"Hapishanede idama mahkum olanlar, bilerek asılmağa nasıl giderler? !" başlıklı yazısı ile zamanın "İstiklal Mahkemesince 3 yıl 'Kalebend'lik ' cezası ile Bodruma gönderilen Halikarnas Balıkçısı'nın, bu hapis cezasını affa uğratan hukukçu, bir takvim yaprağındaki resminden tanındı... Nerede? 'Bodrum
Marinasındaki bir kahvenin duvarında... Nasıl? 'Bir takvim yaprağında!'... Kim tarafından? 'Torunu tarafından. 'Torunu kim? 'Halen İzmir E.Ü.Tıp Fakültesinde Doç. Dr. Cüneyt Özek tarafından... Dedesi de işte o zaman Bodrum'da savcı olan ve Balkçı'yı affettiren Savcı: Cemil Özek...
Bir pazar günü Bodrum'a gitmiş İzmirli doktorumuz... 1987 yılında ölen dedesini, şöyle böyle hatırlıyor. Lokalin duvarındaki takvime göz gezdirirken, 'Bu beyaz şapkalı kim? ' diye soruyor oradakilere. 'Bodrumspor'un takım kaptanı Cemil Özek diye cevaplıyorlar doktoru. Bu resimdeki adam, dedesi aynı zamanda... Sen Bodruma gezmeğe gel. Takvim yapraklarında da ayrıca bul o'nu... Yepyeni bir cephesini öğren dedenin... Olacak iş değil... Hem de yıllar sonra!
Hiç bilinmezdi şimdiye kadar... Bu günlerde gün ışığına çıktı. Ki, Halikarnas Balıkçısı'nın Kalebend' liğinin affedilmesi için savcımız, İstiklal Mahkemeleri Başkanları olan üç Ali'lere mektup yazmış buradan... Cevat Şakir için. Ve cezası böylelikle kaldırılmış. Sonra dost olmuşlar. Akşamları birlikte yemek yer, eğlenirlermiş. Savcı, 'Adamın hası' nı', taaaa o devirlerde bilmiş... Bu devirlerde olsa gel de anlat şimdi! Arya söylermiş o bas sesi ile Balıkçı...'Mavi Sürgün'ü, onun zamanında yazmış. Savcı o kitabı ilk okuyanlar arasında anlayacağınız...
Balıkçı İstanbula geliyor. 'Daha ne kadar cezam kaldı? ' gibilerinden. Diyorlar: 'Sen zaten çoktan serbestsin!' O da, temelli Bodrumlaşmak için sevine sevine, zıplaya hoplaya Bodrum yolunu tutuyor... 1947 de çocuklarının eğitimi için İzmire yerleşen, gazetecilik, turizm rehberliği yapan, 1973 de kemik kanserinden ölen Balıkçı, Bodrum'da vasiyeti üzerine yapılmasını istemediği mezarında, yüzü 'Arşipel'e' dönük yatıyor...
Nerden nereye... Yıkık dökük Bodrum Kalesi şimdiki Marina Lokali olan kahve duvarlarındaki Balıkçının Savcısı Cemil Özek... Koskoca sürgün'ü 'Mavileştirerek'' Mavi mavi, masmavi'ye boyayarak geçiren koca çınar Balıkçı... O gün, bu gün bir efsane olarak anılıyor. Bütün teknelerin, Yeryüzünün bütün tatilcilerinin, cümle turist'lerin aşina oldukları mavi yolculuklar... Mavi yolculukların kurucusu, başlatıcısı, tanıtıcısı, yeryüne yayanı Halikarnas Balıkçısı Kabaağaçlı! Denize bağlı... Güzelliği, özgürlüğü, başkaldırıyı, insanoğlunun gelmişteki, gelecekteki arayışlarını, bunalımlarını, korkularını günışığına çıkaran, alabildiğince etkin bir anlatımla ortaya koyan bir adam...
Onun gibi bir kimse, 'Denizi ve güneşi' ancak böyle anlatır. Deniz Gurbetçileri'nde ne diyor Balıkçı'mız? 'Şafağın müjdecisi, güneşin önderi sabah rüzgarı, serin serin yelpazeliyordu. Geceyi de, karanlıkları da uzağa üflüyordu. Sabah yıldızı doğuda, şafağın koynunda çınlayan bir gülüştü... Deniz cam gibi durgundu, ama arasıra gelen ufacık kırışıklıklar, sabah yıldızını, ağaran evlerin ayak uçlarına getiriyordu. Bembeyaz Bodrum, masum uykusunda uyuyordu...'
Evet! Bodrum şimdi de beyaz evleri ile, üstüste yaşıyor. Yazın herkes Bodrumlu. Aşağı kurtarmıyor. Yazın, herkes 'Sürgün'... Hen de 'Gönüllü... Cevat Şakir, o saf, o bakir ama manalı sessizliğinin içinden bir sürgün felsefesi yarattı kendince. Bu gün her yerde konuşulan, bunlardır. O, 'Sürgün'leri' bile maviye boyadı. Rüyalar, hülyalar bile mavi buralarda şimdi. Her yer, mavi mavi masmavi... Mavilikler tütüyor bu diyarlarda... Yaz ve kış...
O, 'sürgünleri' bile mavileştirdi... Nefesi bile mavi kokardı Balıkçı'nın... O'nun manevi oğlu arkadaşımız Prof. Dr. Şadan Gökovalı O'nun için şöyle der: '' Ne mutlu bize ki, Ege'nin bir Balıkçı'sı var!
RESİMALTLARI: Bodrum Savcısı ailesi ile (Ortada oturan) Bodrum ve mavi yolculukları
Blog,Blog Milliyet,Alıntı,Bayram Cigerli, bayramcigerli.blogspot.com, Kültür,Sanat,