Bayram Cigerli Blog

Bigger İnfo Center and Archive
  • Herşey Dahil Sadece 350 Tl'ye Web Site Sahibi Ol

    Hızlı ve kolay bir şekilde sende web site sahibi olmak istiyorsan tek yapman gereken sitenin aşağısında bulunan iletişim formu üzerinden gerekli bilgileri girmen. Hepsi bu kadar.

  • Web Siteye Reklam Ver

    Sende web sitemize reklam vermek veya ilan vermek istiyorsan. Tek yapman gereken sitenin en altında bulunan yere iletişim bilgilerini girmen yeterli olacaktır. Ekip arkadaşlarımız siziznle iletişime gececektir.

  • Web Sitemizin Yazarı Editörü OL

    Sende kalemine güveniyorsan web sitemizde bir şeyler paylaşmak yazmak istiyorsan siteinin en aşağısında bulunan iletişim formunu kullanarak bizimle iletişime gecebilirisni

Beyaz etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Beyaz etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Siyah beyaz hatıralar/Kültür - Sanat/milliyet blog




Sıcak bir yaz akşamı boğaza karşı solgun bir İstanbul gecesinde gözü yaşlı hatıraları yazmak istedim. Bir nefes kadar kısa fakat dokunulmamış ama estiği yerde iz bırakan kimileri için yaşanmamış, kimileri için ardında yalnızca rutubet ve küf kokusu bırakan
 hatıralar. Belki de aklımda kalan kurumaya mahkum bir gülün gözyaşları ya da siyah beyaz tonlarda eskimeye yüz tutmuş davetkar bir gülümsemeydi yalnızca. Hatıralardan oluşan bir dünya daha mı güzel olurdu? Eski dostlar, akrabalar, ilk aşk, ilk öpücük, ilk sigara, film şeridindeki sevimli çocuk...Hepsi siyah beyaz bir karede hapsolmuş bitmek tükenmek bilmeyen bir mevsim yaşıyorlar.

Yazları yalnız ve solgun, kışları hüzünlü ve bir o kadar eski. Ilık meltem yüzüme vururken rakımdan bir yudum daha alıyorum ve anlıyorum ki her resmin ayrı bir hikayesi var. Hepsinde farklı kahramanlar, farklı mekanlar ama tema hep aynı...Bir yanda piyanonun tuşlarında tekrar bestelenen bir sevda masalı, diğer yanda küçük bir çocuğun gözyaşlarıyla ıslanmış, yaşanmamış, terkedilmiş anılar. Artık daha iyi anlıyorum yaşanmamışlığı. Zaman o kadar hızlı ki takvim sayfaları yetişemiyor. İnsanlar da o sayfalar gibi savrulup gidiyor farklı yerlere ve bir gün resimleri karıştırırken bir bakıyorsunuz hepsi kendi hikayesiyle geri dönmüş. Yıllar önce dertlerinizi paylaştığınız dostlar, başını omzuna yasladığınız sevdikleriniz...Her farklı resimde aklınızda bin bir türlü düşünce geliyor ve sonunda bu acıya dayanamayan gözleriniz resimleri ıslatmaya başlıyor. Damlarlar düşüyor, düşüyor durmak bilmeden ıslatıyor resimleri. Ta ki siz kendi hikayenizle bir resim olana kadar. O zaman anlıyorsunuz ki ağlayan gözler değil yürek! İnsanların hayatlarını bir çırpıda sisli karelerde takip etmek acı veriyor. Kimisi dost, kimisi akraba, kimisi de biranda rastladığınız ve hatta hatırlamadığınız birisi. O an düşünüyorsunuz: acaba şimdi ne yapıyorlar?

Hayat tertemiz bir gömlek. Her seferinde biraz daha kırışıyor, kirleniyor ve sonunda aynaları suçlamaya başlıyorsunuz. Yıllar geçtikçe affetmeyi, yeniden sevmeyi, takvime değil de insanlara göre yaşamayı, başarmayı, sonuna kadar gitmeyi öğreniyorsunuz. Arkanıza baktığınızda güvenebileceğiniz, her şeyinizi emanet edebileceğiniz bir dost gördüğünüzde kendinizi şanslı hissediyorsunuz. Sonra bir duble daha rakı doldurup Orhan Veli’yi, Yaşar Kemal’i, Ahmet Haşim’i düşünüyorsunuz. Onlar İstanbul’a nasıl baktılar? Kim bilir? Belki aşkla, belki tutkuyla, belki de gözyaşlarını tutamadığımız siyah beyaz fotoğraflardan. Hepsinde farklı duyguları, farklı İstanbul’ları, farklı hikayeleri buluyorsunuz okudukça. Şiirlerinde Osmanlı’dan kalma sokakları gezip hanlarda yatıyorsunuz, yedi tepeye tepeden bir bakış atıyorsunuz. Sonra arkanıza dönüp bakıyorsunuz. Biricik torununuz resminizi çekiyor. Artık siz de o karelerin içindesiniz ve sizin de bir hikayeniz var. Yalnızca okunmayı bekliyor. Öyle bir hikayeniz olsun ki tek bir kareye sığmasın, yalnızca siyah ve beyazın değil, her rengin güzelliğini anlatsın.

Blog,Blog Milliyet,Alıntı,Bayram Cigerli, bayramcigerli.blogspot.com, Kültür,Sanat,