Bayram Cigerli Blog

Bigger İnfo Center and Archive
  • Herşey Dahil Sadece 350 Tl'ye Web Site Sahibi Ol

    Hızlı ve kolay bir şekilde sende web site sahibi olmak istiyorsan tek yapman gereken sitenin aşağısında bulunan iletişim formu üzerinden gerekli bilgileri girmen. Hepsi bu kadar.

  • Web Siteye Reklam Ver

    Sende web sitemize reklam vermek veya ilan vermek istiyorsan. Tek yapman gereken sitenin en altında bulunan yere iletişim bilgilerini girmen yeterli olacaktır. Ekip arkadaşlarımız siziznle iletişime gececektir.

  • Web Sitemizin Yazarı Editörü OL

    Sende kalemine güveniyorsan web sitemizde bir şeyler paylaşmak yazmak istiyorsan siteinin en aşağısında bulunan iletişim formunu kullanarak bizimle iletişime gecebilirisni

İlginç Bilgiler etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
İlginç Bilgiler etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Mutfaklarını Yenileyen Çifte Gizli Kasa Sürprizi


Phoenix'te yaşayan çift geçtiğimiz hafta mutfaklarını yeniletirken tadilat sırasında hayatlarının sürpriziyle karşılaşmışlar. Mutfak zemini kazındığında ortaya çıkan kasayı evlerine taşındıklarında buldukları fakat neyi açtığını o zaman bilmedikleri şifreyle açan çift kutunun içinden çıkanlar karşısında şaşkınlıklarını gizleyememiş.

Geçtiğimiz Perşembe günü sosyal medyada paylaşılan bu fotoğraflar Amerikalı bir çiftin mutfağında çekilmiş. Tadilat esnasında zemin kırıldıktan sonra ortaya çıkan kasayı açmayı başaran çift, deyim yerindeyse hayatlarının sürpriziyle karşılaşmışlar.

Opposing Views’da yer alan habere göre genç çift evlerine ilk taşındıklarında ecza dolabının arkasında buldukları kağıtta yazan kasa kodunun neyi açtığını bilmiyorlarmış. Tadilat esnasında kasa ortaya çıkınca bu kâğıdı hatırlayan çift, şifreyi denemeye karar vermişler. Altı kere denedikten sonra kasayı açmayı başarmışlar.


Kasanın içinden deste deste para, bir kitap ve bir şişe viski çıkmış.


Ev sahibi kadın, ‘Gördüğümüz şeye inanamadık. Gerçekten zaman durmuş gibiydi, bir süre öylece bakakaldık’ diye açıklamış o anı.


Kasanın içindeki kitap E.F. Schumacher isimli yazarın Aklı Karışıklar İçin Kılavuz isimli kitabıymış. Ayrıca arasında bir bingo kartı ve çok sayıda siyah beyaz fotoğraf da bulunuyormuş.


Fotoğraflardan birinin arkasında, ‘Alan, okuman gereken bir kitap var. Önemli bölümlerin altını çizdim. Arkadaşın, Vincent’ yazıyormuş.


Çift henüz parayı ne yapacaklarına karar vermemiş fakat eğer Alan denen bu kişi hala hayattaysa onun hakkı olduğunu düşünmüşler ve eklemişler, ‘Ama viski bizimdir!





Kaynak: Radikal

Dünyanın En Küçük Ulusları

Dünyada ‘kerameti kendinden menkul’ 400 civarında devlet var. Kralları, paraları, marşları, pulları her şeyleri tamam, neşeleri yerinde. Dünyada ülkesinden sıkılan herkes için, birer kaçış rotası! İşte bu ’mini devletlerden birkaç tanesi...









ELLEORE

Nüfus: 370

Yönetim: Anayasal monarşi

Yüz Ölçümü: 1,5 kilometrekare



Sene 1944... Danimarkalı bir öğretmen, Roskilde fiyordunun az ilerisinde bir küçük toprak parçası görünce, onu öğrencileri için bir yaz kampına çevirdi. Kamp iyi geçmiş olacak ki, Elleore adıyla bağımsızlıklarını ilan ettiler. O gün bugün ağustosta bir hafta, Elleore’de tam tekmil bir krallık eğlencesi yaşanıyor. Mekânın neşesi güzel ama kurallar da var: Adaya Robinson Crusoe kitabı ve konserve sardalye getirmek yasak. Cezası da 11 dakika 17 saniye hapis.









SEALAND

Nüfus: 3

Yönetim: Anayasal monarşi

Yüz Ölçümü: 550 metrekare



İngiliz ordusundan emekli Binbaşı Roy Bates, deniz üstündeki bir silah platformunun, İngiltere açıklarında, uluslararası sularda terk edilmiş durduğunu görünce bir çılgınlık yaptı, oraya yerleşti; yetinmedi, 550 metrekarede ‘Sealand’ isimli krallığını ilan etti. Sonrası macera: Pasaport bastırma, havalı marşlar besteleme, işgalcilere karşı mücadele etme... Bates, 91 yaşında ölene dek kraldı, şimdi taht oğlunda, İngiltere’nin umursamadığı krallık da yerli yerinde.









CALSAHARA

Nüfus: 3-10

Yönetim: Monarşi

Yüz Ölçümü: 470 metrekare



Travis McHenry daha 15 yaşında Pensilvanya’daki çiftliklerinin bahçesinde Casbah isminde bir krallık kurmuştu. Sonra ABD ordusunda görev yaparken Westarctica Grandüklüğü’nü hayata geçirdi; ordu izin vermedi. Şimdi California’nın güneyindeki çölde, hiç kimsenin hiçbir işine yaramayan bir arazinin sahibi. CalSahara (Biraz California biraz Sahara) Krallığını ilan etmeyip de ne yapacaktı!









CONCH CUMHURİYETİ

Nüfus: 24909

Yönetim: Cumhuriyet

Yüz Ölçümü: 15,4 kilometrekare



Bu ülke varlığını trafik sıkışıklığına borçlu. ABD hükümeti, mülteci akını ve uyuşturucu kaçakçılığını önlemek için, 1982’de Florida’daki Key West’e bir sınır karakolu kurunca, turistik şehre giriş-çıkış çok zorlaştı, kilometrelerce kuyruklar oluştu. Key West’in o dönemki belediye başkanı Dennis Wardlow, hemşehrilerinin dertlerini hükümete duyuramayınca, Conch Cumhuriyeti adı altında bağımsızlığını ilan etti, ABD’ye de savaş açtı. Savaş bir dakika sürdü ama kimsenin takmadığı cumhuriyet devam ediyor.









ATLANTIUM

Nüfus: 2000

Yönetim: Seçimli monarşi

Yüz Ölçümü: 740 metrekare



Avustralya sınırları içindeki Atlantium İmparatorluğu, mini mini ‘ulusların’ içinde en solcusu. Kendini kral ilan eden George Cruickshank (yani 1. George) kendini ‘tek komşusu’ Avustralya’dan soyutlamıyor; ötenazi ve eşcinsel evliliklerini destekleme konusunda tartışmalar açıyor. Atlantium’un 1981’de kurulmasından beri Avustralya’da medyanın en sevdiği figürlerden biri haline gelen I. George, diğer feyk krallıkların da sözcüsü konumunda.







Kaynak: Hürriyet

Türkiye’de İnternet En Çok Ne Yapmak İçin Kullanıldı?


Yapılan araştırmalara göre ülkemizde internet kullananların %80.9’u, daha çok sosyal medyayı aktif olarak kullandı.




Türkiye İstatistik Kurumunun (TÜİK) 2015 Nisan ayında yaptığı araştırmanın sonuçları belli oldu. Buna göre Nisan ayında bilgisayar ve internet kullanım oranları, 16-74 yaş grubu aralığında %54.8 (bilgisayar) ve %55.9 (internet) oldu. Erkeklerde bu oran sırasıyla %64 ve %65.8 iken kadınlarda %45.6 ve %46.1 oldu.



Türkiye’de her 10 evden 7’si internete erişme imkanına sahip. Ülke genelinde yapılan araştırmalarda bu oran Nisan ayında %69.5 olarak belirlenmişti. Geri kalan kısımdaki kişilerin evlerine internet bağlatmama sebebi olarak %59.5’i buna gerek duymamasını, %44.7’si interneti kullanmayı yeterince iyi bilmemesini ve %38.5’inin ücretlerin yüksek olmasını gösterdi.



Nisan ayındaki araştırmada evlerin %96.8’inde cep telefonu ya da akıllı telefon, %25.2’sinde masaüstü ve %43.2’sinde dizüstü bilgisayar bulunuyor.



İnternetin kullanım amaçları arasında ise ilk sırayı sosyal medya siteleri aldı. Yapılan araştırmalarda bu yılın ilk 3 ayında internet kullanan bireylerin %80.9’u sosyal medya üzerinden profil oluşturup mesaj gönderme ya da fotoğraf gibi içerikler paylaşmak için interneti kullanırken %70.2 oranındaki kişiler gazete ya da dergi okumak için, %66.3 oranındaki kişiler sağlıkla ilgili bilgi aramak için, %62.1 oranındaki kişiler de kendilerinin oluşturduğu web sitelerine fotoğraf, video, müzik gibi içerikleri yüklemek için interneti kullandı.







Kaynak: Webtekno

Kağıttan Yapılan ve Çalışan V6 Motoru

Al Zh ismindeki YouTube kanalına sahip bir kişi, kağıttan ürettiği ve gerçektende çalışan bir V6 motor modeli üretti.







V6 deyince aklınıza ilk olarak 6 silindirli V şeklinde motor gelmesi normal. Fakat Al Zh isimli YouTube kanalına sahip bir kullanıcı, kağıttan yaptığı ve sadece havadan aldığı güç sayesinde çalıştırdığı V6 motor modeli geliştirdi.



Motoru yaklaşık 2 haftalık bir süre içerisinde geliştirdiğini açıklayan V6 motor minyatürünün geliştiricisi, motoru şişirdiği balondan elde ettiği hava sayesinde çalıştırıyor. Motorun başından itibaren nasıl yapıldığıyla ilgili bir bilgi paylaşılmamış. Dolayısıyla böyle bir motorun nasıl geliştirilebileceği konusunda da fikir üretmek zor.







Nadir Rastlanan En İlginç 10 Fobi

Örümcekler, dişçiler, uçak ve diğer sıradan örneklerin hepsi anlaşılabilir ve çok da nadir görülmeyen fobiler; ancak yanlış anlaşılan veya hiç anlaşılmayan fobilere sahip insanlar da var.

İşte bu nadir rastlanan ilginç fobiler...


10. Ablutophobia




Banyo fobisi olarak bilinse de genel olarak herhangi bir şeyin yıkanıp temizlenmesine karşı duyulan korkudur.


9. Ergophobia






Tembellik ya da mazeret uydurma sanabilirsiniz ama aslında çalışma korkusu diye bir şey var.


8. Tetraphobia




4 rakamı korkusu. Bazı insanların 4 rakamından ölümüne korktukları doğru. 4'üncü ay ya da 4'üncü kat onlar için dünyadaki en korkutucu şeyler.


7. Hippopotomonstrosesquipedaliophobia




Su aygırı korkusu. Kendisinden daha korkutucu olansa ismi herhalde :)


6. Oikophobia




Ev eşyaları korkusu. Evdeki ve etrafındaki eşyalardan korkan kişilerin sayısı çok da az değil.


5. Phobophobia




Fobi fobisi. Bir şeylerden korkmaktan korkma anlamına gelen bu fobi biraz kafa karıştırıcı.


4. Xanthophobia




Sarı korkusu


3. Trichophobia




Kıl korkusu. Bu korku sahipleri asla hayvan sahibi olamazlar.


2. Turophobia





Peynir korkusu.


1. Nomophobia




Ulaşılamama korkusu. 21'inci yüzyılın getirdiği bir korku. Yapılan bir araştırmaya göre insanların %50'si telefonları kapalı olduğunda ya da çekmediğinde kendilerini tedirgin hissediyorlar.



















Dronelar ile Alakalı Yanlış Bilinen Gerçekler





Son yıllarda gün geçtikçe daha da hızlı başlayan Drone'lar hakkında yanlış bilinen bir çok gerçek bulunuyor. İsimlerinden özelliklerine kadar bir çok gerçeğin gizli kaldığı Dronelar hakkında bildiğiniz fakat yanlış olan bilgileri düzeltme vakti geldi. Yazımızı okuyarak hem dronelar hakkında daha fazla bilgi sahibi olabilir hem de bildiğiniz yanlışların doğrularını bulabilirsiniz.

Özellikle mühendisler ve kullanıcılar arasında çok farklı şekilde değerlendirilen drone gerçeklerini sizlere aktarmaya çalışacağım bu yazımız içerisinde 9 yanlış bilinen gerçeğe değineceğim.

Çıkışlarından sonra ilk olarak firmaların kargo siparişlerinde bile kullanılmaya başlayan dronelar, son zamanlarda daha çok kişisel kullanıma döndü. Bunun en büyük nedeni ise şüphesiz drone fiyatlarının daha uygun seviyelere iniyor olması. Hem bir çok farklı model geliştirilmesi hem de bu alanda bir piyasa rekabetinin oluşması, kullanıcılara alabilecekleri farklı drone seçenekleri sunuyor. Drone'unuz olsun ya da olmasın yazımızdaki yanlış bilinen gerçekleri hemen düzeltelim.

Drone olarak bildiğimiz droneların tam olarak ne olduklarını v e ne yaptıklarını biliyor olduğunuzu düşünüyorsanız, yazımızdaki gerçekleri kontrol ederek bilgilerinizi sağlama yapabilirsiniz.

Bir çok farklı model, büyüklük ve özelliğe sahip olan dronelar hakkında yanlıl bilinen 9 gerçek aşağıdaki gibidir:


1. Drone'lara Drone ya da QuadCopter Demek Yanlış
Pensilvanya niversitesi mühendislik profesörlerinden Vijay Kumar'a göre drone olarak nitelendirdiğimiz ürünlere drone demek çok yanlış. Ayrıca bu konu hakkında bu şekilde düşünen tek kişi de elbette o değil. Drone'un kelime anlamı tam olarak pilotsuz olarak uçabilen uçak demek. Bu şekilde düşündüğünüzde profesöre göre eğer bir pilot olsaydı ve uzaktan kumanda edilerek yönetilen bir cihazıon sürücüsü olsaydı kendini aşağılanmış gibi hissederdi. Olaya bu açıdan yaklaştığımızda profesöre hak vermemek mümkün değil.

Drone dışında quadcopter olarak da adlandırılan cihazlara bu ismi vermenin de İngilizce'ye göre anlış olduğunu söyleyen profesör, quad'ın anlamının dört olduğunuz ve copter'in de helikopter kısaltması olduğunu belirtiyor. Bu şekilde düşünüldüğünde dronelar için quadcopter isminni de yanlış olduğunu görüyoruz.

Tabi ki bu söylemlerden sonra profesöre drone'ları ne olarak adlandırabileceğimiz sorulduğunda, askeriyenin kullandığı RVP yani uzaktan yönetilen pilotsuz cihazlar açıklamasını tercih edebileceğini vurguluyor. Kısacası onlara robot denmesi gerektiğini vurguluyor.




2. Drone'ların Getirdiği En Büyük Tehlike Kişilik Haklarına Yapacakları Saldırılar Değil

Henüz ülkemizde aşırı derecede yaygınlaşmamış olsa da, yaygınlaşan yabancı ülkelerde pek çok kişi kamera ile donatılan drone'lardan korkarak yaşar hale gelmiş durumda. Fakat asıl tehlike drone'lardan çok daha kaliteli çekimler apabilen akıllı cihaz ve dijital kameralarımız değil mi? Yasalar ile belirli bir yüksekliğe kadar drone uçurmak pek çok ülkede yasak. Peki belirlenen bu mesafenin üstünde uçurulan drone'lar ile kişisel yaşamlarımızdaki görüntülerimizi fotoğraf ya da video çekerek internette yayınlamak serbest mi? Bu şekilde düşündüğünüzde kulağa biraz saçma geliyor fakat drone'lardan çok özel yaşantımıza müdehale edebilecek olan asıl tehlikeler akıllı telefon, tablet ve dijital kameralar.

Her ne kadar dronelar şu an için büyük bir problem oluşturmamasına rağmen, kullanımları arttıkça biraz endişe etmemiz gerekeceği de çok açık.



3. Drone'ların Hepsi Birer Ölüm Makinesi Değil

Pek çok drone savaşlara yönelik geliştiriliyor olsa da, aslında drone'ların kullanım amaçları ve yaygınlaşması bu şekilde ilerlemiyor. İstediğiniz bölgeye yönlendirerek pek çok istediğiniz şeyi yaptırarak belirli bir bölgeye byük zarar ya da hasar verebilecek olan drone'lar, bu alan dışında eğlence, nakliye ve benzeri yararlı alanlarda da kullanılıyor. Fakat günlük yaşantılarında drone kullanmak isteyen pek çok kişinin bunları birilerine zarar vermek yerine tamamen eğlence amaçlı alıyor olması, bazı ülkelerin drone'lar ile ilgili savaş planlarının üstünü de örtmüyor. Yine de droneları birer ölüm makinesi gibi görmemek gerekiyor.



4. Drone'lar Uçakları Düşüremez

Geçtiğimiz yıl içerisinde bazı uçak pilotlarının gökyüzü semalarında dronelar tespit ettiği açığa çıktıktan sonra droneların uçakları düşürebilecek tehlikeye sahip olduğu düşüncesi belirivermişti. Fakat dronelar uçaklar kadar yüksekliğe çıkamazlar. Çıkabilecek bazı modeller olmasına rağmen, bu yükseklikte uçak pilotları tarafından farkedilmemelerinin imkanı yok. Yani drone'ların uçak düşürme ihtimali çok çok küçük ihtimal. Ayrıca online mağazalardan alacağınız herhangi bir fiyattaki drone ile uçakların uçuş yaptığı mesafeye erişmenizi imkanı da yok.




5. Drone'ların Size Doğru Geldiklerini Çok Uzaktan Duyamazsınız

Kargo ve diğer amaçlar için geliştirilen gelişmiş drone'ların çok ses çıkardığı ve bir çok kişiyi rahatsız ettiği de drone'lar hakkında internette geçen haberler arasındaydı. Drone teknolojileri geliştikçe droneların çıkardıkları sesler de günden güne azalıyor. Fakat bu bahsedilen yüksek sesli drone'lar sadece gelişmiş ve güçlü modeller. Yani evinizde ya da bahçenizde kullanmak için alabileceğiniz drone'ların seslerini siz bile yakından duymakta güçlük çekebiliyorsunuz. Gelişmiş modellerinde de gittikçe sessizleşmesi sonrasında uzak mesafelerden seslerinin duyulması neredeyse imkansız hale geldi.



6. İnsan Tarafından Kontrol Edilmek Zorunda Değiller

Gün geçtikçe geliştirilmeye devam edilen drone'ların en son kazandığı özelliklerden bir tanesi de aksiyon takibi yapabiliyor olmaları. Böylece siz bisiklet sürerken, koşarken ya da benzeri bir aktivite içerisindeyken sizin drone'u kontrol etmenize ihtiyaç duymadan o sizi takip ederek fotoğraf ve videolar çekebiliyor. Şimdiye kadar üretilen drone'ların hepsi kumanda ile uzaktan kontrol edilen cihazlardı. Aksiyon takibi yapabilen yeni drone modelleri sizi takip ederek hem otomatik uçuyor hem de otomatik fotoğraf ve video çekimi yapabiliyor.



7. Drone'lar Oyuncak Değildir

Oyun ve eğlence amacıyla üretilen pek çok drone olmasına rağmen, drone'ların büyük çoğunluğu oyuncak olarak üretilmiyor ve bu şekilde düşünülmemesi gerekiyor. Eğer bu şekilde düşünerke ufak yaştaki çocuklarınız için drone alırsanız, pervaneleri çocuklarınıza zarar verebilirler.

Kamerasız drone modelleri daha çok oyuncak olarak geliştiriliyorken, kamera ve diğer donanımlar ile birlikte geliştirilen drone'lar artık oyuncak olmaktan çıkarak daha çok gelişmiş bir teknoloji ürünü haline geliyor. Bu şekilde düşündüğünüzde drone'ların birer oyuncak olmadığını net olarak siz de anlayabilirsiniz. Çünkü kamera ile donatılan bir drone'un yapabileceği şeyler, bir oyuncak ile yapabileceklerinizden çok daha fazlası.




8. Sinyallerini Kesmek Drone'ları Düşürmez

Tahmin edildiğini aksine drone'lar sinyalleri kesilmelerine rağmen daha önceden belirlenmiş olna güvenli bir alana otomatik iniş yaparlar. Bu yöntem her drone üzerinde geçerli değil fakat gelişmiş ve güçlü drone'ların düşürülmesi sinyal kesilmesi yöntemiyle imkansız. Drone'lar GPS ile hareket etmelerine rağmen, sinyalleri kesildiklerinde daha önceden belirlenmiş olan güvenli bir yere giderek iniş yapıyorlar. Bunun anlamı hackerların bile drone'ları kontrol ederek düşürememeleri anlamına geliyor. Açıkcası evinizin bahçesne aldığınız ve keyif amaçlı kullandığınız drone'larda bu tür ileri teknolojiler zaten pek bulunmuyor ve butür senaryoları düşünmeniz gerekmiyor. Fakat söz konusu savaş ve kargo işlemleri olduğunda, klullanılan gelişmiş drone'ları durdurmak ya da düşürmek pek çok kişinin denemeye çalıştığı işler içerisinde yer alıyor. Bu konuda gerekli açıklamaları yapan tecrübelik kişiler drone'ların şu an için hacklenemeyeceklerini ve bu yöntemle düşürülemeyeceklerini belirtti.



9. Yakın Zaman İçerisinde Verdiğiniz Yemek Siparişleriniz ya da Postalarınız Drone'lar Tarafından Getirilmeyecek

Drone gelişimi çok hızlı ilerlemesine ve geçen yıldan itibaren büyük firmaların kargo amaçlı kullanıma geçmesine rağmen, malesef yakın zamanda yemek siparişleri, posta gönderme işlemleri ya da benzer şekilde getir götür işlerimizi dronelar yapmayacak. Fakat bundan yıllar sonrası için de aynı şekilde söylemem çünkü drone'lar çıktıkları günden bu yana hem çok fazla gelişmeye hem de gün geçtikçe daha kullanışlı hale gelmeye başladı. Kim bilir belki bir 5 yıl sonra verdiğimiz yemek siparişini drone'lar evin camından girerek getirir hale geliriz.





Kaynak: Tamindir

Deniz Suyu Neden Tuzludur?

Doğrusunu söylemek gerekirse, hiç yoktur; denizde erimiş halde bulunan, çökeltildiğinde biraraya gelerek tuzu oluşturan ve deniz suyuna tuzlu bir tat veren kimyasallar vardır sadece. Şimdiye kadar deniz suyunda 72 ayrı element saptanmıştır; dünyadaki hemen her doğal elemente denizin bir köşesinde rastlamak olasıdır. Ancak, en bol olanlar klor (yaklaşık yüzde 55,3) ve sodyum (yaklaşık yüzde 30,8) iyonları, yani sofra tuzunu oluşturan elementlerdir. Diğer görece yaygın iyonlar magnezyum (yüzde 3,7), kükürt (yüzde 2,6), kalsiyum (yüzde 1,2) ve potasyumdur (yüzde 1,1). Deniz suyunu “tuzlu” yapan bu altı elementtir.



Deniz suyunun ortalama tuzluluk oranı yaklaşık binde 35′tir. Bu çok büyük bir orandır -bir bardak suda bir çay kaşığı suya denktir. Okyanuslardaki toplam su hacminden hareketle, denizdeki su miktarının 50 katrilyon ton gibi ilginç bir miktara ulaştığını çıkarabilirsiniz – okyanuslardaki bütün bu tuz çıkarılacak olursa, yeryüzü 150 metre kalınlığında bir tuz örtüsünün altında kalır!



Tuz derişimi yerden yere değişir -bunu çoğunlukla William Dittmar’ın 1884′te Challenger adlı İngiliz korveti ile dünya çapında yürüttüğü bir dizi kimyasal testten biliyoruz. Oran Kızıldeniz ve Basra Körfezi’nde en yüksek, Baltık Denizi ve Kuzey Buz Denizi’nde en düşük düzeydedir. Bu değişkenlik bize tuzun niçin öncelikle denizde bulunduğuna ilişkin bir ipucu verir. Saf suyun buharlaşması ile geride tuzun kaldığı ve tuz içeriğinin arttığı ılık denizlerde düzey yüksektir; eriyen buzların ve nehirlerin sürekli saf su eklediği daha serin denizlerde ise düşüktür.



Okyanuslar muhtemelen bir zamanlar sıcak yeryüzünün büyük bir bölümün kaplayan erimiş kayaçlardan “gaz olarak kaçan” su buharının oluşturduğu bulutların dünyadaki soğuma sürecinde yağmur olarak düşmesiyle ortaya çıktı. Başlangıçta okyanus suları büyük ölçüde “tatlı“ydı; ama üç ana kaynaktan gelen tuz ile birlikte tuz içeriği gittikçe arttı -denizlere akan nehirler, deniz tabanındaki hidrotermal delikler ve denizaltı yanardağları.



Karalara (ve okyanuslara) düşen yağmur büyük ölçüde saf sudur; erimiş atmosfer gazlarından dolayı biraz asitlidir. Nehirlerin, tuzlu sudan ziyade tatlı su taşımasının sebebi budur. Ancak sularının genellikle tatlı olmasına karşın, nehirler tamamen katışıksız değildir. Aksine, az miktarda tuz ve başka katı maddeler barındırırlar – bunlardan bazıları ufalanmış kayaç parçaları, diğerleri suyun toprak içinde sızarak nehre karışması sırasında kireçtaşı gibi hassas kayaçları doğrudan eriterek kaptığı parçalardır.



Her yıl dünyanın çeşitli yerlerindeki nehirlerden denizlere 4 milyar ton kadar tuz taşındığı tahmin edilmektedir. Böyle bir miktarla okyanusların mevcut tuz içeriğine kavuşması yaklaşık 200-300 milyon yılı almış olsa gerek. Nehirlerden gelen tatlı su okyanustaki tuz içeriğini seyreltmez; çünkü aynı anda okyanus yüzeyinde sürekli tatlı su buharlaşır. Tuzluluk oranının genelde nehirlerin sürekli tatlı su taşıdığı okyanus kenarlarında en düşük, okyanus ortalarında ise en yüksek düzeyde olmasının sebebi budur. Peki, daha fazla tuzun katılmasına ve suyun buharlaşmasına karşın, okyanuslar niçin ittikçe daha tuzlu hale gelmez? Okyanusların tuz içeriğini kararlı düzeyde tutan bir dengeye ulaştığı sanılmaktadır. Her yıl aşağı yukarı nehirlerin kattığı miktarda tuz okyanus tabanını çökelmektedir.



İşin ilginç tarafı, “tatlı su” nehirleri genelde denizdeki “tuzlu su“ya oranla çok daha fazla kalsiyum, bikarbonat ve silis taşır. Deniz suyu ise çok daha fazla sodyum ve klorür barındırır. Bunun sebeplerinden biri okyanusların kimyasal dengesinde deniz canlılarının oldukça önemli bir rol oynamalarıdır. İskelet ve kabuk yapımı için kalsiyum kullanan yumuşakçalar, kabuklular, delikliler ve mercanlar gibi çok sayıda canlı, deniz suyundan epeyce kalsiyum alır. Diyatomlar denizden silis çeker. Başka canlılar kimyasal bileşimi daha incelikli yollarla etkiler; sözgelimi salyangozlar kurşun alırken, denizhıyarları vanadyum salgılar.

Gazlı içeceklerin üzerinde neden hep “Soğuk İçiniz!” yazısı vardır?

Bildiğiniz üzere birçok gazlı içeceğin üstünde “Soğuk içiniz” ifadesi yar alır. Nedeni soğuk olarak tüketmenin daha güzel olması değil, gazların çözünürlüğü ile etkilidir. 


Genellikle bütün gazlı içeceklerde CO2 gazı vardır.Gazların çözünürlüğünü etkileyen etmenler sıcaklık ve basınçtır.Sıçaklık çözünürlük ile ters orantılıdır. Sıcaklık azaldıkça daha iyi çözünür. Basınç ile doğru orantılıdır. Yani basınç arttıkça çözünürlük artar. O yüzden içeceği soğuk olarak içmek CO2 gazının şişe açıldığında uçmamasını sağlayacaktır. Yoksa şekerli sudan bir farkı kalmazdı.


Dünyada en çok merak edilen 20 soru..

Solaklar daha mı zeki?

Şimdiye kadarki bilimsel araştırmalar bunu göstermiyor.



Kaşınmak tam olarak ne demek?

Kaşınmak, cildin çok hafifçe uyarılmasıdır.



Neden ateşimiz çıktığında üşürüz?

Kişi terlemediği ya da kan basıncı yükselmediği için üşür.



Neden soğan doğramak ağlatıyor?

Soğan doğrandığında havaya lachrymatoryfactor isimli bir enzim yayılıyor. Göz ise kendini savunmak için gözyaşlarını kullanıyor.



Parmaklar suda kalınca neden buruşuyor?

Su osmos yöntemiyle vücuda emilir. Bu duruma uyum sağlayabilmek için hücreler buruşur.



Arka koltukta neden araba tutuyor?

Arkada oturunca ufuk çizgisi görülmüyor. Araç tutması, iç kulakta hareket algılanırken, gözlerden sabit olduğunuz bilgisinin gelmesi nedeniyle yaşanır.



Deniz havası almak sağlıklı mı?

Sağlıklı olabilir. “Deniz havası” yani denizin neden olduğu güzel koku, sahilde yaşayan bir bakteri sayesinde ortaya çıkar.



Herkes evinde kalsa grip salgını biter mi?

Tek bir kişinin bile dışarı çıkması virüsün yeniden yayılmasına neden olur.



Bitkiler yaşlılık nedeniyle ölür mü?

Bazı bitkiler iyi bakıldığında sonsuza kadar yaşayabiliyor.



Sakız sonsuza dek midede kalır mı?

Hayır. Üç gün içinde vücuttan atılır.



Kendi kendine konuşanlar deli mi?

Hayır. İnsanların yalnız ya da sıkıntılı olduğunda kendi kendilerine konuşması oldukça normal bir durumdur.



Çay içmek gerçekten harareti alır mı?

Evet. Vücut daha çok terler ve bu da ısı kaybına yol açar.



Neden tek yumurta ikizlerinin parmak izleri birbirini tutmuyor?

Tek yumurta ikizleri aynı DNA’ya sahip olsalar da hücre-hücre aynı değildir.



Kuşlar gerçekten ıslanmaz mı?

Kuşlar gagalarında ürettikleri yağı alarak tüylerine sürer. Bu da suyun yağı geçerek tüylere ulaşmasını engeller.



Evrenin en soğuk yeri nerede?

Dünyanın 5 bin ışık yılı uzağında, -272 derece.



Eşek arısı bal yapar mı?

Hayır. Eşekarıları yalnızca çiçek özlerini emer.



Dijital fotoğraflar 100 yıl saklanır mı?

Güneş ışınlarından korunacak şekilde saklanırsa, evet.



Havaya atılan su buz olarak düşer mi?

Eksi 30 derecede havaya atılan su yere buz olarak düşer.



OK (Tamam) neyin kısaltılmasıdır?

“All Correct”in (herşey yolunda) kasıtlı olarak ‘Oll Korreckt’ biçiminde yanlış yazılmasından geliyor.



Mikroplara da mikrop bulaşır mı?

Evet, mikroplara da bulaşan daha küçük mikroplar bulunuyor.