-
Herşey Dahil Sadece 350 Tl'ye Web Site Sahibi Ol
Hızlı ve kolay bir şekilde sende web site sahibi olmak istiyorsan tek yapman gereken sitenin aşağısında bulunan iletişim formu üzerinden gerekli bilgileri girmen. Hepsi bu kadar.
-
Web Siteye Reklam Ver
Sende web sitemize reklam vermek veya ilan vermek istiyorsan. Tek yapman gereken sitenin en altında bulunan yere iletişim bilgilerini girmen yeterli olacaktır. Ekip arkadaşlarımız siziznle iletişime gececektir.
-
Web Sitemizin Yazarı Editörü OL
Sende kalemine güveniyorsan web sitemizde bir şeyler paylaşmak yazmak istiyorsan siteinin en aşağısında bulunan iletişim formunu kullanarak bizimle iletişime gecebilirisni
VENÜS GEZEGENİ VE VENÜSÜN ÖZELLİKLERİ
Büyüklüğü açısından Dünya ile benzerlik gösterdiğinden Dünya ile kardeş gezegen olarak da bilinmektedir. Gökyüzünde Güneş’e yakın konumda bulunduğundan ve yörüngesi Dünya’nınkine göre Güneş’e daha yakın olduğundan yeryüzünden sadece Güneş doğmadan önce veya battıktan sonra görülebilir. Bu yüzden Venüs Akşam Yıldızı veya Sabah Yıldızı olarak da isimlendirilir. Bir diğer adı da ‘Çoban yıldızı’dır. Görülebildiği zamanlar, gökyüzündeki en parlak cisim olarak dikkat çeker. Venüs, Güneş’e yaklaşık 108 milyon kilometre uzaklıkta oldukça dairesel bir yörünge üzerinde, bir devrini 224,7 günde tamamlar. Güneş sistemi’nin gezegenleri arasında gözlenen en düşük dışmerkezlik oranı, 0,007 ile Venüs yörüngesine aittir.
Venüs, Güneş sistemi’nin iç gezegenler olarak adlandırılan diğer dört üyesi gibi katı bir yapıya sahiptir. 5,25 g/cm3 olan yoğunluğu Yer’e oranla biraz düşüktür, gezegen Yer’den yalnızca % 5 daha küçük olan çapı ve Yer kütlesinin % 80′ ini aşan kütlesi ile, dünyamızla karşılaştırılabilecek boyutlardadır. Çapı, ekvator ya da kutuplar arasında ölçüldüğünde hemen hemen aynıdır. Gezegenin Yerküre gibi basık olmaması, kendi ekseni etrafında dönüş hızının çok yavaş olması ile uyumludur. Güneş’e en yakın gezegen Merkür’e oranla birim yüzey başına ancak dörtte bir oranında güneş ışını almasına, ve yansıtıcılık değeri yüksek atmosferinin 0,65 gibi yüksek bir beyazlık (albedo) derecesi ile gezegen üzerine düşen güneş ışınlarının üçte ikisini yansıtmasına karşın bu yoğun atmosferin neden olduğu güçlü bir sera etkisi altındadır ve sıcak bir gezegendir. Yüzey ısısı 480oC (750 K) ile Güneş sistemi gezegenleri arasında saptanan en yüksek değerdir, ve yoğun atmosferin koruyucu etkisi sayesinde gündüz-gece arasında ve enlemler boyunca önemli farklılık göstermez.
Venüs’ün iç yapısı
Venüs üzerine indirilmiş bir çok uzay sondası olmasına karşın, gezegen yüzeyindeki olumsuz koşullar, aygıtların uzun süreli veri sağlamasına olanak tanımamıştır. Elde sismik verilerin bulunmayışı gezegenin iç yapısı hakkındaki bilgilerimizi kısıtlar. Diğer yer benzeri gezegenler gibi, Venüs’te de katı bileşenlerin yoğunluklarına göre yüzeyden derine doğru tabakalar halinde yerleşmiş olduğu düşünülür. Buna göre en içte büyük kısmını demir ve nikelin oluşturduğu bir metal çekirdek, çevresinde daha hafif silikat ‘kaya’lardan oluşan bir manto tabakası ve en dışta en hafif kayaların oluşturduğu kabuk tabakası yer alması beklenir. Venüs’ün yoğunluğunun Yer’e oranla daha düşük olmasına karşın, kütlesinin, dolayısıyla kütle çekim güçlerinin ve derin tabakalardaki sıkışma oranının da az olması hesaba katıldığında, bileşiminin Yerküre’dekine çok benzer olması gerektiği ortaya çıkar. Dikkate değer bir manyetik alanın bulunmayışı en azından çekirdek kısmında sıvı halde demir bulunmadığını, varsa da bu katmanda konveksiyon akımlarına yol açacak bir iç ısı kaynağı olmadığını düşündürür. Venüs’ün boyut ve kütlesine dayanarak oluşturulan modeller, çekirdek yarıçapının 3200 km. kadar, yani gezegen yarıçapının % 55′ i kadar olduğunu varsayar.
Venüs’ün Yüzey şekilleri
Venüs’ün yoğun atmosferi, yüzey yapılarının incelenmesine olanak tanımaz. 1960′lardan başlayarak dünya yüzeyinden yapılan Doppler araştırmaları, 1970′lerde Pioneer Venüs Orbiter uzay aracının radar incelemeleri ve 1989′da Magellan uzay aracının ayrıntılı radar verileri gezegenin yüzey şekilleri ve jeolojisi hakkında değerli bilgiler sağlamıştır.
Volkanik etkinlik
Venüs yüzey şekillerinin ancak beşte biri tektonik süreçlere bağlanabilirken, gezegen yüzeyinin % 80 inin volkanik etkinlikler sonucu şekillenmiş olduğu düşünülmektedir. Geniş lav düzlükleri Venüs’te en yaygın yüzey şeklidir. Bu düzlükler içine dağılmış durumda sayısız yanardağlar yer alır. Bunlardan en az yüz tanesi dünya ölçülerine göre dev denebilecek boyutta ‘kalkan yanardağ’lardır. Küçük boyutlardaki yanardağ sayısının ise milyonları bulabileceği sanılır. Venüs’e özgü bir yüzey şekli ise ‘taç’ (corona) adı verilen 100-300 km. çapında halka benzeri yükseltilerdir. Bunların, kabuk tabakasının yükselen bir magma sütununun itmesi ile kabarıp, sonradan orta kısmının içe doğru çökmesi sonucunda bir taç şeklini almasıyla oluştuğu düşünülmektedir. Venüs kabuğunda levha hareketliliği olmadığından yanardağ etkinliği yalnızca yükselen magma sütunlarının bulunduğu sıcak noktalarda gerçekleşir. Günümüzde etkin olan, ya da yakın tarihlerde etkin olduğu tahmin edilen yanardağlar, radar yansıtıcılığı yüksek taze lav akıntıları yardımıyla tanınırlar.
Yeryüzünde olduğu gibi Venüs’te de genç yanardağların, düşey / yatay boyut oranlarının yaşlı olanlardan daha yüksek olduğu ve daha keskin hatlar taşıdıkları görülür; ancak Venüs yanardağları tipik olarak yüksekliklerine oranla çok geniş alanlara yayılırlar. Gerek ‘lav kalkanları’nın, gerekse ‘lav kubbeleri’nin dünyadaki benzerlerine göre çok büyük boyutlarda olduğu Venüs’te, lav baskınları ile oluşmuş düzlüklerin de dünyadaki örneklerle karşılaştırıldıklarında hem tek tek, hem de toplam alan bakımından çok daha büyük oldukları görülür. Ayrıca lav akıntılarının açtığı vadiler, kanallar ve bu yapıların oluşturduğu karmaşık ağlara rastlanır. Baltis Vallis adı verilen vadinin uzunluğu 7.000 kilometreyi bulmaktadır.
Venüs yüzeyinde yandaki haritadan görüldüğü gibi 3 büyük kıta vardır. Bunlardan en büyüğü yaklaşık Afrika büyüklüğünde ve akrep şeklindeki Aphrodite Terra’dır. İkinci büyüklükteki kıta Avustralya büyüklüğündeki Ishtar Terra’dır. Ishtar Terra’nın doğusundaki Maxwell Dağları 11,2 km ile Venüs’ün en yüksek noktasını oluştururlar. Üçüncü kıta ise aslında iki dev volkan Rhea ve Theia Mons’tan oluşur.
NEPTÜN GEZEGENİ HAKKINDA BİLGİLER
Neptün güneşe Plüton'dan sonraki en uzak gezegendir. Neptün'ün yörüngesi Plüton gezegenin yörüngesi ile kesiştiği için güneş etrafındaki turunun bir bölümünde Plüton gezegeninin arkasında kalarak güneşe en uzak gezegen olur. Fakat Plüton'a göre daha kısa süre arkada kaldığı için, Güneşe en uzak ikinci gezegen olarak kabul edilir. Gezegenin bulunması tamamen matematiksel hesaplamalara dayanmaktadır. Uranüs gezegeninin yörüngesinde ki düzensizlikleri inceleyen Le Verriner, 1845 yılında Uranüs gezegeninin yörüngesindeki düzensizliklerin daha dışarıdaki bir gezegenden kaynaklandığını buldu ve yaptığı hesaplamalar sonucunda elde ettiği koordinatları Galle adındaki astronoma bildirdi. Galle elindeki verilere dayanarak yaptığı çalışmalar sonucunda 1846 yılında Neptün gezegenini gözlemlemeyi başardı. Güneşe olan uzaklığından dolayı Neptün gezegeni hakkında kesin bilgiler bulunmamaktadır. Fakat gezegenin yakınlarından geçen Voyager 2 uzay sondasından alınan bilgilere göre, gezegen 22300 km lik yarı çapa sahiptir ve kendi ekseni etrafındaki dönüşünü 17.24 saatte tamamlamaktadır.
October muscle mix 2010
AHMET MARANKİ PROSTAT KÜRÜ
Prostat hastalığı için bitkisel çözümleri bu yazımıda bulabileceksiniz, Böyl bir rahatsızlığınızvar ise kesinlikle bu yazımıza göz atmanız gerekmektedir.
* 10 gr hazenbel, 10 gr kereviz yaprağı ya da tohumu ayrı ayrı birer litre su ile 10 dakika kaynatılır. 30 dakika demlendirilerek, sabah akşam tok karnına birer su bardağı ayrı ayrı içilir. Bu terkiplerin içilmesine Bir ay süre iledevam edilmelidir.
* 250 gr brokoli bir litre su ile 4 dakika kaynatılır. Günde bir kaç bardak içilir.
* 8 litre kaynar suyun içine 500 gr sarı kantaron konularak 40 dakika kaynatıldıktan sonra süzülür. Buzdolabında saklanan karışımdan sabah, öğle, akşam yemeklerden 1 saat önce 1er bardak içilir.
* At kestanesi, tam açılmamış servi kozalağı, mazı yaprağı, ardıç tohumu, ökse yaprağı, ayrık kökü ve maydanoz gibi bitkilerin çayları günde 3-4 bardak içilir.
* Kenevir, kereviz tohumu ile birlikte kaynatıldıktan sonra balla tatlandırılarak macun yapılıp yemeye devam edilir.
* Isırgan otu prostat büyümesinden kaynaklanan idrar zorluğunu rahatlatır.
* Bir su bardağı kaynar suya, 10 gr funda konulur. 10 dakika bekletildikten sonra günde 2-3 bardak içilir.
* Maydanoz kaynatılarak suyundan günde 3 su bardağı içilir.
* Prostat iltihabı için her gece 1 litre suda 1-2 soğan sabaha kadar bekletilerek, sabahları aç karna içilir.
MARANKİ BÖBREK İLTEHABI KÜRÜ
• Böbrek iltihapları, idrar yolları ve idrar torbası iltihabı ( sistit ) için; adaçayı, kocayemiş yaprağı, funda yaprağı ve mersin yaprağı 1 litre kaynar suyun içine bir tutam atılarak, 20 dakika demlendirildikten sonra süzülür. Bu karışımdan aç karnına günde 3 su bardağı içilir. İçilmeye bir süre devam edilmelidir.
• Bir bardak kaynar suyun içine 20 gram mısır püskülü konduktan sonra 5 dakika kısık ateşte demlendirilr.Günde 2 bardak içilir.
• 1 bardak suyun içine 10 gram yabani hindiba bitkisi konur. 10 dakika bekletildikten sonra, günde 3-4 bardak içilir.
• Marul tohumu toz haline getirilerek günde 5-6 gram içilir.
• 1 bardak kaynar suyun içine 2-4 gram ardıç tohumu konulur. 10 dakika bekletilerek günde 2-3 bardak içilir. Ayrıca bu hastalık için bolca muz yenilmelidir.
• 1 bardak kaynar suyun içine 4-6 gram kiraz sapı konulur. 10 dakika bekletilerek günde 2-3 bardak içilir.
HAMİLE BAYANLARDA DEMİR KULLANIMI
Sağlıklı ve sorunsuz bir bebek dünyaya getirmek için yapılması gerekenlerin başında dikkatli ve düzenli beslenme gelir. Anne iyi beslenmezse hem bebekte hem de kendisinde önemli sorunlar ortaya çıkabilir. Anneyi ve bebeği etkileyen, en sık rastlanılan problemlerin başında da demir eksikliği gelmektedir. Hamilelerin yüzde 50′sinde demir eksikliği görülmektedir.
Demir, hemen hemen tüm canlıların hayatında önemli rol oynar. Kan hücreleri içinde bulunan hemoglobin maddesi oksijeni taşımakla görevlidir. Demir ise hemoglobinin temel yapısına giren bir maddedir ve organizmanın en önemli yapıtaşlarından biridir. Kemik iliğindeki kırmızı kan hücrelerinin oluşabilmesi için, demir önemli faktördür. Demir eksik olduğu zaman kan yapılamamakta ve kansızlık problemi ortaya çıkmaktadır.
Demirin bir yararı da, zararlı veya toksik olabilecek maddeleri zararsız hale dönüştürmesidir. Aynı zamanda demir; büyüme, üreme, yaralarda iyileşme ve bağışıklık gibi pek çok olayda da önemli rol oynar. Ayrıca, bağışıklık sisteminin de sağlıklı ve etkili işlev görmesi açısından son derece önemli bir mineraldir.
Hem bebek ve plasenta hem de artan kan hacmi nedeni ile hamilelik döneminde demir eksikliğine sık rastlanır. Hamilelikte annedeki demirin önemli bir bölümü bebeğe geçmektedir. Bu yüzden annedeki demir oranı zamanla azalır ve bu bebekte de demir eksikliğini ortaya çıkarır. Bebeklerde demir eksikliği zeka geriliğine neden olmaktadır. Hamilelik sürecinde anne adaylarının beslenmelerine dikkat etmeleri ve mutlaka demir takviyesi yapmaları gereklidir. Annenin demir eksikliği olmasa bile, yine de ilaçlarla takviye alınabilir. Demir eksikliğine bağlı kansızlık basit bir sorun olarak görülmemelidir.
Demir eksikliği belirtileri :
ciltte soluk renk
halsizlik
yorgunluk
konsantrasyon bozukluğu
çarpıntı
baş ağrısı
ellerde ve ayaklarda uyuşma
nefes darlığı
sinirlilik hali
kulakların uğuldaması
dudaklarda çatlaklar
tırnakların incelip çabuk kırılması
saç dökülmesi
hızlı hareket edememe
sürekli uyku hali
Demir eksikliği olan kadınlar, hamile kalmadan önce tedavi olduklarında hamilelik süresince daha az sorun yaşamaktadırlar. Hamilelikte “kan yapıcı” yani demirden zengin gıdaların tüketilmesi ve demir ilaçlarının doktor kontrolünde kullanımı önemlidir. Demir hapları kesinlikle sütle veya çayla birlikte içilmemelidir. Bu besinler, demirin emilimini azaltmaktadır. Oysa, C vitamini ile alınması emilimi arttıracaktır. İkiz hamileliklerde vücudun demir gereksinimi arttığından, doktor kontrolünde doz yükseltilmesine gidilebilir.
Hamilelikte, yanlış uygulanan diyetler, yeme bozuklukları, kaliteli olmayan beslenme şekli ve vejeteryan beslenme demir eksikliğine neden olmaktadır. Demir eksikliğinden korunmak için ilaçlarla alınacak demir takviyesinin yanı sıra; kırmızı et, sakatat, pekmez gibi gıdaların ve C vitamini içeren portakal, mandalina gibi meyvelerin yeterli miktarda tüketilmesi gerekmektedir.
GUATR NEDİR TİROİD BEZİYLE İLİŞKİSİ NEDİR
Tiroit bezinin çeşitli nedenlere bağlı olarak büyümesine “Guatr” denir. Tiroksin hormonunun yapısına giren iyot besin, su vesolunum yoluyla vücuda, oradan da tiroksin sentezine katılır. Denize yakın, deniz havasını alabilen bölgelerin havasında ve suyunda insanın gereksinimini karşılayabilecek düzeyde iyot bulunur. Buna karşılık denizden uzak ya da dağlık bölgelerin içme sularındaki iyot miktarı yetersiz düzeydedir. Bu bölgelerde yaşayan insanların kanındaki iyot düzeyidüşük olur. Düşük kan iyotu ise tiroksin hormonu sentezinin azalmasına neden olur, Bu azalma tek tek hücre ve folikül düzeyinde olmaktadır. Organizma normal tiroksin gereksinimini karşılamak amacıyla bu kez tiroksin sentez eden hücrelerin ve foliküllerin sayısını çoğaltma yoluna gider. Bu ise tiroit bezinin büyümesine yani “Guatr”a yol açar. Bu hastalarda başlangıçta tirotropin düzeyi normaldir. Öyle kitiroit bezinin normal tirotropin düzeyine karşın büyümesi, tiroit bezinin yetersiz iyot düzeyi durumunda tirotropine aşın duyarlılık kazanmasıyla açıklanmaktadır. Guatrın başlangıç dönemlerinde büyümüş olan tiroit bezi kitlesi, vücudun tiroksin hormonu gereksinimini karşılayabilir.... Fakat bir süre sonra hormon yapımı yetersiz kalır ve bir tiroksin azlığı tablosu yani bir “Hipotiroidizm” gelişir.
Bazı bölgelerde ise yeterli iyot miktarına karşın, guatr yine de gelişebilmektedir. Buna en iyi örnek ülkemizin Karadeniz Bölgesi’ndeki guatr vakalarıdır. Bazı bölgelerde ise suda yeterli iyot bulunmasına karşın, guatr vakalarına çok rastlanır. Çünkü Karadeniz halkı “Kara Lahana” denilen bir sebzeyi çok yerler. Kara lahanada ise “Guatr yapıcı” (guatrojen) denilen maddeler bulunur. Bu maddeler kandaki normal iyot düzeyine karşın tiroksin hormonunun yapımını engellerler.
Bilindiği gibi, tiroksin yapımı azalmış olan organizmada zamanla guatr gelişir. Bu hastalarda guatr, tiroksin düzeyini normal tutmaya çalıştığı ve bunda da önemli ölçüde başarıya ulaştığı için tiroksin hormonu eksikliği ve buna bağlı klinik guatr belirtileri ortaya çıkmaz. Fakat büyük guatrlar nefes borusu (trakea) ve yemek borusuna (özofagus) baskı yaparak solunum güçlüğü ve yutma güçlüğüne neden olabilirler. Guatrın tedavisi ve önlenmesi çok basittir. Denizden uzak bölgelerin içme suyuna ve sofra tuzuna belli oranlarda iyot katılarak hastalığın ortaya çıkması engellenebilir. Kara lahana, şalgam gibi içinde guatr yapıcı maddeler bulunan besinlerin daha dikkatle kullanılması etkin bir koruyucu önlemdir. Tiroksin hormononun ve/veya iyodun dışardan verilmesi tedavinin temelini oluşturur. Bu tedaviler sonucu büyümüş olan tiroit bezi, yani guatr geriler. Çok büyük ve baskıya neden olan guatr vakalarının bazılarında ise baskıyı kaldırmak amacıyla cerrahi girişime baş vurulabilir.
CİNSEL FANTEZİİLER ÇEŞİTLERİ KADIN ERKEK
Beden gibi ruh da cinsel haz almada önemli rol oynar. Fantezi kurmak ve deneyiminizi paylaşmak ilişkinizi güçlendirebilir ve sevişmeyi renklendirebilir. En iyi seks durağan olmayandır; neyi sevdiğinizi ve neyin sizi tatmin ettiğini öğrendikçe değişir ve gelişir. Orgazm olmanıza yardım edecek fantezileriniz olabilir; ancak, bunları yalnızca ilişkinizden emin olduğunuzda ve eşinizi incitmeyeceğini bildiğinizde paylaşmalısınız.
Eşler memnun olduğu sürece hiçbir şey anor mal değildir. Dolayısıyla, ikiniz de yalnızca banyoda ya da duşta veya her zaman ışıkları kapatarak yatakta seks (ya da çevrenizdeki herkesi katıla katıla güldürebilecek bir şey) yapmak istiyorsanız, ilişkinize zarar verme diği ya da bir başkasını incitmediği sürece bu tamamen size kalmıştır.
POPO ESTETİĞİ POPO SIKIŞTIRMA
Özellikle son bir kaç yıldır sıkça başvurulan estetik ameliyat türlerinden biride popo estetiği yani popo şekillendirme ameliyatlarıdır. Özellikle yaz mevsimi yaklaşırken kadınların güzelliklerine olan düşkünlüğü biraz daha artar. Denize, havuza girebilmek için yapılan hazırlıkların içine bikini ya da mayo içinde daha güzel, daha kendine güvenli bir şekilde olmak için kalça estetiği kadınların ilgisini her geçen yıl daha çok çekmeye başladı. Kadınlar için yuvarlak hatlı, sıkı kalçalar güzelliğin sembolü. Bu sebeple düz kalçalara sahip kadınlar için popo estetiği, yuvarlak ve kıvrımlı dik kalçalar vaat etmesiyle en sık başvurulan estetik operasyonlar arasında yerini almaya başladı.
Popo estetiği olmanın şartları nelerdir ve ne kadar yağ enjekte edilir?
Popo estetiği olmak isteyen kişinin, vücudunda bulunan yağ dokularının yeterli olması gerekiyor. Kalçaya ne kadar yağ enjekte edilmesi gerekiyorsa o kadar yağ dokusu vücudun başka bir alanındaki fazla yağlardan alınıyor ve direk kalçalara enjekte ediliyor. Ancak sağlık açısından vücudun herhangi bir yerinden alınıp da popoya konacak olan yağ dozajının 300-400 cc yi geçmemesi gerekiyor.
Popo estetiğinde hangi yöntemler kullanılıyor?
Son yıllarda sıkça kullanılan kök hücre yöntemi ile popo estetiği yapılır hale geldi. Yani popoya eskiden olduğu gibi sadece yağ dokuları konmuyor, yağ dokularının yanında hücrelerde konuluyor. Buda ortaya daha dolgun, daha diri, daha yuvarlak hatlı kalçalar çıkmasını sağlıyor. Ayrıca kalçaya konan bu hücrelere istenildiği zaman müdahale edilerek hücrelere başak dokulara çevrilerek işlemin kalıcılığı elde ediliyor.
Popo estetiğinde iz kalıyor mu?
Hayır. Çünkü popo estetiğinde sadece yağ enjekte ediliyor. Doğal olarak da popo estetiği sonrasında herhangi bir ameliyat izi olmuyor.
Popo estetiği yaptırdıktan ne kadar sonra denize ya da havuza girebiliriz?
Popo estetiği yaptırdıktan sonra 7 gün bekleyeceksiniz. 7 günün sonunda bikininizi, mayonuzu giyip denize ya da havuza girebiliyorsunuz. Genelde popo estetiğinden sonraki 3. gün suya temas edebilirsiniz ancak deniz ya da havuz için en sağlıklısı 1 hafta beklemektir. Yalnız burada dikkat etmeniz gereken bir nokta var. Popo estetiği yaptırdıktan sonra güneşlenmek istediğinizde mutlaka kalçalarınıza yüksek faktörlü güneş koruyucusu sürün. Yoksa güneşin zararlı ışınları popo estetiğinden yeni çıkmış olmanızın da etkisiyle kalçalarınızda çok belirgin güneş lekeleri bırakacaktır. www.kadinlarsitesi.com
Popo estetik ameliyatı ne kadar sürüyor?
Popo estetiği liposuction ile birlikte genel anestezi uygulaması altında yapılıyor. Liposuction ile vücudunuzun başka bölgelerinden alınan yağlar kalçalarınıza enjekte ediliyor ve buda 1 saat ile2 saat arasında bir süre zarfında yapılıyor.
Popoya silikon taktırmak mümkün mü?
Evet. Aslına bakarsanız popo estetiğinde en kalıcı yöntemde popoya konulan silikonlardır. Popoya göğüsleri büyütmek için konulan meme silikonlarından daha sert olan protezler popoya konuluyor. Kalıcı bir yöntem olmasına rağmen popo silikonlarında oturup kalkarken ağrı hissedilebiliyor. Birde kalçalarından altından kesiler açılarak, bu kesilerden silikon protezler konulduğu zaman, hijyene dikkat edilmezse bu bölgelere iltihap kaptırabiliyorsunuz. Hijyen koşullarına çok dikkat etmeniz ve güçlü anbiyotikler kullanarak kalçalarınızı enfeksiyonlardan korumanız gerekiyor.
































