İnanır mısınız tam tamına 365 gün olmuş...
Nedir 365 gün desem? Eminim ki hiç biriniz tahmin edemez.
Söylenenler doğruymuş. Cidden hayat herkes için devam ediyor. Tabii ki böyle de olması gerekiyor..
Ama benim için zaman hiç geçmedi.. 26 Temmuz 03:20'de durdu sanki zaman.. O zamandan beri göğsümün bağrımın ortasında yanan ateş bir an olsun sönmedi.. Yaka yaka kor ede ede yanıyor...
Hem söylesenize nasıl geçer ki bir annenin acısı? Geçer mi ki? Alışılır mı yokluğuna, unutulur mu sesinin tonu? Özlenmez mi bağrında yatıp mis kokusunu içine çekmenin mutluluğu, sıcaklığı.....
Geçmiyor, alışılmıyor, unutulmuyor, özleniyor...... Deliler gibi hem de... Aradan ne kadar zaman geçerse geçsin hep aynı kalıyor, aynı şiddette her kalp atışında her hücrende yaşıyor...
Aslında bu postumu 26 Temmuz'da yayınlayacaktım.. Lakin bayram arifesindeydik ve blogumu okuyan, takip edenlerin yüreklerine hüzün salmak istemedim.. Ve açıkçası elim de bir türlü bu satırları tamamlamaya gitmedi.. Kelimelerim yetmedi...
Hangi dilde ifade edilebilir ki zaten bu acı..
Biraz hayat dersi verir gibi olacak lakin size tek bir sözüm olur bu postu bitirirken..
Bayramlarda kara toprağa yüz sürmeden, alın koymadan annenizin kıymetini bilin.. Çünkü o zamandan sonra kara topraktan gayri elinizde hiçbir şey kalmayacak.. Sarılabileceğiniz, başınızı yaslayabileceğiniz kurumuş kara toprak..
Ötesi yok..
0 Comments:
Yorum Gönder