Cumhuriyet kadındır; bu yüzden Cumhuriyet’in dilinden en iyi kadın anlar. Hiçbir evladını bir diğerinden ayrımadan adil olmayı; her bir yavrusunun bireysel ihtiyaçlarını gözünden, dilinden,
yüreğinden görüp gidermeyi en iyi bir kadın bilir. Doğası gereği sosyalisttir kadın. Yuvasında, biri tokken diğeri aç kalmaz kadının. Bulur buluşturur; böler, bölüştürür; kendinden önce ailesini düşünür. Yüzü gülmeyen kimse olmamalıdır bir kadının yuvasında. Kimse bir diğeri için kin gütmemelidir. Kadın dağıtıcı, bölücü değil; derleyici, toplayıcıdır. Kadının duygusallığı, kırılganlığı, hassasiyeti; mesele yuvanın ve yuvadaki fertlerin tehlike arzeden bir duruma maruz kalması ise, koruyucu bir kalkana dönüşür. Tehlikeyi herkesten önce sezer; herkesten önce harekete geçer. İnsanevladına, doğduğu anda cansuyunu veren de odur, hayatta kalması için gözünün içine bakan da.
İçgüdüsünü ve zekasını harmanlayıp ideal yaşam koşullarını yaratmayı bildiği için cumhuriyetin dilinden en çok kadın anlar. Monarşi ataerkilse, cumhuriyet anaerkildir.
Kendinde bu hasletlerin doğuştan var olduğunu bilen ve bunu hakkıyla kullanan kadın kadar kimse layık değildir bir ülkeyi yönetmeye. Kadınlarımız, Ulu Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün bu gerçeklerden beslenerek ülkeyi bizlere hazırladığı ve Cumhuriyet’i kurduğu bilinciyle kendilerini yakın geleceğe hazırlamalı ve Cumhuriyet’e sahip çıkmalıdırlar.
Cumhuriyet giderse kadın da gider. Kadın giderse, adaletin, sanatın, kültürün, bilimin, ailenin; yani hayatın yarısı da onunla birlikte gider.
İşte bu yüzden, Cumhuriyetimiz sonsuza dek payidar kalmalıdır.
Kayıtlar
