Bayram Cigerli Blog

Bigger İnfo Center and Archive
  • Herşey Dahil Sadece 350 Tl'ye Web Site Sahibi Ol

    Hızlı ve kolay bir şekilde sende web site sahibi olmak istiyorsan tek yapman gereken sitenin aşağısında bulunan iletişim formu üzerinden gerekli bilgileri girmen. Hepsi bu kadar.

  • Web Siteye Reklam Ver

    Sende web sitemize reklam vermek veya ilan vermek istiyorsan. Tek yapman gereken sitenin en altında bulunan yere iletişim bilgilerini girmen yeterli olacaktır. Ekip arkadaşlarımız siziznle iletişime gececektir.

  • Web Sitemizin Yazarı Editörü OL

    Sende kalemine güveniyorsan web sitemizde bir şeyler paylaşmak yazmak istiyorsan siteinin en aşağısında bulunan iletişim formunu kullanarak bizimle iletişime gecebilirisni

Taşlar etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Taşlar etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Ametist Taşı Nedir? Özellikleri Nelerdir? Ne İşe Yarar?


Anasayfa > Site Haritası > Tarihi Olaylar > Ametist Taşı Nedir? Özellikleri Nelerdir? Ne İşe Yarar?
Ametist Taşı Nedir? Özellikleri Nelerdir? Ne İşe Yarar?
Ametist Taşı Nedir?
Özellikleri Nelerdir?
 Ne İşe Yarar?

Ametist Taşı Nedir? Özellikleri Nelerdir? Ne İşe Yarar? ile ilgili sizleri oldukça şaşırtacak ilginç bilgileri sizler için derledik.

Ametist Taşı

Taşlara meraklı kişilerin ve koleksiyoncuların gözdesi olan, farklı çeşitlerde ve farklı renklerde doğada bulunan bu taş iyileştirici etkisiyle diğer taşlardan ayrılmaktadır. Rengine göre değer kazanan bu cevherin bazı türleri mücevher olarak da kullanılmaktadır. Manevi dünyaya açılan bir kapı olarak da nitelendirilen Ametist genel olarak mor renkli ve menekşeyi andıran bir renge sahiptir.

2005 yılında yapılan incelemeye göre; Antik Yunan medeniyetine ait olduğu bilinen Ametist taşının oluşumunda karışık ve yabancı atomların yer aldığı öne sürülmüştür. Isıya maruz kaldığında rengi sarıya dönen Ametist’in hava ile teması sonucu renk kayıplarına uğradığı bilinmektedir. Ametist Taşı’nın birçok renkte çeşidi vardır ve bu taşlar farklı isimlerle anılmaktadır. Özellikle Ametistin en değerli rengi, kırmızı parıltıları olan ve koyu menekşeyi andıran rengidir. Bu renkteki Ametist’e ‘Sibiryalı’ denmektedir. Bu Ametist taşı ismini cevherinin çıkarıldığı yer olan Sibirya’dan almıştır. Amerika kıtasında da oldukça fazla bulunan Ametist’in mücevher olarak kullanılacak kadar kıymetli olan cevheri Hindistan, Brezilya ve Uruguay’daki volkanik kayaçların arasındaki gaz boşluklarından çıkarılmaktadır.


Ametist Cevheri’nin Dünyadaki Dağılımı

Genel olarak Ametist cevherinin dünya’daki dağılımına bakacak olursak, Ametist’in mücevher yapımında kullanılmak üzere çıkarıldığı ülkelerden bazıları şunlardır; Brezilya, Uruguay, Bolivya, Arjantin, Zambiya, Namibya ve diğer Afrika ülkelerinin birçoğu. Ülkemizde Balıkesir- Dursunbey’de ve Erzincan ile Ordu illerimizde Ametist kaynakları olduğu bilinmektedir.                   

Dini ve Kültürel Anlamda “Ametist Taşı’nın” Önemi

Dünyanın çeşitli ülkelerindeki, kraliyet aileleri ve soylular tarafından kullanılan Ametist’in huzur verici ve iyileştirici özelliğine inanılırdı. Ayrıca eski çağlarda din adamları ve rahipler tarafından da kıymetli olan Ametist dindarlığın sembolü olarak görülürdü. Şimdilerde bile din adamları ve baş piskoposlar Ametist taşlı yüzükler takarlar. Ayrıca etkisi ilk olarak doğuda keşfedilen bu taş, özellikle Tibet dindarları tarafından kutsal bir taş olarak görülürdü. Tarihte özellikle batı ülkelerinde Ametist kaynakları keşfedilmeden önce bu taş elmas, safir, yakut, zümrüt gibi değerli taşlardan daha kıymetli ve popülerdi.     

Ametist Taşının Bedensel ve Psikolojik Yararları

Ametist taşının; özellikle alerjiye, göz hastalıklarına, baş ağrısına ve migrene karşı iyileştirici etkisi vardır. Bedende negatif elektrik yükü taşındığı için vücuttaki bu negatif elektriği atarak beynin çalışmasını hızlandırır. Bedensel olduğu kadar psikolojik etkileri de kanıtlanan Ametist’in negatif enerjiyi pozitif enerjiye dönüştürmesi için odanın veya evin herhangi bir yerinde bulunması yeterlidir. İnsanları rahatsız eden düşünceleri insan vücudundan uzaklaştırıcı ve yok edici bir etkiye sahiptir. Özellikle yaydığı enerji sayesinde insanda uyum ve denge oluşmasını sağlar. Ametist, içerisindeki renk özgürlüğü sayesinde insanları psikolojik olarak huzurlu kılar. Bu sebeple Ametist taşına “ruhun taşı” da denir. Kişiyi rahatsız eden düşüncelerden uzaklaştırarak yatışmasını sağlar, uykusuzluğa iyi gelir ve enerjisine odaklandığı kişide doğrudan sinir sistemini etkileyerek uyum ve denge oluşturur. Fakat ciddi kişilik sorunları olan insanlarda bir etki gözlenmemektedir.

Eski bir Antik Yunan inanışına göre, Ametist taşının sahibi olan kişiler sarhoşluktan korunur ve ametist taşından yapılmış bir bardak kupa ve kadehten içki içenler sarhoş olmazdı.

Ametist Efsanesi (Tanrıça Diana’nın Mucizesi)


Rivayete göre Antik Yunan’da şarap Tanrı’sı olan Dionysos, bir ölümlünün kendisine hakaret etmesine sinirlenir ve karşısına çıkacak ilk ölümlüden bunun intikamını alacaktır. İntikam almak için de kendisine kaplanlar yaratır ve karşısına çıkacak olan ölümlüyü bu kaplanlara yem edecektir. Tam da o sırada güzeller güzeli Ametist Tanrıça Diana’ya dua etmeye giderken kaplanlarla karşılaşır. Tanrıça Diana, Ametist’i acı çekmemesi için saf kristal kuvarstan bir heykele dönüştürerek onu korur. Bu harika heykeli gören Dionysos, öfkesinin masum bir ölümlüye verdiği zararı görünce şaraptan gözyaşları döker. Dionysos’un döktüğü bu şaraptan gözyaşları, saf kristal kuvarsa dönüşmüş Ametist’in üzerine dökülür ve kuvarsı mora dönüştürür. Böylece ametist taşı oluşmuş olur.

Kategoriler:
Tarihi Olaylar, İlgin Olaylar, Gizemli Olaylar,Ametist Taşı, Ne Nedir?, Taşlar

Yerkürenin Yapısı

DÜNYANIN OLUŞUMU

Araştırmalara göre Dünyamız 15-20 milyar yıl önce uzayda meydana gelen çok büyük bir patlamadan sonra diğer yıldız ve gezegenlerle birlikte değişik aşamalardan geçerek bugünkü haline gelmiştir. Bu patlama çok büyük boyutta bir gaz ve toz bulutunun oluşmasına neden olmuştur. Böylesi ortamda birbiriyle çarpışan gaz kütleleri ile toz taneciklerinin birleşmesi sonucunda, ergimiş toplar halinde çok büyük kütleler meydana gelmiş ve bunlar bugünkü yıldızlar ile gezegenleri yaratmıştır. Başlangıçta çok sıcak olan Dünya yüzeyinin ilk önce ergimiş kayalardan oluştuğu, sonra da soğumaya ve farklı katmanlara ayrılmaya başladığı öne sürülür. Ağır maddeler içe doğru çökerek çekirdeği, daha düşük yoğunluktaki maddeler ise çekirdek çevresindeki katmanları oluşturmuştur. Yüzeydeki ergimiş maddelerin soğumasıyla da yer kabuğu şekillenmiştir.


YERKÜRE’NİN YAPISI

Yeryuvarlağı, iç içe kürelerden meydana gelmiştir. Bunlara geosfer adı verilir. Geosferlerin yoğunlukları ve bileşimleri birbirinden farklıdır.

A-YERKABUĞU

Litosfer ya da taşküre olarak da adlandırılır. Yerküre’nin en hafif ve en ince tabakasıdır. Yeryüzünden itibaren ortalama 33 km derinliğe kadar uzanır. Yerkabuğu, bileşimleri ve yoğunlukları birbirinden farklı iki tabakadan oluşur.

1. Granitik Kabuk (Sial)

Bileşiminde silisyum ve alüminyum olduğundan bu ismi almıştır. Yoğunluğu 2,7 – 2,8 gr/cm3 tür. Katı halde bulunur. Kalınlığı okyanus tabanlarında az iken, kıta tabanlarında fazladır.

2. Bazaltik Kabuk (Sima)

Bileşiminde silisyum ve mağnezyum olduğundan bu ismi almıştır. Yoğunluğu 3 gr/cm3 dolayındadır. Sial’in tersine okyanus tabanlarında kalınlaşır, kıta tabanlarında incelir.

B. MANTO

Yer çekirdeğinin örtüsü durumunda olduğundan bu ad verilmiştir. Astenosfer adı da verilir. Yerküre’ninyaklaşık 33 km ile 2900 km derinlikleri arasında yer alır. Yoğunluğu yerkabuğuna oranla daha  fazladır. (5– 6 gr/cm3) Mantonun üst kısmındaki maddeler plastik özelliği gösterir. Sıvı haldeki manto malzemesine mağma denir. Mağma adı verilen akışkan manto volkan, deprem gibi olayların oluşmasına neden olan bir tabakadır. Mantonun sıcaklığı 1200 °C yi bulmaktadır. Manto, yeryuvarlağı hacminin % 80'ini kaplamaktadır.

C. ÇEKİRDEK

En kalın ve ağır olan katmandır. Barisfer adı da verilir. Mantonun altında başlar ve Dünya’nın merkezine kadar uzanır. Kalınlığı 3478 km dir. Yoğunluğu 10 gr/cm3 olan ve sıvı halde bulunan üst kısmına dış çekirdek denir. Bunun altında, yoğunluğu 13gr/cm3 olan ve katı halde bulunan iç çekirdek vardır.

Dünya’nın merkezinde sıcaklık 4500 – 5000 °C yi bulmaktadır.

YERKABUĞUNU OLUŞTURAN TAŞLAR

1. Püskürük (Katılaşım) Taşlar

  • İç püskürük taşlar: Mağma, her zaman yeryüzüne kadar çıkamaz. Bazen yerkabuğunun belirli yerlerine sokularak katılaşır. Soğuma yavaş olduğundan iri kristalli olurlar. Bu taşlara örnek

olarak granit ve siyanit verilebilir.

  • Dış püskürük taşlar: Mağmanın yeryüzünde soğuyup katılaşması sonucunda oluşur. Soğumahızlı olduğundan kristalleşme ya hiç olmaz, ya da çok az olur. Bu taşlara örnek olarak andezit ve

bazalt verilebilir.

2. Tortul (Sediment) Taşlar

  • Kimyasal tortul taşlar: Sularda erimiş halde bulunan maddelerin kimyasal yollarla çökelmesi sonucunda oluşurlar. Kireçtaşı (kalker), traverten, kayatuzu, jips (alçı taşı) ve dolomit kimyasal tortul taşlardandır.


  • Organik tortul taşlar: Canlı kalıntılarının üst üste birikerek katılaşması sonucu oluşurlar. Turba, linyit, taşkömürü, antrasit ve mercan kalkerleri organik tortul taşlardandır.


  • Mekanik (klastik veya kırıntılı) tortul taşlar: Akarsular, rüzgârlar ve buzullar gibi dış kuvvetlerin aşındırdığı materyalleri taşıması ve çukur alanlarda biriktirmesi sonucu oluşurlar. Kiltaşı,

kumtaşı (Gre), buzultaşı (moren) ve konglomera kırıntılı tortul taşlardandır.

3. Başkalaşım (Metamorfik) Taşlar

Püskürük ve tortul taşların, aşırı sıcaklık ve basınç altında kalarak değişime uğramasıyla oluşurlar. Bu tür taşlar, eski özelliklerini kaybederek yeni özellikler kazanırlar. Mermer, killi şist, kristalli şist, gnays ve kuvars başkalaşım taşlarının en yaygın olanıdır.