Gebze : Marmara Bölgesi ‘ nde Kocaeli ‘ nin bir ilçesidir . 1978 ‘ deki nüfusu 30 442 kişidir . Yüzölçümü 732 km 2 ‘ dir . İlçe merkezi 1978 ‘ de 8018 kişilik bir nüfusa sahipti .
Gebze etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Gebze etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
SANAYİLEŞME VE ŞEHİRLEŞMENİN ETKİLERİ Şehirlerin doğuşu, sanayileşme, göç, şehirleşme, şehirlerin gelişimi, göç ve kentleşme, Gebze
By Coğrafya Blogcusu at 04:00
Gebze, Göç, göç ve kentleşme, sanayileşme, Şehirlerin doğuşu, şehirlerin gelişimi, şehirleşme
No comments
SANAYİLEŞME VE ŞEHİRLEŞMENİN ETKİLERİ
Şehirlerin doğuşu, sanayileşme, göç, şehirleşme, şehirlerin gelişimi, göç ve kentleşme, Gebze
Şehirlerin doğuşu
10. ve 12. yüzyıllarda Avrupa’da şehirlerin doğuşu, Batı Avrupa tarihinde bir dönüm noktası oldu.
– 11. yüzyıldan itibaren şehirler birer değişim ve imalat yeri haline geldi
– Şehirler birer değişim yeri olmaya başlayınca sınai faaliyetler de
malikanelerden şehirlere kaydı
– Şehirlerin büyümesinin temelinde yığınlar halinde göç hareketi
bulunuyordu
– İnsanlar biri itici, diğeri çekici gücün etkisiyle şehirlere göç ediyorlardı
İtici Güç: Pek çok serf malikanede sıkıntı çekiyordu. Bu durumdan kurtulması
ancak o bölgeyi terk etmesine bağlıydı.
Çekici Güç: Şehirler bir yenilik unsuru, talihi deneme şansı idi. Şehir yeni ve
dinamik bir dünya idi.
“Şehir havası insanı hür yapar” sözü bir atasözü haline gelmişti.
Sanayide Yaşanan Gelişmeler
– 10 ve 12. yy’larda imalat faaliyetleri şehirlere kaydı
– İmalat faaliyetleri artık ihtisaslaşmış kişilerce yürütülmekteydi
– Sanayinin ölçeğinde artış yaşandı. 10. ve 11. yy’lardan itibaren 14. yy’a kadar üretim genişledi.
– Üretimdeki bu artışa rağmen sınai üretim birimleri Ortaçağ dönemi boyunca hep küçük kaldı.
– Ortaçağ’da ideal üretici sınıfı kalfa ve çırakların yardımıyla üretim yapan ustalardı.
– Şehirlerde imalat faaliyetlerini yürüten esnaflar, loncalarda örgütlenmişlerdi.
– Esnaf loncalarının şehir ticareti üzerindeki tekelci uygulamalar nedeniyle doğduğu kabul edilir.
Göç
Göç olgusu, temelinde sosyal bir hareket olmasına karşın, ekonomik yaşamdan kültüre kadar hayatın her yönünü etkileyen temel bir değişim aracıdır. Ülkemizde 1950'li yıllardan sonra belli sosyo - ekonomik şartlar neticesinde kırsal alanlardan şehirlere doğru gerçekleşen iç göç hareketi, bugün kentlerimizin içinde bulunduğu sorunlar yumağının en büyük sebebidir.
Şehirleşme
Şehirleşme, bir ülkenin nüfusunun belir¬li bir ölçekte şehir merkezlerinde yaşama oranındaki artışı dile getirir. Her ne kadar şehirler sosyal, siyasal ve iktisadi olarak da¬ima önemli olmuşlarsa da, XIX. yüzyılda sanayileşmiş Batılı toplumların şehirleş¬mesi çok hızlı ve kısa bir zaman zarfında ol¬muştur. Örneğin 1800 yılında İngiltere'de nüfusun yüzde 24'ü şehirliyken 1900 yılın¬da bu oran yüzde 77'ye yükselmiştir. Halen tüm bu toplumlar için şehirleşmeyi S-bi-çirnli bir eğri takip etmiştir; önce çok usulca temelleri atılır, çok hızlı bir şekilde genişler ve ardından yavaşça çöker, hatta daha bü¬yük kenar mahallelerin gelişmesiyle yavaş¬ça tersine döner. XIX. yüzyılda vuku bulan nüfusun oranındaki bu hızlı artış büyük öl¬çüde kırsal kesimden şehire göç yoluyla ol-muştur. Ne var ki daha hızlı bir şekilde şe¬hirleşmekte olan çağdaş az gelişmiş top¬lumlarda artış, daha ziyade şehir nüfusun¬daki normal artıştan kaynaklanmaktadır, halk sağlığı ve tıbbi kolaylıklar sağlandıkça da tek bir şehirde toplanmaya eğilim duyul¬maktadır.
Genel olarak şehirleşme dönemleri sana¬yileşmeyle ilişkili olarak ortaya çıkar. An¬cak, kapitalizmin bu süreçte oynadığı rol konusunda bazı ihtilaflar mevcuttur. Şehir¬leşme ekonomik kalkınma için çelişkili so¬nuçlara gebedir. Zira o, eğitim ve sağlık gi¬bi hizmetlerin maliyetini ucuzlatırken artık küçük ölçekli zirai üretimle geçimini sağla-yamayan işgücünün, emeğin maliyetini ar¬tırmaktadır.
Şehirlerin doğuşu, sanayileşme, göç, şehirleşme, şehirlerin gelişimi, göç ve kentleşme, Gebze
Şehirlerin doğuşu
10. ve 12. yüzyıllarda Avrupa’da şehirlerin doğuşu, Batı Avrupa tarihinde bir dönüm noktası oldu.
– 11. yüzyıldan itibaren şehirler birer değişim ve imalat yeri haline geldi
– Şehirler birer değişim yeri olmaya başlayınca sınai faaliyetler de
malikanelerden şehirlere kaydı
– Şehirlerin büyümesinin temelinde yığınlar halinde göç hareketi
bulunuyordu
– İnsanlar biri itici, diğeri çekici gücün etkisiyle şehirlere göç ediyorlardı
İtici Güç: Pek çok serf malikanede sıkıntı çekiyordu. Bu durumdan kurtulması
ancak o bölgeyi terk etmesine bağlıydı.
Çekici Güç: Şehirler bir yenilik unsuru, talihi deneme şansı idi. Şehir yeni ve
dinamik bir dünya idi.
“Şehir havası insanı hür yapar” sözü bir atasözü haline gelmişti.
Sanayide Yaşanan Gelişmeler
– 10 ve 12. yy’larda imalat faaliyetleri şehirlere kaydı
– İmalat faaliyetleri artık ihtisaslaşmış kişilerce yürütülmekteydi
– Sanayinin ölçeğinde artış yaşandı. 10. ve 11. yy’lardan itibaren 14. yy’a kadar üretim genişledi.
– Üretimdeki bu artışa rağmen sınai üretim birimleri Ortaçağ dönemi boyunca hep küçük kaldı.
– Ortaçağ’da ideal üretici sınıfı kalfa ve çırakların yardımıyla üretim yapan ustalardı.
– Şehirlerde imalat faaliyetlerini yürüten esnaflar, loncalarda örgütlenmişlerdi.
– Esnaf loncalarının şehir ticareti üzerindeki tekelci uygulamalar nedeniyle doğduğu kabul edilir.
Göç
Göç olgusu, temelinde sosyal bir hareket olmasına karşın, ekonomik yaşamdan kültüre kadar hayatın her yönünü etkileyen temel bir değişim aracıdır. Ülkemizde 1950'li yıllardan sonra belli sosyo - ekonomik şartlar neticesinde kırsal alanlardan şehirlere doğru gerçekleşen iç göç hareketi, bugün kentlerimizin içinde bulunduğu sorunlar yumağının en büyük sebebidir.
Şehirleşme
Şehirleşme, bir ülkenin nüfusunun belir¬li bir ölçekte şehir merkezlerinde yaşama oranındaki artışı dile getirir. Her ne kadar şehirler sosyal, siyasal ve iktisadi olarak da¬ima önemli olmuşlarsa da, XIX. yüzyılda sanayileşmiş Batılı toplumların şehirleş¬mesi çok hızlı ve kısa bir zaman zarfında ol¬muştur. Örneğin 1800 yılında İngiltere'de nüfusun yüzde 24'ü şehirliyken 1900 yılın¬da bu oran yüzde 77'ye yükselmiştir. Halen tüm bu toplumlar için şehirleşmeyi S-bi-çirnli bir eğri takip etmiştir; önce çok usulca temelleri atılır, çok hızlı bir şekilde genişler ve ardından yavaşça çöker, hatta daha bü¬yük kenar mahallelerin gelişmesiyle yavaş¬ça tersine döner. XIX. yüzyılda vuku bulan nüfusun oranındaki bu hızlı artış büyük öl¬çüde kırsal kesimden şehire göç yoluyla ol-muştur. Ne var ki daha hızlı bir şekilde şe¬hirleşmekte olan çağdaş az gelişmiş top¬lumlarda artış, daha ziyade şehir nüfusun¬daki normal artıştan kaynaklanmaktadır, halk sağlığı ve tıbbi kolaylıklar sağlandıkça da tek bir şehirde toplanmaya eğilim duyul¬maktadır.
Genel olarak şehirleşme dönemleri sana¬yileşmeyle ilişkili olarak ortaya çıkar. An¬cak, kapitalizmin bu süreçte oynadığı rol konusunda bazı ihtilaflar mevcuttur. Şehir¬leşme ekonomik kalkınma için çelişkili so¬nuçlara gebedir. Zira o, eğitim ve sağlık gi¬bi hizmetlerin maliyetini ucuzlatırken artık küçük ölçekli zirai üretimle geçimini sağla-yamayan işgücünün, emeğin maliyetini ar¬tırmaktadır.