Astronomi ile profesyonel tutku bağı olanlar ve gök gözlemini amatör bir heyecanla sürdürenlerin ortak merakıdır “Evrenin neresindeyiz?” sorusu.
Bu sorunun cevabını ister süper (hatta mega) kozmik yapılardan Güneş sistemimize, istersek güneş sistemimizden evrenin tuğlalarını oluşturan ölçeklere taşıyalım; sonuçta sistemleri içine alan daha büyük sistemler hiyerarşisi ile karşılaşırız.
Hemen her düzeyde astronomi tutkununa evrenin neresindeyiz diye sorduğunuzda ilk cevap Virgo süper galaktik kümesine bağlı, Samanyolu, Andromeda ve Triangilum galaksilerinin başını çektiği yerel grup içindeki Samanyolu denilen sarmal gökadanın Orion kolu üzerindeki “ana caddede” bir yerlerdeyiz olurdu.
Peki, bu “ana cadde” üzerindeki (Güneş Sistemi ölçeğinden konuşursak) süper yapılardan haberimiz var mı?
Hadi genelden özele inmeye devam edelim. Orion kolu üzerinde kalmıştık en son. Bu seviyede detayı arttırdığımızda karşımıza daha ilginç bir yerel evren resmi çıkar. (Bir dip not: Teleskopumuzun açıklığını ne kadar arttırırsak gök cisimlerinden gelen fotonların sayısını arttırarak daha detaylı bir büyük resim görebiliriz.)
İşte yukarıda biraz daha belirgin bir büyük resim bulunuyor. Bu seviyede detayı arttırdığımızda karşımıza daha ilginç bir yerel evren resmi çıkar. Yıldızlar arası ortam ve daha detaylı süper yapılar ile çevrelenmiş bir gezgin; Güneş sistemi.
Güneş sistemimiz, gökadamız etrafındaki ebedi yolculuğu sırasında bir çok farklı yıldızlar arası ortamdan ve gökada kollarından geçiş yapmıştır. İnsan uygarlığının şafağının attığı son 1 milyon yıldır ise Orion kolu üzerindeki görece kalın yıldızlar arası toz ve gazın çevrelediği ve bazılarının içindeki sıcak O ve B sınıfı yıldızların güçlü rüzgarları ile süpürülerek yoğunluğu görece daha düşük küresel baloncuklara dönüştürdüğü bir ortamda seyehatine devam etmektedir. Bu baloncuklar da daha önceden yıldızlar arası maddenin yoğunlaşarak içlerinde yıldızlar oluşturduğu bölgelerdi. Serpilip gelişen sıcak O-B sınıfı yıldızların ışınım basıncı ile bölge içindeki yoğunluk seyrelirken evrimini tamamlayan devler bir bir şiddet gösterileri eşliğinde süpernova patlamaları gerçekleştirerek baloncukların içerisindeki tozu daha da seyreltip bu yapıları genişletmişlerdir. Bu süper baloncukların genel ismi astronomi literatüründe O-B Yıldız Birlikleri (assasyonları) olarak adlandırılır.
Resimde de görüldüğü üzere Güneş sistemi ile günümüzdeki durağımızda bize en yakın O-B Birlikleri Akrep takım yıldızı yönündeki Antares’in de içinde bulunduğu Scorpius Birliği, Centaurus Birliği ve Kartal takımyıldızı yönündeki devasa Aquila Yarığıdır. Bu vahşi ortamın önüne kattığı, sıcaklığı 6000 °C ‘ye ulaşan ISM (Yıldızlar arası madde) rüzgarına karşı Güneşimizin de içinde bulunduğu Yerel baloncuk içerisinde bu vahşi şok dalgalarına doğru, yakın komşularımız Sirius ve Altair yıldızları ile ilerliyoruz.
Yaklaşık birkaç on bin yıl içerisinde bu şok dalgalarının bir kısmı Güneş sistemi içerisinden de geçmiş olacak.
Gökadamız içerisinde böyle bir çok farklı süper yapı bulunmaktadır. Bu yapıların bir çoğu Samanyolu’nun evrimi sürecinde gerçekleşen, sarmal kollar içerisindeki yoğunluğu bulunduğu ortamdan daha fazla olan, gezgin devasa bulutların çarpışarak meydana getirdikleri rutin yıldız oluşum süreçlerinin bir sonucudur. Bir de bu rutin süreçlerin dışında gökadamızda Orion kolu üzerindeki bir çok Birlik ile alakalı bir başka süper yapı zinciri bulunmaktadır ki, kabaca toroidal bir halka biçimli olan ve Gould’s Belt (Gould’un kemeri) olarak adlandırılan bu yapının doğmasına sebep olan etmen, galaksiler arası gaz ve toz bulutlarının gökadamız ile etkileşiminin bir sonucu gerçekleşen ve toplu bir yıldız oluşumunu tetikleyen çok daha ilginç bir serüvene aittir.