Kentleşme kültürü Türkiye ‘ de nasıl bir süreçten geçmiştir ?
Kentleşmek , modern dünyada yerleşmiş bir eylemdir . Ulus – devletlerin 1789 Fransız İhtilali ‘ nden beri kurulmaya başlanmasıyla kentler de önem kazandı demek mümkündür .
Bir teoriye göre kentleşme , maden çağında başlamıştır . Madenden silah yapabilen insanlar neolitik dönemden kalma arazileri zapt ederek bir hakimiyet kurmuş ve de kendileri de korunaklı yerlere yerleşmişlerdir . Hakimiyet altına alınan insanlar kent kültüründe aşağı tabakaları yansıtmaktadır .
Kentler , Sanayi Devrimi ile birlikte çehre değiştirmiştir . Göçmen olarak kentlere kırsaldan göç eden ucuz iş gücü yeni dönemde refah seviyesinin artmasıyla birlikte daha çağdaş mahallelerde oturmaya başlamışlardır .
Sanayi Devrimi , fabrikaların kurulmasına ve kapitalist zihniyetin gelişmesine ortam hazırlamıştır . Rant sağlama düşüncesi bu dönem insanının “ çalışan yoksullar “ olmasına zemin hazırlamıştır . Kötü çalışma koşulları , yetersiz ücret , çocuk ve kadın işçilerin aşırı bir çalışma temposu içinde çalışmaları bu dönem insanını isyan ettirmiştir .
Çalışan ama kazanamayan ve ağır şartlar altında çalışan kesim refah seviyesini yükseltememiştir . Sanayi Devrimi sırasında ucuz iş gücü önem taşıyordu . Kırsaldan göç eden kesim tam da bu iş için biçilmiş bir kaftan gibiydi .
Sanayi Devrimi ‘ nde fabrikalar gittikçe daha seri bir üretim imkanına kavuşuyor ve de artık çocuk işçiler de zor şartlar altında çalıştırılmaya başlanıyordu . Çocuk işçilerin korunmasına yönelik ilk yasal düzenleme 19. Yy. da İngiltere ‘ de yapıldı .
Şartlar ağırdı . Kapitalist anlayışa göre pazarlık yapmak serbestti ve de en ucuz işçiyi işveren alıyordu . İşçinin tek başına pazarlık yapması durumu değiştirmiyordu ; çalışan yoksullar Sanayi Devrimi ‘ nin bir ürünü olmaya devam ediyordu .
Doğal olarak isyan bayrakları çekilmeye başlandı . Karl Marx bu konuda sosyalizm adlı bir işçi hareketinin fikir öncülüğünü yapmıştır . Daha sonradan sistemle bütünleşmiş sosyalistler de çıkacaktır . Fakat isyan hareketi başlamıştır . Kapitalizmin sürmesi adına sosyal devlet ya da refah devleti denilen bir anlayış ortaya çıkmıştır .
Kentleşmede , çalışan yoksulların daha sonradan refah seviyesinin yükselmesiyle birlikte apartman tipi yapılarda oturmaya başladığı bilinir . Daha üst gelir grubundakilerin de tek katlı bahçeli evlerde oturmaya başladığı söylenebilir .
Türkiye ‘ de de 1923 – 1950 arası dönemde kentleşme önem kazandı . Ankara başkent yapıldı . Yurdu demiryolları ağıyla sarmak hedeflendi ve uygulandı . Fabrikalar Anadolu kentlerine ve özellikle demiryollarının geçtiği yakın yerlere yapıldı .
1923 – 1950 arası dönemde bir göç dalgası henüz yoktu . Daha sonradan 1950 – 1980 arası dönemde daha iyi iş imkanları ve daha fazla boş zaman aktivitesi sebebiyle kırsaldan kentlere ve de kentlerden kentlere göç dalgası bu dönemde yoğunlaştı .
Bu göç , tapusuz arazilerin üzerine gecekondu yapımıyla fakir ve bakımsız mahallelerin ortaya çıkmasına neden oldu . Daha sonradan bu gecekondu hikayesi yasallaştı ve de kat çıkma izni verildi .