Bayram Cigerli Blog

Bigger İnfo Center and Archive
  • Herşey Dahil Sadece 350 Tl'ye Web Site Sahibi Ol

    Hızlı ve kolay bir şekilde sende web site sahibi olmak istiyorsan tek yapman gereken sitenin aşağısında bulunan iletişim formu üzerinden gerekli bilgileri girmen. Hepsi bu kadar.

  • Web Siteye Reklam Ver

    Sende web sitemize reklam vermek veya ilan vermek istiyorsan. Tek yapman gereken sitenin en altında bulunan yere iletişim bilgilerini girmen yeterli olacaktır. Ekip arkadaşlarımız siziznle iletişime gececektir.

  • Web Sitemizin Yazarı Editörü OL

    Sende kalemine güveniyorsan web sitemizde bir şeyler paylaşmak yazmak istiyorsan siteinin en aşağısında bulunan iletişim formunu kullanarak bizimle iletişime gecebilirisni

Ferda Anıl Yarkın - Sonuna Kadar

Ferda Anıl Yarkın - Sonuna Kadar

Sonuna kadar geldim aşkın
Kavuşamadım ben sana
Yetişemedim ben sana
Anlatamadım derdimi
Ağla gönlüm ağla
 
Bekledim inan seni hergün
Dayanamadım sevgisiz
Yaşayamadım ben sensiz
Anlatamadım derdimi  
Ağla gönlüm ağla
 
Yazık ettin yazık
Kendinden çok bana
Gücüm kalmadı artık
Her yokluğunda...
 
Aylar geçsede yıllar geçse de
Bir ömür böyle sürse de
Ben seni unutamam 

Levent Yüksel - Medcezir

Levent Yüksel - Medcezir

Dökülür yedi verenler teninden, rengarenk
Açarsın mevsimli mevsimsiz birtanem
Değişir kokun, ısınır kanın, beni yakarsın
Vazgeçilir gibi değil bu medcezirler
  
Fırtınam, felaketim, hasretim
Yetmiyor sevişmeler yetmiyor
Şiddetin ne hoş ne güzel şefkatin
Sevdikçe sevesim geliyor 
Ölene kadar peşindeyim, bırakmam...

Tutuşur geceler, yanar geceler söner
Bedenim altüst, sarhoş başım döner
Karışır tenime karışır teninin tuzu birtanem
Vazgeçilir gibi değil bu medcezirler
 
 

Aashiqui 2 ~ Sevdiğin İçin Fedakarlığın Sınırı Neresidir?


Bir film düşünün ki namı şarkıları ile almış yürümüş olsun.. Hatta ve hatta şarkıları filmin rekorlarını kat kat geçip okyanusları aşsın..

İşte bu harika film mükemmel ötesi müzikleriyle Hint sinemasının tarihine başarısını altın harflerle kazıdı. Filmin başarılarından detaylarından uzun uzun bahsedeceğim. Lakin önce filmin konusundan ve karakterlerinden bahsedelim kısaca...


Filmin konusu spoilere girmeden özetle: Kariyerinin zirvesinde düştüğü boşluğu alkolle doldurmaya çalışan, yolunu kaybetmiş ve hızla düşüşe geçmiş ancak bu düşüşün pek de farkında ve umurunda olmayan bir süper star, tüm yeteneğine rağmen şans bulamamış, barlarda şarkı söyleyip ailesini geçindirmeye çalışan bir kız ve kesişen yollarının hikayesi.

Rahul Jaykar (Aditya Roy Kapoor): Goa şehrinde sokaklarda küçük topluluklara şarkı söyleyen sesi büyülü bir genç iken müzik yapımcıları tarafından keşfedilip pırıl pırıl parlayan 'müzik dünyasına' giriş yapar. Yeteneği sayesinde şöhret basamaklarının en altında iken birden zirvede bulur kendini. Kısa zaman öncesine kadar sokaklarda 10-20 kişiye şarkı söylerken birden stadyum dolusu insana şarkı söylemeye başlar. Ödüller arka arkaya gelir, konserler bitmek bilmez ve şöhretin pırıl pırıl gerçekliğinin tüketici etkisi Rahul'u ele geçirmeye başlar. O yoğun, o parlak ve o bunaltıcı dönemde Rahul kendini çıkmazda hisseder ve bu hissi yenebilmek için alkole başvurur. Ve o alkol onun hayatı olur. Alkolü tüm hayatı yapan bir adam düşünün ve bu adamın 'aşkı' hiç ummadığı anda hayatında bulduğunu. 


Aarohi Keshav Shirke (Shraddha Kapoor): Aarohi sıradışı sesi ve sesinde taşıdığı sıradışı tınıyla şarkı söylediği barda tesadüfler zinciri sonucu Rahul ile karşılaşır. Rahul'u o bara çeken Aarohi'nin sesi olsa da Rahul Aarohi'nin kendisi gibi çok yetekli bir ses olduğunu onu görür görmez anlar. Ve Aarohi'nin şöhret basamaklarını tırmanırken kendi yaşadığı buhranı yaşamadığından emin olmak için yanında olmaya karar verir. Ve Aarohi.. ünlü olma yoluna çıktığında, o yolda aşkı da bulur. Ama onun karşısında çok büyük bir rakip vardır. Rahul'un pençesine düştüğü alkolizm. Aarohi aşkı, şarkı söyleme sevdası ve kariyeri arasında çıkmaza girer. Ve tercihini de yapar.. 





Kişisel Yorumum (Çok accık spoiler olabilir) : 


Filmi izleyeli çok uzun zaman oldu. Ama bu film öyle bir film ki aradan ne kadar geçerse geçsin etkisinden çıkamayacağınız bir film. Film yorumcuları film hakkında ikiye bölünmüş durumda. Bundan bahsedeceğim ama ben onlardan bağımsız olarak önce fikrimi yazmak isterim. 


Öncelikle filmin ilk dakikalarında da anlayacağınız gibi film tam anlamıyla bir şaheser. Bu şaheser kısmını açmak gerekirse eğer filmin müzikleri-şarkıları ve şarkıların mükemmel sözleri. Zaten film bittikten sonra etkisinden uzun süre çıkamamanın sebebi de bu bence. Şu anda bile müzik çalarımın 'en çok dinlenen' şarkıları arasında bu filmin OST parçaları ilk sıralarda yer alıyor. 


Zaten yazımın başında da belirtmiştim. Filmin şarkıları filmin-oyunculukların da ötesine geçti diye. Ama bu demek değil ki film vasat. Değil tabii ki hatta bence izlediğim en güzel hint filmlerinden birisi. Öyle efsanevi bir film değil kabul ediyorum ama yine de bu filme 'kötü' demek hakaret olur. 


Zaten film yorumcularının da ayrıldıkları konu da bu. Filmin içi boş olduğunu savunan ve sadece şarkılarıyla gişeye oynadığını savunan görüşler mevcut. Ve aksini savunan filmdeki dram teması altında işlenen aşk hikayesinin çok başarılı olduğunu, şarkıların ise bu hikayenin etkileyiciliğini arttırdığını savunanlar.




Şahsi fikrim filmi izlerken Rahul'un yaşadığı o buhran anını çok iyi anladım. Ekranımdan taşan bir ruh sıkıntısı mevcuttu Rahul'da ve bence bunu izleyiciye çok iyi anlattılar. Ve Rahul'un hayatında çok değer verdiği alkol ve aşkı arasında yaşadığı çıkmaz anı. İşte esas bunu çok iyi vermişler izleyiciye. 



Aarohi'nin filmin kilit noktalarından birinde 'Onun için herşeyden vazgeçerim...Herşeyden..' deyişi.. Ve Rahul'un hayatı ile Aarohi'nin hayatılarında 'en önemli şeyin... vazgeçemeyecekleri şeyi' keşfettikleri an.. 



Ve tüm bu olan biten konunun arkasında buram buram aşk kokan şarkılar.. İşte o şarkılar bu filmin unutulmaz yapan en büyük etken. Gişede neden bu kadar başarılı olduğunu anlamamızı sağlayan şarkılar. Tamam kabul ediyorum şarkılar filmin başarısında çok büyük etki sahibi ama bu şarkılar olmasaydı da bence film iyi izlenme oranları elde ederdi.




Film detaylarına biraz daha inelim ve filmi rekorlara götüren yola bakalım ;) 

(Videolar filmlerden kesit içerebilir. Fazla spoiler içermeyenleri seçmeye çalıştım ;) )

İlk önce 22 Mart 2013 tarihinde filmin tanıtım fragmanı yayınlandı.




22 Martta yayınlanan tanıtım fragmanının arka fonunda çalan 'Tum Hi Ho' şarkısı 23 Mart tarihinde Youtube üzerinden yayınlandı. Ve 10 gün içerisinde 2 milyondan fazla izlenerek bir rekor kırdı. Şarkı o kadar popüler oldu ki birçok ünlü şarkıcı cover yaparak bu parçayı seslendirdi. Ve yayınlandığı tarihte de twitterda trend oldu. O tarihte yayınlanan 2 dakikalık versiyon;




8 Nisan 2013 - Filmin ilk tanıtım posteri yayınlandı.. Rahul'un ceketinin altında yağmurdan korunmaya çalışan çiftimiz. Poster yayınlandığı zaman çok büyük ilgi gördü ve izleyicinin beklentisini yükseltti.





Ve ardından 15 Nisan 2013 tarihinde ikinci trailer geldi..




Filmin aslında 14 Şubat 2013 tarihinde gösterime girmesi planlanmıştı. Ama yapım aşamasında yaşanan gecikmeler sebebiyle gişe tarihi 10 Mayıs 2013 olarak duyuruldu. Ancak bu süre içerisinde yaşanan pürüzler giderilince filmin 26 Nisan 2013 tarihinde gişe yapması kararlaştırıldı. Ve film İngiltere, ABD, Kanada, Avustralya ve Yeni Zelanda ile eş zamanlı olarak gösterime girdi. 



Filmin bütçesi yani yapım masrafları 12 crore yani 1.9 milyon dolar. Gişe hasılatı 110 crore yani 17 milyon dolar. 



Filmin müziklerinden o kadar bahsettik dinlemezseniz olmaz yani ^^



Arijit Singh'in mükemmel sesinden Tum Hi Ho ♥




Ankit Tiwari'nin büyü gibi sesinden Sunn Raha Hai Na Tu ♥



Arijit Singh ve Palak Muchhal muhteşem düeti..



Arijit Singh ve Palak Muchhal sesinden harika bir düet..



Ve nacizhane kendi çevirimle 'Sunn Raha Hai Na Tu - Türkçe Alt Yazılı ♥






  Sevgiler

Bizans gemilerinin vazgeçilmezi Konstantiniyepolis kedileri :)







İstanbul gizemlerin şehri, dünyanın gözbebeği. Eski bir
inanca göre hiç kimse boş yere İstabul’da dünyaya gelmez. Eğer siz de ilk kez gözlerinizi
İstanbul’da açtı iseniz, ya da gözünüz İstanbul’da açıldı ise;) bu şehirde
sizin de illaki bir amacınız veya geçmişten gelen bazı görevleriniz vardır,
zira burası efsunlu bir kenttir!. Güzele sahip olmak kolay değildir!. her şeyin
bir bedeli

EARTHQUAKE - 15 April


Today you will have felt the result of the 5.5 earthquake which occurred around 1125 local time.   No reports so far of injury or damage to property.

Cyprus earthquake

Her Şey Çok Güzel Olacak Film Müzikleri

Mazhar Alanson - Benim Hala Umudum Var

Benim hala umudum var
İsyan etsem de istediğim kadar
İnat etsem bile bırakmazlar sahibim var

 
Benim hâla umudum var
Seviyorlar bazen soruyorlar
Hayran hayran seyret ister katıl ister vazgeç
 
Güzel günler bizi bekler 
Eyvallah dersin olur biter
Güzel günler bizi bekler 
Eyvallah dersin geçer gider 

Boyun büküp önünde 
Ağlasam sessizce 
Şu fakir gönlüm affolur mu?
 
Bu fırtına durulur mu? 
Benden adam olur mu?
Korkarım! aşka zararım dokunur mu?
 
Elveda sana, yeter tamam 
Bitsin artık bu dram, bu fotoroman
Ham meyvayız hala koparmışlar dalımızdan 

Bıraksam kendimi şöyle oh ne rahat
Bu da geçer gülüm yaşamana bak
Alınacak dersler var, sorulacak sorular
Bu da geçer gülüm bizden bu kadar...
 

General Washington in Milltown

One of the things I really love about doing the kind of hodgepodge "research" that I do is the times when interesting and significant stories just pop up seemingly out of nowhere. Well, OK, they usually come from somewhere, whether it's something I happen to run across or something that someone sends to me. In this case, it was the latter. Recently, Donna Peters, who is a whiz at mining old newspapers for MCH-related stuff, sent me the article below. It's not all that long, but it managed to raise two separate and fascinating issues, neither of which I had known about before. The following appeared in the August 19, 1857 edition of the Delaware County American:

ONE OF THE RELICS. - It is said that General Washington and Staff held a council of war on the evening previous to the battle of Brandywine, in the house on the old Harlan property, now belonging to Mr. Allen Ward, in the Milltown, Mill Creek Hundred. The room pointed out for this important conference is little more than ten by twelve feet, and is still in good repair. Although the present owner has erected a substantial brick dwelling adjoining, we presume he intends to preserve this momento of the days of the revolution. The American army was posted in great force at this point, as the British were expected to take the route to Philadelphia, but they changes there course, keeping farther to the north, and the Battle of Brandywine, at Chaddsford, was the result. The house alluded to above, is built of logs, dovetailed together, which are in a remarkably good state of preservation; there are four rooms and a passage on the first floor, and five on the second, with a garret above; the floors are oak, and although they are said to be 112 years old, look as though they might last for a century to come. Attached to the ceiling, in the entry, is a three cornered box, which is of the shape of the military hat worn in the revolution, and it is generally supposed that it may have held the chapeaux of Washington. The descendants of the Harlans may know something of his history, and we have no doubt that they might furnish an interesting chapter in regard to it.


In this post we'll deal with the first of the two issues, the one that probably jumps out at most people first -- Washington held a War Council in Milltown?!? I admit that I had never heard that story before, but I was understandably both intrigued and skeptical. Obviously we know that the Continental Army was encamped near Marshallton for several days, lying in wait for the Biggest Thing That Almost Happened in MCH, the Battle of Red Clay (I hope they wouldn't have called it the Battle of Cuckoldstown). There are even several well-known stories already of Washington meeting with advisers at various locations in the area, ranging in veracity from (in my opinion) the likely (the Hale-Byrnes House), to the questionable (Delcastle Recreation Area), to the dubious (the Council Oak at Brandywine Springs).

There's really no question, though, with Washington being in the area for a few days, that he would have met with his aides and advisors multiple times. The question now is, why would he have done so at the Harlan's house? To answer this, I turned to the closest thing I know to an expert on the subject -- Walt Chiquoine. While maybe not technically an "expert", Walt has done extensive research over the years on the topic of the MCH-related events of early September, 1777. And though he hadn't come across this particular story before, Walt was able to give some valuable insight into what was going on here at the time. Since I don't think I could encapsulate it any better, here's what he had to say:

The Battle of Brandywine was fought on Sept. 11th. The story says Washington held a council of war at this house the night before the battle - that can't be, they were already at Chad's Ford, but he may have been there Sept. 8th. [Not the evening before the battle, but the evening before they left for the battle.] I think that is very credible, although it has to be reasoned out.
The Continentals were entrenched behind Red Clay and Christiana Creeks on Sept. 8th. The Brits made a feint towards the Continental lines, but rather than attack, they marched north and camped along the Limestone Road ridge. The encampment stretched from Carousel Farms to Southwood Road. Washington waited all day for an attack, but then got the reports of the British movements. He was befuddled, and that is evident in his writings. I can imagine that on the evening of Sept. 8th, Washington himself went to see what was going on - he had a reputation for that, some felt he could be reckless. From his HQ in Newport, Washington went to Milltown, perhaps with some senior staff, to meet with junior officers who were right under the nose of Cornwallis' light infantry. Can't believe he would bring his generals here for a council of war, it's more likely that he returned to Newport to hold that full council.
Late that night of Sept. 8th, Washington and his council made the decision to abandon their position and march towards Chad's Ford. Sources say that they departed about 2 AM on Sept. 9th and marched to the Brandywine. In Washington's own words of Sept. 9th to the President of Congress, he says "Upon reconnoitering their Situation, it appeared probable, that they only meant to amuse us...while their real intention was to march by our Right..." It has never been so stated, but I think this story suggests it was Washington himself who did the "reconnoitering". It fits his character, and I'm inclined to believe it.
So to sum it up very briefly, the British were encamped along Limestone Road from just above Milltown all the way to Hockessin. Washington was confused as to what they were doing and it wouldn't have been out of character for him to come take a look for himself. While he was there, it's logical that he would have talked to someone on his staff about the situation, and would have used a house nearby. The most nearbyest were in Milltown.


The last question you may have, which I'll only briefly touch on now, is exactly what house he used, and where it was. For that answer, I'll show again the map section from the top of the post. This is from the 1849 map, with the Harlan House circled. Unfortunately this house is no longer with us, as it sat in the middle of what is now Milltown Road, between the McKennans Church Road and Limestone Road intersections. There is a whole other story about this house and its successor, mentioned in the news story. If the blogging gods are with me, another post will follow in the near future with much more information about this property and the folks who lived there.

Old Windows

I love my old windows! Original wood windows was one of the items on my list when house hunting. Wood windows add so much warmth, character and history to house! I know some people think I am crazy, but I am not going to replace my windows. They do need a little work though.
With the weather so beautiful on Saturday we couldn't resist tackling a project! After cleaning the house we then decided to make a mess! Ha!
One of the reasons old windows don't have a good reputation is they get a little cranky if they are not taken care of. They can be hard to open and close or the window won't stay up without being propped. The very simple reason is the window sash is held up with weights and after so many years the rope breaks. That was the problem we fixed on Saturday. It is a bit of a process and involves carefully removing trim, but so nice to have windows that stay up!
Do you see the hole? That is a weight pocket. Every window has one on each side to hold the window weights.
The weights inside the pocket tied to the sash with rope.
On the right a 5 pound weight for the larger window and on the left a 4 pound. (Isn't that the coolest thing they are stamped with the number?)We gave them a quick rinse to get rid of 90 years of cobwebs.

 There is a couple of pieces of trim that have to come out to get to the weight pocket. While we were taking things apart I scraped and sanded the edges to help the windows go and down smoother. 
The weight pocket cover. I don't think anyone had ever gotten into it to re-string the windows. They fit really snug, the only way to get them out is pry and there wasn't any previous pry marks.
Three windows down, just 7 more to go! I will be putting together a more in depth post on the the complete process. We ran out of daylight and were just trying to get them back in for the night!
So did you have lovely weather this weekend? Did you tackle a project?

Sawaeng Panapoi

Sawaeng Panapoi
Spring 2015










[25.03.2015] KKBOX - BTS Röportajı (Tayvan)


Belki Tayvanlı hayranlar ilk defa buraya gelen Bangtan’a hala biraz yabancıdırlar. Çıkış yapalı sadece yaklaşık 2 yıl oldu ve onlar 4 albüm yayınladı, ayrıca geçen sene resmi olarak bütün Asya’da promosyon yapacaklarını resmi olarak açıkladılar. Müzik sektöründeki diğer şarkıcı-dansçı idollerin aksine onlar "Hip hop benim kendi inandıklarımı söylemektir." diye vaaz veriyor. Onların çalışmaları (*şarkıları) genellikle toplum ve okul sorunları hakkında. Bu benzersiz tarzları ile çıkış yaptıkları yıl 7 çaylak ödülü almayı başardılar. Tayvan’a konser için ilk gelişleri olduğundan, yüksek derecede coşkularını sergilediler ve karşı konulamaz bir hip hop ruhu ortaya koydular.

Geç saatlere kadar pratik yapmanın sonucu  mükemmel performansları

Onlar her zaman zorluk düzeyi yüksek performanslar sergiliyorlar. Grupta 7 kişiler; bu yüzden aralarındaki sözsüz dayanışma belli ki çok önemli. Peki üyeler bu dayanışmayı nasıl geliştiriyor? J-Hope bunun sırrının 'sürekli pratik yapmak' olduğunu söyledi. Daha iyi performanslar için, bitene kadar her zaman gece geç saatlere kadar pratik yapıyorlar. Küçük grup pratiklerine ek olarak, üyeler sahneye çıkmadan önce  lider Rap Monster ile bir kez daha çalışmalarını gözden geçiriyorlar. Sürekli birlikte olduklarından, karşılıklı olarak katlanılamaz alışkanlıkları olduğunu söylediler. Hatta eğlenceli bir şekilde üyelerin çiğneme seslerini taklit ettiler. Belki de bu mükemmellik arzuları ve iyi ilişkileri sayesinde böyle ışıl ışıl performanslar yapabiliyorlardır.


Hip Hop yeni ’’beni’’ ortaya çıkarıyor

Yeni albümleri “Dark & Wild”daki üç üye tarafından yazılmış ve kaydedilmiş şarkı “Hip Hop Lover”dan bahsettiğimizde, hip hop’ın onlar için ne anlama geldiğini de sorduk.

Suga: Hiphop beni değiştirdi. Olumlu değişiklikler getirdi ve şimdiki 'beni' oluşturdu. Bu yüzden hiphop’a karşı bir şükran duygusu besliyorum. 
Rap Monster: Hiphop bir temeldir. Hip Hop her şeyin başlangıç noktasıdır.
J-Hope: Hiphop ile gruba katıldıktan sonra karşılaşmış olsam da bu deneyim yeni bir 'ben'i ortaya çıkardı; bir başka 'beni' yarattı.

Sayısız eserleri arasında hangisi Bangtan’ı en iyi temsil edebilir?
Üyeler çıkış şarkıları 'No More Dream'i seçti. Ayrıca vahşi 'Hormone War' da üyelerle uyumlu özellikleri nedeniyle onları temsil eden başka bir şarkı.

Tayvan gelmeden önce hayranlara (Tayvan'a) özgü yemekleri sordular

Tayvan ile ilgili ilk izlenimleri hakkında konuşurken, hava alanındaki hayranların sıcak karşılamasını görünce; buranın çok tutkulu, neşeli bir ülke olduğunu hissettiklerini söylediler. Jin aynı zamanda, gelmeden önce sosyal medya aracılığıyla hayranlardan lezzetli yemek önermelerini istediğini ve bu sefer tatma/deneme umuduyla önerileri bir yere yazdığını söyledi. Bir kere yemekten konuşmaya başlayınca bu adamlar duramıyor. Her üyenin lezzetli yemek gördüklerindeki ifadelerini bile gösterdiler. Röportaj sırasında buraya özgün olan 'buzlu mango', ‘sığır eriştesi’, ‘domuz bağırsaklı şehriye çorbası’ vs. gibi yemeklerin isimlerine takıldılar. Lezzetli yemekler için beklentilerini görmek kolay. Üyeler arasındaki komik etkileşimler, diğer insanların bu kardeşler arasındaki değişmeyen gerçek duyguları hakkında bir fikir sahibi olmalarını sağlıyor.

Fotoğraflar için Tıklayın

Türkçe Çeviri: Litzz@BTSTurkey
Eng. Trans: yoogamin