Bayram Cigerli Blog

Bigger İnfo Center and Archive
  • Herşey Dahil Sadece 350 Tl'ye Web Site Sahibi Ol

    Hızlı ve kolay bir şekilde sende web site sahibi olmak istiyorsan tek yapman gereken sitenin aşağısında bulunan iletişim formu üzerinden gerekli bilgileri girmen. Hepsi bu kadar.

  • Web Siteye Reklam Ver

    Sende web sitemize reklam vermek veya ilan vermek istiyorsan. Tek yapman gereken sitenin en altında bulunan yere iletişim bilgilerini girmen yeterli olacaktır. Ekip arkadaşlarımız siziznle iletişime gececektir.

  • Web Sitemizin Yazarı Editörü OL

    Sende kalemine güveniyorsan web sitemizde bir şeyler paylaşmak yazmak istiyorsan siteinin en aşağısında bulunan iletişim formunu kullanarak bizimle iletişime gecebilirisni

AKARSULAR VE OLUŞTURDUĞU ŞEKİLLER

B. AKARSULAR VE OLUŞTURDUĞU ŞEKİLLER

KAYNAK: Akarsuların sularının çıktığı yere “Kaynak” denir.
AĞIZ: Akarsuların sularını boşlattığı yere “Ağız” denir.
AKARSU YATAĞI: Kaynakla ağız arasında uzanan, akarsuyun içinden aktığı çukurluktur.


HAVZA: Akarsuların kollarıyla birlikte sularını topladığı alana “Havza” denir.
Açık Havza: Sularını denize ulaştırabilen akarsulara “Açık Havza” denir. Örn: Seyhan, Ceyhan, Kızılırmak, Gediz, Fırat…
Kapalı Havza: Sularını denize ulaştıramayan akarsulara “Kapalı Havza” denir. Örn: Van Gölü, Tuz Gölü, Göller Yöresi…
SU BÖLÜMÜ ÇİZGİSİ: İki akarsu havzasını birbirinden ayıran sınıra “Su bölümü çizgisi” denir.
AKIM(DEBİ)
Bir akarsuyun belli bir kesitinden 1 sn’de geçen suyun m3 cinsinden ifadesine “Akım” denir.
AKARSU REJİMİ
Akarsuyun yıl içerisindeki debi değişikliğine “Rejim” denir.
Düzenli Rejim: Bir akarsuyun akımında yıl boyunca önemli bir değişiklik görülmüyorsa düzenli rejime sahiptir.

Düzensiz Rejim: Bir akarsuyun akımında yıl boyunca önemli miktarda azalmalar ve artmalar görülüyorsa düzensiz rejime sahiptir.


AKARSU AŞINIM ŞEKİLLERİ
 Denge Profili
 Vadi
 Menderes
 Dev Kazanı
 Peneplen
 Peribacası
 Kırgıbayır
 Plato

1-DENGE PROFİLİ
Akarsuların yatağını ağızdan kaynağa doğru geri aşındırarak düzleştirmesiyle oluşan iç bükey eğriye “Denge profili” denir. Türkiye’de akarsular denge profiline ulaşmamıştır.
Sebebi: Türkiye’nin bugünkü yer şekillerinin yakın bir dönemde oluşmuş olmasıdır. Ege Bölgesi’ndeki akarsular denge profiline yaklaşmıştır.

2-DEV KAZANI
Akarsuların şelale şeklinde aktığı yerlerde, suların düşme alanında aşındırma ile oluşan çukurluklara “Dev Kazanı” denir.

3-VADİ:
Akarsuların derine ve yana doğru aşındırma yapması sonucu oluşan uzun çukur alanlardır.
Vadi Çeşitleri:
 Çentik (V) vadi
 Boğaz (U) vadi
 Kanyon vadi
 Asimetrik vadi
 Geniş tabanlı vadi






Geniş tabanlı vadi

4-MENDERES: Akarsu yatak eğiminin az olduğu alanlarda, akarsuyun salınımlar ve büklümler yaparak akması sonucu oluşan şekillerdir.

Menderes Oluşturan Bir Akarsuyun:
 Yatak eğimi azdır.
 Akış hızı azdır.
 Aşındırma gücü azalmıştır.
 Boyu uzamıştır.
 Hem aşındırma hem de biriktirme yapar.

5-PERİBACALARI:
Volkan tüflerinin yaygın olduğu bir arazide sellenme sonucu oluşmuş yer şekilleridir. Üstteki dirençli kayalar aşınmadığı için şapka şeklinde bir görünüm oluşmuştur.
Ülkemizde en fazla Ürgüp, Göreme çevresinde (Nevşehir) görülür.





6- PENEPLEN:
Yer şekillerinin deniz seviyesine kadar aşındırılarak düzleştirilmesidir. Türkiye’de ova ve platoların yüksekte kalmasının sebebi: III. zaman sonlarında peneplen haline gelen yerlerin tekrar yükselmiş olmasıdır.

7-KIRGIBAYIR:
Eğimin fazla, bitki örtüsünün seyrek olduğu milli, tüflü arazilerde sel sularının araziyi çok sık bir şekilde yarması ile oluşan yer şekilleridir.



8-PLATO:
Akarsular tarafından derince yarılmış çevresine göre yüksekte kalmış düzlüklere denir.



AKARSU BİRİKİM ŞEKİLLERİ
Birikinti Konisi
Dağ Eteği Ovası
Dağ İçi Ovası
Taraça (Seki)
Delta
Irmak Adası
Taban Seviyesi Ovası

1-BİRİKİNTİ KONİSİ:
Dağlardan inen akarsu veya derelerin taşıdığı malzemeleri, dağ eteğinde eğimin azalması sebebiyle yelpaze şeklinde biriktirmesidir.



2-DAĞ ETEĞİ OVASI:
Birikinti konilerinin birleşmesi sonucu oluşan hafif dalgalı düzlüklere denir.

3-DAĞİÇİ OVASI:
Etrafı dağlarla çevrili çukur alanlara inen akarsu ve derelerin taşıdıkları malzemeleri yatak eğimlerinin azaldığı yerde biriktirmesi sonucu oluşan düzlüklerdir.


4-TARAÇA (SEKİ):
Akarsuların önce biriktirmesi, sonra tekrar aşındırması ile oluşan basamak şeklindeki düzlüklerdir.
Sekiler eski vadi tabanlarıdır.

5-DELTA:
Akarsuların denize döküldüğü yerde taşıdığı malzemeleri biriktirmesiyle oluşan düzlüklerdir.
Ör: Çukurova, Bafra, Çarşamba, Göksu gibi.



Deltanın Oluşabilmesi İçin:
Akarsuyun döküldüğü deniz sığ olmalıdır.
Kıyı akıntısı olmamalıdır.
Gel-git etkili olmamalıdır.
Akarsu bol miktarda alüvyon taşımalıdır

6-IRMAK ADASI: Akarsu yatak eğimini azaldığı ve yatağın genişlediği yerlerde taşınan alüvyonların yatak içinde birikmesi ile oluşan şekillerdir.

DIŞ KUVVETLER RÜZGÂRLARIN OLUŞTURDUĞU ŞEKİLLER

DIŞ KUVVETLER
Enerjisini güneşten alan kuvvetlere dış kuvvetler denir. İç kuvvetler dünyanın büyük yeryüzü şekillerinin oluşumunu sağlar. Dış kuvvetler ise bu şekilleri aşındırarak biçimlendirir. Dünyamızı etkileten dış kuvvetler şunlardır. “Rüzgârlar”, “akarsular”, “yeraltı suları ve kaynaklar”, “buzullar”, “gel-git, dalga ve akıntılar”.

A. RÜZGÂRLARIN OLUŞTURDUĞU ŞEKİLLER
Rüzgârlar, kopardıkları parçacıkları havalandırarak taşımak, bu parçacıkları çarptırarak aşındırmak ve gücü bitince de biriktirmek yoluyla yeryüzünde şekillendirme yaparlar.
Rüzgârlar, en fazla kurak ve yarı kurak bölgelerde etkilidirler. Çünkü bu bölgelerde bitki örtüsü zayıf, arazi kuru, rüzgâr hızlıdır.
Rüzgâr Aşındırma Şekilleri
Rüzgârlar, güçleri ölçüsünde yeryüzünden kopardıkları parçacıkları veya mevcut materyalleri sürükleyerek, havalandırarak taşırlar ve önüne çıkan engellere çarptırırlar. Bunun sonucunda, kayaların yüzeyinde çizikler ve oyuklar oluşur. Aşınmaya karşı farklı dirençteki tabakalar üst üste oluşmuş ise bu oyuklar büyür ve bazı şekiller meydana gelir. Bu şekillerin en sık görülenleri şeytan masaları (mantar kayalar) ve şahit kayalardır.

Mantar kayaların oluşum aşaması

Şahit kayaların oluşum aşaması

Rüzgâr Biriktirme Şekilleri
Rüzgâr biriktirme şekillerinden en yaygın olanları kumullardır. Kumullar, rüzgâr hızının azaldığı alanlarda kum yığınları şeklinde meydana gelirler.
Rüzgâr yönünde uzanan kumul tepelerine boyuna kumul, rüzgâra dik yönde olanlara da enine kumul denir. Hilal biçimindeki enine kumullara da barkan adı verilmektedir.
Kumul alanlarına yakın yerlerde oluşan ince toz birikintilerine ise lös toprakları adı verilmektedir.
Rüzgâr erozyonu, tarım alanlarındaki verimli toprakları süpürmektedir. Bu nedenle, rüzgâr erozyonundan topraklarımızı korumamız gerekmektedir.
Rüzgâr erozyonundan korunmak için;
Kurak mevsimlerde toprakların sürülmemesi,
Toprağa otsu bitkiler ekilmesi,
Ağaçlandırma yapılması,
Tarlaların nadasa bırakılmaması,
Meralarda aşırı otlatmanın engellenmesi,
Hasattan sonra anızların yakılmaması, vs gereklidir.

Dünya’da Depremlerin Etkili Olduğu Alanlar

. Dünya’da Depremlerin Etkili Olduğu Alanlar
Depremlerin yeryüzündeki dağılımı incelendiğinde, volkanların dağılışında olduğu gibi levha sınırlarıyla paralellik gösterdiği görülür.
Dünya’daki başlıca deprem kuşakları; Büyük Okyanus çevresi, Alp Himalaya kıvrım sistemi, Akdeniz çevresi ve Atlas Okyanusu ortasıdır.
Dünya’da eski kara kütlelerinin yer aldığı, Kanada, Kuzey Avrupa (İskandinav ülkeleri), Sibirya ve Arabistan Yarımadası gibi yerlerde depremler etkili olmaz.

TSUNAMİ

TSUNAMİ
Japonca liman dalgası anlamına gelen tsunami denizlerde ve okyanuslarda meydana gelen dev dalgalardır.
Sadece karalar üzerinde değil, okyanus ve deniz tabanlarında da meydana gelmektedir. Bu depremler su yüzeyinde dev dalgalara neden olmaktadır. Tsunami adı verilen bu dev dalgalar kıyıya kadar ilerleyerek alçak alanların sular altında kalmasına, büyük ölçüde can ve mal kaybına neden olmaktadır.
Fay Tipleri
Normal Fay: Kırılan bloklardan birinin eğim yönünde çökmesiyle oluşur.
Ters Fay: Kırılan bloklardan birinin diğerinin üzerine binmesiyle oluşur.












Ters fay Normal fay

Doğrultu Atımlı Fay: Kırılan bloklardan birinin diğerine göre yatay yönde yer değiştirmesiyle oluşur.






Deprem Dalgalarının Etkisi
Depremin oluşturduğu titreşimler, iç merkezden yeryüzüne doğru deprem dalgaları ile taşınmaktadır. Üç çeşit deprem dalgası vardır.
P Dalgaları (Boyuna Dalgalar)
Yeryüzüne ulaşan ilk dalgalardır. P dalgaları zemini tıpkı bir akordiyon gibi sıkıştıran ve genişleten dalgalardır. Saniyede yaklaşık 8 km hızla hareket eder.

S Dalgaları (Enine Dalgalar)
P dalgalarından sonra gelen S dalgaları zemini hem sağa sola, hem de yukarı aşağı doğru sallar. Saniyede yaklaşık4,5 km hızla hareket eder.
Yüzey Dalgaları
P ve S dalgaları yeryüzüne ulaştığında bir kısmı yüzey dalgalarına dönüşür. Bunlar, deniz dalgalarına benzer. Dikey ve yatay doğrultuda karışık salınımlar meydana getirir. En yavaş hareket eden, fakat en fazla hasara neden olan dalgadır.
Deprem Dalgalarını Tespit Etmek
Depremle ilgili araştırmaları sismoloji bilimi yapar. Deprem titreşimlerini kaydetmek için bilim adamları sismograf denilen bir cihaz kullanmaktadırlar.
Depremin şiddeti ile depremin büyüklüğü farklı kavramlardır.
Depremin büyüklüğü: Depremin aletle ölçülen büyüklüğüdür (magnitüd). Richter ölçeğine göre sınıflandırılır. En küçük olan depremin aletsel büyüklüğü 1,5 iken en büyük depremin aletsel büyüklüğü 8,5’tir.
Depremin şiddeti: Depremin, zemini, yapıları ve insanları nasıl etkilediğine göre sınıflandıran şiddet ölçeğidir. Mercalli’ye ait olan bu ölçeğe göre depremler 1 ile 12 şiddeti arasındadır.

DEPREMLER

DEPREMLER
Yerkabuğunun derinliklerinde doğal nedenlerle oluşan salınım ve titreşim hareketlerine deprem denir.
Depremler fay hatlarına bağlı olarak oluşur. Özellikle yerkabuğunun zayıf bölümleri olan levha sınırları boyunca zaman zaman şiddetli depremler yaşanmaktadır.
a) Volkanik Depremler:
Aktif volkanların bulunduğu yerlerde, patlama ve püskürmelere bağlı oluşan yer sarsıntılarıdır. Etki alanları dardır.
b) Çöküntü depremleri:
Bu tür depremler eriyebilen taşların bulunduğu yerlerdeki yer altı mağaralarının tavanlarının çökmesiyle oluşur. Ayrıca kömür ocaklarının ve galerilerinin çökmesi de bu tür depremlere neden olur. Çok küçük ölçülü sarsıntılardır. Etki alanları dar ve zararları azdır.
c) Tektonik depremler:
Yer kabuğunun üst katlarındaki kırılmalar sırasında oluşan yer sarsıntılarıdır. Bu sarsıntılar çevreye deprem olarak yayılır. Depreme neden olan olayın kaynaklandığı noktaya iç merkez ya da hiposantr denir. Tektonik depremlerin en etkili olduğu alanlar dış merkez (episantr), çevreye doğru gidildikçe depremlerin şiddeti azalır.
Yeryüzünde oluşan depremlerin büyük bölümü tektonik depremlerdir. Etki alanları en geniş, şiddetleri en fazladır.

Türkiye’deki volkanlar:

Türkiye’deki volkanlar:
Doğu Anadolu: Büyük ve Küçük Ağrı, Tendürek, Süphan, Nemrut
İç Anadolu: Erciyes, Melendiz, Hasan Dağı, Karacadağ, Karadağ
Güneydoğu Anadolu: Karacadağ
Ege: Kula volkanları
Karadeniz: Köroğlu volkanik alanları
Akdeniz: Hassa ve yöresi

Volkanların Yeryüzünde Dağılışı

Volkanların Yeryüzünde Dağılışı
Yeryüzüne çeşitli materyaller çıkarmaya devam eden volkanlara aktif volkan, faaliyeti sona ermiş volkanlara ise sönmüş volkan adı verilir. Ancak sönmüş haldeki volkanlar tekrar faaliyete geçebilir.
Yeryüzündeki yanardağların önemli bir kısmı sönmüş haldedir. Buna rağmen aktif volkanların sayısı 500’e yakındır. Aktif volkanların önemli bir kısmı Büyük Okyanus ve çevresinde toplanmıştır. Çünkü buralar kıvrılma ve kırılmaların meydana geldiği levha sınırlarıdır. Bu nedenle Büyük Okyanus çevresine “Pasifik Ateş Çemberi” adı verilmiştir. Atlas Okyanusu’nun orta kesimi, Afrika’nın doğusu, Akdeniz çevresi, Alp — Himalaya kuşağı yeryüzündeki diğer volkanik alanlardır.

VOLKANİZMA

VOLKANİZMA
Yerin iç kısımlarında bulunan magma ve çeşitli gazların yerkabuğunun zayıf sahalarından patlama ve püskürme biçiminde yeryüzüne çıkmasına veya magmanın yerin derinliklerinde soğuyarak katılaşmasına Volkanizma denir.
a) Derinlik volkanizması (Plütonizma):
Magmanın yerin derinliklerinde yer kabuğunun içine sokularak yavaş yavaş soğumasına denir.
Yer kabuğunun tabakaları arasına kadar sokulan magma yüzeye çıkmadan derinliklerinde katılaşarak batolit, dayk, lakolit, sill gibi şekiller oluşturur.
b) Yüzeysel Volkanizma
Magmanın yeryüzüne ulaşmasına yüzeysel volkanizma adı verilir. Yeryüzünün şekillenmesinde yüzeysel volkanizma daha fazla etkilidir. Nitekim magmanın yer yüzeyine çıktığı yerlerde yanardağlar oluşur.
Volkanizma sırasında yeryüzüne katı, sıvı ve gaz halinde maddeler çıkar. Volkanizma sırasında yeryüzüne çıkan katı maddelerin başında tüfler gelir. Tüfler arasında lapilli adı verilen çakıl büyüklüğünde maddeler bulunur. Tüfle beraber akan daha büyük katı maddelere ise volkan bombası adı verilir.
Tüflerin toprak haline geldiği volkanik araziler, Dünya’nın birçok yerinde tehlikeli olmalarına rağmen toprakları verim olduğu için yoğun olarak tarım yapılan yerlerdir. Volkanik faaliyet sırasında bazen sadece tüf çıkışı meydana gelir. Tüfler katlar halinde birikerek tüf tabakalarını oluşturur.
Volkanizma sırasında açığa çıkan sıvı akıcı maddelere lav adı verilir. Gaz halinde ise çoğunlukla su buharı çıkarır.
Yüzeysel volkanizma da yeryüzüne çıkan volkanik malzemelerin üst üste yığılmasıyla volkan konisi ya da yanardağ oluşur.
Yanardağda, lavların ve tüflerin yeryüzüne çıkmak için izledikleri yola volkan bacası denir. Yanardağın zirvesinde oluşan çukurluğa krater denir. Volkanik patlamalarla krater kısmının uçmasıyla oluşan daha geniş çukurluğa kaldera denir.
Bazı bölgelerdeki volkanik faaliyetler sadece gaz patlaması şeklinde olabilir. Bu durumda gaz çıkışının olduğu geniş bir çukurluk oluşur. Bu çukurluğa maar adı verilir.
Krater, kaldera ve maarların su ile dolmasıyla volkanik göller oluşmuştur.

KITA OLUŞUMU (EPİROJENEZ)

KITA OLUŞUMU (EPİROJENEZ)
Yer kabuğunun geniş alanlarında tabakaların durumları değişmeden meydana gelen yükselme ve alçalma hareketlerine epirojenez (kıta oluşumu) denir.
İzostatik denge adı verilen yer kabuğu ile magma arasındaki bu dengenin bozulmasında;
- İklim değişmeleri, (buzullaşma ve buzulların erimesi)
- Volkanizma, (yanardağ oluşumu)
- Dış kuvvetlerin aşınım ve birikim faaliyetleri gibi faktörler etkilidir.





Volkanizma (yanardağ oluşumu) veya buzullaşmayla ağırlığı artan kara kütlesinin mantoya doğru alçalmasıyla deniz suları alçalan karaya doğru ilerler. Bu olaya transgresyon (deniz ilerlemesi) denir.

Karalarda meydana gelen aşındırma faaliyetleri veya buzulların erimesi, karaların hafifleyip yükselmesine bunun sonucunda da denizlerin geriye çekilmesine neden olur. Bu olaya ise regresyon (deniz gerilemesi) denir.
Epirojenez en yavaş gerçekleşen tektonik harekettir. Günümüzde de devam etmektedir. Örneğin, yaklaşık 2 milyon yıl önce buzulların eridiği İskandinavya Yarımadası halen yılda ortalama 0,5 cm yükselmektedir.
NOT: III. zaman sonları, IV. Zaman başlarında Anadolu’nun epirojenik olarak toptan yükselmesi ortalama yükseltisini artırmış ve daha önce deniz seviyesinde bulunan geniş düzlüklerin günümüzde çok yüksek yerlerde görülmesini sağlamıştır. Günümüzde bile Karadeniz ve Akdeniz tabanları çökerken Anadolu kütlesi yükselmektedir. Bu durumu Ergene havzası ve Çukurova’da da görebiliriz.

DAĞ OLUŞUMU (Orojenez)

1. DAĞ OLUŞUMU (Orojenez)
—Yer kabuğu üzerindeki okyanus ve deniz gibi geniş çanaklara jeosenklinal adı verilir.
—Dış kuvvetler (akarsu, buzul, rüzgâr) tarafından kara yüzeylerinden aşındırılan çeşitli boyuttaki malzemeler jeosenklinal alanlarında üst üste tortulaşır. Uzun süren jeolojik zamanlar içinde bu tortulların kalınlığı artar.
—Yer kabuğunu oluşturan levhaların birbirine yaklaşmaları ile sıkışan tortul tabakalar esneklik özelliğine göre kıvrılarak ya da kırılarak yükselir.
Yukarıdaki durumlar sonucunda gerçekleşen dağ oluşum hareketlerine Orojenez denir.
a) Kıvrılma:
Jeosenklinallerde birikmiş ve esnekliğini kaybetmemiş (yumuşak) olan tortullar yan basınçlarla kıvrılarak yükselirler. Kıvrım hareketleri sırasında yükselen bölümlere Antiklinal, çöken kısımlara ise Senklinal adı verilir. Antiklinaller kıvrım dağlarını, senklinaller ise çöküntü alanlarını oluşturur.

Avrupa’daki Alp dağları ile Asya’daki Himalaya dağları kıvrılma sonucunda oluşan dağlara örnektir. Türkiye’de ise Toroslar ve Kuzey Anadolu Dağları bir antiklinal özelliği gösterir.


b) Kırılma:
Sert tortul tabakalar ise yer kabuğu levhalarının yaptığı yan basınçlar sonucu kırılır. Bu şekilde oluşan kırıklara fay verilir. Fay boyunca alçakta kalan kütleye graben, yüksekte kalan kütleye horst adı verilir.
Türkiye’de kırılma sonucu oluşan dağlara en çok Ege bölgesi’nde rastlanılır. Kuzeyden güneye doğru Madra, Yunt, Bozdağlar, Aydın ve Menteşe dağları birer horst iken, Bakırçay, Gediz, Küçük Menderes ve Büyük Menderes ise birer graben özelliği gösterir. Ayrıca Hatay sınırları içinde bulunan amik ovası bir graben, Nur Dağları bir horst özelliği göstermektedir.


Dünya’nın jeolojik geçmişinde büyük dağ oluşum hareketlerine sahne olmuştur. Bunlar sırasıyla şunlardır:
Kaledoniyen Orojenezi: 1. zamanın başlarında İskoçya ve Norveç’teki dağlar oluşmuştur.
Hersinyen Orojenezi: 1. zamanın sonlarında Appalaş (Kuzey Amarika), Ural (Asya) ve Orta Ren (Avrupa) dağları oluşmuştur.
Alp Orojenezi: III. jeolojik zamanın sonlarına doğru Alp ve Himalaya dağları oluşmuştur.
NOT: Alp orojenezi ile oluşan dağlar genç dağlar olduğu için yüksek ve sarptırlar. Kaledoniyen ve Hersinyen dağ sistemleri yaşlı oldukları için yüzeyleri aşınarak yükseltileri azalmıştır.