Bayram Cigerli Blog

Bigger İnfo Center and Archive
  • Herşey Dahil Sadece 350 Tl'ye Web Site Sahibi Ol

    Hızlı ve kolay bir şekilde sende web site sahibi olmak istiyorsan tek yapman gereken sitenin aşağısında bulunan iletişim formu üzerinden gerekli bilgileri girmen. Hepsi bu kadar.

  • Web Siteye Reklam Ver

    Sende web sitemize reklam vermek veya ilan vermek istiyorsan. Tek yapman gereken sitenin en altında bulunan yere iletişim bilgilerini girmen yeterli olacaktır. Ekip arkadaşlarımız siziznle iletişime gececektir.

  • Web Sitemizin Yazarı Editörü OL

    Sende kalemine güveniyorsan web sitemizde bir şeyler paylaşmak yazmak istiyorsan siteinin en aşağısında bulunan iletişim formunu kullanarak bizimle iletişime gecebilirisni

Nüfus Artışı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Nüfus Artışı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

2000-2009 Yılları Arası Türkiye’de İllere Göre Nüfus Artış Hızı

Genel bakacak olursak bölgeler arası nüfus artış hızı 1927-2009 arası kadar dengesizlik söz konusu

Genel bakacak olursak bölgeler arası nüfus artış hızı 1927-2009 arası kadar dengesizlik söz konusu değil ama haritamızda yinede dengesizlik söz konusudur.

Nüfus artış hızının en düşük olduğu ilerimiz 8 adet ve en çoğu Doğu Anadolu bölgesidir. Bu ilerimiz Bartın, Yozgat, Gümüşhane, Bayburt, Erzincan, Muş, Ardahan ve Kars illerimizdir.

Nüfus artış hızının ikinci basamağı ise en geniş yer kaplayan ve her bölgesinde görülen 42 adet il bu basamağa girmektedir. Bu aralıkta en çok Karadeniz ve Doğu Anadolu bölgesinde yer almakta ve bu bölgeyi İç Anadolu bölgesi takip etmektedir.

Üçüncü basamağına ise 25 il girmekte ve daha çok Akdeniz bölgesinde geniş yer almaktadır. Bu bölgeyi Ege bölgesi ile İç Anadolu bölgesi takip etmektedir.

Son basamağımız ve nüfus artış hızının en fazla olduğu aralık olan 1-30 aralığında 6 il girmekte ve bu illerin büyük bir çoğunluğu (üç il burada bulunmakta) Marmara bölgesinde yer almaktadır. Bunlar İstanbul, Bursa ve Kocaeli ilerimizdir. İç Anadolu bölgesinde Ankara, Ege bölgesinde İzmir, Güney Doğu Anadolu bölgesinde ise Gaziantep yer almaktadır.  Bu alanlara bakacak olursak Türkiye’nin sanayi bakımından gelişmiş sayacağımız ilerin başında gelmektedir. Bu iller yakınında olsun uzakta olsun illerden büyük göç alan ilerinde başında gelmektedir.

Mülteci Sorunu - Türkiye ve Mülteciler



Mülteci; kendi ülkelerinde hayati tehlikeleri olan ve hayatlarını devam ettirmek için başka ülkelerde kendileri için hazırlana yaşam alanlarında yaşayan insanlara denir. İlk zamanlarda yeni yaşam alanları bulmak için yapılan göçe deniliyordu. Sonralarında ise bu kavram genişledi, savaşlar ve salgın hastalıklardan göç eden nüfus ta bu kavram da ele alınıyordu.

Bu kavram ilk kez 1950’de Cenevre’de kullanılıyor. Mülteci dediğimiz insanlar; sivil, silahsız, geri döndüklerinde hayati tehlikesi bulunmayacak kişilerdir. Örneğin askerler mülteci kavramı içerisinde yer almaz.
Mültecilerin geldikleri ülkelerde sorun biterse geri dönecekler ve mülteci olarak bulundukları ülkede kimlik verilmeyecektir. Bu karar BM tarafından alınmıştır.

Gelişmekte olan ve gelişmiş ülkelerde mülteci sorunları vardır. Dünyada 42 milyon mülteci olduğu söyleniyor. Bu durumun birde sosyolojik yönü vardır. Mülteci zorunlu ve sorunlu göçtür. Örneğin; açlık yüzünden göç eden Somaliler, Arap baharı sonucu yaşanan göçler ve günümüzdeki Suriyeli mülteciler…
Mülteci kavramı ile siyasi sığınmacılar farklı kavramlardır.
1991’de yaşanan körfez savaşında 300.000 ıraklı sığınmacı Türkiye’ye sığınmıştır. 1995’te Bosna-Hersek’te yaşanan soykırım sonucunda da binlerce kişi göçe maruz kalarak mülteci durumuna düştü.
Bu durum coğrafyayı iki faktör bazında ilgilendirmektedir; iklim ve çevre mültecileri olarak. 2050 yılında 1°C ısınmamız, deniz seviyesinin yükselmesi ile 300 milyon mülteci olacağı tahmin ediliyor, iklim mültecileri bu grupta konuya dahil oluyor.
Tarihte iklim mültecileri; okyanus sularının yükselmesi ile Hindistan’ın güneyinde Arissa kentinde binlerce insan göç etmiştir. Yaşam alalarının yok olması nedeni ile iklim mültecileri geldikleri yerler dönemezler ve çevre mültecileri de aynı şekilde( bu kavram 1984’te ortaya çıkmıştır.) 2050 yılında Bangladeş deltasının sular atında kalacağı düşünülüyor, bunun sonucunda 30 milyon mülteci göç etmek zorunda kalacak. Bu durumun sonucunda bu insanların gittikleri yerlerde millet olmak istemeleri, yeni sınırların ortaya çıkması beklide büyük savaşların doğmasına neden olacaktır.

Siyasi sığınmacılar, kaçak göçmenler ve mülteciler farklı kavramlar olup; siyasi sığınmacılar, idam cezası uygulayan ülkeler ve Avrupa insan hakları düzeyinde adaletli bir yargısı olmayan devletlerin; halklarının sığınma talebi veya iltica etmesidir.
Kaçak göçmenler ise, 11 eylülden sonra kaçak göçmenler artmıştır. Bu tarihten sonra gelişmiş ülkeler vize konusunda kanunları sıkıştırmışlar, giriş çıkışları güvenlik açısında üst düzeylere taşımışlardır.

Medeniyet yıkan ve yeni medeniyetler kuran mülteci sorununun gelecekte de yaşanacağı bekleniyor. İngiltere, Bangladeş, Hollanda, K.Amerika’da göç verecek ülkelerin başında olacak küreselleşme konusundaki bu düşünceler sonucunu 2050 yılında verecektir.
Mülteci sorunu siyasi olmayıp bir insanlık sorunu olarak ele alınmalıdır.
İklim mülteciliğini doğuran sonuçlar;

  • Doğal afetler
  • Kademeli çevre bozukluğu
  • Savaş tahribatları (atom bombası)
  • Çernobil patlaması

  • Depremler sonrası yaşanan nükleer sızıntılar

İlkim mülteciliğinde sadece insanlar değil hayvanlarda yer değiştirmek zorunda kalacaktır. Tarım sahalarının sınırları değişecek.( Arabistan akrebin Akdeniz’de görülmesi örnek verilebilinir.

Cumhuriyet döneminde artış hızı 1955-1960 yıllarında en yüksek seviyeye çıkmıştır sebepleri



Cumhuriyet döneminde artış hızı 1955-1960 yıllarında en yüksek seviyeye çıkmıştır sebepleri;

  • Savaşın sona ermesi ve askerin teşhis edilmesi
  • Salgın hastalıkların önlenme başlanması
  • Yaşam şartlarının yükselmesi
  • Beslenme şartlarının iyileşmesi
  • Ekonomide düzelmeler

Cumhuriyet döneminde artış hızı 1975-1980 yıllarında düşüş olmasının sebepleri



Cumhuriyet döneminde artış hızı 1975-1980 yıllarında düşüş olmasının sebepleri;

  • Kentli nüfus ve kentleşmenin azalması
  • Eğitim seviyesinin yükselmesi sanayileşmenin artması
  • Beslenme şartlarının iyileşmesi
  • Aile planlaması şartları
  • Yurt dışına giden göçler siyasi kargaşalar

Cumhuriyet döneminde artış hızı 1975-1980 yıllarında düşüş olmasının sebepleri



Cumhuriyet döneminde artış hızı 1975-1980 yıllarında düşüş olmasının sebepleri;

  • Kentli nüfus ve kentleşmenin azalması
  • Eğitim seviyesinin yükselmesi sanayileşmenin artması
  • Beslenme şartlarının iyileşmesi
  • Aile planlaması şartları
  • Yurt dışına giden göçler siyasi kargaşalar

Cumhuriyet döneminde artış hızı 1955-1960 yıllarında en yüksek seviyeye çıkmıştır sebepleri



Cumhuriyet döneminde artış hızı 1955-1960 yıllarında en yüksek seviyeye çıkmıştır sebepleri;

  • Savaşın sona ermesi ve askerin teşhis edilmesi
  • Salgın hastalıkların önlenme başlanması
  • Yaşam şartlarının yükselmesi
  • Beslenme şartlarının iyileşmesi
  • Ekonomide düzelmeler

1980’den sonra artış hızının düşmesinin nedenleri



1980’den sonra artış hızının düşmesinin nedenleri;

  • Sanayileşmenin artması
  • Eğitim seviyesinin yükselmesi
  • Kentleşmenin artması
  • İnsanların bilinçlenmesi
  • Refah seviyesinin artması

Türkiye'de Nüfus Artışı ile ilgili yaşanan dönüm noktaları



Cumhuriyet döneminde artış hızı en yüksek, düşüş 1940-1945 yıllarında yaşanmıştır sebepleri;

  • İkinci Dünya Savaşının etkisi
  • Sağlık şartlarının zayıf olması
  • Beslenme imkânlarının yetersiz olması
  • Ekonomik sorunlar
  • Siyasal sorunlar

Cumhuriyet döneminde artış hızı 1955-1960 yıllarında en yüksek seviyeye çıkmıştır sebepleri;

  • Savaşın sona ermesi ve askerin teşhis edilmesi
  • Salgın hastalıkların önlenme başlanması
  • Yaşam şartlarının yükselmesi
  • Beslenme şartlarının iyileşmesi
  • Ekonomide düzelmeler

Cumhuriyet döneminde artış hızı 1975-1980 yıllarında düşüş olmasının sebepleri;

  • Kentli nüfus ve kentleşmenin azalması
  • Eğitim seviyesinin yükselmesi sanayileşmenin artması
  • Beslenme şartlarının iyileşmesi
  • Aile planlaması şartları
  • Yurt dışına giden göçler siyasi kargaşalar

 1980’den sonra artış hızının düşmesinin nedenleri;

  • Sanayileşmenin artması
  • Eğitim seviyesinin yükselmesi
  • Kentleşmenin artması
  • İnsanların bilinçlenmesi
  • Refah seviyesinin artması

Türkiye’nin Nüfusu Artmalı mı?



Ülkemizde hızlı nüfus artışının faydalı olduğunu savunanlar olduğu gibi, söz konusu artışın çeşitli sorunları da beraberinde 

getirdiğini ifade eden araştırmacılar da vardır. Günümüzde hızlı nüfus artışının karşısında ve oldukça yaygın olan fikre göre; ekonomik kalkınma ile nüfus artışı arasında ters bir orantı vardır ve biri arttığında diğeri azalır. Buna göre, milli gelirimizin artışı nüfus artış oranımızın üzerinde olduğu zaman gerçek ekonomik kalkınma sağlanabilecektir. Aksi taktirde yapılan yatırımlar ülkenin refah seviyesini arttırmaktan çok “demografik yatırım” anlamı taşır ve sadece artan nüfusu absorbe etmeye yönelik olur. Öte yandan hızlı nüfus artışı, ülkemizde tüketici konumundaki çocuk nüfusunu arttırarak, tarım arazilerine de yerleşilmesi nedeni ile çiftçi nüfus başına düşen ortalama tarım arazisi miktarını azaltarak, sık hamilelik ve sık doğum nedeni ile ana ve çocuk sağlığını olumsuz etkileyerek de ciddi sorunlar yaratmaktadır. Bu nedenle nüfus artış hızımızın %1’lere çekilmesi gerekir.

      Türkiye nüfusunun artışından endişe edilmemesi gerektiğini ileri sürenlerin görüşleri ise kısaca şöyledir; Nüfusu hızlı artış durumunda bulunan genç bünyeli bir ülkede bugünün kalabalık tüketicileri yarının kalabalık üreticileri demektir. Bugünkü üreticilerin fedakarlığı olmadan kalkınmayı hızlandıracak olan yarınki üreticilerin çoğalması mümkün olmayacağına göre, geleceğin refahı için bugün fedakarlık yapılmalıdır. Ayrıca nüfus artışının azaltılması ve doğum kontrolu fikri dünya hakimiyetine sahip gelişmiş ülkeler tarafından askeri, siyasi, ideolojik ve ekonomik sebeplerden dolayı gelişmekte olan 3. dünya ülkelerine bir kampanya halinde telkin
edilmektedir.

      Bize göre ise, her iki görüşün de doğruluk payı mevcuttur. Gerçekten nüfus miktarımız bir siyasi güçtür ve bunu yapay yollardan engellemenin bazı sakıncaları da birlikte getireceği düşünülebilir. Diğer taraftan hızlı nüfus artışının ekonomik kalkınmayı yavaşlattığı da bir gerçektir. Bu nedenle belki de en doğrusu, artışı azaltıcı tedbirler getirirken konunun stratejik öneminin de gözden uzak tutulmaması ve tüm Türkiye’nin nüfusunu azaltıcı yönde değil, cehalet bölgelerindeki artışı frenleyici tedbirler alınmasıdır.

Nüfus azalışının nedenleri nelerdir?

Nüfus azalışının nedenleri



  • Anne ve bebek ölümlerin yüksek olması
  • Trafik kazalarını yüksek olması
  • Salgın hastalıklar
  • Doğal afetlerin fazlalığı
  • Savaşlar ve dış göçler

Nüfus artışının sonuçları nelerdir?

Nüfus artışının sonuçları



  • Ekonominin itici gücü olduğu için yeterli iş sahası varsa nüfus artışı üretimi artırır, ekonomiyi olumlu etkiler.
  • Savunma açısında fazla nüfus bir güçtür.
  • Kalkınma hızını düşürür.
  • Gelir dağılımında dengesizliğin ortaya çıkmasına sebep olur.
  • Çalışan nüfusun yükü artar.

Cumhuriyet döneminde artış hızı en yüksek, düşüş 1940-1945 yıllarında yaşanmıştır sebepleri



Cumhuriyet döneminde artış hızı en yüksek, düşüş 1940-1945 yıllarında yaşanmıştır sebepleri;

  • İkinci Dünya Savaşının etkisi
  • Sağlık şartlarının zayıf olması
  • Beslenme imkânlarının yetersiz olması
  • Ekonomik sorunlar
  • Siyasal sorunlar

Yurt dışından göç alma ve nüfus artışı

  • Yurt dışından göç alma



  • Nüfusun hızla artmasında dıştan gelen göçlerinde payı yüksektir. Balkan ülkeleri, Kafkas ülkeleri, Kuzey Afrika ve Efe Adalarının Osmanlı Devleti sınırları içerisinde olması ve savaşlar sonucunda bağımsızlıklarını kazanmaları sonucunda bu ülkelerde bulunan Türk nüfusun çeşitli baskılara maruz kalmıştır. Bu Türk nüfusların ikili anlaşmalar sonucunda değiş-tokuş yoluyla ya da farklı yollarla ülkemize göç etmesi nüfusun artmasına sebep olmuştur. Örneğin; Cumhuriyet sonrasında 2.2 milyon Türk ülkemize göç etmiş 1927-1990 yılları arasında 43 milyonluk nüfus artışının 2.2 milyonu (%5’i) dıştan gelen göçlerle kazanılmıştır.

Sağlık ve beslenme koşullarını iyileştirilmesi ve ortalama insan ömrünün uzaması ve nüfus artışı

  • Sağlık ve beslenme koşullarını iyileştirilmesi ve ortalama insan ömrünün uzaması



  • kalkınmakta olan ülkemizde sağlık koşulları günden güne iyileşmekte ve hizmetleri artmaktadır. Hastane, sağlık ocağı, poliklinik, dispanser ve özel muayeneler gibi sağlık kuruluşlarının sayısı artmış; sağlık teknisyeni, sağlık memuru ve hemşire gibi sağlık elemanlarının artışı ve tedavi hizmetleri de ölüm oranlarını azaltmış dolayısıyla nüfus artışını da hızlandırmıştır.

Çocuk ölümlerinin azalması ve nüfus artışı

  • Çocuk ölümlerinin azalması



  • Türkiye’de nüfus artışını önemli nedenlerinden biridir. Son yıllarda ölüm oranları hızla azalmıştır çünkü anneler çocuk sağlığı konusunda bilgilendirilmekte ve ana- çocuk sağlığı merkezleri aktif rol oynamaktadır. Çocuk ölümlerinin azalmasının diğer nedeni ise beslenme koşullarının iyileştirilmesi ve çocuk sağlığına destek amaçlı yapılan aşılarda etkin sonuçlardır.

Doğurganlık oranın yüksekliği ve nüfus artışı

  • Doğurganlık oranın yüksekliği; 


  • doğurganlık doğum yapabilecek çağdaki kadınların doğurduğu ortalama çocuk sayısı ile ifade edilir. Ülkemizde doğum oranı kalkınmış ülkelere göre 2-3 kat daha fazladır. Yurt genelinde düşünüldüğü zaman kırsal kesimdeki doğum oranı kentlerdeki orana nazaran çok fazladır. Buda eğitimin yeterli düzey olmadığının kanıtıdır. Örneğin; Doğu ve Güneydoğu Bölgelerimizde okuma-yazma oranı düşük, aile ve halk planlaması yetersizdir. Kırsal kesimde doğum oranın fazla olması ve erkek sayısının fazla olması da geleneksel aile kavramıdır.

Türkiye'de Nüfus Artışını Etkileyen faktörler



  • Doğurganlık oranın yüksekliği; 
    doğurganlık doğum yapabilecek çağdaki kadınların doğurduğu ortalama çocuk sayısı ile ifade edilir. Ülkemizde doğum oranı kalkınmış ülkelere göre 2-3 kat daha fazladır. Yurt genelinde düşünüldüğü zaman kırsal kesimdeki doğum oranı kentlerdeki orana nazaran çok fazladır. Buda eğitimin yeterli düzey olmadığının kanıtıdır. Örneğin; Doğu ve Güneydoğu Bölgelerimizde okuma-yazma oranı düşük, aile ve halk planlaması yetersizdir. Kırsal kesimde doğum oranın fazla olması ve erkek sayısının fazla olması da geleneksel aile kavramıdır.
  • Çocuk ölümlerinin azalması; Türkiye’de nüfus artışını önemli nedenlerinden biridir. Son yıllarda ölüm oranları hızla azalmıştır çünkü anneler çocuk sağlığı konusunda bilgilendirilmekte ve ana- çocuk sağlığı merkezleri aktif rol oynamaktadır. Çocuk ölümlerinin azalmasının diğer nedeni ise beslenme koşullarının iyileştirilmesi ve çocuk sağlığına destek amaçlı yapılan aşılarda etkin sonuçlardır.

 

  • Sağlık ve beslenme koşullarını iyileştirilmesi ve ortalama insan ömrünün uzaması; kalkınmakta olan ülkemizde sağlık koşulları günden güne iyileşmekte ve hizmetleri artmaktadır. Hastane, sağlık ocağı, poliklinik, dispanser ve özel muayeneler gibi sağlık kuruluşlarının sayısı artmış; sağlık teknisyeni, sağlık memuru ve hemşire gibi sağlık elemanlarının artışı ve tedavi hizmetleri de ölüm oranlarını azaltmış dolayısıyla nüfus artışını da hızlandırmıştır.

 

  • Yurt dışından göç alma; Nüfusun hızla artmasında dıştan gelen göçlerinde payı yüksektir. Balkan ülkeleri, Kafkas ülkeleri, Kuzey Afrika ve Efe Adalarının Osmanlı Devleti sınırları içerisinde olması ve savaşlar sonucunda bağımsızlıklarını kazanmaları sonucunda bu ülkelerde bulunan Türk nüfusun çeşitli baskılara maruz kalmıştır. Bu Türk nüfusların ikili anlaşmalar sonucunda değiş-tokuş yoluyla ya da farklı yollarla ülkemize göç etmesi nüfusun artmasına sebep olmuştur. Örneğin; Cumhuriyet sonrasında 2.2 milyon Türk ülkemize göç etmiş 1927-1990 yılları arasında 43 milyonluk nüfus artışının 2.2 milyonu (%5’i) dıştan gelen göçlerle kazanılmıştır.

 

  • 1939 yılında Hatay’ın anavatana katılması; ülkemizin nüfusun artışına etkide bulunmuştur. Bu sayede 1939 yılında 208.116 kişi Türkiye nüfusuna eklenmiştir.

Türkiye’de Nüfus Artışının Nedenleri

Türkiye’de nüfus artışının nedenleri



  • Doğurganlık oranın yüksekliği; doğurganlık doğum yapabilecek çağdaki kadınların doğurduğu ortalama çocuk sayısı ile ifade edilir. Ülkemizde doğum oranı kalkınmış ülkelere göre 2-3 kat daha fazladır. Yurt genelinde düşünüldüğü zaman kırsal kesimdeki doğum oranı kentlerdeki orana nazaran çok fazladır. Buda eğitimin yeterli düzey olmadığının kanıtıdır. Örneğin; Doğu ve Güneydoğu Bölgelerimizde okuma-yazma oranı düşük, aile ve halk planlaması yetersizdir. Kırsal kesimde doğum oranın fazla olması ve erkek sayısının fazla olması da geleneksel aile kavramıdır.
  • Çocuk ölümlerinin azalması; Türkiye’de nüfus artışını önemli nedenlerinden biridir. Son yıllarda ölüm oranları hızla azalmıştır çünkü anneler çocuk sağlığı konusunda bilgilendirilmekte ve ana- çocuk sağlığı merkezleri aktif rol oynamaktadır. Çocuk ölümlerinin azalmasının diğer nedeni ise beslenme koşullarının iyileştirilmesi ve çocuk sağlığına destek amaçlı yapılan aşılarda etkin sonuçlardır.

 

  • Sağlık ve beslenme koşullarını iyileştirilmesi ve ortalama insan ömrünün uzaması; kalkınmakta olan ülkemizde sağlık koşulları günden güne iyileşmekte ve hizmetleri artmaktadır. Hastane, sağlık ocağı, poliklinik, dispanser ve özel muayeneler gibi sağlık kuruluşlarının sayısı artmış; sağlık teknisyeni, sağlık memuru ve hemşire gibi sağlık elemanlarının artışı ve tedavi hizmetleri de ölüm oranlarını azaltmış dolayısıyla nüfus artışını da hızlandırmıştır.

 

  • Yurt dışından göç alma; Nüfusun hızla artmasında dıştan gelen göçlerinde payı yüksektir. Balkan ülkeleri, Kafkas ülkeleri, Kuzey Afrika ve Efe Adalarının Osmanlı Devleti sınırları içerisinde olması ve savaşlar sonucunda bağımsızlıklarını kazanmaları sonucunda bu ülkelerde bulunan Türk nüfusun çeşitli baskılara maruz kalmıştır. Bu Türk nüfusların ikili anlaşmalar sonucunda değiş-tokuş yoluyla ya da farklı yollarla ülkemize göç etmesi nüfusun artmasına sebep olmuştur. Örneğin; Cumhuriyet sonrasında 2.2 milyon Türk ülkemize göç etmiş 1927-1990 yılları arasında 43 milyonluk nüfus artışının 2.2 milyonu (%5’i) dıştan gelen göçlerle kazanılmıştır.

 

  • 1939 yılında Hatay’ın anavatana katılması; ülkemizin nüfusun artışına etkide bulunmuştur. Bu sayede 1939 yılında 208.116 kişi Türkiye nüfusuna eklenmiştir.

Nüfus artışının sonuçları

  • Ekonominin itici gücü olduğu için yeterli iş sahası varsa nüfus artışı üretimi artırır, ekonomiyi olumlu etkiler.
  • Savunma açısında fazla nüfus bir güçtür.
  • Kalkınma hızını düşürür.
  • Gelir dağılımında dengesizliğin ortaya çıkmasına sebep olur.
  • Çalışan nüfusun yükü artar.

 

Nüfus azalışının nedenleri

  • Anne ve bebek ölümlerin yüksek olması
  • Trafik kazalarını yüksek olması
  • Salgın hastalıklar
  • Doğal afetlerin fazlalığı
  • Savaşlar ve dış göçler

Cumhuriyet döneminde artış hızı en yüksek, düşüş 1940-1945 yıllarında yaşanmıştır sebepleri;

  • İkinci Dünya Savaşının etkisi
  • Sağlık şartlarının zayıf olması
  • Beslenme imkânlarının yetersiz olması
  • Ekonomik sorunlar
  • Siyasal sorunlar

Cumhuriyet döneminde artış hızı 1955-1960 yıllarında en yüksek seviyeye çıkmıştır sebepleri;

  • Savaşın sona ermesi ve askerin teşhis edilmesi
  • Salgın hastalıkların önlenme başlanması
  • Yaşam şartlarının yükselmesi
  • Beslenme şartlarının iyileşmesi
  • Ekonomide düzelmeler

Cumhuriyet döneminde artış hızı 1975-1980 yıllarında düşüş olmasının sebepleri;

  • Kentli nüfus ve kentleşmenin azalması
  • Eğitim seviyesinin yükselmesi sanayileşmenin artması
  • Beslenme şartlarının iyileşmesi
  • Aile planlaması şartları
  • Yurt dışına giden göçler siyasi kargaşalar

 1980’den sonra artış hızının düşmesinin nedenleri;

  • Sanayileşmenin artması
  • Eğitim seviyesinin yükselmesi
  • Kentleşmenin artması
  • İnsanların bilinçlenmesi
  • Refah seviyesinin artması

Yurt dışından göç alma ve nüfus artışı

  • Yurt dışından göç alma



  • Nüfusun hızla artmasında dıştan gelen göçlerinde payı yüksektir. Balkan ülkeleri, Kafkas ülkeleri, Kuzey Afrika ve Efe Adalarının Osmanlı Devleti sınırları içerisinde olması ve savaşlar sonucunda bağımsızlıklarını kazanmaları sonucunda bu ülkelerde bulunan Türk nüfusun çeşitli baskılara maruz kalmıştır. Bu Türk nüfusların ikili anlaşmalar sonucunda değiş-tokuş yoluyla ya da farklı yollarla ülkemize göç etmesi nüfusun artmasına sebep olmuştur. Örneğin; Cumhuriyet sonrasında 2.2 milyon Türk ülkemize göç etmiş 1927-1990 yılları arasında 43 milyonluk nüfus artışının 2.2 milyonu (%5’i) dıştan gelen göçlerle kazanılmıştır.

1939 yılında Hatay’ın anavatana katılması ve nüfus artışı

  • 1939 yılında Hatay’ın anavatana katılması



  • ; ülkemizin nüfusun artışına etkide bulunmuştur. Bu sayede 1939 yılında 208.116 kişi Türkiye nüfusuna eklenmiştir.