Bayram Cigerli Blog

Bigger İnfo Center and Archive
  • Herşey Dahil Sadece 350 Tl'ye Web Site Sahibi Ol

    Hızlı ve kolay bir şekilde sende web site sahibi olmak istiyorsan tek yapman gereken sitenin aşağısında bulunan iletişim formu üzerinden gerekli bilgileri girmen. Hepsi bu kadar.

  • Web Siteye Reklam Ver

    Sende web sitemize reklam vermek veya ilan vermek istiyorsan. Tek yapman gereken sitenin en altında bulunan yere iletişim bilgilerini girmen yeterli olacaktır. Ekip arkadaşlarımız siziznle iletişime gececektir.

  • Web Sitemizin Yazarı Editörü OL

    Sende kalemine güveniyorsan web sitemizde bir şeyler paylaşmak yazmak istiyorsan siteinin en aşağısında bulunan iletişim formunu kullanarak bizimle iletişime gecebilirisni

Where I Live

The Muses are doing a Where I Live series and I liked the idea, so I thought I would do a post of my own (yup, I am taking their idea and running with it). I may even make this a reoccurring theme.

Where I live seems like an easy thing to explain. Most people live in one place for months, if not years. In the last 15 years, I have lived in no less than 13 places. Between most of these places have been stints of travel, where I “live” in a hostel or a guesthouse, usually only for about 1 day at a time, sometimes five at most. So I really don’t stay in one place for very long.

However, between all these moves, different job locations and travels, the place I always go back to remains the same. This is where the love is; this is my family; this is “where I live”. 

Graeagle

Rock Creek

Salamander

The Feather River

Grizzly Dome

Pacific Crest Trail

Lupines and Mountains

Snowy Bridge

 Sorry about the heavy picture post but I think in this case, a picture IS worth a thousand words!

The Magic at Enchanted Kingdom

What is Enchanted Kingdom?

Enchanted Kingdom is a 41-acre popular theme park in Laguna, Philippines. The park costs P1.2 billion to build and it was operated by Enchanted Kingdom Inc. Families, friends, students, teachers and businessmen are encouraged to visit the park to enhance camaraderie and solidarity with each other. The theme park was first opened on July 28, 1995.

Activities & Accommodation

The Enchanted Kingdom has various park zones. Each zone has its own attraction and merchandises. The Victoria Pak is the theme’s center attraction and along the way, there are grand carousel, grand era gift shop, souvenir shops and the park’s culinary delights.

The Portabello is where you’ll find the park’s largest river rafting attraction (Rio Grande). The various attractions of the place are Flying Fiesta (Wave Swinger), 4D Discovery Theater (4D Film Theater) and Xtreme Paintball. The merchandises in the place include EK Café, Hotdog booth and Treasure Island Gift.

The Boulderville is a prehistoric theme ideal for kids. Their play facilities include Air Pterodactyl, Bumbling Boulders, Stone Eggs, Triassic Tag, Petreefied House, Rock Quarry and puppet shows. Merchandises in the place include Ice Age ice Cream, Hotdog Kiosk and Stone Age Souvenirs.

The Midway Boardwalk is a considered a carefree zone where you can see mime artists, jugglers and clowns. This is the place where you’ll ride the famous Wheel of Fate, EKstreme Tower Ride (Drop Tower), Bump N’ Splash, Roller Skater (Mini Roller Coaster) and Up, Up & Away (Balloon Ride).

Merchandises in the place include Feltman’s, Harry Houdini’s Magic Shop, Henna Tatoo & Face Painting.

Brooklyn Place is the park’s shopping zone where silent movies are shown. Various attractions here include Funhouse Express, parade at Cobblestone Street and the stimulator Ride (Rialto). The special merchandise that can be bought here is the Five N’ Dime Emporium.

The Spaceport features the first coaster ride in the country. Many people also explore other attractions in the place and that includes Bandstand, Eldar’s Tent, Exodus, Space Shuttle Max, Spaceship Race, Kart Trak and Launch Time. The Jungle Outpost is your replica of the Amazon Jungle. This is where you’ll see Tropics Trading Post, Swan Lake, Safari Shoot Out, the Log Flumes (Jungle Log Jam) and Amazon Hoops.

Rates & Fees

Day Entrance Fees vary depending on the schedule of your visit. A weekday rate usually clocks at P400 and P500 during holidays. This regular pass would include unlimited use of all Park’s rides.

You can also choose to celebrate special occasions at the Park. You just need to contact the sales representative at (632) 830-35-35 or send a mail at birthdays@enchantedkingdom.com.ph Enchanting group packages are available for 25 or more persons. Reservation of the tickets is recommended before the actual date of visit.

How to Arrive at Enchanted Kingdom?

By Public Bus (Jam Linear Transit & JAC Liner): If you live near Santa Rosa Laguna, there are local buses that can take you to and from Enchanted Kingdom. The bus route usually starts at Balibago and travel time lasts for an hour.

By Public Van or by Car: You can also ride a van, a private bus or a car from EDSA Crossing and get ready to spend P60.

GÖZ YANILMASI VİDEOSU









Bu görüntüler, "Göz yanılgısını" anlatması bakımından çok ilginizi çekecek.. Düz Beyaz bir zemin üzerine kartontan yapılan "ŞEYİ" siz "KÜP" olarak göreceksiniz..!! Ancak, görüntüyü yandan izlediğiniz zaman KÜP olarak gördüğünüz ŞEYİN karton parçası olduğu fark edeceksiniz.. Görüntü yeniden tak karşınıza geldiğinde yeniden KÜP olarak göreceksiniz..!!

PROLAKTİN NEDİR PROLAKTİN YÜKSEKLİĞİ




OrtalaPROLAKTİN ("SÜT HORMONU") YÜKSEKLİĞİ (HİPERPROLAKTİNEMİ) ve
GALAKTORE (GÖĞÜSLERDEN SÜT GELMESİ)
Beyinde bulunan ve birçok hormonun salgılandığı hipofiz salgı bezinde üretilerek salgılanan ve lohusalık ve emzirme döneminde süt üretiminden, yumurtlamanın ve böylece adetlerin durmasından sorumlu olan, böylece emzirme döneminde kadını yeniden gebe kalmaktan (belli bir süre) koruyan prolaktin hormonu çeşitli nedenlere bağlı olarak uygunsuz salgılandığında adet döngüsünün düzeninin bozulmasına ve beraberinde göğüslerden süt veya süt benzeri bir sıvının salgılanmasına neden olabilir.

Prolaktin hormonu hipofiz bezi dışında rahim dokusundan da salgılanan ve muhtemelen adet döngüsü üzerinde henüz tam olarak aydınlatılamamış olan başka işlevleri de bulunan bir hormondur.

Prolaktin hormonu gebeliğin 8. haftasından itibaren kanda artmaya başlar. Bu artışın amacı kadını bebek doğar doğmaz emzirebilir duruma getirmektir. Prolaktin hormonu bu amaçla gebelikte meme dokusunun büyümesini uyarır ve memelerde halk arasında ağız (veya ağız sütü) olarak bilinen kolostrum adı verilen ilk sütün üretimini sağlar. Bazı kadınlarda kolostrum memelerden henüz gebelik döneminde salgılanabilir ve bunun normal olduğu kabul edilir.

Kan prolaktini yüksek olan kadınlarda adet düzensizliği sıklıkla saptanırken, beraberinde göğüslerden süt gelmesi yakınması olabilir veya olmayabilir. Bunun belirleyicisi bir yandan yükselmenin ne kadar zamandan beri var olduğu, öte yandan kadının meme dokusunun prolaktin hormonuna duyarlılığıdır. Gebelik döneminden uzak bir kadının meme dokusunun kan prolaktin yüksekliğine süt üretimiyle cevap vermesi gebelik ve emzirme döneminde olduğu kadar kolay değildir.

Öte yandan göğüslerinden bariz süt gelme şikayeti olan kadınlarda bazen prolaktin hormonu ölçümleri normal bulunabilmektedir. Bunun muhtemel nedeni günümüz laboratuvar yöntemleriyle ölçülemeyen (veya rutin olarak ölçülmeyen) ancak güçlü süt yapıcı özellikleri olan bazı prolaktin hormonu alt türlerinin bulunmasıdır.

Prolaktin Hormonu Neden Yükselir?

Prolaktin hormonunun emzirme dönemi dışında kendiliğinden uygunsuz bir şekilde salınımına neden olan durumlar net olarak belirlenmiş değildir ve çoğu durumda araştırmalar sonuçsuz kalır.

Bunun yanında göğüs bölgesine rastlayan şiddetli darbeler, bu bölgeye uygulanan büyük ameliyatlar, uzun süreli ruhsal stres, meme uçlarının sürekli olarak uyarılması (kadının sürekli olarak memelerinden süt gelip gelmediğini kontrol etmek için sıkması belli bir süre sonunda gerçekten süt akışının başlamasına neden olabilir!), bazı karaciğer ve böbrek hastalıkları, prolaktin hormonunun yükselmesine neden olabilmektedir.

Yine depresyon için kullanılan ilaçların bazıları,
hipertansiyon tedavisinde kullanılan ilaçların bazıları, östrojen hormonu kullanımı, doğum kontrol hapları ve diğer bazı ilaçlar yan etki olarak prolaktin yükselmesine neden olabilmektedirler.

Hormonal dengesizlikler de prolaktin yükselmesine neden olabilmektedir. Bunlar arasından özellikle tiroid bezinden salgılanan hormonların yetersiz olması (hipotiroidi) prolaktin yükselmesine neden olan ve nispeten sık görülen bir durumdur. Bu nedenle kan prolaktin hormonu ölçümüne sık görülen bu hastalığın ortaya çıkarılabilmesi için TSH adı verilen hormon ölçümü mutlaka eklenir.

Prolaktin hormonu hipofiz bezinden salgılanan ve buradaki salgısı da hipofizin hemen üstünde yer alan hipotalamus bölgesi tarafından kontrol edilen bir hormondur. Bu nedenle hipofiz veya hipotalamusun tüm hastalıklarında kan prolaktin hormonu yükselebilir.

Hipofizde Kitleye (Hipofiz Adenomu) Bağlı Olarak Prolaktin Hormonu Yükselmesi

Hipofiz bezinden prolaktin hormonu salgısı yapan hücreler bazı durumlarda kontrolsüz bir şekilde çoğalabilmekte ve bu çoğalan hücrelerden vücudun ihtiyacından daha fazla prolaktin hormonu salgılanmaktadır. Çoğalan bu hücreler bazı durumlarda ufak kitlesel oluşumlara dönüşebilmektedir. Adenom adı verilen bu kitleler çoğu durumda hipofizin ve beynin diğer bölgelerini olumsuz yönde etkilememekte, çok ender bazı durumlarda ise büyüyerek çevre dokulara (özellikle görme sinirine) etki ederek çeşitli sorunlara neden olabilmektedir.

Prolaktin Hormonu Yükselmesi Ne Gibi Belirtiler Yapar?

Hiperprolaktinemi sorunu olan bir kadında en sık görülen belirti memelerden kendiliğinden süt gelmesi (galaktore) ve özellikle gecikmeler şeklinde adet düzensizliğidir. Ancak hiperprolaktinemi ara kanamaları, sık adet görme, adet kanamasının azalması ve diğer tüm adet düzensizliklerine de neden olabilir. Adet düzensizliğinin en muhtemel nedeni adet döngüsünde yumurtlamanın olmamasıdır.

Yumurtlamanın olmaması kadında gebe kalamama sorunu ortaya çıkarabilir. Gebe kalamama nedeniyle başvuran kadınlarda yapılan araştırmalarda %5-10 oranında prolaktin hormonu yüksekliği saptanabilmektedir.

Prolaktin hormonu yüksekliği bir hipofiz adenomuna bağlı olduğunda yukarıdaki belirtilere ek olarak baş ağrıları ve görme bozuklukları ortaya çıkabilmektedir. Bu iki belirti hiperprolaktinemi sorunu olan kadınlarda oldukça ender görülür.

Tanı İşlemleri

Adet düzensizliği, gebe kalamama, göğüslerden emzirme dönemi dışında süt gelmesi şikayetlerinden herhangi biri veya birkaçı ile başvuran kadınlara doktorlar tarafından kanda prolaktin hormonu istenir.

Hiperprolaktinemi tanısı alan bir kadında hormon düzeyi belli bir seviyenin üzerinde (bu seviye doktordan doktora ve hastanın durumuna göre değişebilir) bulunduğunda genellikle hipotalamus ve hipofizi görüntüleyen bir yöntemle bu bölgede bir sorun olup olmadığı araştırılır. Bu incelemenin amacı kadında hipofiz adenomu bulunup bulunmadığının ortaya konması ve bölgede hiperprolaktinemi sorununa neden olabilecek diğer ender durumların araştırılmasıdır.

Görüntüleme yöntemi olarak basit bir sella tursika ("sella turcica") (kafa içinde hipofizin bulunduğu anatomik bölge) röntgeni istenebileceği gibi, adenom şüphesinin yüksek olduğu durumlarda daha hassas, ancak maliyeti daha yüksek olan BT (tomografi) veya MR (manyetik rezonans) incelemeleri gerekebilir.

Tedavi

Prolaktin hormonu yüksekliğinin yarattığı sorunlar farklı olabileceğinden tedavi şekilleri de farklıdır.

Özellikle galaktore (göğüslerden süt gelmesi) durumunda kan prolaktin hormonu ölçümü birkaç kez alınan kan numunelerinde normal bulunsa bile, hiperprolaktinemi kabul edilerek tedavi etmek uygun bir yaklaşım olarak görülmektedir. Yazının başında anlatıldığı gibi prolaktin hormonunun bazı alt türleri laboratuvar ölçümlerine yansımamakta, böylece gerçekte prolaktin hormonu yüksek olan bir kadının prolaktini "normal" bulunabilmektedir. Ancak bu çok ender görülen bir durumdur.

Tiroid beziyle ilgili bir sorun saptandığında tedavi bu bölgeye yönlendirilir.

Prolaktin Seviyesini Düşüren İlaçlar

Bu ilaçlar hipofiz bezinde prolaktin üreten hücrelere direkt etkiyle üretimi azaltırlar ve ağızdan kullanılan, vajinal uygulanan veya kalçadan enjeksiyon şeklinde uygulanan şekilleri vardır.

Tedaviye başlamadan önce genellikle yukarıda anlatılan ve prolaktin hormonunun yükselmesine neden olabilecek dış etkenler saptanır ve giderilmeye çalışılır (ilaç kullanımı, meme uçlarının sürekli sıkılması gibi).

Sorun gebe kalamama olduğunda genelde prolaktin seviyesini düşüren ilaçlar ve bazen beraberinde yumurtlamayı sağlayıcı ilaçlar kullanılır.

Sorun göğüslerden süt gelmesi olduğunda prolaktin seviyesini düşüren ilaçlardan faydalanılır.

Sorun adet düzensizliği olduğunda yine prolaktin seviyesini düşüren ilaçlardan faydalanılır. Çocuk istemeyen bir kadında böyle bir durumda yalnızca belirtiyi ortadan kaldıran, yani adet kanamalarını düzene sokan ilaçlardan da faydalanılabilir.

Tesadüfen saptanan ve belirtiye neden olmayan hafif prolaktin yükselmelerinde genellikle tedavi gerekmez. Belli aralıklarla takip edilir.

Hipofiz Adenomunun Tedavisi

Görüntüleme yönteminde adenom saptandığında öncelikle adenomun bası belirtileri yaratıp yaratmadığı araştırılır.

Adenomlar iyi huylu tümörlerdir, kanserleşme eğilimi göstermezler ve genellikle çok yavaş büyürler ve hatta çoğu durumda küçülme eğilimindedirler. Otopsilerde hiçbir şikayeti olmadığı bilinen kadınlarda bile %1-5 oranında hipofiz adenomuna rastlanabilmektedir.

Hipofiz adenomlarının çapları bir santimetreden küçük olanlara mikroadenom, büyük olanlara makroadenom adı verilmekle beraber önemli olan adenomun boyutu değil çevre dokulara baskı yapıp yapmadığı, büyüme ve hormon salgılama hızıdır.

Hipofiz adenomunun yaptığı basının yaygınlık derecesi genellikle görüntüleme yöntemine net olarak görülmekle beraber görme sinirine bası varlığını araştırmak amacıyla görme alanı muayenesine sıklıkla başvurulur.

Adenomların büyük kısmı prolaktini düşürücü ilaçlarla tedavi edilebilir niteliktedir. Bu ilaçlar hücrelerin sayıca çoğalmasını etkili bir şekilde önleyebilmektedirler ve artık burun yoluyla tümörü çıkarma şeklinde gerçekleştirilen ameliyatlara oldukça ender başvurulmaktadır. Özellikle şiddetli belirtilere neden olan (şiddetli baş ağrısı, görme alanının çok daralmış olması) veya hızlı büyüme eğilimi gösteren adenomlarda ameliyat gerekebileceği göz önünde bulundurulmalıdır.

Takip

Hiperprolaktinemi belirtileri ilaçla giderildikten sonra doktorun belirlediği aralıklarla düzenli olarak kan prolaktin ölçümlerine devam edilir. Adenom varlığında yine belli aralıklarla görüntüleme yöntemleri ve görme alanı muayeneleri tekrarlanır.

Takip tedavinin ilk aylarında daha sık aralıklarla yapılırken, hormon seviyelerinin yükselme eğiliminde olmadığı durumlarda takiplerin arası giderek açılır.

Gebelik döneminde takipte kanda prolaktin hormonu doğal olarak yükseldiğinden bu hormonun ölçümü takipte kullanılmaz.

HEMOROİD (BASUR) BELİRTİLERİ VE HEMOROİD TEDAVİSİ

HEMOROİD - BASUR

Hemoroid:Anüs içinde toplardamarlar bulunur ve çeşitli sebeplerden dolayı bu damarların içindeki basınç artar. Damarın yapısı genişlemeye müsaittir. Bu yüzden damarlar artmış basıncı dengelemek için genişlerler ve makat bölgesinden dışarı çıkarlar. Dışarı sarkmış bu damar yumakları kırmızı-mor renktedir. Sık sık kanamaya sebep olur. Kanamanın sebebi bu damarların tahrip olması sonucu delinmesidir.

Normalde doğan her canlıda kalın bağırsağın dışarı açılan en son kısmında damar ağları mevcuttur. Anüs (makat) ve rektumda (kalın bağırsağın en son bölümü) bulunan ve hemoroidal damarlar denilen bu damar ağlarının vücudumuzda çok önemli görevleri vardır.

Aşağıda bu görevler sıralanmıştır;

- Normalde bu damar ağlarında biriken kan anüsün (makatın) tam kapanmasını sağlar. Böylelikle hemoroidal damarlar, kişi istemli olarak anüsü kontrol eden kaslarını kasmadığı halde, dışkılama kontrolünün sağlanmasına yardımcı olur.

- Anüsü çevreleyen kas kitlesinin (sfinkter) üzerinde koruyucu bir yastık tabakası işlevi sağlar. Dışkı anal kanaldan (makat)geçerken bu kasların direkt olarak dışkı ile teması hemoroidal damarlar ile korunur. Böylelikle her dışkılamada bu kasların hasar görmesi engellenmiş olur.

- Dinlenme ve uyku halinde anüsü (makat) tam kapatarak dışkının kilodu kirletmesine engel olur.

Hemoroidal damarlar yerleşim yerine göre eksternal (dış) ve internal (iç) olarak ikiye ayrılmaktadır.


Anal Kanal ve Hemoroidal Damarlar

- Eksternal (dış) hemoroidler anüsün çevresinde gelişir ve ince bir deri ile kaplıdır..

- İnternal (iç) hemoroidler anüsün içinde gelişir.

HEMOROİD HASTALIĞI NEDİR ?

Bazı kişilerde anüs (makat) ve rektum (kalın bağırsağın son bölümü) çevresinde bulunan hemoroidal damarlar aşırı derecede genişler ve anüsten dışarıya taşarlar. Örneğin Kabızlık şikayeti olan bireylerde dışkı sertleşir ve dışkılama işlevi zorlaşır. Birey bu sert dışkıyı boşaltmak için aşırı ıkınma ve zorlanmaya gerek duyar. Bu sırada anal kanalı örten tabaka ve damarlar zedelenir. Bu da damarlarda genişleme ve şişmeye neden olur. Damarlardaki bu genişleme ve şişmeye hemoroidal hastalık ya da kısaca hemortoid denir. Bu durumda damarlar normal işlevlerini yapamazlar ve bazen de ciddi şikayetlere neden olurlar. Bu belirti ve bulgular hangi hemoroidal grup hastalandı ise ona göre farklılık gösterir.


Makat dışına çıkan hemoroid memeleri

Eksternal (dış) hemoroid anüsün çevresinde gelişir ve ince bir deri ile kaplıdır. Eğer bu damarların içinde bir kan pıhtısı oluşursa oldukça ağrılı olur. Hasta, makadının hemen yanında eline sert ve ağrılı şişliğin (memelerin) geldiğini söyler. Yırtıldıkları zaman kanama şikayetine neden olur.

İnternal (iç) hemoroid anüsün içinde gelişir. Ağrısız kanama en önemli belirtisidir. Bazen iç hemoroidler dışkılama sırasında anüsten (makattan) dışarı çıkarlar ve hasta eline bir şişlik geldiğinden şikayet eder. Buna ek olarak dışkılama sırasında dışarı çıkan ve içeri girmeyen iç hemoroidler ağrıya neden olabilir.

HEMOROİDAL HASTALIĞIN NEDENLERİ

Kesin nedeni bilinmemekle birlikte insanın, diğer canlılardan farklı olarak ayakta dik durması, makattaki toplardamarlara (anüsteki venlere) büyük bir basınç ve hacimde kan dolmasına neden olmaktadır. Bu da hastalığın gelişmesini kolaylaştıran bir etkendir.

Önemli diğer bir nedeni, beslenme alışkanlığıdır. Batı toplumunda 20. yüzyıldan itibaren endüstrinin gelişmesiyle beslenme alışkanlığı da değişmiştir. Sonuçta diyetteki lifli (posalı) yiyecekler azalmıştır. Oysa vücutta sindirilemeyen lifler, emilinceye kadar kitlesinin 30 katı kadar su çekmekte böylece bu kitlenin sindirimi zorlaşmaktadır. Böylelikle, kolay, zorlamadan ve ıkınmadan dışkılama yapılabilir. Aksi takdirde ıkınma ve zorlama bu bölgedeki basıncı daha artırır. Bunun sonucunda hemoroidal hastalık gelişebilir. Diyetsel lifli besinlerin kullanılmaması durumunda, hemoroid hastalığının görülme sıklığı da artmaktadır.

Çoğu insan, hemoroidi olmasına rağmen alışkanlıklarını değiştirmemektedir. Dışkılama alışkanlığının düzenli olmaması, dışkının sertleşmesine neden olur. Dışkılama sırasında ıkınma, tuvalette uzun zaman beklenmesi bu damarlardaki genişlemeyi arttırır. Katı ve sert olan dışkının makattan geçmesi sırasında bu damarlarda hasar oluşur. Bu nedenle de ağrı ve bazen de kanama meydana gelir.

Dışkılama alışkanlığını düzenlemede diğer önemli bir etken de içilen su miktarıdır. Günde en az 8-10 bardak su içilmesi gereklidir. Az miktarda su içmek kabızlığa neden olabilir. Kabızlık da ıkınmaya neden olacağı için hemoroide ait şikayetler artabilir.



Buna ek olarak hastalığın şiddetlenmesine neden olan faktörler şunlardır:

- yaş

- kronik (uzun süreli) Kabızlık veya ishal

- hamilelik

- genetik nedenler (kalıtsal)

- dışkılamayı kolaylaştıran ilaçların (laksatiflerin ve lavmanların) sık kullanımı

- dışkılamak için zorlu ve uzun süreli ıkınmalar

- tuvalette uzun zaman oturulması (gazete, kitap okunması, vb)

- ağır yük kaldırılması

- hastalığın şiddetlenmesine neden olan besin maddelerinin tüketilmesi (alkol, baharatlı yiyecekler)

Nedeni ne olursa olsun bu damar ağlarını (makat kanalındaki toplar damarları) destekleyen dokular gerilir ve sonuçta bu damarlar genişler, çevre destek dokusu ve duvarları incelir ve kanama meydana gelir. Eğer gerginlik artar, basınç devam ederse incelmiş olan bu damarlar makattan dışarı çıkarlar.

HASTALIĞIN BELİRTİLERİ NELERDİR ?
Dışkılama (büyük abdest yapma) esnasında kanama

en önemli belirtisidir. Sıklıkla damla damla burun kanaması gibi taze parlak kırmızı renktedir. Dışkının üzerine ve temizlik sırasında kan fark edilebileceği gibi tüm tuvalet kan ile kirlenebilir. Genelde kanama ağrısızdır.

Dışkılama (büyük abdest yapma) esnasında makatın dışarı çıkması, ele gelen şişlikler.

Hasta makattan dışarı doğru çıkan yumuşak bir şişlikten, kitleden şikayet eder. Bazı hastalar bu dışarı çıkan şişliği makat içine doğru içeriye geri itebilirler.

Anal bölgede (makatta) kaşıntı

Hemoroidal damarların normal işlevlerini yapamaması ile makat bölgesinin hijyeni de bozulur. Makatın tam kapanmaması ile dışkı ve akıntı kaçağı olur. Buna bağlı kaşıntı ihtiyacı oluşur.


Ağrı

Hastalar bu şikayetlerini tam olarak ifade edemezler. Sancı, sızlama veya yanma şeklinde bir his olarak tanımlayabilirler. Özellikle dış hemoroidlerin tromboze (damar içinde kan pıhtısı oluşması) olması şiddetli ağrıya neden olur.

Sürekli olarak anal kanalın (makatın) dışında kalan ve dokunulduğunda ağrılı olan şişlikler

İç hemoroidlerin makattan dışarı sarkması sonucu gelişebileceği gibi dış hemoroidlerin tromboze olması ile de ortaya çıkabilir.

Kilodun akıntı , kanama veya dışkı ile kirlenmesi

HEMOROİD HASTALIĞINDA KLİNİK MUAYENE NASIL YAPILIR ?

Anamnez:(hastalık hikayes)i: Doktor hastanın şikayetlerini dikkatle dinler. Bu görüşmenin amacı hastaya ait özellikler ve hastalığın seyrini ortaya koymaktır. Hastanın diyet şekli, dışkılama ve tuvalet alışkanlığı, hastalığın şiddetlenmesine neden olabilecek etkenler ve ailesel hikayesi değerlendirilir.

Muayene: Hastanın utanmasına neden olmayacak bir ortamda yapılmalıdır. Bu muayene sırasında doktor makat bölgesini ve kalın bağırsağın son kısmı olan rektumu da parmakla muayene etmesi gerekir. Bu şekilde ayırıcı tanıda akla gelebilecek diğer hastalıkların varlığı da araştırılır.


Endoskopik muayene (Anoskopi-Rektosigmoidoskopi-Kolonoskopi): Kalın bağırsağın içini örten tabakanın direkt gözle incelenmesine endoskopi denir. Bu işlem sadece makat için yapılırsa anoskopi, rektum ve sigmoid kolon için yapılırsa rektosigmoidoskopi ve tüm kalın bağırsak için yapılırsa kolonoskopi denir.

Dışkıdan kan gelmesi şikayeti olan bir hastada ayırıcı tanı için en az rektosigmoidoskopi yapılmalıdır. Aksi takdirde kanamaya neden olabilen diğer hastalıklar gözden kaçabilir. Örneğin dışkılama sırasında kanamaya neden olan erken evredeki bir kalın bağırsak kanserinin farkına varılmazsa ve hemoroid hastalığı diye yanlış tedavi edilirse, ileride ciddi sağlık sorunlarına neden olabileceği unutulmamalıdır. Bu nedenle ayırıc tanı için mutlaka endoskopik tetkiklerden yararlanılmalıdır.


Fleksibıl sigmoidoskopi işlemi
HEMOROİD HASTALIĞI HANGİ HASTALIKLAR İLE KARIŞIR ? AYIRICI TANININ ÖNEMİ NEDİR ?

Makattan kan gelmesine neden olan tüm makat ve kalın bağırsak hastalıklarını ayırıcı tanıda düşünmek gerekir.

Bir çok rahatsızlık ilk belirti olarak dışkılama sırasında kanama ile ortaya çıkabilir. Kalın bağırsak kanseri (kolon ve rektum kanseri), kalın bağırsak Polipleri, hemoroidal hastalık (basur mayasıl hastalığı), makat ağzında çatlak (Anal Fissür), iltihaplanma (apse), fistül oluşumu, iltihabi bağırsak hastalığı (Ülseratif kolit ve Crohn Hastalığı), Bağırsak Sarkması (prolapsus), Dışkı Kaçırma (inkontinans), Kaşıntılı Makat hastalığı, irritabıl bağırsak sendromu, Cinsel Yolla Bulaşan Hastalıklar ve daha bir çok durum bu bölgeyi etkileyebilir. Bu nedenle ayırıcı tanı çok önemlidir ve uzman bir doktor tarafından yapılmalıdır

HEMOROIDLER KANSERE NEDEN OLURLAR MI ?

Hayır. Hemoroid ve kanser arasında ilişki yoktur. Fakat kanserin belirti ve bulguları hemoroid hastalığının belirti ve bulgularına benzer.

Hemoroid belirtileri, kolon kanserleri ve diğer sindirim sistemi hastalıklarının belirtilerine benzediğinden dolayı şikayetler olduğunda önce bir doktor tarafından değerlendirilmesi gerekmektedir. Başkalarının kullandığı ilaçlar veya gelişi güzel doktor kontrolünde olmadan eczanelerden temin edilen ilaçlar zaman kaybına neden olabilir.

HEMOROİDLER NASIL TEDAVİ EDİLİR ?

Tedavinin doktorun önerileri doğrultusunda yapılması gerekmektedir. Aşağıda, hastalığın tedavisinde kullanılan yöntemlerden kısaca bahsedilmektedir.

Tedavi yöntemine karar verirken:

1- Hastalığın etkilediği bölge (iç dış hemoroidal hastalık)

2- Hastalığın evresi

3- Şikayetlerin şiddeti, göz önüne alınarak karar verilmelidir.

İNTERNAL (İÇ) HEMOROİDLERİN TEDAVİSİNDE KULLANILAN YÖNTEMLER

Hastaya hemoroidal damarlar ve fonksiyonları hakkında bilgi verilmelidir. Daha sonra hastalığın şiddetine ve evresine göre tedavi yöntemlerinden bahsedilir.

Konservatif (Koruyucu) tedavi

Hastaya bazı önerilerde bulunulur. Bu konservatif öneriler ile bir çok hasta herhangi bir girişime veya ameliyata gerek duymadan iyileşir.

- Dışkılama alışkanlığının düzenlemesi

Düzenli dışkılama alışkanlığı tedavi için önemlidir. Tuvalette uzun zaman oturma (sigara içme, gazete okuma v.b.) ve aşırı ıkınmalardan kaçınma. Hemoroidal damarlardaki gerginlik ve basıncı azaltır ve böylece hemoroidlerin makattan dışarı çıkmaları önlenebilir

- Hijyenik şartların sağlanması

Dışkılama sonrası makat bölgesinin tahriş edilmeden temizlenmesi gerekir

- Dışarı çıkan hemoroid memelerinin içeriye geri itilmesi

Dışkılama sırasında makattan dışarıya doğru çıkan hemoroidal şişliklerin (memelerin-pakelerin) tekrar geri itilmesi gerekir. Aksi takdirde dışarıda kalan hemoroidal memeler ağrı, kanama ve iltihaplanmaya neden olabilir.

- Diyetin düzenlenmesi

Yemeklerdeki lifli (posalı) gıda oranlarının artırılması ve düzenli dışkılama alışkanlığı edinilmesi yardımcı olabilir. Yemeklerdeki meyve-sebzelerin arttırılması ve yemeklerin üzerine kepek tozu eklenmesi dışkılama alışkanlığının düzelmesine yardımcı olabilir. Diğer önemli bir konu da yeterli su içilmesidir. Günde en az 10-12 büyük bardak su içilmesi gerekir. Meyve suyu, kahve, çay su yerine geçmez.

- Oturma banyosu

Günde birkaç kez, ılık bir suda 10 dakika oturmak semptomları (belirtileri, şikayetleri) azaltır. Oturma banyosundan sonra makat bölgesinin ıslak bırakılmaması ve kuru tutulması gerekir. Bu tedaviyle en şiddetli hemoroidlerde bile 2-7 gün içinde ağrı azalır ve makat etrafında ele gelen sert şişlikler 4-6 hafta içinde geriler.

- Krem-Pomad uygulamaları

Hemoroidal hastalığın tedavisinde kullanılan bir çok pomad vardır. Doktorunuz hastalığın durumuna göre size bir pomad tavsiye edebilir.

- Flebotropik ilaçlar

Makat bölgesindeki damarların kan akımını kontrol eden ve aşırı şişmesini önleyen, hemoroidal hastalığın kısa zamanda normal hale dönmesini kolaylaştıran ilaçlar vardır. Bu ilaçlar doktor kontrolünde kullanılmalıdır

Girişimsel Yöntemler

Konservatif yöntemlere ek olarak erken evre hastalığı olanlarda girişimsel yöntemlerden yararlanılır.

1) Lastik Bant Yöntemi ile Bağlama ( Band Ligasyon)

İç hemoroidlerin tedavisinde kullanılır. Dışarı doğru sarkan ve kanayan hemoroid pakelerinde uygulanır. Hemoroid pakelerinin (keselerinin) köklerinden bağlanması oldukça iyi bir yöntemdir. Basit bir uygulamadır ve günübirlik poliklinik şartlarında yapılabilir. Hemoroid ve bant birkaç gün içinde kendiliğinden düşmekte ve yara bir iki hafta içinde iyileşmektedir. Bu uygulama sonrası bazı hastalarda rahatsızlık hissi ve kanama görülebilmektedir.


Band Ligasyon Uygulaması
2) Enjeksiyon (Skleroterapi)

Makattan dışarıya çıkmayan ve kanama şikayetine neden olan internal (iç) hemoroidlerin tedavisinde kullanılmaktadır. Hemoroidal damarlar içine bir sıvı (fenol solüsyonu) enjekte edilir. Böylece kanama önlenebileceği gibi damar genişlemesi ve dışarıya doğru sarkması da engellenebilir


Skleroterapi Uygulaması
3) Isı ile Koagülasyon

Makattan dışarıya çıkmayan ve kanama şikayetine neden olan internal (iç) hemoroidlerin tedavisinde kullanılmaktadır. Bir ışık kaynağı yardımı ile şikayete neden olan hemoroidal damarların üzerinde ısı uygulaması ile kanama önlenir ve hemoroidal pakelerin küçülmesi sağlanır.


Isı Uygulaması - İnfrared Koagülasyon Uygulaması

Bu son iki metod ağrısız uygulamalar olup her ikisinin de birbirine üstünlüğü yoktur.

Yukardaki her üç uygulamadan sonra hafif, orta derecede künt bir ağrı olabilir. Bu tedaviler sonrasında tuvalete gitme hissi olabilir. İşlem sonrası ağrı tekrar hissedilebilir. Doktor ağızdan kullanılan ağrı kesici bir ilaç verebilir. Aspirin kanamayı arttıracağı için ilk bir haftalık süre kullanılmamalıdır. Bunun yerine etken maddesi asetaminofen veya ibuprofen olan analjezikler (ağrı kesiciler) kullanılabilir. Lokal etkili anestezik (ağrı giderici) pomadlar da ağrının giderilmesinde yararlı olabilir. Ilık oturma banyosu (10-15dk) rahatlama sağlayabilir.

Bu üç tedavi yöntemi ile her seferinde bir veya iki hemoroidal damar tedavi edilir. 3 5 hafta aralıklarla bir kaç kez daha aynı işlemin yapılması gerekebilir.

Ameliyat ile tedavi

Kanamaya neden olan ve makattan dışarı sarkan pakeler yani ele gelen memeler cerrahi işlem ile çıkarılır veya makat içine tespit edilirler. Uzun süreli ve konservatif yöntemlere cevap vermeyen hemoroid hastalığının tedavisinde en iyi yöntemdir. Hemoroidektomi ameliyatı, şikayetlere neden olan hastalıklı hemoroid pakesinin çıkarılması işlemidir. Hemoroidektomi, anestezi (narkoz) ve hastanede yatmayı gerektirebilir.


Kapalı Hemoroidektomi Uygulaması

Hemoroid pakelerinin (memelerin) açık veya kapalı bir cerrahi yöntemle çıkarılabileceği gibi stapler adı verilen özel bir cihazla da yapılabilir. Bu yöntem açık cerrahi yönteme göre daha ağrısız bir yöntem olup hastaların kısa sürede eski aktiviştelerine dönmelerini sağlar.


Stapler Hemoroidektomi Uygulaması
HEMOROİD TEDAVİSİNDE LAZER İN YERİ

Hemoroid tedavisinde lazerin kullanımının bir yararı yoktur. Aksine maliyeti arttırma gibi bir dezavantajı mevcuttur. Tıpta lazer beyin ve göz hastalıklarının tedavisinde başarılı olarak kullanılmaktadır. Aslında lazer ile hemoroid tedavisi pek yapılmamaktadır. Halk arasında lazer olarak bilinen hemoroid tedavisi aslında ısı (koagülasyon) tedavisidir.

EKSTERNAL (TROMBOZE) HEMOROİDLERİN TEDAVİSİ (İÇİ PIHTI İLE DOLU DIŞ HEMOROİD)

Tromboze (kan pıhtısı ile) eksternal (dış) hemoroid, anüs (makat) kenarında bulunan hemoroid pakelerinden birinin veya bir kaçının içinde pıhtı birikimi ile olur. Bunlar makat (anüs) etrafında cilt altında mavi renkli kabarıklıklar olarak görülür ve elle hissedilebilir. Genellikle orta derecede ağrı, şiddetli ağrı, kaşınma ve rahatsızlık hissine neden olabilir.



Tromboze Eksternal Hemoroid
TEDAVİ

Hastanın şiddetli ağrı şikayeti var ise hemoroid pakesinin içindeki pıhtıyı boşaltmak gerekir. Bu nedenle bölgesel anestezi (lokal anestezi) altında hemoroid pakesi üzerindeki deri kesilip içindeki pıhtı çıkarılmalıdır. Yara açık bırakılabileceği gibi bir dikiş ile de kapatılabilir. Yapılan pansuman ile kanama ve dışarı akıntı önlenir.


Tromboze Eksternal Hemoroid Tedavisi
TEDAVİ SONRASI BELİRTİLER VE KORUNMA

Lokal anestezi sonrası ağrı tekrar hissedilebilir. Doktor ağızdan ağrı kesici bir ilaç verebilir. Aspirin kanamayı arttıracağı için ilk bir haftalık süre kullanılmamalıdır. Bunun yerine etken maddesi asetaminofen veya ibuprofen olan analjezikler (ağrı kesiciler) kullanılabilir. Lokal (yerel) etkili anestezik pomadlar da (kremler) ağrının giderilmesinde faydalı olabilir. Hastanın, günün geri kalan bölümünü dinlenerek geçirmesi uygundur. Aşırı aktivite, şikayetleri artırabilir. Yapılan cerrahi müdahale sonrası, bir miktar kanama normaldir. 12-24 saat sonra pansuman açılır ve ılık oturma banyosu yapılır. Eğer pansumanı kaldırmak ağrılı oluyorsa pansuman ılık suya oturduktan sonra açılır. Eğer yarada hala kanama varsa bir pansuman ile kapatılır ve doktora müracaat edilir. Ilık oturma banyosu günde iki kere 10 ar dakika yeterlidir.Oturma banyosu sonrasında makat etrafını iyice kurutmak gerekir. Havlu veya saç kurutma makinesi kullanılabilir. Fakat bu bölgenin aşırı sıcağa maruz kalmamasına dikkat edilmelidir.

Yaranın iyileşmesi 2-4 haftada olur. Kaşıntı, az miktarda kanama veya akıntı çok fazla değilse dikkate alınmaz. Anal bölge temizliği (hijyeni) önemlidir. Her dışkılama sonrası temizlenmesi gerekmektedir. 7-14 gün sonra yaranın kontrolü için muayene olmak gerekir.

CERRAHİ TEDAVİNİN RİSK VE KOMPLİKASYONLARI (YAN ETKİLERİ)

Hemoroid hastalığında cerrahi tedavi güvenle yapılabilir. Fakat ender de olsa bazı riskler ve kompliklasyonlar görülebilir.

Bunlardan bazıları cerrahi tedaviye bazıları da anesteziye aittir. Anesteziye ait olanlar anestezi doktoru ile konuşarak öğrenilebilinir.

Cerrahi tedaviye bağlı gelişebilenler ise şöyledir:

- Ameliyat sonrası dönemde bir süre dışkılama yaparken ağrı ve batma hissi olabilir.

- Yara yerinden iltihabi akıntı olabilir.

- Ameliyat sırasında veya sonrasında kanama olabilir. Bu kanamaya bağlı tekrar ameliyat gerekebilir.

- Ender olarak ameliyat sonrasında anal kanalda (makat) darlık oluşabilir. Bu durumda hastanın dışkılama zorluğu gözlenir.

- Ameliyat sonrası dışkılama alışkanlığında değişiklik ve dışkı kontrol mekanizmalarında bozulma olabilir. Zaman içinde düzelme gözlenir.

- Hemoroid hastalığı cerrahi tedaviden sonra tekrarlayabilir. Tekrarlamaması için yüksek lifli diyet tercih edilmelidir.

NELERE DİKKAT EDİLMELİDİR ?

Aşağıdaki sorunlardan biri olduğunda doktora başvurulması gerekir.

- Ağrı kesicilere rağmen geçmeyen ağrı

- Tedavi sonrası artan ağrı

- Ateş, üşüme, titreme

- Yara yerinden iltihabi akıntı (cerahat içeren akıntı)

- Pansuman yapılmasına rağmen durmayan kanama

- İdrar yapmada zorluk

- Üç gün üst üste dışkılama olmaması

- İshal (diyare) : 24 saat içinde 3 den fazla sulu dışkılama

- Bulantı, kusma

HEMOROİDAL HASTALIĞA AİT ŞİKAYETLER NASIL ÖNLENEBİLİR ?

- Kabızlığın önlenmesi

- Bol miktarda posalı (lifli) gıda almak. (aşağıda posalı diyet hakkında bilgi verilmiştir)

- Bol su içmek (günde 8 10 bardak)

- Dışkılama ihtiyacı hissedildiğinde, ertelemeden, dışkılamak. Ertelenmesi ıkınmaya neden olabilir

- Tuvalette çok zaman harcamamak. Uzun süre oturma ve ıkınma, şikayetleri arttırır.

- Düzenli fiziksel aktivite sindirime yardımcı olur

- Tuvalet sonrası anal bölge (makat) temizliğine dikkat etmek. Aşırı temizleme oradaki deriyi tahriş eder. Bu bölgenin nemli ıslak kalmamasına dikkat etmek

FİBER (POSALI YİYECEKLER / LİFLİ GIDALAR) HAKKINDA BİLGİLER

Fiber (lifli ürünler = posalı gıdalar) yemeklerle alınan bitkilerin sindirilemeyen bölümleridir. Diğer gıdaların sindirim sistemi içinde hareket etmesini sağlar ve tuttuğu su ile dışkıyı yumuşatır ve kolay atılımını sağlar.

Fiberler iki yolla vücuda girerler.


1) Çözünebilen fiberler:

Su içinde jelatinöz (jöle kıvamında) bir maddedir. Dışkıyı yumuşatır ve düzenliliği sağlar. Yulaf, fasulye, bezelye, meyve çeşitleri ve psyllium içeren ürünler iyi birer kaynaktır.

2) Çözünmeyen fiber:

Suda çözünmezler ve sindirim sisteminizden hızlı geçerler ve geniş alan kaplar. Dışkının düzenli çıkartılabilmesini sağlar. Kepek unu ve çeşitli sebzeler iyi birer kaynaktırlar

FİBER MİKTARINI ARTTIRMANIN KOLAY YOLLARI


Fiberi arttırmak sanıldığından daha basittir. Burada başlangıç için bazı ipuçları şöyle sıralanabilir:

Düşük fiberli gıdalar (beyaz ekmek, beyaz pirinç, patates, şeker vs) yerine, yüksek fiberli gıdaları (kepek ekmeği veya tozu, kahverengi pirinç, meyve-sebze) tercih etmek.

Daha çok çiğ sebze ve kabuğu soyulmamış taze meyve yemeyi tercih etmek.

Her öğünde yüksek fiberli gıdalar almak. Kepekli ekmek iyi bir başlangıç olabilir. Ama diyette, mutlaka sebze-meyve buğday ürünleri ve fasulye olmalıdır.

Sadece diyetteki fiberi arttırmak yetmez. Bununla beraber alınan su miktarı da mutlaka arttırılmalıdır. Günde en az 8-10 büyük bardak su içilmelidir.

FİBER HAKKINDA SORULAR
Günde ne kadar posa (lif-fiber) ihtiyacım var?

Diyet uzmanları 25-35 gram arası önermektedirler. (listeden gıdaların ne kadar fiber içerdiği verilmiştir)

Fiber alımını arttırmanın en iyi yolları nelerdir?

Çok çeşitli yüksek fiberli gıdaları gün içinde tüketmek, çok sayıda meyve-sebze yemek.

Diyete hangi oranda posa (fiber) eklenmelidir?

Önerilen posa (lif-fiber) oranına ulaşmak birkaç haftayı almalıdır. Kısa sürede çok miktarda posayı (fiberi) diyete eklemek, karında kramplara ve gaza neden olabilir. Bu düzenlemeyi yaparken fazla miktarda sıvı aldığınızdan emin olmalısınız.

PROSTAT BÜYÜMESİ LAZERLİ TEDAVİ GREENLİGHT

Özellikle her prostat hastalığı tanısı konulmuş hastaya yapılabilmesi , BPH tedavisi alan ancak yan etkileri nedeniyle tedaviye devam edemeyen veya fayda göremeyen hastalarda en hızlı ve güvenilir yöntem olarak alternatif tedavi şekli olması , dahili hastalığı bulunan hastalarda rahatça uygulanabilmesi , kanama ve komplikasyon riskinin en aza indirgenmiş olması , hastaya sonda uygulamasının gerekli olmaması , hastanede maximum 1 gün kalacak olması nedeniyle yöntemi tercih etmekteyiz.

*İdrar yapmada zorlanma , geceleri idrara kalkma , gün içinde sık sık idrara gitme ve idrar akım zaafiyeti şikayeti olan genelde 40 yaşın üzerindeki erkeklerde prostat büyümesi , prostat hastalığı başlıyor olabilir. Bu nedenle başvuran hastalara genel tetkikler ( Fizik muayene ,Tam idrar tahlili , PSA – freePSA , İdrar yolları Ultrasonografisi , Üroflowmetri-idrar akım hızı ) yapılır. İdrar zorluğu çeken hastalara idrar yollarının Ultrasonografisi yapılarak ; patolojik bir sorun olup olmadığı kontrol değerlendirilmelidir. Böbrek , üreter , mesane ve prostat incelemesi yapılmalıdır. Burada prostat boyutunun ne kadar olduğu ve idrar yaptıktan sonra mesanede idrar kalıp kalmadığı özellikle bakılmalıdır Üroflowmetri denen idrar akım hızı ölçer cihazla idrar akım kapasiteleri belirlenmelidir. Bu tetkikler sonucunda operasyon olması gereken gruplar için operasyon tipinin kararı verilmelidir. * Bu tetkiklerden en önemlisi kuşkusuz prostat kanserinin hem erken teşhisine yarayan hem de operasyon hakkında tercih yaptıran PSA , dene kan testidir. Sadece alınan bir kan örneğinde bakılabilir ve 2 saat içinde sonucu belli olur. PSA değerleri normal olan idrar zorluğu ( obstrüksiyon ) yaşayan hastalara medikal veya cerrahi yöntemlerden uygun olanlar tavsiye edilip uygulamaya başlanır. *PSA yüksekliği saptanan hastalarda akut-kronik prostatit ön tanısı konulanlar antibiyoterapiye alınarak kontrolleri yapılır. *Fizik muayene de ( Rektal Tuşe ) prostatik nodül saptanan ve / veya PSA yüksekliği olan ve prostatit tedavisine rağmen PSA yüksekliği düşmeyen hastalara TRUS eşliğinde prostat biyopsisi uygulaması yapılır. Biyopsi sonrası patolojisi BPH ( iyi huylu prostat büyümesi ) gelen hastalarda eğer obstrüksiyon bulguları varsa yaşa-hastanın genel durumuna -prostat büyüklüğüne bağlı olarak açık veya kapalı ( TUR ) yöntemlerden seçim yapılır. *Prostat biyopsisi sonrasında prostat tümörü olan hastalara yaşa- biyopsi sonucuna –genel duruma göre cerrahi , radyoterapi veya hormonoterapi yöntemlerinden seçim yapılarak tedaviye başlanır. *PVP veya ( photo-selective vaporization ) BPH ‘nin veya prostat büyümesinin cerrahi tedavisi için geliştirilmiş yeni bir tekniktir. Greenlight PV adındaki bu sistemde , özel tasarlanmış KTP adında yüksek bir güç veya yeşil lazer ışık kaynağı ve fiber optik ulaşım sistemi kullanılmıştır. Bu sistemlerin hepsi Laserscope tarafından üretilmiş olup Mayo klinik araştırmacıları tarafından kontrol edilmektedir. PVP , BPH tedavisinde TUR ( P ) yönteminin güvenliği ve garantisiyle minumum yan etkisi olan ışın tedavisini birleştirerek farklı bir tedavi sunar.Hiç bir klinik yöntem bu kadar kısa sürede tedavi imkanı sunmamaktadır. Diğer BPH tedavi yöntemleri hastanın veya doktorun yapacağı uzlaşmayı gerektirmektedir. PVP'de ise uzlaşma değil sonuç vardır. PVP en az invaziv yöntem olarak ortalama 20-45 dakikada ( prostat büyüklüğüne göre değişebilir ) yapılabilmektedir. Greenlight cerrahi lazer sistemi özel olarak tasarlanmış fiber optik alıcı bir sistem içinden laser ışını uyarıları göndermek için kullanılmaktadır.Bu alıcı cihaz endoskopik bir görüntü altında standart bir sistoskop içine yerleştirilerek kullanılır. Bu ışın uyarıları prostatın dokusuna yöneltilerek çabuk ve nazik bir biçimde dokuyu kansız bir şekilde buharlaştırır. Operasyonun ardından hastalar post-op dönemi kolayca atlatarak normal vücut fonksiyonlarına geri dönerler ve cinsel performansla ilgili sorun yaşamazlar. Greenlight operasyonunun sperm çıkışı fonksiyonuna etkisi yoktur. *Özellikle operasyon süresinin veya kan kaybının çok önemli olduğu KALP-DAMAR SİSTEMİNDEN ameliyat olmuş olan veya BY-PASS lı hastalar , KALP YETMEZLİĞİ , DİABET ( şeker hastalığı ) , HİPERTANSİYON ( tansiyon yüksekliği ) , ASTIM vb KRONİK AKCİĞER HASTALIĞI olanlar , KANAMA EĞİLİMİ olanlar veya ANTİKOAGULAN ( kan sulandırıcı ) kullanan hastalar da , cerrahi girişimlerde YOĞUN BAKIM GEREKLİLİĞİ OLAN hastalarda , yaş nedeniyle operasyon korkusu olanlar , Cinsel aktivitelerinin devam etmesini isteyen ve bu nedenle diğer operasyonları istemeyen hastalar için PVP yöntemi ideal bir yöntemdir. *Ancak bu yöntemi uygularken hasta seçiçiliğine dikkat etmek gerekmektedir. Prostatik büyümenin tümöral olup olmadığı belli olmayan hastalarda yöntemi uygulamanın sakıncaları vardır. Prostat tümörü tanısı konulmuş ancak evresi ileri ve/ veya radikal girişim olamayacak ama idrar zorluğu olan hastalarda TUR girişimine göre daha az zararlı, hastanede kalış süresi daha az ve pratik oluşu nedeniyle PVP – Greenlight yöntemini tercih etmekteyiz

January muscle mix 2011


Roelly Winklaar (Netherlands/Curucao)


Brian Yersky (USA)


Rusty Jeffers (USA)


Marcos Chacon (Spain)



No ID


Gonzalo Hernan Lopez (Argentina)


Yavuz Oymak (Turkey)