini Milliyet Yayınları'nın başında olan Tarık Dursun K.'ya götürür. Roman beğenilir, dilinin düzeltilmesi istenir, onu da yapar Dayıoğlu... Ve nihayet ocak 1971'de Fadiş basılır. Yazar: ''Onu elime verdiklerinde, yeni doğmuş bebeğimi kucağıma almış gibiydim. Öylesine sevinçli, öylesine coşkulu!..İki oğluma, bu ilk romanımı gösterirken: Size bir kız kardeş geldi, dediğimi ailece hiç unutmadık.''
Gülten Dayıoğlu Vakfı, 23 Nisan 2008'de sonuçlanacak ve son katılma tarihi 31 Aralık 2007 olan çocuk ve gençlik romanı yarışmasına bizleri de bekliyor. Ne dersiniz sevgili Milliyet Günlük Yazarları; yazar mıyız birer çocuk romanı da, bizler de katılır mıyız bu yarışmaya?
Blog,Blog Milliyet,Alıntı,Bayram Cigerli, bayramcigerli.blogspot.com, Kültür,Sanat,