Yeni ama Amerika'da gittikçe daha sık kullanılıyor. Sendromun bir adı daha var: John Wayne Sendromu. Onu son zamanların uydurma ama gerçeklik payı olan sendromlarından biri gibi de düşünebilirsiniz. Metroseksüel veya überseksüel erkeklerin bu sendroma yakalanma ihtimali daha yüksek. Sendrom neredeyse erkeklere özeldir. İşte devekuşu sendromunun öyküsü.
DEVE KUŞU SENDROMUNA YAKALANMAYIN
Erkeklerin daha yapılı ve güçlü olmalarına rağmen neden kadınlardan daha kısa yaşadıklarının cevabı bu sendromda gizlidir. Erkekler bütün milletlerde, tüm coğrafyalarda daha genç yaşta ölmekte, daha sık hastalanıp, daha zor iyileşmektedir. Bu durumu açıklamak için pek çok neden var ama sorun aslında biraz biyolojik biraz da erkek tipi davranışsal ve sosyal özelliklerle ilişkilidir.
Erkekler kas ve kemik açısından güçlü görünseler de, poligam, über veya hiper olduklarını iddia etseler de ne yazık ki ciddi bazı biyolojik kusurlara sahipler. Kadınların iki X kromozomu varken, erkeklerde sadece bir tane X kromozomu mevcut. Yaşamı kısaltıcı kalp hastalıklarına ve belki de bazı kanserlere yakalanmayı kolaylaştırıcı etkisi olduğu ileri sürülen testosteron hormonu erkeklerde kadınlardan (doğal olarak) çok daha yüksek. Ayrıca erkeklerin iyi kolesterol (HDL) seviyeleri kadınlara oranla bir hayli düşük. Erkekler karın çevresinden yağlanmaya, glikoz tolerans bozukluğu ve hipertansiyona yakalanmaya kadınlara oranla daha eğilimliler. Sözün kısası erkekler zaten yapısal olarak damar hastalıklarına yani kalp krizi ve felç gibi sorunlara daha açıklar. Yani birazcık imalat kusurları var!
ERKEK DOĞMAK DAHA RİSKLİ
Erkeklerin riskleri bununla da bitmiyor. İş stresleri daha yüksek, sosyal iletişimleri ise bir hayli bozuk. Arkadaş ve aileden destek alma konusunda oldukça beceriksizler. Duygularında samimi olduklarını, arkadaşlıklarını köklü tuttuklarını söylemek de zor. Kadınlara oranla daha kolay endişelenen, korkan ama daha zor sevinen, zor inanan ve hoşgören, az bağışlayan bir ruhsal organizasyonları var. Ayrıca kadınlardan daha agresifler. Şiddet ve hiddet skorları daha yüksek. Gereksiz riskleri kolayca alabiliyorlar. Sigara ve alkol kullanımı, araçlarda kemer bağlamamak, kondom kullanmamak gibi risk azaltıcı önlemleri pek önemsemiyorlar. Doktorlara hasta olunca bile pek gitmiyorlar. Düzenli tetkik yaptırma alışkanlıkları da kadınlara oranla bir hayli düşük.
DAHASI VAR
Erkeklerin sorunları bunlarla da bitmiyor. Erkekler gereksiz yere risk alma dışında kişisel bakımlarında da oldukça ciddi sorunlar yaşıyor. Bu sorun özellikle orta yaşlarda daha da belirginleşiyor. Kısacası, uzmanlar erkeklerin bu tavırlarını başını kuma gömmüş deve kuşlarına benzetiyor ve bu durumu deve kuşu sendromu diye adlandırıyor. Maço tavırları nedeniyle uslanmaz sigara tüketicisi John Wayne bu sendromun en önemli örneği. Belki de bu nedenle sendromun ikinci bir adı daha var : John Wayne Sendromu.
ERKEKLERE 10 EMİR
Dr. Harvey Simon erkeklere bu sendromdan korunmak için bir yol haritası hazırlamış ve 10 kuralı mutlaka uygulamalarını istemiş. Devekuşu sendromuna yakalanmak istemeyen bir erkekseniz bu öğütleri tutmanızda yarar var.
1. Tütün ürünlerinden uzak durun.
2. Alkol kullanmayın ya da iyice azaltın.
3. Düzenli egzersiz yapın.
4. Doğru beslenin.
5. Stresinizi iyi yönetin.
6. Vücut yağ oranınızı azaltın.
7. Emniyet kemeri takmayı unutmayın.
8. Radyasyon ve ultraviyole kaynaklarından, kimyasal ve çevresel zararlardan uzak durun.
9. Cinsel yolla bulaşan hastalıklardan korunun.
10. Vücudunuzu dinlemeyi öğrenin. Herhangi bir işaret alırsanız, hemen doktorunuzla görüşün.
ANDROPOZ
Türk toplumu menopozlu kadınlara gösterdiği ilgiyi şimdiye kadar erkeklerden esirgemiştir! Kadınların menopoz dönemi sorunlarını araştıran, çözüm yolları arayan menopoz dernekleri var. Erkeklerin dernek kurmak bir tarafa bu konuda sesleri bile çıkmıyor.
Yaşlanma sürecinin doğal bir parçası olan andropoz aslında birçok erkeği hiç etkilemiyor. Çoğu erkek böyle bir dönemin farkında bile değil. Kas gücündeki azalmayı, karnındaki yağlanmayı, dikkatindeki dağılmayı, uyku sorunları veya kas-kemik ağrılarını başka sebeplere bağlıyor. Bazı erkekler de yaşadığı cinsel sorunları ya normal kabul edip boyun eğiyor ya da saklama telaşına giriyor. Bunun nedeni biraz da sürecin özelliği ile ilgili. Erkekler kadınlarda olduğu gibi tam bir hormonal kesilme yaşamıyor. Erkeklerde yavaş ilerleyen ve yaşlandıkça belirginleşen bir testosteron hormonu kaybı söz konusu. Bu yavaş ama ilerleyici kayıp çoğu kez bir sorun çıkmadan geçiştiriliyor. Erkeklerde de, kaybedilen testosteronun yerine konması mümkün. Bu durum "hormon yerine koyma tedavisi" olarak biliniyor. Hormon eksikliğini gidermede ağız veya cilt yoluyla kullanılan güvenli tablet ve kremler var.
Hormon yerine koyma tedavisi her erkek için gerekli mi sorusunu ürologlar "hayır" diye yanıtlıyor. Prostat kanseri şüphesi olanlarda, prostat büyümesi nedeniyle idrar boşaltmada ciddi sorunlar yaşayanlarda, psikiyatrik problemleri bulunanlarda, karaciğer yetmezliği gibi organ yetersizliği belirlenenlerde testosteron ile yerine koyma tedavisini zararlı buluyorlar. Uzmanlar testosteronu gerekli durumlarda mutlaka kullanıyor.
CİNSELLİK SONSUZA DEK MÜMKÜNDÜR
Bir kez daha hatırlatalım: Cinsellik sağlıklı yaşayan, doğru beslenen, düzenli aktivitesi olan, sigara ve alkol kullanmayan, stres yönetiminde başarılı erkeklerde 80'li yaşlarda bile sorun olmuyor. Bunlar andropoz sorunlarını neredeyse hiç yaşamıyor. Massachusetts Andropoz Araştırmaları'nda bazı fiziksel düşüşler nedeniyle cinsel tatminin yaşlılıkla birlikte azaldığı düşüncesinin yanlış olduğu anlaşılmıştır. İnsanlar yaşlandıkça daha az cinsel ilişkiye girdiklerinden bir algı yanılgısı ortaya çıkıyor. Bu araştırmanın sonuçlarına göre tam tersine, cinsel tatminin kalitesi yaşla birlikte bir miktar artıyor bile. Çünkü yaş cinsellik konusunda bilgi, deneyim ve tecrübe kazanılmasını sağlıyor.
Yaşının getirdiği değişiklikleri kabul eden, hayatı gerektiği gibi yaşayan, değerlendiren erkeklerde andropoz dönemi cinsel güçte ciddi bir azalmaya neden olmuyor. Erkeklik cinsellikle başlamadığı gibi cinsellikle de bitmiyor. Andropozu lütfen bir iktidar savaşı olarak görmeyin.
ANDROPOZ REÇETENİZ
- Kilo fazlalığı sorununuz varsa en kısa zamanda çözmeye çalışın.
- Bir egzersiz programı oluşturun. İşe her gün 30-35 dakikalık sıkı bir yürüyüşle başlayın.
- Protein tüketiminizi kontrol edin. Yeteri kadar protein almıyorsanız, eksiğinizi giderin. Özellikle kırmızı veya beyaz et gibi hayvansal proteinleri yeteri kadar tüketin. Kırmızı eti haftada 2 kez ve yağsız bölümlerinden tüketmenizde fayda var.
- Dinlenmeye, eğlenmeye zaman ayırın. Tatillerinizi iyi değerlendirin.
- Uyku sorunlarınız varsa, doktorunuzdan yardım isteyin.
- B6, B1 ve E vitaminleri ile çinko desteklerinden istifade edin.
- Yorgunsanız ginseng, ginkgo biloba ve argininden de yararlanabilirsiniz.
- Olumlu, keyifli, eğlenceli biri olmaya gayret edin. Kitap okuyun, sinemaya gidin, briç ve satranç gibi oyunlar oynayın.
- Kullandığınız ilaçları gözden geçirin. Cinsel yaşamı etkileyenleri varsa doktorunuzdan yardım isteyin.
- Testosteron seviyenizi kontrol ettirin.
- Bütün bunlar sorununuzu gidermiyorsa bir uzmandan (üroloji veya endokrinoloji) yardım istemekten çekinmeyin.
UNUTMAYIN
TESTOSTERON AZLIĞININ TEDAVİSİ MÜMKÜN
Testosteron düşüklüğünü "fizyolojik düzeyde kalması koşuluyla" yaşlanmanın doğal bir sonucu olarak kabul etmek gerekiyor. Ama testosteron seviyesinde beklenenden hızlı bir düşme varsa, nedeni mutlaka araştırılmalıdır. Eğer testosteron eksikliği ile ilişkili ciddi yakınmalar da ortaya çıkmışsa, yaşla ilişkili olsa bile testosteron eksikliğinin tedavisi yapılmalıdır. Testosteron eksikliğinin mevcudiyetini gösteren belirtilerden rahatsızlık duyuyorsanız, problemlerinizi çözmede size yardımcı olabilecek bir uzmanla görüşmenizde yarar vardır. Bir üroloji uzmanı -özellikle androloji konusunda deneyimli olanlar- veya endokrinolog sorununuzu çözme ve yönetmede size daha çok yardımcı olacaktır. Uzman, deneyimli bir hekim ve bilinçli bir hastanın işbirliği testosteron eksikliğini ortadan kaldırır.
BİR BİLGİ
CİNSEL GÜÇ KAYBININ BAŞKA SEBEPLERİ DE VAR
Testosteron hormonunun erkeklerde önemli görevleri var. Cinsel fonksiyonların gelişmesi, korunması ve sürdürülmesi, cinselliğin uyarılmasında bu hormon ciddi bir rol üstlenir. Testosteron eksikliğinde cinsel ilişki isteğinin azalması, cinsel aktivitenin baskılanması bundandır. Testosteron seviyesindeki azalma beklenenden daha hızlı ve yoğun olduğunda erkek cinselliğinde ciddi fırtınalar yaşanır. Hemen belirtelim: Cinsel arzuyu ve gücü etkileyen sadece testosteron hormonu değildir. Ruhsal kökenli hastalıklar (depresyon, akut anksiyete…), yaşanan bazı sağlık sorunları, özellikle hormonal problemler (şeker hastalığı, tiroid bezi hastalıkları, hipofiz bezi hastalıkları), damarsal sorunlar ve metabolizma ile ilişkili problemler de cinsel yaşamı olumsuz yönde etkileyebilir. Bazı ilaçların (antidepresanlar, uyku ilaçları, betablokerler, idrar söktürücüler…) ve besin desteklerinin de (pasion flower) cinsel yaşamın tadını kaçırabileceği biliniyor.
0 Comments:
Yorum Gönder