DOĞUM YÖNTEMLERİ DOĞUM YAPMA ÇEŞİTLERİ
Bir gebelik 280 gün (40 hafta) sürer ancak gebeliklerin sadece %5’i beklenen doğum tarihinde sonuçlanır, çoğu zaman 1 hafta öncesinden doğum eylemine girilir. Doğum yöntemlerine bakarak sizde nasıl bir doğum gerçekleştirmek istediğinize karar verebilirsiniz.
Doğum Yöntemleri
Normal Doğum
Doğum eylemi; rahim ağzının açılmasına neden olan ve giderek sıklaşan ve şiddeti artan kasılmalarla beraber fetus ve eklerinin dışarı atılması ile karakterize bir klinik süreçtir. Rahim kasılması ile birlikte fetus doğum kanalına doğru itilir, rahim ağzı silinir ve açılır, fetüs aşağı doğru ilerler. Eğer doğum sırasında anne bebeğin doğumunun gerçekleşmesi için bu ağrının gerekli olduğunu bilir ve ağrıyı hissetmek yerine bu ağrıyı kullanarak nasıl doğuma nasıl yardımcı olabileceğini öğrenirse doğum o kadar kolay olacaktır.
Cerrahi Dooğum Yöntemleri
Forseps
Anne ve fetusda travmaya neden olmadan doğumu kolaylaştırmak veya fetal başın vajende ilerlemesini hızlandırmak için kullanılan bir alettir. Forceps uygulamasında temel amaç doğumun 2. evresinin anne ve fetus üzerine olan olumsuz etkisinin düşünüldüğü durumlardır. Anne açısında forseps uygulaması sırasında vajende rahim ağzında yırtıklar, kanama görülebilir. Bebekte; kafa derisinde ve yüzde yaralanmalar, sıyrıklar, çok nadiren yüz felci, kafa kemiklerinde kırık görülebilir.
Vakum
Bir aplikatör yardımı ile fetusun saçlı derisine negatif basınç uygulayarak traksiyon ile anne ve fetusa zarar vermeden fetusun doğurtulmasına yardımcı bir alettir. Vakuma bağlı en çok görülen komplikasyon; çanın uygulandığı saçlı deride görülen izlerdir, kalıcı değildir. Kafa içi kanama nadiren görülebilir.
Sezaryen
Fetusun karın yolu ile rahime yapılan kesi ile doğurtulması için yapılan ameliyatın adıdır. Kadınların daha geç yaşta evlenmeleri ve gebe kalmaları, daha az sayıda çocuk isteği, kısırlık sorunları sezaryen oranlarını attıran faktörlerdir. Uygulanacak anestezi, genel anestezi veya rejyonel anestezi (epidural, spinal veya kombine) olabilir.Kanama, enfeksiyon, akciğer problemleri, mesane yaralanması, pıhtı atması, anestezi ile ilgili komplikasyonlar görülebilir.
Epidural Anestezi
Epidural anestezi doğum esnasında ağrıyı azaltmada kullanılan en popular tekniktir. Doğum sırasında annenin koopere ve uyanık kalmasını sağlarken doğuma katkıda bulunmasına olanak verir. Diğer anestezi yöntemleri ile karşılaştırıldığında fetusda ilaca bağlı depresyon ve annede aspirasyon riski daha azdır.
Epidural anestezi, normal doğum sırasında rahim ağzı yaklaşık 4 cm açıklığa erişildiğinde uygulanır. Ayrıca sezaryen için de anestezi yöntemi olarak kullanılmaktadır.
Suda doğum
Doğumun 1. evresi daha kısa ve epizyotomi gereksinimi daha az olmaktadır. Ayrıca ılık su annede gevşemeyi sağlayarak doğum ağrılarının daha az şiddette olmasına neden olup analjezi ihtiyacını azalmaktadır. Su da doğumda annenin kan kaybı daha az görülmektedir. Yapılan çalışmalarda normal doğum ile suda doğum arasında enfeksiyon açısından herhangi bir fark saptanmamıştır. Suda doğum mu normal doğum mu? Bu konuda hekim tecrübesi, hastane koşulları ve çiftlerin kendi görüşleri birlikte değerlendirilip karar verilmelidir.
Normal Doğum
Doğum eylemi; rahim ağzının açılmasına neden olan ve giderek sıklaşan ve şiddeti artan kasılmalarla beraber fetus ve eklerinin dışarı atılması ile karakterize bir klinik süreçtir. Rahim kasılması ile birlikte fetus doğum kanalına doğru itilir, rahim ağzı silinir ve açılır, fetüs aşağı doğru ilerler. Eğer doğum sırasında anne bebeğin doğumunun gerçekleşmesi için bu ağrının gerekli olduğunu bilir ve ağrıyı hissetmek yerine bu ağrıyı kullanarak nasıl doğuma nasıl yardımcı olabileceğini öğrenirse doğum o kadar kolay olacaktır.
Cerrahi Dooğum Yöntemleri
Forseps
Anne ve fetusda travmaya neden olmadan doğumu kolaylaştırmak veya fetal başın vajende ilerlemesini hızlandırmak için kullanılan bir alettir. Forceps uygulamasında temel amaç doğumun 2. evresinin anne ve fetus üzerine olan olumsuz etkisinin düşünüldüğü durumlardır. Anne açısında forseps uygulaması sırasında vajende rahim ağzında yırtıklar, kanama görülebilir. Bebekte; kafa derisinde ve yüzde yaralanmalar, sıyrıklar, çok nadiren yüz felci, kafa kemiklerinde kırık görülebilir.
Vakum
Bir aplikatör yardımı ile fetusun saçlı derisine negatif basınç uygulayarak traksiyon ile anne ve fetusa zarar vermeden fetusun doğurtulmasına yardımcı bir alettir. Vakuma bağlı en çok görülen komplikasyon; çanın uygulandığı saçlı deride görülen izlerdir, kalıcı değildir. Kafa içi kanama nadiren görülebilir.
Sezaryen
Fetusun karın yolu ile rahime yapılan kesi ile doğurtulması için yapılan ameliyatın adıdır. Kadınların daha geç yaşta evlenmeleri ve gebe kalmaları, daha az sayıda çocuk isteği, kısırlık sorunları sezaryen oranlarını attıran faktörlerdir. Uygulanacak anestezi, genel anestezi veya rejyonel anestezi (epidural, spinal veya kombine) olabilir.Kanama, enfeksiyon, akciğer problemleri, mesane yaralanması, pıhtı atması, anestezi ile ilgili komplikasyonlar görülebilir.
Epidural Anestezi
Epidural anestezi doğum esnasında ağrıyı azaltmada kullanılan en popular tekniktir. Doğum sırasında annenin koopere ve uyanık kalmasını sağlarken doğuma katkıda bulunmasına olanak verir. Diğer anestezi yöntemleri ile karşılaştırıldığında fetusda ilaca bağlı depresyon ve annede aspirasyon riski daha azdır.
Epidural anestezi, normal doğum sırasında rahim ağzı yaklaşık 4 cm açıklığa erişildiğinde uygulanır. Ayrıca sezaryen için de anestezi yöntemi olarak kullanılmaktadır.
Suda doğum
Doğumun 1. evresi daha kısa ve epizyotomi gereksinimi daha az olmaktadır. Ayrıca ılık su annede gevşemeyi sağlayarak doğum ağrılarının daha az şiddette olmasına neden olup analjezi ihtiyacını azalmaktadır. Su da doğumda annenin kan kaybı daha az görülmektedir. Yapılan çalışmalarda normal doğum ile suda doğum arasında enfeksiyon açısından herhangi bir fark saptanmamıştır. Suda doğum mu normal doğum mu? Bu konuda hekim tecrübesi, hastane koşulları ve çiftlerin kendi görüşleri birlikte değerlendirilip karar verilmelidir.
HAMİLELİKTE FOLİK ASİT KULLANIMI
Folik Asit, yeşil yapraklarda yaygın olarak bulunan, bebekte sinir sistemi hastalıkları riskini azaltan, hücre büyümesi ve organ gelişiminde rol oynayan bir B vitaminidir (B9). İnce bağırsakta emilir, karaciğerde metabolize olur. Vücudun tüm biyolojik olaylarında yer alan DNA ve kan hücrelerinden alyuvar oluşumu, aminoasit metabolizması, hücre büyüme ve yenilenmesi için dışarıdan vücuda alınması gereken önemli bir vitamindir. B9 vitamini (Folik Asit) depolamaz. Genellikle vücut rezervleri bir kaç ay için yeterlidir ve dolayısıyla vücut için daimi folik asit kaynağı yoksa eksiklik yaşamak çok kolaydır. Doğum kontrol ilaçlarının kullanımı sırasında ve sara (epilepsi) tedavisinde kullanılan bazı ilaçlara bağlı olarak da Folik Asit eksikliği gelişebilir.
Folik Asit suda eriyen bir vitamin olup, eksikliğinde"pernisyöz anemi"denilen bir kansızlık türüne yol açtığı bilinmektedir.
Başlıca Folik Asit yönünden zengin besin maddeleri ise şunlardır:
Fasulye, fındık,ceviz, yumurta sarısı, tahıllar, mercimek, kuşkonmaz, ıspanak, yer fıstığı, portakal, tahıl ekmeği, marul, brokoli gibi yeşil yapraklı sebze ve tahıllar.
Ancak, ışık, ısı ve gıda işleme folik asiti kolayca yok edebilir, dolayısıyla, azami yararı sağlayabilmek için sebze ve meyveleri taze olarak veya mümkün olduğu kadar az pişirilmiş şekilde tüketmek en iyisidir.
Fetal Sinir Sistemi gelişiminde Folik Asitin önemi
Konsepsiyondan sonraki 22-28. günlerde embriyoda nöral tüp oluşur ve kapanır. Nöral tüpten daha sonra omurilik, beyin ve kafatası gelişir. Nöral tüpün kapanmaması sonucu nöral tüp defektleri (NTD) oluşur.Fetal gelişimin ilk günleri, pek çok hasta henüz gebe olduğunu bile fark etmeden önceki dönem olduğu için, folik asit tedavisine gebeliğin birinci ayından sonra başlamak NTD'ni önlemek açısından fayda sağlayamamaktadır. Bu nedenle Amerikan Halk Sağlığı Servisi gebe kalma ihtimali olan her kadının günde 400 μg (mikrogram) folik asit almasını önermiştir. Yapılan araştırmalar sonucu gebe kalmadan önce ve gebeliğin ilk aylarında günde 400 mikrogram (0.4 miligram) alınan folik asitle, bebeklerde ciddi beyin ve omurilik hastalıklarının yüzde 70 oranla azaldığı gözlenmiştir.
Özellikle hücre bölünmesinde ve hücrenin genetik yapısının oluşmasında önemli rol oynayan folik asit, gebeliğin 2-12. haftaları arasında yeterli miktarda alınamazsa özellikle beyin ve omurilik ile ilgili anormalliklerle birlikte doğumsal gelişim bozuklukları gösterebilir. Omurganın kapanmayarak açık kalması (spina bifida), beyinin gelişmemesi (anensefali), beyinin kafatası kemiğinden dışarı çıkması gibi (meningomyelosel) en sık rastlanan sinir sistemi hastalıklarını oluşturmaktadır.
Son yıllarda gebe kalmadan önce folik asit kullanmaya başlayanlarda nöral tüp defekti oluşumunun daha az olduğu, önceden nöral tüp defektli doğum yapıp folik asit kullananlarda da nüks olasılığının azaldığı bilimsel olarak kanıtlanmıştır.
Ülkemizde Folik Asit kullanımına ilişkin çalışmalar
"Türkiye'de Konjenital Malformasyon Sıklığı, Dağılımı, Risk aktörleri ve Yeni doğanların Antropometrik Değerlendirmesi Araştırması-1993" sonucunda ülkemizde NTD'nin binde 3 sıklığında görüldüğü saptanmış ve Türkiye'de sık görülen konjenital anomaliler arasında olduğu belirtilmiştir. Ülkemizde yapılan bir araştırmada daha önce NTD'li çocuk doğurmuş 190 kadına gebelikten en az 2 ay önce başlayıp en erken gebeliğin ikinci ayına kadar folik asit (5mg/gün) verilmesi sonucu NTD'nin tekrar etmediği izlenmiştir. Aynı çalışmada daha önce NTD'li çocuk öyküsü olup folik asit kullanmayan hastalarda NTD %4.04 oranında tekrar görülmüştür.
NTD ile Folik Asit ilişkisi bu kadar net olmasına rağmen üreme çağındaki kadınlarda konuyla ilgili bilgi eksikliğini gösteren ülkemizde yapılmış çalışmalar mevcuttur. Son bir yıl içinde doğum yapmış 818 kadının dahil edildiği bir ankette katılımcıların sadece % 22'sinin folik asitle ilgili bilgisi olduğu görülmüştür. Aynı çalışmada hastaların %13'ü folik asit ile NTD bağlantısını bildiklerini söylemişlerdir.
Epilepsi (sara) hastası gebelerde Folik Asit kullanımı ve dikkat edilecek hususlar
Epilesi hastası gebeler Günde 1 mg Folik Asit mutlaka almalıdırlar.
Epilepsili gebelerde Folik Asit yüksek dozlarda kullanıldığı takdirde, karaciğerde mikrozomal enzimleri indüklemek suretiyle antiepileptik (karbamazepin, valproik asit, fenitoin ve fenobarbital gibi) ilaçların etkinliğini azaltmaktadır. Diğer taraftan ise antiepileptik ilaç alan kadınlar Folik Asit eksikliği gelişimi açısından risk grubundadırlar. Bu nedenle epilepsili hastalarda Folik Asit dozu iyi ayarlanmalı ve sıkı takip edilmelidir. Antikonvülzanlar aynı zamanda 1-25 dihidroksi-kolekalsiferol oluşumunu azalttıklarından, bu ilaçları alan kadınların günde 1 mg Folik Asit desteğinin yanı sıra D vitamini almaları önerilmektedir . Ayrıca antiepileptik ilaç kullanan gebelerde doğum öncesi kanama riskinin yüksek olduğu hallerde yeni doğanın hemorajik hastalığı açısından dikkatli olunmalıdır.
Folik Asit kullanımı ile ilgili öneriler;
1. Folik Asit kullanımına gebe kalmadan 6-8 hafta önce başlamalı ve gebeliğin ilk 12 haftası boyunca sürdürülmelidir.
2. Gebelik planlayanlar folik asitten zengin besinleri tüketmeli ve bunları fazla pişirmekten kaçınmalıdır.
3. Günlük 400 mikrogram (0.4 mg)Folik Asit alımı yeterlidir.
4. Daha önce nöral tüp defektli gebelik öyküsü olanlarda doz 4000 mikrogram / gün (4 mg /gün) olarak planlanan gebeliğin en az 3 ay öncesinden verilmeli ve gebeliğin ilk 12 haftası boyunca aynı dozda sürdürülmelidir. Bu gebelerde tek başına folik asit içeren ilaçlar tercih edilmelidir.
5. Antikonvülzan alan kadınların günlük folik asit alımı 1mg'a yükseltilmeli ve antikonvülzan düzeyleri dikkatle izlenmelidir.
6. Gebe kalmadan önce Folik Asit kullanmayanlar da, gebelikleri farkedildiği anda folik asit başlayıp, 12. haftaya kadar sürdürmeli ve lohusalık döneminde de devam edilmelidir.
Folik Asit suda eriyen bir vitamin olup, eksikliğinde"pernisyöz anemi"denilen bir kansızlık türüne yol açtığı bilinmektedir.
Başlıca Folik Asit yönünden zengin besin maddeleri ise şunlardır:
Fasulye, fındık,ceviz, yumurta sarısı, tahıllar, mercimek, kuşkonmaz, ıspanak, yer fıstığı, portakal, tahıl ekmeği, marul, brokoli gibi yeşil yapraklı sebze ve tahıllar.
Ancak, ışık, ısı ve gıda işleme folik asiti kolayca yok edebilir, dolayısıyla, azami yararı sağlayabilmek için sebze ve meyveleri taze olarak veya mümkün olduğu kadar az pişirilmiş şekilde tüketmek en iyisidir.
Fetal Sinir Sistemi gelişiminde Folik Asitin önemi
Konsepsiyondan sonraki 22-28. günlerde embriyoda nöral tüp oluşur ve kapanır. Nöral tüpten daha sonra omurilik, beyin ve kafatası gelişir. Nöral tüpün kapanmaması sonucu nöral tüp defektleri (NTD) oluşur.Fetal gelişimin ilk günleri, pek çok hasta henüz gebe olduğunu bile fark etmeden önceki dönem olduğu için, folik asit tedavisine gebeliğin birinci ayından sonra başlamak NTD'ni önlemek açısından fayda sağlayamamaktadır. Bu nedenle Amerikan Halk Sağlığı Servisi gebe kalma ihtimali olan her kadının günde 400 μg (mikrogram) folik asit almasını önermiştir. Yapılan araştırmalar sonucu gebe kalmadan önce ve gebeliğin ilk aylarında günde 400 mikrogram (0.4 miligram) alınan folik asitle, bebeklerde ciddi beyin ve omurilik hastalıklarının yüzde 70 oranla azaldığı gözlenmiştir.
Özellikle hücre bölünmesinde ve hücrenin genetik yapısının oluşmasında önemli rol oynayan folik asit, gebeliğin 2-12. haftaları arasında yeterli miktarda alınamazsa özellikle beyin ve omurilik ile ilgili anormalliklerle birlikte doğumsal gelişim bozuklukları gösterebilir. Omurganın kapanmayarak açık kalması (spina bifida), beyinin gelişmemesi (anensefali), beyinin kafatası kemiğinden dışarı çıkması gibi (meningomyelosel) en sık rastlanan sinir sistemi hastalıklarını oluşturmaktadır.
Son yıllarda gebe kalmadan önce folik asit kullanmaya başlayanlarda nöral tüp defekti oluşumunun daha az olduğu, önceden nöral tüp defektli doğum yapıp folik asit kullananlarda da nüks olasılığının azaldığı bilimsel olarak kanıtlanmıştır.
Ülkemizde Folik Asit kullanımına ilişkin çalışmalar
"Türkiye'de Konjenital Malformasyon Sıklığı, Dağılımı, Risk aktörleri ve Yeni doğanların Antropometrik Değerlendirmesi Araştırması-1993" sonucunda ülkemizde NTD'nin binde 3 sıklığında görüldüğü saptanmış ve Türkiye'de sık görülen konjenital anomaliler arasında olduğu belirtilmiştir. Ülkemizde yapılan bir araştırmada daha önce NTD'li çocuk doğurmuş 190 kadına gebelikten en az 2 ay önce başlayıp en erken gebeliğin ikinci ayına kadar folik asit (5mg/gün) verilmesi sonucu NTD'nin tekrar etmediği izlenmiştir. Aynı çalışmada daha önce NTD'li çocuk öyküsü olup folik asit kullanmayan hastalarda NTD %4.04 oranında tekrar görülmüştür.
NTD ile Folik Asit ilişkisi bu kadar net olmasına rağmen üreme çağındaki kadınlarda konuyla ilgili bilgi eksikliğini gösteren ülkemizde yapılmış çalışmalar mevcuttur. Son bir yıl içinde doğum yapmış 818 kadının dahil edildiği bir ankette katılımcıların sadece % 22'sinin folik asitle ilgili bilgisi olduğu görülmüştür. Aynı çalışmada hastaların %13'ü folik asit ile NTD bağlantısını bildiklerini söylemişlerdir.
Epilepsi (sara) hastası gebelerde Folik Asit kullanımı ve dikkat edilecek hususlar
Epilesi hastası gebeler Günde 1 mg Folik Asit mutlaka almalıdırlar.
Epilepsili gebelerde Folik Asit yüksek dozlarda kullanıldığı takdirde, karaciğerde mikrozomal enzimleri indüklemek suretiyle antiepileptik (karbamazepin, valproik asit, fenitoin ve fenobarbital gibi) ilaçların etkinliğini azaltmaktadır. Diğer taraftan ise antiepileptik ilaç alan kadınlar Folik Asit eksikliği gelişimi açısından risk grubundadırlar. Bu nedenle epilepsili hastalarda Folik Asit dozu iyi ayarlanmalı ve sıkı takip edilmelidir. Antikonvülzanlar aynı zamanda 1-25 dihidroksi-kolekalsiferol oluşumunu azalttıklarından, bu ilaçları alan kadınların günde 1 mg Folik Asit desteğinin yanı sıra D vitamini almaları önerilmektedir . Ayrıca antiepileptik ilaç kullanan gebelerde doğum öncesi kanama riskinin yüksek olduğu hallerde yeni doğanın hemorajik hastalığı açısından dikkatli olunmalıdır.
Folik Asit kullanımı ile ilgili öneriler;
1. Folik Asit kullanımına gebe kalmadan 6-8 hafta önce başlamalı ve gebeliğin ilk 12 haftası boyunca sürdürülmelidir.
2. Gebelik planlayanlar folik asitten zengin besinleri tüketmeli ve bunları fazla pişirmekten kaçınmalıdır.
3. Günlük 400 mikrogram (0.4 mg)Folik Asit alımı yeterlidir.
4. Daha önce nöral tüp defektli gebelik öyküsü olanlarda doz 4000 mikrogram / gün (4 mg /gün) olarak planlanan gebeliğin en az 3 ay öncesinden verilmeli ve gebeliğin ilk 12 haftası boyunca aynı dozda sürdürülmelidir. Bu gebelerde tek başına folik asit içeren ilaçlar tercih edilmelidir.
5. Antikonvülzan alan kadınların günlük folik asit alımı 1mg'a yükseltilmeli ve antikonvülzan düzeyleri dikkatle izlenmelidir.
6. Gebe kalmadan önce Folik Asit kullanmayanlar da, gebelikleri farkedildiği anda folik asit başlayıp, 12. haftaya kadar sürdürmeli ve lohusalık döneminde de devam edilmelidir.
P90X - 3.Gun
Bugün Shoulder(omuzlar) & Arms(kollar) günüydü. Hardline Whey proteinim, BCAA ve Redis Whey protein barım geldi. Güzel bir antrenman geçirdim. Uzunca bir yazı yazacağım yarın.