Bayram Cigerli Blog

Bigger İnfo Center and Archive
  • Herşey Dahil Sadece 350 Tl'ye Web Site Sahibi Ol

    Hızlı ve kolay bir şekilde sende web site sahibi olmak istiyorsan tek yapman gereken sitenin aşağısında bulunan iletişim formu üzerinden gerekli bilgileri girmen. Hepsi bu kadar.

  • Web Siteye Reklam Ver

    Sende web sitemize reklam vermek veya ilan vermek istiyorsan. Tek yapman gereken sitenin en altında bulunan yere iletişim bilgilerini girmen yeterli olacaktır. Ekip arkadaşlarımız siziznle iletişime gececektir.

  • Web Sitemizin Yazarı Editörü OL

    Sende kalemine güveniyorsan web sitemizde bir şeyler paylaşmak yazmak istiyorsan siteinin en aşağısında bulunan iletişim formunu kullanarak bizimle iletişime gecebilirisni

Kore Filmleri etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Kore Filmleri etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Dünya Sinemalarından: KULE 'THE TOWER' ve ÇİRKİN ' UGLY'







Hava buz gibi soğuktu hafta sonunda. Ve soğuk kış
günlerinde zamanı değerlendirmenin ve biraz da kafaların içini bir süreliğine
de olsa boşaltmanın en pratik yolu; sanata tutunmak. Bu yüzden hafta sonumu biraz tarih, arkeoloji, sinema ve fotoğraf dergilerine göz gezdirmekle ve ardından da peş
peşe sinema filmleri izleyerek geçirdim. Genellikle biyografi türünde filmleri tercih etsem de bu

Annem bir çekik hayranı :D

Eheueheu şaka bir yana annem uzak doğuya ait yapımları severek izler. Sanırım bunda Jackie Chan'ın katkısı yadsınamaz :D Annem Denizler İmparatorluğu dizisini 654564 kez izledi TRT de hemde bıkmadı. Muhteşem Kraliçe'yi de izledi tabii ki. Hem de severek. Ama iş burada da kalmadı. Annemle pc başında bir sürü kore dizisi izledik. Listesini yapayım dedim neler izlemişim anneciğimle beraber. Alt yazılılı izliyoruz hem de heyecanla :) Kısacası anasına bak kızını al deseniz cuk oturacak :D 

Annemle izleme listemiz: (Benim listem burada )

Diziler: Kore ve diğer ülkeler.

Filmler: Kore ve diğer ülkeler.

Nasıl izleme listemiz. Bence gayet şahane. Tabii ki durmak yok. Zira şu ara The Princess Man dizisini izlemeye başladık. Henüz üçüncü bölümündeyiz ama dizi şu anlık gayet güzel ve heyecanlı gidiyor. Ayrıca TRT'nin yeni başlayan dizisi Tacir dizisini de izliyor annem. Ben şimdi dizimizin dördüncü bölümünü yüklemeye gidiyorum. :)

Too Beautiful to Lie ◘◘◘ Yalan Söylemek Bir Sanattır


Geçtiğimiz günlerde sürekli karşıma çıkan ancak izlemek için bir türlü fırsat bulamadığım bu filmi artık izlemeye karar verdim. Anneciğimle beraber -evet yanlış okumuyorsunuz kendiside bir KORE yapımları hastasıdır. Tabii sayemizde :D Filmin kısaca özeti diyeceğim ama değil. Filmin biraz uzunca konusu ve giriş kısmının minik  :D özeti aşağıdaki gibi.

Yeong-ju için yalan söylemek tam bir sanattır. Genç kız, hiçbir vicdanî rahatsızlık duymadan, hatta konser biletleri satışa çıktığı ilk günden tükenen bir ses sanatçısının gururuyla yalan söylemekte; bu husustaki maharetini de kendisi gibi suçlulara ballandıra ballandıra anlatmakta, bir de üstüne işin püf noktaları hakkında onları bilgilendirmektedir. Çünkü Yeong-ju, son dolandırıcılık girişiminde enselenmiş, yargılanmış ve kodese gönderilmiştir...

Yeong-ju, taş duvarların kendisini uzun süre içeride tutamayacağını bilmektedir. Çünkü şartlı tahliye isteğini gözden geçirecek ve sözlü ifadesine de başvuracak kurul, kısa bir süre sonra toparlanacaktır. Yeong-ju, kurulun karşısında eşsiz bir performans sergiler. Kendini acındırır, kurul merhamet ettiğinde gurur yaparak demogojiye yatmadığına inandırır ve bunu uzatmayarak; kurul üyelerinin, beyaz bir güvercini azat etme hissinin güzelliğini, tazeliğini yaşamasına izin verir...
Şartlı tahliye ile tekrar özgürlüğüne kavuşan Yeong-ju 'yu dışarıda talihsizlikler dizisi beklemektedir. Dışarı çıktığı gibi, evlilik hazırlıkları yapan ablasını arayan Yeong-ju, ablası tarafından mesafeli karşılanır. Ablası, bir dolandırıcı olan kardeşinden utanmakta ve evleneceği adam ile ailesini, kardeşiyle tanıştırmaktan çekinmektedir. Yeong-ju, yaşadığı şoku umursamadan tekrar trene atlar ve uykuya dalar. Gözlerini açtığında, bacaklarının arasında bir sapık olduğunu fark ederek, ikinci şokunu yaşar...

Aslında, bacaklarının arasında gezinen genç, sapık falan değildir. Sadece, sevgilisine evlenme teklif etmeye hazırlanan sakar bir romantiktir. Annesinden kalan ve sevgilisine vermeyi planladığı yüzüğü düşürmüş, genç kızı uyandırmadan yüzüğünü almak istemiştir. Fakat Yeong-ju, bacaklarının arasında ne yaptığından emin olduğu Hee-cheol 'un kendisini savunmasına bile fırsat tanımadan adi sapıktan kan çıkarmayı başarmıştır...

Kanamayı durdurmak için lavabonun yolunu tutan saf Hee-cheol 'ün yüzüğü bir yankesici tarafından çalınacak, az önce boğuştukları ve şartlı tahliyeyle dışarı çıktığı için hırsızlıkla suçlanmak istemeyen Yeong-ju, trenden inerek yüzüğü yankesiciden çalacak fakat trenin istasyondan ayrılması, gidecek başka hiçbir yerinin olmaması ve trende kalan çantasına da Hee-cheol 'ün sahip çıktığını düşünmesi üzerine; genç adamın kendisini savunmaya çalışırken: "Yongkang'da herkes beni tanır." dediğini hatırlayacak ve soluğu, Yongkang 'da alacaktır...
Yongkang 'da Hee-cheol 'ü bulamayan Yeong-ju, durumu ailesine anlatmaya çalışacaktır. Fakat olayları yalın bir şekilde anlatmadaki başarısızlığı ile yalan atmadaki başarısı birleşince; kendisini Hee-cheol 'ün önce kirlettiği, sonra da bir kenara attığı eski sevgilisi olarak tanıtacak ve işler fena halde karışacaktır...
Gelelim yorumumuza;

İlk başta söyleyeceğim şey eğer eğlenceli zaman geçirmek istiyorsanız ve yalancılarla büyük sorunlarınız yoksa tam seyirlik bir film bence. Ben ve annem izlerken inanılmaz eğlendik. Yalan söyleme işini adeta bir sanat haline getiren Yeong-ju ve olanlardan bi haber Hee-cheol' ün -yalan- üzerine hayatlarını+mücadelelerini izlemek çok keyifliydi. Aslında yukarıda yazılı olan özet filmi çok güzel anlatıyor. Ne ilave edebilirim ne ekleyebilirim diye düşündüm hatta bu yazıyı yazmadan. Yazabileceklerim çok sınırlı. Sanki birşeyler yazsam yada birkaç sahneden bahsetsem izlerken o etkisini yitirecek gibi hissediyorum. En iyisi mi siz bir ara mutlaka izleyin ;) İndirmek için tıklayın.online izlemek için buraya tıklayın LİNK

Bol eğlence, komedi, aile bağları, gelenekler ve azıcıkta dramsa eğer aradığınız o zaman bugün Yalan Söylemek için güzel bir gün. ;)

Dance of the Dragon ♫ ♫ ♫ Ejderin Dansı



Ruh halimin bunalım takılmasından olsa gerek kötü sonla biten yada bolca dram içeren film-dizi izlemek istemiyorum. Yepisyeni arkadaşım toruko' dan bana mutlu sonla biten yapımlar için tavsiye istedim. Kendisi saolsun üşenmedi bana kocaman bir liste hazırladı. Kendisine buradan bir kez daha teşekkürler. Tabii bende durmadım listeye başladım. Uzak doğu sineması izleme merkezim olan koresinemasi.com ' u açtım ve başladım bu filmi izlemeye.


Filmin Konusu Basitçe:
Kwon Tae San (Hyuk Jang) sıradan bir çocuktur ta ki annesi onu tiyatroya götürene dek. Hiç bilmediği bir dünyanın büyüsü altına girmiştir birden. O andan itibaren Tae San'ın hayatı dans olmuştur. Bulduğu dans kitaplarından kendi başına dans öğrenmeye başlar. Babası fark eder ve dansçı olmasına mani olarak onu fabrika çalışmaya zorlar. Zaman geçtikçe Tae San dansçı olma hayalinden uzaklaşır o güne dek, Singapur'da bir dans okulu seçmelerinden davetiye gelir. Babasına karşı gelerek seçmelere katılır.

Seçmelerde dans okulunun öğretmeni Emi'nin (Fann Wong) ilgisini çeker ve okula kabul edilir. Dersler boyunca aralarında bir elektriklenme başlar, fakat Emi evlidir bunu farkeden kocası Cheng (Jason Scott Lee) Tea San'a para teklif eder bunu reddeden Tae San'ın onunla dövüşmekten başka çıkar yolu yoktur. Ya onu yenecektir ya da Singapur'dan ayrılacaktır.




Gelelim Yorumumuza:


Oldum olası daha doğrusu Dirty Dancing filmini izlediğimden beri danslı-şarkılı-aşklı filmleri her daim çok sevmişimdir. Toruko filmden bahsettiğinde açtım, konusuna baktım ve 'Ben bu filmi izlemeliyim' dedim kendime. Aslında film öyle çok havalara uçuracak 'Vaoo Süperdi Ya' dedirtecek bir yapım değil aslında. Ancak seyirciyi öyle bir yerden yakalıyor ki filmin konusunu bile unutum o güzelim şarkılarda kendinizi yitiriyorsunuz.

Film ana kahramanımız Tae San'ın 'dans hayalleri' ne ilişkin Kore'de ailesiyle ve hayatıyla yaşadığı mücadele ile başlıyor. Liseden sonra dans eğitimi almak istemesi küçüklüğünden beri babası tarafından -Eğitim Herşeydir- felsefesiyle yetiştirilmesine rağmen babası tarafından hoş karşılanmıyor. Çoğumuzun hayatında olduğu gibi Tae San' da yaşamaya devam etmek için hayallerini rafa kaldırıp çalışmaya başlıyor. Bu arada da kendisini küçüklüğünden beri yaptığı gibi 'Salon Dans Kitapları'nda gördüklerini uygulayarak eğitmeye devam ediyor.




Sonra Singapur'da bir dans okulunda eğitime kabul ediliyor. Ve babasıyla 'Dans' eğitimi hakkına konuşuyorlar. Tüm detayları anlatarak izlemek isteyenlerin hevesini kaçırmak istemiyorum ama film izleyiciye çok çok ince mesajlar veriyor. Zaten filmde verilen ana mesaj çok belli. 'Hayallerinden Vazgeçme' mesajı hemen her karede kendini belli ediyor. Filmde çok hoşuma giden birkaç sahne vardı onlardan bahsetmeden geçmek istemiyorum. Tae San babasına Singapur'a gideceğini söyledikten sonra odasına dönmesi ve duvarında asılı duran bandı çıkmış eğik duran resmi düzeltmesi 'Hayallerin Tekrar Ayağa Kalkması' ifadesini verdi bana. Yönetmen çok çok ince mesajlar vermiş film boyunca. Yakalayabilmek önemli...

Filmin ekstra süprizi Jason Scott Lee oldu. Aslında konusu bakımından olmasa da olurdu karakteriydi bence ama uzun bir süre sonra izlemek çok iyi geldi. Jason filmde bayan karakterimiz Emi'nin eşi Cheng rolünde. Filmde Tae San'ı kıskanma ve şehri terk etmesini söylemesine çok kafam takıldı. Yani sen bu kadar zamandır dans öğretmenliği yapan Emi'yi kıskanma altı üstü bir iki defa Tae San'la dans ettiğini gördükten sonra hey heylere bin. Mantık olarak zayıf bir nokta. Aslında filmdeki mantık olarak zayıf noktalardan biri demek daha doğru olacak. Diğer mantık hatasıda Cheng karakterinin o kadar karatede ustayım, bir numarayım ben mesajından sonra ara sokakta bir araba dayak yemesi de cabası.




Ve Emi karakteri.. Baştan sona belirsizlik mesajı veren bir karakter oldu benim için. Eşini seviyor mu yoksa sevmiyor mu anlaşılmadı mesela. Tae San'a ilgi duyduğu belliydi ama sanki Tae San'ı kendisine tekrar dans edebilme duygusunu verdiği için yakınlık duydu. O duyguyu hissedebilmek için. Zaten filmin final sahnesinde de havada kalan bir bakış attı. Bir eşine baktı bir de Tae San'a. Gelde çık işin içinden :)

Filmin verdiği ince mesajlardan bahsetmiştim. Kısaca onlardan da bahsedeyim. Tae San yıllarca kendini partnersiz eğittiği için keskin hareketler ve sert bir duruşla dans ediyordu en başta. Aslında burada verilen iki mesaj var. Tae San'ın babasının da dediği gibi 'Her Şey Kitaplardan Öğrenilmiyor' tezinin gerçek olması gibi. Verilen ilk mesaj ben merkezli olmaya değiniyor bence. Hayatı 'ben' merkezde yaşadığımız sürece çevremizdekilere sert ve keskin davranışlarımızı anımsattı bana. Tae San'ın karşısındaki partnerini hissedek dans etmesi dansın iki kişilik olduğunu göstermesi gibi hayatta tek başına yaşanmayacak kadar güzel. Diğer mesajda Tae San'ın babasının dediği sözde saklı. Hayatımızın ilk 18 yılını daimi eğitimle, şansı olanlarımız ondan sonraki 3-4 yılı da üniversitede yine eğitimle geçiyor. Eğitimin bize öğrettiği ancak hayat okulunda öğrenilmesi gereken dersleri maalesef okullar bize vermiyor. Tae San için bu düşünce 'Dansın Ruhu'nu öğrenmesi için geçerliydi. Yıllarca kitaplardan dansın tüm tekniklerini öğrendi ama ruhu ve ahengi hep eksik kalmıştı.




Filmin finali daha güzel olabilirdi gibi geldi bana. Film boyunca ruhumuzu besleyen o harika müziklerden bir demet yapabilirlerdi mesela. Ancak Enrique Iglesias'ın Hero şarkısı ne alaka oldum birden. Ne güzel Tango müziği çalıyordu. Bir de Emi ve Tae San ne ara o dansın provasını yaptılarda o derece güzel dans ettiler onu da çözemedim. Zaten sanırım o sebeple dansı akıcı bir bütünlükte değilde kesik kesik sahnelerle verdiler.

Aklıma takılan en önemli noktalardan biride Singapur'un resmi dili oldu. Maşallah çatır çatır İngilizce konuştular filmde. Araştırıp öğrendim ülkenin resmi dili İngilizce ve Malay caymış.

Yani nihayetinde dans, çok hafif dozda aşk, aşırı dozda hayal mesajı, azıcık aksiyon olan, konusu orta karar, müzikleri beni benden alan güzel bir filmdi. 

Vakit geçirmek için tavsiye edilir. İzlemek isteyenler buradan indirebilirler.


Tavsiye: Bu filmi izleyen ve beğenen o zaman bu filmi daha çok beğenir ;)
Innocent Steps - Daenseo-ui Sunjeong (2005)