Bayram Cigerli Blog

Bigger İnfo Center and Archive
  • Herşey Dahil Sadece 350 Tl'ye Web Site Sahibi Ol

    Hızlı ve kolay bir şekilde sende web site sahibi olmak istiyorsan tek yapman gereken sitenin aşağısında bulunan iletişim formu üzerinden gerekli bilgileri girmen. Hepsi bu kadar.

  • Web Siteye Reklam Ver

    Sende web sitemize reklam vermek veya ilan vermek istiyorsan. Tek yapman gereken sitenin en altında bulunan yere iletişim bilgilerini girmen yeterli olacaktır. Ekip arkadaşlarımız siziznle iletişime gececektir.

  • Web Sitemizin Yazarı Editörü OL

    Sende kalemine güveniyorsan web sitemizde bir şeyler paylaşmak yazmak istiyorsan siteinin en aşağısında bulunan iletişim formunu kullanarak bizimle iletişime gecebilirisni

Çin etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Çin etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Çin'e Dönüş | Türkçe Dublaj Dram Filmi"



4 Filmler, Uzakdoğu Fimlmleri, Çin,Çin Filmleri, Çin'e Dönüş,Çin'e Dönüş Filmi, Türkçe Dublajbayramcigerli.blogspot.com, 

 

An Lushan İsyanı Nedir? Tarihteki Önemi Nedir? Neler Oldu ? Sonuçları?


Anasayfa > Site Haritası > Tarihi Olaylar > An Lushan İsyanı Nedir? Tarihteki Önemi Nedir? Neler Oldu ? Sonuçları?
An Lushan İsyanı Nedir? Tarihteki Önemi Nedir? Neler Oldu ? Sonuçları?
An Lushan İsyanı Nedir?
 Tarihteki Önemi Nedir?
Neler Oldu ?
Sonuçları?

An Lushan İsyanı Nedir? Tarihteki Önemi Nedir? Neler Oldu ? Sonuçları? ilgili merak edilen herşeyi bu yazımızda bulabilirsiniz.

An Lushan İsyanı

14 yıl kadar süren An Lushan isyanı, Çin’in yönetim açısından çökmesine sebep olmuştur. Ayaklanmanın tarihteki zaman dilimine baktığımız zaman 755 yılından başlayıp 769 yılına kadar devam etmiştir. İsyan, Suzong döneminde başlayıp Daizong döneminde sona ermiştir ve isyan süresince hayatını kaybeden toplam insan sayısı o dönemdeki dünya nüfusunun 1/6’sına tekabül etmiştir.

Tarihteki yazılı belgeler, Uygur Türklerinin o dönemde yer aldığını hatta isyanın bastırılmasında Çin’e çok büyük faydalarının dokunduğu belirtmektedir. Ayaklanmanın başlama sebepleri ile ilgili oldukça fazla rivayet vardır. Rivayetlerden bazılarında ayaklanma nedenleri olarak; An-Lushan ile İmparatoriçe arasındaki aşk iddiaları, komutanların ve rütbeli kişilerin Lushan’ı tehlike olarak görmesi ve Lushan’ın bunu fark edip ayaklanma çıkarması gösterilmektedir.

İsyanın bu kadar kısa sürede bu denli büyümüş olmasının nedeni uzun zamandır yapılan detaylı ayaklanma planlarıdır. Anlık yapılan hiçbir eylem bu kadar kontrollü olamaz, buda bu isyanın çok önceden planlanmaya başlandığının en büyük kanıtı olmuştur.


An Lushan Ayaklanması’nın Tarihi Gelişimi

Soğd-Türk karışımı bir melez olan An-Lushan, Moğolistan da büyümüş ve daha sonra orduya katılıp Çin’e yerleşmiştir. Zaman içerisinde imparatorun en güvendiği adamlardan biri olmuştur. Rivayetlere göre yaşadığı ev altın ve gümüşten yapılmış son derece şaşalı ve göz kamaştırıcıymış.           

750 yılında Çin’i yöneten Tang Hanedanlığı, kendi felaketini kendi hazırlamış ve An Lushan’ı en iyi yerlere getirmiştir. An Lushan, kısa sürede İmparator Huanzog’un en güvendiği adamlarından biri haline gelmiş ve 3 garnizonun valiliğine atanmıştır. Fakat Tan Hanedanlığının öngöremediği bir şekilde, An Lushan diğer tarafta uzun zamandır üzerinde düşündüğü planlarını harekete geçirip kısa sürede koca bir ordu hazırlamıştır. 755 yılının son günlerinde isyan bayrakları çekilmiş ve An-Lushan ordusu ile Pekin yakınlarında saldırıya geçmiştir. İlk olarak Luoyang şehrini ele geçirmiştir. Şehri ele geçirdikten hemen sonra kendini, Yen Hanedanlığının imparatoru olarak ilan etmiştir. An Lushan, batı bölgesini ele geçirdikten hemen sonra Güney Çin’e saldırı başlatmıştır fakat isyandan 1 yıl sonra Güney Çin için başlattığı saldırıda başarılı olamamış ve üstüne üstlük 20 bin kadar askeri kayıp vermiştir. Yen askeri birlikleri ilk ele geçirdikleri Luoyang şehrini ise sadece 2 yıl ellerinde tutabilmişlerdir.

Yen ordusunun ana karargahı, Batı Çin’e konuşlandırılmıştır. Yüksek alanlarda bulunan Tonnguan geçidini ise savunma mekanizması olarak kullanmışlardır. Mühim ve en temel aşama ise başkentin ele geçirilmesi planı olmuştur. An-Lushan’ın ordusuyla birlikte başkent Changan’a doğru ilerlemesi sonucu, İmparator ve yardımcıları Siçuan’a doğru harekete geçmişlerdir. Bu kaçış esnasında İmparator’a eşi Yang Gufei ve Gufei’nin kuzeni olan Yang Guozhang eşlik etmiştir. Yolculuk esnasında birçok sorun teşkil ettiği iddiası ile Gufei ve kuzeni, Xiangyang şehri üzerinde öldürülmüştür. Rivayete göre ise Gufei boğularak öldürülmüş, Guozhang ise intihar etmiştir. 756 yılının sonlarında An-Lushan birlikleri, Changan’ı ele geçirmiştir. Changan şehri, Çin şehirlerinin arasında en gelişmiş ve en kalabalık şehirlerden birisiydi. 2 milyona yakın bir nüfusa sahip olan başkentte, isyanla birlikte bazıları kaçarak hayatını kurtarmış, bazıları ise hayatını kaybetmiştir. Ve isyancıların saldırısından sonra şehirde 800.000 kişi kalmıştır. İmparatorluğa yeni geçiş yapan Xuonzong’un oğullarından Li Heng, Lingzhou şehrinde imparatorluğunu ilan etmiştir. Bu isyanda, ilk adım olarak Guo Ziyi ve Li Guangbi isimli 2 büyük general isyanı bastırmak için görevlendirilmiştir.

Ayaklanmanın Bitişi ve Sonuçları


Ayaklanmanın bastırılmasında, her ne kadar büyük generaller görevlendirilmişse de başarılı olunamamış ve isyanı bastırmak için başka devletlerden yardım istenmiştir. Tang Hanedanlığı, Uygur Türklerinden yardım istemiş ve olumlu cevap almıştır. Ayrıca Abbasi Halifesi olan Mansur, ayaklanmanın bastırılması için Çin’e binlerce paralı asker tahsis etmiştir. Tang Hanedanlığında yapılan general değişiklikleri ve yeni stratejilerle güçlenen Çin ordusu geçitten saldırıya geçmiş An-Lushan’ın savunmasını yıkıp geçmiştir.

An-Lushan ve ordusu daha fazla direnememiş ve ülkenin kuzeydoğusuna kaçmak zorunda kalmışlardır. İsyancı An-Lushan en büyük oğlu tarafından öldürülmüştür. Yerine arkadaşı olan Shi Sming ve oğlu geçmiştir. Tang Hanedanlığının, Luoyang şehrini geri almak için geldiğini gören Shi Chaoyi kaçtığı sırada sıkıştırılmış ve bunun üzerine Shi esir düşmektense intihar etmeyi tercih etmiştir. Yıllarca etkisini gösteren bu ayaklanmada milyonlarca insan hayatını kaybetmiştir.

Ayaklanmadan önce Çin, yıllar süren bir iç savaş döneminde olduğu için birçok isyan ve birçok sorun yaşamıştır. Zaman içerisinde Tang Hanedanlığı’nın Tibet üzerine yaptığı seferle, Tang Hanedanlığı zaferini kesinleştirmiş ve galip gelmiştir. Fakat isyandan sonra tam tersi bir durum yaşanmıştır. İsyanla birlikte çok zayıflayan Tang Hanedanlığı’nın zayıflığını fırsata çeviren Tibet İmparatorluğu 763 yılında Orta Asya ve başkent Changan’ı ele geçirmiştir. İsyanlardan sonra toprak kayıpları yaşayan Çin diğer büyük devletler gibi uzun süre kendini toparlayamamıştır.


Kategoriler:
Tarihi Olaylar, İlgin Olaylar, Gizemli Olaylar, Çin, Tang Hanedanlığı, An Lushan İsyanı, İsyanlar

[02.12.2014] Rap Monster Bloomberg TV'de K-Pop Yıldızının Günlük Hayatını Anlatıyor

photo cr; Bloomberg TV reporter @fion_li

Sadece [00:58 - 02:15] arasında sunucu ve Rap Monster'ın konuşmaları çevrilmiştir!


Sunucu: Rap Monster.. Bu ismi sana annen mi verdi?
RM: Hayır..

Sunucu: Bu senin için nasıl oldu peki?

RM: İsmim mi?

Sunucu: İsmin, kariyerin...

RM: Rap yapmaya, müzik yapmaya... kendi şarkı sözlerimi yazmaya 14 yaşındayken yani 7 yıl önce başladım. Sanırım böyle başladı ve bu şekilde bu endüstriye girdim. Birçok insanın bizleri izlediği çok büyük bir sahnede olma fırsatını elde ettiğim için iyi hissediyorum, bu MAMA ödül töreni gibi. Bu çok büyük bir şey ve benim için çok büyük bir fırsat olduğunu düşünüyorum.

Sunucu: Bir K-Pop yıldızının günlük hayatını anlatır mısın? Dur önce ben kendi fikrimi söyleyeyim.. Kızlar çığlık atıyor, fanchant yapıyorlar, koşuşturuyorlar. Güvenlik görevlileri insanları itiyor.. Peki gerçekte nasıl bir şey?

RM: Bence K-Pop yıldızı olmak tamamen enerji ile ilgili bir şey. Biz performanslarımızla ve müziğimizle Asya'daki -ve umarım dünyadaki herkese- kendi enerjimizi veriyoruz. Ayrıca onlardan -(sizin deyişinizle) tüm o fanchant yapan ve çığlık atan kızlardan enerji alıyoruz. Bu tamamen enerji değiştirmekle (birbirimize enerji vermekle) ilgili bir şey!


Türkçe Çeviri: Golden_v@BTSTurkey
Video cr: bloomberg.com

Kapitalistlerin bilimsel dayanakları neler olabilir ?

Kapitalistlerin bilimsel dayanakları neler olabilir ?
Kapitalist anlayış , üretimin maksimum maliyetin minimum olduğu bir rantlaşmadır .
Bu gün Çin bile kapitalizmi benimseyen ülkeler arasındadır . Ve de ekonomisi en büyük ülkelerden biridir Çin .
Sosyal refah devleti kapitalizmi devam ettirebilmek için ortaya çıkmıştır . 1980 ‘ li yıllara kadar yoğun olan sosyal refah devleti anlayışı , sonrasında yerini bıraktığı neo – liberal politikalar sebebiyle eskisi kadar güncel olamamıştır .

Kapitalizm , Batı Avrupa devletlerinin sömürgeci tutumlarının en büyük silahıydı . Bu bakımdan bu gün fakir kalmış Afrika topraklarının kapitalizmin sömürgeci yanını yansıttığı rahatlıkla söylenebilir .

4- İLK KÜLTÜR MERKEZLERİ Medeniyetlerin doğuşu (Mezopotamya, Mısır, Hint, Çin, Maya, Astek uygarlıkları)

4- İLK KÜLTÜR MERKEZLERİ

Medeniyetlerin doğuşu (Mezopotamya, Mısır, Hint, Çin, Maya, Astek uygarlıkları)

Mezopotamya

Mezopotamya (Aram Nehrin), bugün Irak, doğu Suriye ve Güneydoğu Anadolu'yu (Türkiye) kapsayan coğrafi bölgeyi tarif eden bir isimdir. Mezopotamya Eski Yunanca'da "iki nehir arasındaki yer" demektir; μέσος ("arasında") ve πόταμος ("nehir"). Kastedilen iki nehir Fırat ile Dicle'dir, zira bölge bu iki nehrin arasında kalır.
Verimli toprakları ve uygun iklim şartları nedeniyle çok eski zamanlardan beri yoğun göçe sahne olmuş Mezopotamya, birçok farklı kültür ve halkın karıştığı bir bölge olmuştur ve bu nedenle de medeni gelişime sahne olmuştur. MÖ.IV. binyılın sonunda bir yazı dili icat etmiştir. Bilinen ilk okuryazar topluluklara ev sahipliği yapmış bölgede birçok medeniyet gelişmiştir ve bu sebeplerden Medeniyet(ler) Beşiği olarak da anılmıştır.

Mısır

Uygar toplum biçimlerinin İ.Ö. 2500 dolaylarından önceki dönemde yayılması son derece özel coğrafya koşullarını gerektirdi. Uygar zanaat ve bilgi düzeylerine ulaşmak için gerekli olan uzmanlar ordusu, yalnızca sulama yapılabilen ırmak vadilerinde, o tarihlerde bilinen tekniklerle beslenebilirdi. Sümer'e oldukça yakın çevrelerde bulunan birkaç küçük ırmak, bu özel koşulları yerine getirdi.1930'lara kadar Mısır'ın yeryüzünün en eski uygarlığı olduğuna inanıldı. Fakat günümüzün Mısırbilimcileri, eskiliği ilk olarak 1920'lerde ortaya çıkarılan Sümer'in Mısır uygarlığından önce doğduğu konusunda görüş birliği içindeler. Yukarı Mısır'la Aşağı Mısır'ın Kral Menes yönetiminde birleştirilmesi, Mısır tarihinin geleneksel başlangıç noktası olarak alınır. Bu birleşmenin gerçekleştiği İ.Ö. 2850 dolaylarında, Sümer kentleri birkaç yüz yıllık gelişme dönemlerini geride bırakmıştı bile.Mısır'ın siyasal birliğinin gerçekleşmesi, Sümer araç takımının içindeki öğelerden Mısır yerel gelenekleriyle ya da coğrafya koşullarıyla uyuşmayanların bir yana bırakılarak, Mısır'a uygun görülenlerin hızla benimsenmesi sürecini daha ileri noktalara taşıdı. Bir başka deyişle, Mısır uygarlığı, kendine özgü biçem (üslup) birliğiyle ve kurumsal yapısıyla, hızla ortaya çıktı. Mısırlıların Sümer deneyiminden yararlanabilmelerinin sağladığı üstünlükle, Mezopotamya'da bin yıl ya da daha uzun bir sürede olanların Mısır'da gerçekleştirilebilmesi için bunun yarısı kadar az bir süre yetti.Kendisi ölümsüz olduğu gibi, öteki insanlara da ölümsüzlük bağışlayabilirdi. Bu inancın altında Firavun'a boyun eğilmesini sağlayacak güçlü bir güdüleme yatar. Çünkü değerbilir bir tanrı-kraldan, bu dünyada kendisine iyi hizmet etmiş olanları, kendi tanrısal ölümsüzlüğü sırasında sadık hizmetçileri olarak yanında bulunmalarına izin vererek ödüllendirmesi umulabilir. Öte yandan Firavun'a karşı çıkmanın cezası öteki dünya yaşamına ilişkin tüm umutların yitirilmesi anlamına gelecektir.

Hint

Hindistan, iklimi, besin zenginliği, yaşama kolaylığı yüzünden sık sık dış saldırılara uğrayan bir ülke olmuştur. Dış saldırıların yanı sıra Hindistan’da toplumun kaynaşmasını önleyen en önemli faktör, Kast Sistemidir.
Kast, bir meslekler topluluğudur. Bir kasttan oluş doğuştandır. Başlıca kastlar şunlardır:

1. Brahmanlar(Din Adamları)
2. Asiller(Soylular)
3. Asker-Tacir-Zanaatkarlar
4. Köylüler-İşçiler
Hiçbir Kasta giremeyenlere ise Parya adı verilirdi.

•Hindistan’da İlkçağda Vedizm, Brahmanizm ve Budizm gibi dinler görülür.
•Hintliler sıfır rakamını bulmuşlardır.


Hint dinsel inançları içinde barındırdığı yüzlerce tanrı-kahraman-bilge-imleciyle Batı geleneğinden ayrılır. İç içe geçen tanrılar birbirlerinden doğar, birbirlerine dönüşürler. Bazen ibadetin merkezinde, bazen arka planında yer alırlar. Hem eril hem de dişil ilkeyi yansıtırlar. Batılı anlamda iyi-kötü, bağışlayan-cezalandıran ya da güçlü-zayıf değildirler. Brahma, Vişnu ve Şiva bir yandan Yaratıcı, Koruyucu, Yokedici sıfatları aynı anda taşırken öte yandan bir ve tek Mutlak'ın farklı tezahürleridirler, yani tektirler. Ruhani bir bağlılıktan ileri bir şeye, sosyal yapının ve yaşayış biçiminin belirleyici unsuruna dönüşen Hint dinsel inançları, Batının biçimsel ve felsefi düzenlemelerinin kısa koridorlarına değil de, sonsuzun enginliğine açılan 'algı kapıları'nı inşa eder.



Maya

Maya uygarlığı Amerika kıtasındaki Kolomb öncesi uygarlıklarından biridir. Bir Orta Amerika uygarlığı olan Maya uygarlığı, binlerce yıl boyunca Meksika’nın güneydoğusundan, Honduras, El Salvador ve Guatelema’ya kadar uzanan bir bölgede hüküm sürmüştür. Meksika’nın güneydoğusunda beş devlet kurmuş Mayalar tarihleri boyunca yüzlerce lehçe yaratmışlardır ki, bu lehçeler, bazıları günümüzde halen konuşulan 21-44 Maya dilinin oluşumunu sağlamıştır. Bu uygarlık M.Ö. 600 dolaylarında yükselişe geçmiş, M.S. 3.yy.'da altın çağına (klasik dönem, M.S.250-900) adım atmış, kent-devletlerinin siyasi kargaşalar sonucunda çöktüğü M.S. 900'e dek, geniş bir alanda varlığını sürdürmüş ve İspanyol işgaliyle de sona erme sürecine girmiştir. Maya uygarlığı birçok bakımdan sona ermişse de, dünyada yaygın halk inanışının aksine, Mayalar yok olmamışlar, halen bu ülkelerde yaşamakta ve Maya dillerinden bazılarını konuşmaktadırlar. “Mayalar”ın astronomi, matematik,mimari ve sanat alanında olduğu gibi, birçok alanda ileri bir uygarlık düzeyinde oldukları görülmektedir. İspanyol işgali 1697’de Itzá Mayaları’nın başkenti Tayasal’ın ve Guatemala’daki Ko'woj Mayaları'nın başkenti Zacpetén’in alınmasıyla tamamlanmış, son Maya devleti ise 1901’de başkentinin (Chan Santa Cruz) Meksika tarafından işgaliyle ortadan kalkmıştır.


Astek

Aztekler bugünkü orta Meksika bölgesinde 14. ve 16. yüzyıllar arasında yaşamış bir Orta Amerika halkıdır. Zengin bir mitoloji ve kültürel mirasa sahip Azteklerin başkenti, günümüzde Ciudad de Mexico'nun bulunduğu Texcoco Gölü'nün ortasında yer alan Tenochtitlan kentiydi. Aztek İmparatorluğu'nun başkenti olan şehir 1300 yıllarında Texcoco Gölü'nün üzerindeki bir dizi adaya Aztek tanrılarından biri olan Huitzilopochtli'nin tapınağı etrafına kuruldu.Şehirde binalar 2,5-3 metre yüksekliğindeki duvarlarla çevriliydi. Binalara girişi sağlayan 4 kapı bulunuyordu.Şehrin ortasında Büyük Tapınak vardı. Bu tapınak içinde iki tane tapınak bulunduruyordu. Bunlardan biri savaş tanrısı Huitzilopochtli'ye diğeri de yağmur tanrısı Tlaloc'a aitti. Başkent 1500'lere gelindiğinde 300.000 kişilik nüfusa sahip oldu. Ayrıca dünyanın en büyük piramidi Meksika'da Cholula de Rivadabia'da bulunur. Azteklere ait piramit 182.107 metrekare alan üzerine kurulmuştur ve yüksekliği 54 metredir. Hernan Cortes'in Meksika'yı fethi sırasında yapılan ve Tenochtitlan kuşatması olarak bilinen savaş sonucunda Aztekler yenilmiş ve güçlerini kaybetmişlerdir. 12 milyonluk bir nüfustan oluşan çok büyük ve zengin bir imparatorluk olan Aztekler gelişmiş tarım yöntemlerine, kendilerine ait bir dine, takvime, alfabeye sahiplerdi. Aztekleri keşfedenler İspanyollar oldu. Aztekler çok tanrılı bir dine inanıyorlardı. Her tanrının farklı görevleri vardı. Aztek dininin inançlarına göre yapılması gereken birçok ayin ve tören vardı. Azteklerden kalan bazı inançlar günümüzde hala kullanılmaktadır. Aztekler tanrılarını memnun etmek için kurban keserlerdi. Kurban olacak kişileri rahipler taşırdı.Kurbanın göğsü bir bıçakla yarılır, atmaya devam eden kalp bir kaba yerleştirilirdi. Kurbanın kolları ve bacakları yenirdi.