Bayram Cigerli Blog

Bigger İnfo Center and Archive
  • Herşey Dahil Sadece 350 Tl'ye Web Site Sahibi Ol

    Hızlı ve kolay bir şekilde sende web site sahibi olmak istiyorsan tek yapman gereken sitenin aşağısında bulunan iletişim formu üzerinden gerekli bilgileri girmen. Hepsi bu kadar.

  • Web Siteye Reklam Ver

    Sende web sitemize reklam vermek veya ilan vermek istiyorsan. Tek yapman gereken sitenin en altında bulunan yere iletişim bilgilerini girmen yeterli olacaktır. Ekip arkadaşlarımız siziznle iletişime gececektir.

  • Web Sitemizin Yazarı Editörü OL

    Sende kalemine güveniyorsan web sitemizde bir şeyler paylaşmak yazmak istiyorsan siteinin en aşağısında bulunan iletişim formunu kullanarak bizimle iletişime gecebilirisni

DÜNYA KUPASI 2010 MUHTEŞEM STATLARI

Hepsi birer mimari harika ve bu dünya kupası için inanılmaz kısa bir sürede insanüstü bir çabayla yenilendiler.

11 Haziran'da tüm dünyanın gözleri 2010 Güney Afrika Dünya Kupası'na çevrilecek. Türkiye olarak bu büyük organizasyonda yer alamasakta futbolseverler için bu dünya kupasının 10 stadını sizin için tanıtacağız.



Royal Bafokeng Stadyumu




Şehir: Rustenburg
İnşaat: Küçük bir kısmı yenilendi
Yapım yılı: 1999
Kapasite: 42.000
Maliyeti: 49 milyon dolar

Aslen 95'te Dünya Rugby Kupası için inşa edilen stadyum, adını birkaç zaman öncesine kadar bölgedeki platin madenlerinde hisse sahibi olan yerel Bafokeng kabilesinden almış. Kapasitesi 38 binden 42 bine çıkarıldı; diğer yenilenen şeylerse saha ışıkları ve scorboard'ları.

Nelson Mandela Bay Stadyumu




Şehir: Port Elizabeth
İnşaat: Yeni
Kapasite: 48.000
Maliyeti: 196 milyon dolar

2010 spor karşılaşmalarının ilk tamamlanan stadyumlarından biri. Bu beş katlı stat North End gölü manzaralı ve ayrıca Doğu Cape Town'ın dünya standartlarındaki ilk futbol stadyumu. Hatta bu sene, bir Lions rugby maçına ev sahipliği yaptı bile. Sanat etkinliklerinde 150 VIP, 60 iş süiti; mağazaları, 500 park alanı bulunuyor.

Ellis Park Stadyumu




Şehir: Johannesburg
İnşaat: Küçük bir kısmı yenilendi
Yapım yılı: 1982
Kapasite: 61.000
Maliyeti: 65 milyon dolar

Şehrin gururu 1995'teki Dünya Rugby Kupası finaline ev sahipliği yaptı. Çeyrek finallerin ötesine geçemese de yine gösterinin bir parçası olacak. Yapılacak yeniliklerin çoğu tamamlandı. Özellikle Ellis Park çevresine yapılan yatırımlar öncelik taşıyordu.



Mbombela Stadyumu




Şehir: Nelspruit
İnşaat: Yeni
Kapasite: 46.000
Maliyeti: 163 milyon dolar

Çatı yapısından ötürü Giraffe (Zürafa) Stadyumu olarak da bilinen bu yer, yatırımcıların yolsuzluk yaptıklarını ileri süren yerel hükümet sözcüsü Jimmy Mohlala'nın öldürülmesinden sonra epey tartışma yaratmıştı. Çok yakın bir zamanda 400 işçi yasadışı grev yaptıkları gerekçesiyle işten çıkarıldı.

Green Point Stadyumu




Şehir: Cape Town
İnşaat: Yeni
Kapasite: 70.000
Maliyeti: 506 milyon dolar

Kapasitesi 18 bin kişilikken arttırılan ancak ismi değiştirilmeyen bu stadyum, özellikle çevresel faktörlere uyum sağlaması göz önünde bulundurularak dizayn edildi. Gerçek şu ki; bu statta maça konsantre olmak çok zor!

Soccer City Stadyumu




Şehir: Johannesburg
İnşaat: Büyük bir kısmı yenilendi
Yapım yılı: 1987
Kapasite: 94.700
Maliyeti: 277 milyon dolar

Soccer City hem açılış oyunlarının sergileneceği hem de final maçının oynanacağı yer olacak. Üç katlı oturma kapasitesi, 200'ü aşkın özel bölmeleri, VIP süitleri, 2.400 koltuklu basın bölümü ve sekiz adet TV sunum stüdyosuyla burası Dünya Kupası organizasyonları için yapılmış gelmiş geçmiş en çok oturma kapasiteli stadyum (Brezilya'daki Maracana 1950 Dünya Kupası finalinde 199.500 kişilik kapasiteye sahipti ama orası zaten vardı, özel inşa edilmemişti). Ayrıca bittiğinde Afrika'nın da en büyük stadyumu olma özelliğine sahip olacak. Bu komplekste ofisler, futbol müzesi ve 300 oturma kapasiteli dev bir restoran olacak.



Durban Stadyumu




Şehir: Durban
İnşaat: Yeniden inşaa edildi
Yapım yılı: 2009
Kapasite: 69,957

Durban Stadyumu yarı final maçlarına ev sahipliği yapacak. Üstte bulunan stadyumu ikiye bölen sütun Güney Afrika'yı simgeliyor adeta. Eskiden bölünmüş olan bu ülkenin şimdi birleştiğini anlatıyor. Aynı zamanda olimpiyat oyunları içinde kullanılacak stad maçlara hazır.

Free State Stadyumu




Şehir: Mangaung / Bloemfontein
İnşaat: Geliştirildi
Yapım yılı: 1952
Kapasite: 45,058

2009 FİFA Konfederasyon Kupası için yeniden düzenlenen Free State Stadyumu ABD ve İspanya'nın yarı final maçına sorunsuz bir şekilde ev sahipliği yapmıştı. Ayrıca bu şehrin taraftarı futbola olan aşırı düşkünlüğüyle biliniyor.

Loftus Versfeld Stadyumu




Şehir: Tshwane/Pretoria
İnşaat: Geliştirildi
Yapım yılı: 1906
Kapasite: 49,365

Loftus Versfeld Güney Afrika'nın en eski stadlarından biri. Rugby ve futbol maçlarının oynandığı stadyumda Güney Afrika'nın en ünlü takımlarından Bafana Bafana'nın burada 1999 yılında İSveç milli takımına karşı ise büyük bir galibiyeti bulunuyor.

Peter Mokaba Stadyumu




Şehir: Polokwane
İnşaat: Yeni
Yapım yılı: 2010
Kapasite: 45,264

2010 Dünya Kupası için inşa edilen Peter Mokaba Stadyumu,adını 2002 yılında vefat eden Güney Afrika'lı politikacı Peter Mokaba'dan geliyor. Sadece bir tarafı kapatılan, şehir merkezine yaklaşık olarak 5 km ve 45.000 kişilik seyirci kapa- siteli stadyumda 4 grup maçı oynanacak.

AKAPUNKTUR NEDİR AKAPUNKTURUN TARİHÇESİ NASILDIR


AKUPUNKTUR NEDİR?


Klasik Çin tıbbında insan yaşayan evrenin bir parçası olarak kabul edilir ve herşeyin içinde varolan evrensel gücün insanın da içinde bulunduğuna inanılır. “Chi” adı verilen bu enerji insan vücudunda “meridyen” denilen kanallarda dolaşır. Akupunktur yöntemi ile bu kanallarda meydana gelen enerji dolaşım engelini ortadan kaldırarak dengeyi sağlamak ve bu şekilde hastalığı önlemek amaçlanır.

İnsan vücudunun kendi kendini onarım gücü çok yüksektir. Vücudumuzda bu gücü harekete geçiren belli uyarı noktaları vardır ki, bunlara “akupunktur noktaları” denir. Bu noktalar uyarılarak vücudumuzdaki enerji dolaşımı normale döndürülür ve hastalık hali ortadan kaldırılır. Böylece organizma ilaç tedavisine gerek kalmadan, kendi olanaklarıyla hastalığın ortadan kalkmasını sağlar. Hastalığın belirtilerine değil, nedenine yönelik bir tedavi metodudur.

Hipokrat, canlıların kendi kendilerine iyi olma kudretlerinden ve iç hekimden bahseder. Paracelcus, “Hiçbir hayat sadece dış hekimin çabalarıyla varolamaz; dış hekim, iç hekime yardımcı olabilir.” der.

Akupunktur organizmanın kendi kendini tedavi ettiği bir metottur ve en önemli özelliği yan etkisinin olmamasıdır. Bu tedavi metodunu üç ana başlık altında toplayabiliriz:

Çeşitli hastalıkların tedavisi
Analjezi-anestezi
Alışkanlık tedavisi
Özellikle Uzakdoğu ülkelerinde kullanılan ilaçsız tedavi yöntemi akupunktur, Türkiye’de de hızla yaygınlaşmaktadır. Üniversitelerde ders olarak okutulan akupunktur, alternatif tıp olarak değerlendirilmemelidir; binlerce yıllık geçmişiyle akupunktur tıbbın kendisidir.


AKUPUNKTURUN FELSEFESİ


Batı düşüncesi olayları sebep-sonuç ilişkisi içinde değerlendirir. Çin düşüncesine göre ise, çeşitli olgular bir bütünlüğün parçasıdır ve birbirleriyle ilişki içindedir.

Düşünce temelindeki bu farklılıklar, tıbbi uygulamada da kendini gösterir. Batı tıbbı analitiktir; derin nedensel bağlantılara girer, ayrıntılı sınıflamalar yapar. Çin tıbbında ise, semptomlar ve bulgular hep birlikte değerlendirilerek toparlanır ve bir bütüne varılmaya çalışılır. Çin tıbbına göre hastalık belirli bir zamanda, belirli bir kişide ortaya çıkan bir olgudur. Hastalık değil, hasta ön planda değerlendirilir. Buna göre, Tradisyonel Çin Tıbbı’nda mental (zihinsel), emosyonel (duygusal) ve fiziksel bulgular birlikte ele alınır.

Vücutta Yin ve Yang adı verilen birbirine zıt, ancak uyum içinde iki eneji vardır. Bunu gösteren ambleme Taiji (Büyük İkilem) denir. Siyah Yin’i, beyaz Yang’ı simgeler. Ancak, Yin’in içinde Yang, Yang’ın içinde de Yin vardır. Yin ve Yang’ın dengelenmesi normalliğe, dengenin bozulması anormalliğe yol açar. Dengesiz Yin ve Yang, denge arayışı içerisinde sürekli kendilerini değiştirirler. Bu dengenin sağlanması için doktor iğneler ile, ilgili akupunktur noktalarını uyararak hastayı tedavi eder.


AKUPUNKTURUN TARİHÇESİ


Çin’de iğne ve ısı anlamına gelen “Chen-chin” ile adlandırılan bu tedavi yöntemi, Batı’da akus (iğne) ve punctura (batırmak) sözcükleri birleştirilerek, “akupunktur” olarak adlandırılmıştır.

Tradisyonel Çin Tıbbı (TCM), yaklaşık 3000 yıllık bir süre içerisinde gelişmiştir. II. Shang Hanedanı dönemine ait arkeolojik kazılarda tıbbi konuların anlatıldığı taşlar ve akupunktur iğneleri bulunmuştur. Noktaların yerleşimini gösteren şemalar ilk olarak İ.S. 317-581 yılları arasında çizilmiştir. Avrupa’da ise akupunktur ile ilgili ilk kitapların yazılması 1600’lü yıllara rastlar.

1972’de ABD Başkanı Richard Nixon beraberindeki büyük bir heyet ile Çin’e resmi bir ziyaret yapmıştır. Bu ziyaret programı içinde Çinli doktorlar Amerikalı heyete “akupunktur anestezisi altında yapılan cerrahi bir operasyon” izletmişlerdir. Bu olaydan sonra, akupunkturun Batı’da popülaritesi artmış; uygulanması ve incelenmesi bütün dünyada yaygınlık kazanmıştır.

UYARI NOKTALARI VE UYGULAMA


Uyarı noktaları
İnsan vücudunun kendi kendini onarım gücü çok yüksektir ve bu gücü harekete geçiren belli uyarı noktaları vardır. İnsan vücudunda bin kadar uyarı noktası vardır ve bu noktalardan 650-700 tanesi kullanılır. Her hastalık için ayrı program ve ayrı noktalar bulunmaktadır. Önemli olan doğru bir teşhisle, hangi noktaya nasıl bir uyarı yapılacağıdır (lazer, iğne ya da hangi iğne); bu çok iyi bilinmelidir. Akupunktur tedavisinde sırt, boyun, el, kulak ve vücudun diğer bölümleri kullanılır. Birçok hastalığa ilişkin en çok uyarı noktasının bulunduğu uzuvlar ise eller ve kulaklardır.
İnsan vücudundaki belirli akupunktur noktalarına iğneler sayesinde yapılan uyarılarla organizmanın hemen her yerine ulaşabilecek haberler iletilmektedir. Bu iletişim, akupunktur noktasını oluşturan hücrelerden lokal hücresel uyarıların sinir terminallerine ve son olarak da beyne ulaşır. Beyin de bu uyaranı gerekli organlara ulaştırır ve ilgili organ ve uzuvlardaki enerji dengesi düzelir. Dolayısıyla hastalık da ortadan kalkmış olur.

Lazerle akupunktur
Lazer bir ışıktır. Bildiğimiz, kullandığımız ışığın konsantre edilmiş hali olduğu söylenebilir. Bazı hastalıkların tedavisinde ya da kimi zaman hastanın tercihi doğrultusunda iğne yerine lazer kullanılmakta, iğne batırılarak uyarı yapılacak noktaya lazerle uyarı verilmektedir. Özellikle ameliyatlar ve kazalar sonrası kalan izlere karşı lazerle akupunktur son derece etkili sonuçlar vermektedir. Ayrıca, çocukların tedavisinde iğneye alternatif olmaktadır.

Nasıl iğne?
Eskiden Çinliler sivri taş parçaları kullanmaktaydı. Bangkok’ta ise bu amaçla bambu kamışının kullanıldığı biliniyor. Akupunktur yöntemi ile tedavide önceleri altın kullanılmıştır. Altının elektirik potansiyel farkını alışı ve düzeltişi çok önemlidir. Bu yüzden altınla tedavi uygulanan hasta çok daha kolay ve çabuk iyileşme göstermektedir. Ancak bütün bu olumlu özelliklerine karşın altının oldukça pahalı ve yumuşak bir madde olması dolayısıyla akupunktur sırasında vücuda uygulanması, gereken noktalara batırılması zor olmaktadır. Buna bir çözüm yolu bulmak amacıyla, altını iğne haline getirirken içine bazı metaller konmuştur. Altının pozitif bir etkisi vardır. Gümüş de çok iyi bir akupunktur iğnesi olmasına rağmen, biraz negatifliğe yönelik bir özellik göstermektedir. Günümüzde ise, dünyada altın ya da gümüş iğne kullanılmamaktadır. Elektriği altın kadar iyi ileten standart bir çeliğin üretilmesi ile bütün dünyada bu yeni metal kullanılmaya başlanmıştır.


AKUPUNKTURDA KULAĞIN ÖNEMİ


Kulakta bedenin hemen hemen her uzvuyla ilgili bir akupunktur noktası bulmaktadır. Örneğin, insanın bağırsağı, kalbi, karaciğeri ile ilgili noktalar kulağında mevcuttur. Bu yüzden akupunktur tedavisinde vücutla beraber veya tek başına kulaktaki noktalar kullanılmaktadır. Öte yandan kulağın bu özelliği, hastalığın belirlenmesine, deteksiyona yardımcı olmaktadır.


AKUPUNKTUR VE ZAYIFLAMA


Şişmanlık
Şişmanlık Nedir?
Dünyada şişmanlık
Neden kilo almak/vermek istediğimizde zorlanırız?
Vücut-Kitle indeksi nedir?
Akupunktur ve Zayıflama
Akupunkturla neden daha kolay ve kalıcı zayıflanır?

Şişmanlık (Obezite)
Şişmanlık, vücutta yağ dokusunun normalden fazla olmasıyla karakterize bir hastalıktır.

Şişman bir kişi ayrıntılı tetkiklerden geçirildiğinde, bazen hiçbir anormalliğe rastlanmayabilir. Bazen fiziksel olarak da bir belirti yoktur. Ancak, diğer yandan tip II şeker hastalığı tanısı konmuş hastaların % 60’ı şişmandır. Yine, vücuttaki yağ dokusunun artması ile, hormonal-metabolik hastalıkların ve kalp-damar hastalıklarının ortaya çıkması ya da ağırlaşması arasında doğrudan bir ilişki olduğu bilinmektedir.

Pekiyi, öyleyse neden gereğinden fazla besin tüketiriz? Şişmanladığımızı göre göre neden buna devam ederiz? Bu soruların yanıtları araştırılmış ve obez kişilerin yemek yeme konusunda daha çabuk uyarıldıkları, damak tatlarının daha gelişmiş olduğu, daha geç doydukları ve yemek yeme işinin günlük yaşamları içinde kafalarını daha fazla meşgul ettiği gözlenmiştir.

Genetik, metabolik, hormonal ve sinirsel birçok karmaşık sistem şişmanlığın oluşmasında rol oynar. Aile yapısı, beslenme alışkanlıkları, yaşam tarzı, psikolojik sorunlar bu karmaşık sistemin herhangi bir basamağında etkili olarak şişmanlığa giden yolu açar.

Obezite bir hastalık olduğu için, bir diyet uygulayıverip bırakmakla ortadan kaldırılamaz. Yeni beslenme alışkanlıkları ve yeni bir yaşam şekli gerektirir. Obezitenin de, şeker hastalığı ya da yüksek tansiyon gibi, yaşam boyu takip edilmesi gerekir.


Şişmanlık sıklığı dünyada gittikçe artmaktadır. Ortalama sıklık % 25 olarak verilmektedir; bu yüzdeye şişman olmayıp ideal kilosunun üzerinde olanlar da katılınca oran % 50’ye ulaşmaktadır.

Obezite sıklığının artmasının nedenleri:
- Sosyo-kültürel faktörler,
- Biyolojik faktörler,
- Davranışsal faktörler,
- Gıda çeşit ve alımının artması ve kolaylaşması,
- Alkol tüketiminin artması,
- Teknolojinin ilerlemesi ile günlük eneji tüketiminin azalması,
- Özellikle çocukluk çağında bilgisayar ve televizyon karşısında geçerilen zamanın artması ile yağlı ve katkılı yiyecek tüketiminin artması.


Yenilen besinler, vücudumuzda metabolik olaylar sonucunda yakılır ve bu yanmadan elde edilen ısı ve eneji, hayatsal fonksiyonların işlemesi için kullanılır. Metabolizma hızını, vücut kendisi ayarlar; Yani vücut az ya da çok enerji harcayabilme yeteneğine sahiptir. Ancak, harcanacak eneji miktarı vücudun alışık olduğu kilosunu korumaya yönelik olarak ayarlanmıştır. Bu nedenle kilo vermek amacıyla az kalori alındığında, metabolizma hızı düşer ve bünye kilo kaybetmemek için kendini korumaya çalışır. Vücudumuz, kendi alışık olduğu kilosunu koruma çabasındadır.
Diyet yapan birçok kişi çok az yedikleri halde, çok yavaş zayıfladıklarından yakınırlar ve çoğu zaman da sabredemeyerek diyete son verirler. Bundan sonra da eskisi gibi yemeye başlayınca, verilen kilolar çok daha hızlı bir şekilde geri alınır ve eski kiloya ulaşılınca kilo artışı durur.

Bunun benzeri bir durum kilo almak isteyenlerde de görülür; günlük gıda miktarlarının iki veya üç katını yeseler bile çok az kilo alabilirler.
Vücudun kilo vermeye gösterdiği bu direnç, insanoğlunun binlerce yıllık geçmişinde yaşadığı doğal afetler, savaşlar, hastalıklar nedeniyle aç kalmaktan ortaya çıkmıştır. Ne yazık ki, 20. yüzyılın sonunda bile dünyada açlık çeken bölgeler vardır.

Sonuç olarak şunları söyleyebiliriz:
Kilo vermek için çok aceleci olmamak gerekir. Haftada 15 kg. verdiren mucize diyetler son derece sakıncalıdır ve bu derece hassas çalışan bir metabolizmayı bozmaktan başka işe yaramaz. Günlük 1000 kalori altındaki diyetler kalp kasında hasarlara neden olacak ölümlere yol açabilir. Haftada 0.5-1 kg. vermeyi sağlayan diyetler güvenli olduğu kadar, kalıcı sonuçlar da sağlar. Daha hızlı kilo vermek isteyenler, bunu biraz egzersiz yaparak gerçekleştirebilirler.

JEREMY HOORNSTRA 01/01






























Kalbim Sende Kaldı ♥ Judith McNaught

Uzun zamandır hatta çoook uzun zamandır yeni kitabını beklediğimiz tarihi aşk romalarının kraliçesi rakipsiz yazar Judith McNaught'un yeni romanı bu hafta itibariyle raflarda yerini aldı. Yeni çıkan kitabımız tarihi bir aşk romanı değil ancak modern zamanda geçen bu harika aşk hikayesini de soluksuz okuyacağımızdan eminim. Double Standards olarak dünyada basılan kitap raflarda Kalbim Sende Kaldı olarak yer alacak.



Konusu: Global Endüstrinin yakışıklı genel müdürü Nick Sinclair işini nasıl idare ediyorsa kadınları da aynı şekilde idare ediyordur... Büyüleyerek, meydan okuyarak ve acımasızca kendisine hakim olarak. Her şeyin en iyisine alışık bir adam olan Nick, Lauren Danner’ı işe aldığında bu mağrur güzelin kendisi için sıradan, yeni bir zafer olacağını düşünür. Fakat Lauren’ın parlak zekası ve nadir rastlanan azmi gözlerini kamaştırır, dahası kendisine karşı koymada ustalıkla yol alan bu cezbedici güzele aşık olur.

Ama Lauren’ın hayatı bir yalan üstüne kuruludur ve bu oyun her geçen dakika daha da tehlikeli bir hal almaktadır. Sırrı, Nick’in ona olan hassas güvenini ve o ana dek tanıdığı en güçlü adamla gelecekte birlikte olma umudunu tamamen yok edecek midir?

YÜREĞİN KRALİÇESİNİN BEKLENEN ROMANI KALBİM SENDE KALDI GÖNLÜNÜZÜ FETHEDECEK!

KADERİ OLAN ADAMI BULDUĞUNA İNANAN BİR KADIN...

SAF MUTLULUĞUN ACI GERÇEKLER KARŞISINDA BOYUN EĞDİĞİNİ TECRÜBE ETMİŞ BİR ADAM...

TUTKU UÇURUMUNUN GERİ DÖNÜŞÜ OLMAYAN DERİNLİKLERİNE SÜRÜKLENEN DUYGU YÜKLÜ BİR AŞK HİKAYESİ...

“Etkileyici, duygusal, romantik bir gerilim... Olağanüstü… Kesinlikle okunması gereken bir roman.” Romantic Times



Ve kitaptan küçük bir dialog:

Nick en sonunda kafasını kaldırdığında, Lauren bu öpücükle artık ona ait bir şeymişçesine kendisini damgalanmış gibi hissetti. Telaşla titrerken eğilerek alnını onun omzuna yasladı. Nick’in sıcak dudakları yanağından şakağına doğru kayıp aşağı doğru inerek kulak memesini şakacı bir şekilde kavradı. Kulağına doğru boğuk bir sesle güldü.

“Sanırım sana bir özür borçluyum, Lauren.”

Lauren geri çekilip kafasını kaldırarak ona baktı. Gri gözleri tutkuyla ışıldayan Nick gülümsüyor olsa da bu, dalga geçer gibi alaycı bir gülümsemeydi.

“Neden bana bir özür borçlusun?”

Lauren’ın sırtına koyduğu elini yavaşça aşağı yukarı gezdirdi. “Çünkü bana saf olmadığını söylemene rağmen birkaç dakika öncesine kadar bu hafta sonunun üstesinden gelemeyeceğini, umduğundan fazlasıyla karşılaşacağını düşünüyordum.”

Hâlâ öpüşmelerinin etkisinde olan Lauren kısık bir sesle, “Peki şimdi ne düşünüyorsun?” diye sordu.

“Bu hafta sonu sandığımdan fazlasıyla karşılaşabileceğimi…” diye mırıldandı Nick. Lauren’ın parlak mavi gözlerine bakıp etkilenmesiyle birlikte kendi gözlerinin rengi koyulaşmıştı. “Ayrıca bana böyle bakmaya devam edersen Harbor Springs’e iki saat daha geç varacağımızı düşünüyorum.”

Bakışlarını anlamlı bir şekilde otoyolun diğer tarafında kalan motele çevirdi ama Lauren panikleyecek fırsat dahi bulamadan elini uzatıp güneş gözlüklerini burnunun üstüne yerleştirdi. “O gözlerin benim sonum olacak,” dedi neşeyle.



***


Bu arada sürekli sağda solda okuyorum ve duyuyorum bu şahane yazarın kitaplarını okumak isteyenler kitapların sıralamasını soruyorlar. Türkiye'de yayınlanan kitapların okunma sırları aşağıdaki gibidir. ;)

Kitaplar aşağıdaki sıralamalara göre okunmalıdır.

*

1. Düşler Krallığı
2. İçinde Aşk Saklı
3. Sen Gelmeden Önce

*

1. Sonsuza Kadar
2. Seni Beklerken
3. Mutluluk

*

1. Cennet
2. Kusursuz
3. Gece Fısıltıları
4. Aldığım Her Nefeste


Tek Romanları
1. Sana İhtiyacım Var
2. Kalbim Sende Kaldı

JIMMY CANYON 01/01