Bayram Cigerli Blog

Bigger İnfo Center and Archive
  • Herşey Dahil Sadece 350 Tl'ye Web Site Sahibi Ol

    Hızlı ve kolay bir şekilde sende web site sahibi olmak istiyorsan tek yapman gereken sitenin aşağısında bulunan iletişim formu üzerinden gerekli bilgileri girmen. Hepsi bu kadar.

  • Web Siteye Reklam Ver

    Sende web sitemize reklam vermek veya ilan vermek istiyorsan. Tek yapman gereken sitenin en altında bulunan yere iletişim bilgilerini girmen yeterli olacaktır. Ekip arkadaşlarımız siziznle iletişime gececektir.

  • Web Sitemizin Yazarı Editörü OL

    Sende kalemine güveniyorsan web sitemizde bir şeyler paylaşmak yazmak istiyorsan siteinin en aşağısında bulunan iletişim formunu kullanarak bizimle iletişime gecebilirisni

"Marathi movie - Most wanted - Ashok Saraf, Milind Gawali, Rajan Prabhu, Mayuresh Mahajan"


Director: Rajan Prabhu

Genre: Comedy
Cast: Ashok Saraf, Milind Gawali, Rajan Prabhu, Mayuresh Mahajan, Manasi Pilankar, Dipak Shirke, Kiran Ronge, Satish Bapat, Jay Pandhya

Most Wanted Marathi Movie Watch Online Youtube Link :

Most Wanted Marathi Movie Watch Online


Don't pick lemons.
See all the new 2007 cars at Yahoo! Autos.

"Marathi movie - Most wanted - Ashok Saraf, Milind Gawali, Rajan Prabhu, Mayuresh Mahajan"


Director: Rajan Prabhu

Genre: Comedy
Cast: Ashok Saraf, Milind Gawali, Rajan Prabhu, Mayuresh Mahajan, Manasi Pilankar, Dipak Shirke, Kiran Ronge, Satish Bapat, Jay Pandhya

Most Wanted Marathi Movie Watch Online Youtube Link :

Most Wanted Marathi Movie Watch Online


Don't pick lemons.
See all the new 2007 cars at Yahoo! Autos.
Make money right not easymoneygpt simple signups http://easymoneygpt.com

Gözlerimin Değil Kalbimin Sözleri ~ K.Will

Güney Kore'nin bana göre en başarılı şarkıcılarından biri K.Will'dir. Bir kere çok harika bir sesi var kendisinin, dinlemeyenler utansın :D Kore'de bir çok diziye OST yapan ve söyleyen, başarılı şarkıcının inanılmaz güzel, büyülü,buğulu bir sesi var... Aşağıda dinleyiniz hele bir Saranghe diyişi var.. Beni benden alıyor..

Sözün özü, lafın kısası.. Dinleyiniz, izleyiniz.. Başarılı, çok başarılı kaliteli bir ses.
K. Will ~ Love 119  


Zack Khan - Double biceps

Big and proud...



FAUSTO ASCANI 02/02


























Gozo


Set 8km off Malta's northwest point, Gozo is a tiny place, only a third of the size of the main island. Its capital, Victoria (or Rabat as the locals still call it) is pretty much central and nowhere on the island is more than a 15 minute drive from here. Roads radiate out from Victoria like spokes on a wheel so places separated only by a couple of kilometres may take a bit of to-ing and fro-ing to get to.

Gozo has long been described as Malta without the package-holidaymakers and whilst in reality this is true, Gozo's atmosphere is totally different above and beyond that. Due to the lack of tourist development on the island, for a long while, the people of Gozo were thought of as the poor relations to their Maltese counterparts. These days however, most agree that with fewer tourists, less concrete and less pollution the Gozitans have a far superior quality of life. Indeed many of the well-to-do Maltese now have holiday homes and villas in Gozo.

Most people see Gozo as a day-trip destination, and whilst it's great in this capacity, just one day won't do the island justice. With secluded beaches, temples oozing history, fishing villages continuing Maltese traditions, there's far more than can be crammed into one day.

However long you plan to stay on the island, no trip is complete without visiting the Ggantija Temples. Gozo's most famous attraction, these impressive Neolithic temples date back to 3600BC and as such are the oldest man-made structures in the world. Also worth a look is the picturesque Citadel in Victoria, home to all who've invaded the island.

Aside from these, you're likely to spend most of the time on Gozo appreciating its beauty. The underwater world is more highly acclaimed than that off Malta and some of the best dive sites in Europe can be found here. Gozo's coastline has remained remarkably untouched and the beaches have retained their natural beauty. Swathes of sand disappearing into rocky coves, plateaus stretching out to sea are just asking you to linger and soak up its relaxed atmosphere. See it while you can; it can only a matter of time before its alluring romanticism is buried forever by the overflow of tourists from Malta.

KASLARINIZIN HAFIZASI OLDUĞUNU BİLİYORMUYDUNUZ ? O ZAMAN KASLARIMIZI ŞAŞIRTALIM...:))

Evet yanlış okumadınız kaslarınızın hafızası vardır...



Birkaç örnekle bunu açıklamak gerekirse...yüksek sayıda tekrar edilen bir aksiyonun çok da fazla konsantre olmadan aynı başarı ve isabetle yapılmasını sağlayan olgudur...

Örneğin basketbolda oyuncuların daha isabetli şut attıkları noktalar olması o bölgelerden daha fazla antreman yapıp gereken açı ve kuvveti kas hafızalarına aktarmalarıyla alakalıdır. kendi salonlarda başka salonlara göre daha fazla isabet kaydeden takımlar da buna örnektir...


Sıklıkla çalıştığınız, tekrarladığınız eylemlerin reflekslerinizin parçası olmasını sağlayan hafiza; öyle ki sık çalışılan eylem gerçekleştirilirken bilinçli bir çaba gerektirmez. kimi örneklerde (bir savaş sanatı çalışıyor olma hali gibi) reflekslere yerleşen bazı temel hareketleri rüyanızda veya biraz dalar gibi olduğunuzda, yeterince kuvvetli bir uyaran (ses, ışık vb.) sonucunda bilinçsizce uygulayabilirsiniz. kas hafızasına kazınmış bir hareketi yapabilmek için tek yapmanız gerekenin ilgili hareketi bir anlığına düşünmek olduğunu farkettiğinizde biraz tuhaf hissedersiniz kendinizi, o ayrı konu...



Bir muzik aleti calan kisinin temel tasidir.cok calisilan bir parcanin daha sonra hatasiz tekrarlanabilmesi direkt olarak buna baglidir.


Özet olarak yukarıdada gördüğümüz üzre evet kaslarımızın hafızası vardır...Burdan çıkarmamız gereken sonuç ise ;

Fitness programlarımızı hazırlarken şunu unutmayalım...kaslarımızın hafızası var...bu ne demek oluyor ?
Demekki bir programı rutine oturtup sürekli aynı programı uygulamaya devam edersek bir süre sonra gelişim duruyor...çünkü kas hafızamıs sayesinde artık hareketler otomatikleşiyor ve kaslarımız hiç bir extra güç harcamadan programı tamamlamış oluyoruz...Buda gelişimi tamamen durdurmuş oluyor...Antremana başlamadan önce kaslarımız başlarına ne geleceğini bildiğinden zaten o gücü harcamaya otomatik olarak hazırlar...

Şimdi gelelim işin özüne...Kaslarımızı sürekli şaşırtalım...antremandan önce başlarına ne geleceğini bilemesinler...Örneğin haftanın 3 günü spor yapıyorsak...bunun bir günü yüzme bir günü boks antremanı 1 günü ağırlık çalışması şeklinde geçebilir...bu mükemmel gelişimin ve sonuçlarının garantisidir...



Sadece rutin olarak fitness antremanı dahi yapıyor olsanız kesinlikle set sayısı tekrar sayısı yada ağırlıklarla...kardio dakika ve hızınızda değişiklikler yapın...böylece en mükemmel sonuçlar sizin olacaktır...


EVET KASLARINIZIN AKLINI SÜREKLİ KARIŞTIRIN...ONLARIN BAŞLARINA NE GELECEĞİNİ MERAK ETMELERİNİ SAĞLAYIN...

RAW FOOD...YENİ BİR TREND Mİ ? YOKSA SAĞLIKLI YAŞAM ANAHTARI MI ? GELİN HEP BİRLİKTE TANIYALIM...

Yeni trend; Raw Food
Çiğ beslenme felsefesini diğerlerinden ayıran özellik çiğ beslenmenin aslında bir yaşam tarzı olması. İnsanın kendini sevmesi, yaşadığı evren ve doğanın farkında olması, doğa ile dengeyi kurması ile gerçekleşiyor.

Vücudumuzun bizim kalemiz olduğunu düşünürsek, bizim sorumluluğumuz kalenin bekçilerini gerekli enerji destekleri ile beslemek.

Çiğ beslenme, insanın yeryüzüne geldiği andan itibaren Adem ile Havva'nın beslenme şekli gibi ilk orjinal yemek şekli.

Bizler milyonlarca yıl çiğ yiyecek yiyerek buralara kadar geldik.


Neleri yemekte özgürüz?

Uzmanlar bu çiğ beslenme tarzında günlük yaşamda yüzde 50 yeşil yüzde 25 meyve yüzde 25 kuruyemiş öneriyor. Bu sistemde hangi besinin kaç kalori olduğu değil neyi neyle yediğiniz önemli olan. Örneğin kavun ya da karpuzu diğer meyvelerle karıştırmamanız öneriliyor.

Özellikle tohumları ve kuruyemişleri yemeden önce 6-12 saat suda bekletip enzim hareketleri temelde tutulmaya çalışılıyor.


Ünlü isimlerden Raw Foodist'ler

Eskilerden Sokrat,Aristo,Plato ve Hipokrat'ın bu beslenme tarzını benimsedikleri bilinirken Hollywood camiasından ise Uma Thurman,Demi Moore,Natalie Portman çiğ besleniyor.


Evde kendi kendilerine çiğ beslenme yapabilirler mi?

Her şeyi kendileri hazırlayabilirler. Pasta bile buna dahil. Ayrıca çok kolay yenilebilir ve yedikten sonra pişmanlık yaratmayan bir yeme sistemi de ayrıca.



Bu yeme biçiminde yasaklar neler?

Alkol ve kahve bu yeme-içme biçiminden tamamen uzak... Gıdaların karışımı ve meyvelerin yemek esnasında yenmemesi bu sistemin anahtarlarından. Yemek esnasında su içilmezken çay ılık ve kafeinsiz olmak zorunda. Bugün Amerika'da bir çok klinikte çiğ beslenme ile tedaviler uygulanıyor. Dünyanın her yerinde bu yöntemle hastalara alternatif sağlık kazandıran kuruluşlar mevcut.


Kimler uygulayabilir?

Doktor tarafından aksi raporlanmadıkça herkes bu yeme biçimini benimseyebilir. Yutma problemi varsa yiyecekleri öğüterek içebilir. Doğadan gelenin bize zararı yok. Ara sıra görülen alerji durumları bile vücudun bu tip beslenmeye alışmasıyla kayboluyor. Amerika'da bağırsak iltihabı olan hastaların tedavisinde bu yöntem kullanılıyor ve sağlıklı yaşam sağlama yüzdesi yüzde yüz...

Yiyeceklerin sıvı ya da kuru şekilde kurutma ya da ısıtma yöntemiyle alınması, sindirim ya da gaz problemi olanlarda çiğ beslenmeye geçiş döneminde yardımcı olur.

Bugünün beslenme şeklinde yüksek asitli, sekeri kızartılmış, katkı maddesi çok, raf süresi beş yıla kadar uzayabilen yemeklerin arasında en masumu ve zararsızı çiğ beslenme türü.


Çiğ beslenmenin yıldızı olarak hangi sebze ve meyveler ön plana çıkıyor?

Listenin üstünde yeşiller yer alıyor. Biz özellikle toprak altında yetişen sebzelerin bile yaprak kısımlarının yemeğe ilave edilmesini öneriyoruz. Çünkü güneş enerjisi ile asıl temas eden yaprak kısımları olduğu için enerjinin en yoğun olduğu kısım kökten ziyade yapraklarıdır. Her türlü yeşil, özelliklede koyu renkli yeşiller kalsiyum açısından zengin. Smoothie'ler için doğal şeker ve çekirdekleri güneş enerjisini absorbe edebilme özelliğine sahip olduğu için özellikle kuru incir öne çıkıyor.

Antioksidan özelliklerinden dolayı ise nar, kızılcık, yabanmersini önemli. Vücudun alkaline seviyesine çok uygun olduğu için zeytin ve zeytinyağını öneriyoruz, pH değeri ile soslarda ve salatalarda ise gözdemiz zeytinyağı. Deniz sebzeleri için susam yağını önerebilirim. Kurutulmuş ya da çiğ deniz yosunlan denizden beslendikleri için mineral açısından oldukça zengindir ve salatalarınızda ayrı bir tat yaratır. Keten tohumu içeriğinde Omega 3 ve B12 ihtiva ettiğinden, özellikle hayvan ürünü içermediklerinden çiğ beslenenlerin gözdelerinden.




Bu beslenme şeklini uygulayanlara bir öneriniz var mı?

Her beslenme seklinin önerdiği gibi su çok önemli. En az 2 litre su içmeyi unutmamak gerekiyor. Burada ayrıntı, içtiğiniz suyun asit değerlerini kontrol etmeniz. Japonya'da her ailenin evinde suyu iyonize eden cihazlar bulunuyor. Son dönemde Türkiye'de de bu aletlerin satışının başladığını duydum. İçtiğiniz kolanın asit değerinin 2.2 olduğunu söylersek ve bir bardak koladan sonra vücudu tekrar asit düzeyinin normale dönmesi için 32 bardak suya ihtiyaç olduğunu düşünürsek kutu mevye suları yerine press meyve sularının bedeninize verilen bir ödül olduğunu söylemeye gerek yok.

Bir öneri de yemek sırasında ve sonrasında su içmemeniz. Tatlıyı yemeklerden önce yemeyi tercih edin .Çünkü şekerli yiyeceklerin asit değeri yüksek olduğundan üzerine yiyeceğiniz çeklerin sebze ve yeşilliklerden oluşan bir çiğ salata ile asit baz dengesini kurarak sindirimi kolaylaştırabilirsiniz.Çok sıcak ve çok soğuk yiyecek ve içeceklerden kaçının. İçeceğinizde buz kullanmayın. Özellikle meyve tüketimini gün içerisinde yapmaya çalışın, akşam yemeğinden sonra meyve ya da tatlı yemekten kaçının. Özellikle karaciğer problemi olanlar dikkat etmeli. Bedeninizin ve ruhunuzun değerini bilerek yaşayın ve aldığınız nefesin farkında olarak beslenin...

Biliniyor ki, canlı gıdalar içlerinde enzim, su, mineral ve enerji barındırıyor. Vücudumuzun pH değeri optimum 7.35-7.50'dir. Vücudun pH değeri düştüğünde yani asidic ortama geçtiğinde hastalıklara kapısı açık anlamına geliyor. Besinlerin doğal halleri ile vücudumuzun pH değeri ortalama aynıdır. Bedenimiz en iyi pH değeri alkaline olduğu zaman çalışıyor. Tüm pişmiş yemekler alkaline değeri düşük, asiditesi yüksek gıdalardır. Diğer bir nokta ise bitkilerin enerji dönüşümü.

Bitkiler su, hava, güneş ve topraktan belirli besinleri fiziksel maddeye dönüştürürler. Bu geçişte enzimler büyük rol oynuyor, insanlar da gıdalardan ihtiyacı olan enerjiyi alır. Canlı yaşayan besinler sindirim için gerekli enzimleri sağlıyor.


Dolayısıyla çiğ beslenme seklinin en önemli getirilen şöyle sıralanabilir:

Çiğ besinler bağışıklık sistemini güçlendirici, hazmı arttırıcı bakteri ve mikro-organizmalar içeriyor.

Fazla kilolardan kurtarıyor ve vücudun kendi öz yapısındaki vücut kitle endeksini buluyor.

Pişirilmiş yiyeceklerle besin değerlerini kaybetmek yerine, raw food ile vücuda alınan besinlerde enerjinin yüksek olması nedeniyle gençliğin devam etmesi sağlanıyor hatta yaşlanma yavaşlatılıyor. Aynı zamanda da bazı yaşlılık belirtilerinin geriye dönüşümü sağlanıyor.

Ciltteki lekeler azalıyor. Pigment hücreleri yenileniyor böylelikle saçlar parlaklık ve canlılık kazanıyor. Ciltteki kırışıklıklar azalıyor.

Sindirim sistemini yormayan enerji değeri yüksek besinlerden ve su yüzdesi yüzde 70'lerde olan çiğ beslenme sekli, karaciğeri ve böbrekleri desteklediğinden kronik hastalıkların önlenmesinde önemli rol oynuyor.

Sağlıklı bir uyku döngi ve sabah uyandığımızı dinç bir bedene sahip olmayı sağlıyor. Besinler canlı tüketildiğinde doyma hissinin daha çabuk gelmesinden dolayı, pişmiş besinlerden daha az tüketiliyor. Başlı başına kendimiz, komşumuz, dünyamız ve canlı olan her şeye saygı duymamız için bir temel hazırlıyor.


En sevdiğiniz yemek sorulunca aklınıza ne gelir? İçi karnabaharla doldurulmuş pişmemiş dolma ya da sarma? Yahut avokadolu çiğ ıspanak çorbası? Sizin için bunlar bir şey ifade etmiyor hatta bir "yemek" gibi bile durmuyorsa o zaman henüz "canlı yiyecek" akımıyla tanışmadınız!

Aslında "raw food", öz Türkçesi'yle "ham (ya da işlenmemiş) gıda", daha anlaşılır haliyle canlı, çiğ besinlerle beslenme yeni bir kavram değil. Ancak yüzyıllardan beri inandıkları birtakım prensiplerle beslenmeyi, hatta yaşamayı gerektiren bu akımı ilk defa bir Türk ile birlikte anıyoruz.


Canlı beslenme uzmanları kaydediyorlar ki:

Canlı beslenme başta kulağa yalnızca bir diyet gibi gözükse de bu tamamen bir yaşam felsefesi. Zira insanın daha canlı, daha enerjik olabilmesi için "canlı" gıdayla beslenmesi gerekiyor. Ama tabii siz canlı deyince kanlı canlı bir et parçası ya da henüz çırpınan bir balık getirdiyseniz gözünüzün önüne tamamen yanıldığınızı söylemek zorundayız. Zira bu noktada mevzu bahis olan "canlı" sıfatı yalnızca sebzeler için geçerli.

Yani öldürülmemiş (117 Fahrenayt ya da 47 derecede ölüyorlar) ve işlemden geçmemiş olmaları gerekiyor. Yalnızca o zaman vücudunuz için gereken enzimleri alabiliyorsunuz. Zaten canlı beslenmenin ilk öğretilerinden biri aynen şöyle: "Çiğ sebzeler enzim bakımından zengindir ve sindirimin gerçekleşmesinde önemli rol oynar." Finlandiya Kuopio Üniversitesi'nde yapılan bir araştırmaya göre ham besinler içerdikleri bakteri ve enzimler sayesinde vücudun toksinlerden arınmasını sağlıyor. Bu sayede özellikle kolon kanseri riskini azaltıyor. 1996 yılında British Medical Journal'da yayımlanan bir makaleye göreyse taze meyvelerin de dahil olduğu diyet programı kalp krizi riskini yüzde 24 azaltıyor.

'' TATLI '' KELİMESİNİ DUYUNCA İÇİNİZMİ GİDİYOR ? TATLIYA ZAAFINIZ MI VAR ? PEKİ ALIN SİZE EN MASUM TATLILIAR..!!


* Elmalı tatlı Bir orta boy elmanın kabuklarını soyduktan sonra ortadan ikiye bölün ve üzerine tarçın serpip fırınlayın. Piştikten sonra üzerine bir tatlı kaşığı ceviz serpin ve bir top diyet dondurma koyup afiyetle yiyin.
* Diyet sütlü güllaç Light süt, tatlandırıcı ve az ceviz veya fıstık ile hazırlanmış güllaçtan bir börek dilimi kadar yiyebilirsiniz.
* Diyet sütlü muhallebi Light süt, tatlandırıcı, az nişasta veya pirinç unu ile pişirip 1 kase sütlü muhallebi oldukça masum bir tatlı olacaktır.
* Meyve salatası Bir kivi/Çeyrek elma/Çeyrek armut/Bir dilim şekersiz konserve ananas/Bir top diyet dondurma
* Meyveli tart Üç tane portakallı diyet bisküviyi sütle ıslatıp, üzerine bir porsiyon meyveyi küçük küçük doğrayın. İki top diyet dondurmayla servis yapın.
* Yoğurt tatlısı Bir küçük kutu light veya probiyotik yoğurda, bir porsiyon kadar sevdiğiniz bir meyveyi ufak küpler halinde doğrayın. Azıcık toz tatlandırıcı katıp üzerine bir avuç sade buğday gevreği serpip, bir tatlı kaşığı kadar kıyılmış badem veya ceviz ekleyin. Bu şekilde buzdolabında bekletip, servis edin.
* Vişne tatlısı Bir su bardağı vişneye, iki top diyet dondurma veya light puding katıp, suda bekletin. Yumuşatılmış iki tane kuru kayısıyı ince ince doğrayıp ilave edin. İnce çekilmiş ceviz içi ve tarçın serptikten sonra afiyetle yiyebilirsiniz. Dilerseniz light bisküvilerin herhangi birini ufalayabilirsiniz.