Bayram Cigerli Blog

Bigger İnfo Center and Archive
  • Herşey Dahil Sadece 350 Tl'ye Web Site Sahibi Ol

    Hızlı ve kolay bir şekilde sende web site sahibi olmak istiyorsan tek yapman gereken sitenin aşağısında bulunan iletişim formu üzerinden gerekli bilgileri girmen. Hepsi bu kadar.

  • Web Siteye Reklam Ver

    Sende web sitemize reklam vermek veya ilan vermek istiyorsan. Tek yapman gereken sitenin en altında bulunan yere iletişim bilgilerini girmen yeterli olacaktır. Ekip arkadaşlarımız siziznle iletişime gececektir.

  • Web Sitemizin Yazarı Editörü OL

    Sende kalemine güveniyorsan web sitemizde bir şeyler paylaşmak yazmak istiyorsan siteinin en aşağısında bulunan iletişim formunu kullanarak bizimle iletişime gecebilirisni

20 Kilo Vermek için 20 İyi Sebep

Eğer aşırı kilolu olduğunuz halde hala spor salonuna gitmeye üşeniyor ve sağlıklı besleniyorsanız bir de bu yazıyı okuyun.

1- Çünkü vermek zorundayım diye yıllardır sızlanıp duruyorsunuz. Ve harekete geçme zamanı çoktan geldi de geçiyor bile.

2- 20 kilogram insan yağı bir kasa dolusu bira şişesini dolduracak kadar yer kaplar.

3- 20 kilo vermek Everest Dağı'na tırmanmak ya da Nobel ödüllü bir roman yazmak kadar zor bir iş değildir. Boş zamanlarınızda spor yapmanız ve sağlıklı beslenmeye dikkat etmeniz yetip artacaktır.

4- Kilo verdikçe her yerinizden yağ kaybedeceksiniz, buna penisinizin tabanındaki pubik yağlar da dâhil. Yani bir yandan göbeğiniz küçülürken, diğer yandan da bir şeyler büyüyecek.

5- Şunlara sahip olma ihtimaliniz azalacak;kalp hastalığı, prostat kanseri, diyabet, uyku apnesi, depresyon, sırt ağrısı, iktidarsızlık, safra kesesi taşı, eklem problemleri, yüksek tansiyon, düşük sperm sayısı ve reçeteli ilaçlardan oluşan etkileyici bir koleksiyon.

6- Basketbol potasına smaç yapma ihtimalinizse artacak.

7- Sözcüğün gerçek anlamıyla; 'kadınlara daha yakın olacaksınız'.

8- Baklavalarınız ortaya çıkacak. Zira şu anda geniş bir yağ tabakasının altında olduklarından görümüyorlar.

9- Muhtemelen daha fazla seks. Aslında 20 kilo verdiğinizde seks skorunuzun yükseleceğinin garantisini veremeyiz ama daha fazla azalmayacağına kefil olabiliriz.

10- Havuza balıklama daldığınızda çevreye daha az su sıçratacaksınız ve 'balina daldı' türünden esprilerden kurtulacaksınız.

11- Bilimsel araştırmalar gösteriyor ki, ne kadar zayıfsanız, sizi ön cama doğru savuracak ağırlığın miktarı da o kadar az olacağı için, arabanızla bir duvara tosladığınızda hayatınızı kaybetme olasılığınız da azalacaktır. Siz yine de 'zayıfladım artık bana bir şey olmaz' demeyin. Emniyet kemerini takmayı ihmal etmeyin.

12- Elinize 20 kiloluk bir dumbbell aldığınız her seferde kaybettiğiniz kilolarınızı hatırlayacak ve emin olun, onları hiç özlemeyeceksiniz.

13- Kemeriniz kendiliğinde aşağı düştüğünü göre kendinizi daha iyi hissedeceksiniz

14- Kollarınıza yirmiden fazla şınav çekebileceksiniz.

15- 20 kilo verdikten sonra rüzgâr sörfü tahtasının ya da kar kızağının üzerine çıktığınızda uçtuğunuzu sanacaksınız.

16- İnsanlar kilo verenlere gıpta eder. Bundan sonraki hayatınızda akılda kalacak hiçbir şey başaramasanız bile 20 kilo verdikten sonra çevrenizden alacağınız övgü size bir ömür yetecektir.

17- Kendine güveniniz artar. Bunu başardıysanız elinizden ne kurtulur ki?

18- Dans etmeye başladığınızda yükselen kahkahalar azalır. En azından figürleriniz çok feci değilse.

19- Bu esnada birazda kas yaptıysanız oldukça şık duracaksınız.

20- Bir yeriniz kaşınırsa daha önce elin uzanamadığı bölgelere rahatça ulaşabildiğini edeceksiniz.

LL Cool J'nin Kas Antrenmanı...Bionik Adam !!

Vücudunuzu Hollyvvood'un en fit aktörü LL Cool J'in tavsiyeleriyle forma sokun.

Beverly Hills'te bulunan Four Seasons Hotel'in çıkışında bir ünlüye rastlamak hiç de şaşırtıcı bir durum değil aslında. Bu yıldızların en dikkat çekenlerinden biri de James Todd Smith ya da bilinen adıyla LL Cool J. Otelin üst katındaki spor salonu onun ikinci adresi gibi. Beş yıldır LL'in özel eğitmenliğini yapan Scooter Honig, onun için 45 dakikalık yoğun bir antrenman programı hazırlamış her zamanki gibi.

Cool J, sınav çektikten sonra bench press yapmaya giderken, Honig onun çıkacağı koşu bandının hızının çoktan ayarlamış oluyor. Anlayacağınız, bu antrenmanda bir saniyelik zaman kaybına bile yer yok.

Bu hızlı antrenman yöntemi, aslında yoğun konser turneleri sırasında zorunluluktan ortaya çıkmış. Öyle ki, bu ikilinin uçsuz bucaksız bir yerde otobüsten inip asfaltın üzerinde çılgınlar gibi koştukları bile oluyormuş, yoldan geçenlerin şaşkın bakışlarına aldırmadan. 'Elinde ne varsa onu kullan' esasına dayanan bu yöntemin ne kadar etkili sonuçlar verdiğini anlamak için yandaki fotoğrafına bakmanız yeterli.

Şimdi, spor yapmaya vakti olmadığını söyleyenleri bu satırları dikkatle okumaya çağırıyoruz. 42 yaşındaki rap yıldızı bir sabah 04:30'da kalkıyor ve altı buçuk saat süren uçuşun ardından Los Angeles'a varıyor. Orada iki farklı toplantıya giren LL Cool J, daha sonra bir programda beş canlı şarkısını seslendiriyor. Ardından uçağının kalkmasına iki saat kala "şöyle bir oturayım" demeden, 45 dakikalık yoğun bir çalışma gerçekleştiriyor.
Bir de 'benim antrenman yapmaya vaktim yok ki' dersiniz.

Honig: "Kısa bir sürede ne kadar yoğun antrenman yaparsanız, o kadar çok kalori yakarsınız" diyor. Honig'in LL Cool J için programladığı antrenmanlarda tek hedef bu aslında. Bu amaca hizmet eden ne varsa, antrenman programının içinde kendine yer bulabiliyor. Kum torbasını yumruklamak, yollarda koşmak, ağırlık antrenmanı yapmak, hatta ağırlık yeleğiyle tepelere tırmanmak... Tecrübeli antrenörün Cool J'e sunduğu antrenmanlarda ne ararsanız var. Yeter ki bir saniye bile vakit kaybedilmesin ve kısa süreli ama yoğun bir çalışma olsun. Gerisi önemli değil.

LL Cool J, artık 42 yaşında. Kelimenin tam anlamıyla dinlenmeyi hak ediyor. Malikânesinde oturup parasını sayabilir, hatta kariyerini bitirdiğini bile söyleyerek dünya turuna çıkabilir. Ne var ki, o tam aksine, aynı antrenmanlarındaki gibi daha da hızlanmayı sürdürüyor. Art arda albümler yapmaya devam ediyor, CBS kanalı için CSI dizisinin yaratıcılarıyla yeni bir dizinin pilot çekimlerini gerçekleştiriyor ve antrenörüyle birlikte kitap yazıyor. Kitabın neyle ilgili olduğunu herhalde tahmin ettiniz. Antrenman teknikleri, kaslanma ve yağ yakma yöntemlerinin anlatıldığı önemli bir başvuru kaynağından söz ediyoruz: 'LL Cool J'in Platin Antrenmanları'

Hemen panik yapmayın, elbette kitapta yer alan programlardan birini sizlerle paylaşacağız. Tabii bu detaylara geçmeden önce nasıl bir başyapıtla karşı karşıya olduğunuzu anlamanız için, önce LL'in antrenmanlara bakış açısını sizlere aktaralım: "Antrenman yapmak aslında kendinize önemli bir yatırım yapmak demektir. Bütün kararlarınızı vermenize yardım eder, beyninizi boşaltır ve engelleri aşmak için size güç verir. Aslında derin bir olgudur antrenman yapmak." Evet, artık hazır olduğunuza göre bu mucizevî antrenmana başlayabilirsiniz. Dahası, LL Cool J ve antrenörünün bu tek saniye bile kaybetmemeyi esas alan antrenman anlayışını kendi seçeceğiniz ağır egzersizler ve kardiyo çalışmalarıyla birlikte kullanabilirsiniz. Bu metod size kaslarınızı geliştirirken hızla yağ yakma şansını verecek. Eğer motivasyonunuzu kaybederseniz, 42 yaşındaki LL Cool J'in günlük koşuşturmasını şöyle bir aklınıza getirin yeter...

LL Cool J'in platin antrenmanı: göğüs, biceps ve kardiyo
LL Cool J'in bu etkileyici görüntüsünün ardında, bench press, curl gibi eski usûl egzersizleri yaratıcı çalışmalarla birleştiren antrenörü Scooter Honig var. Onun ağırlık antrenmanıyla kardiyo egzersizlerini birleştirdiği bu program, sizi uyurken bile yağ yakan bir makineye dönüştürecek.

• Antrenman öncesi, koşu bandında, bisiklette, kürek makinesinde ya da başka bir kardiyo aletinde 5-10 dakika ısının. Jumping Jack egzersizi bu açıdan size yardım edebilir.

• Turu yaparken, son egzersiz bitene kadar aralarda dinlenmeyin. Daha sonra yarım dakika dinlenin ve aynı turu tekrarlayın. (Göğüs ve kardiyo turlarının ikisini de ikişer kez; biceps/kardiyo turlarınıysa, üç tur olarak yapın.) İki farklı tur arasında da yine 30 saniye bekleyin.

• Bu turu bir ay boyunca, haftada bir yapın. Normalde yaptığınız göğüs ve biceps çalışmaları yerine bu antrenmanı gerçekleştirin. Her hafta ağırlıkları artırın ve kardiyo antrenmanı yoğunluğunuzu az da olsa artırmaya çalışın. Ayın sonunda normal göğüs ve biceps egzersizlerinize geri dönebilirsiniz.

Bir aylık antrenman planınız


Scooter'ın göğüs/kardiyo turu #1



Barbell bench press Set: 2 Tekrar: 10-12
Explosive pushup Set: 2 Tekrar: 10-12
İp atlama Set: 2 Tekrar: Maksimum nabzın %70'iyle 1 dk.
Scooter'ın göğüs/kardiyo turu #2

Barbell bench press Set: 2 Tekrar: 10-12
Cable crossover Set: 2 Tekrar: 10
Koşu bandında koşu Set: 2 Tekrar: Nabız %70, eğim 3, l dk. 10-12*
Hanging running man Set: 2 Tekrar: 10-12

Scooter'ın biceps/kardiyo turu #3
Standing barbell curl Set: 3 Tekrar: 4-6
Preacher curl Set: 3 Tekrar: 12-15
Dağa tırmanma Set: 3 Tekrar: Nabız %90, l dakika

"Beşinci ya da altıncı tekrarın en zor yerinde beş saniye kadar bekleyin.

1) Düz bir sehpaya sırtüstü yatın ve bir halteri kollarınız tamamen gergin olana kadar tam göğsünüzün üzerinde havaya kaldırın.
2) Üçe kadar sayın ve bu süre içinde barı göğsünüze kadar yavaşça indirin.
3) Başlangıç pozisyonunda halteri daha hızlı bir şekilde, ikiye kadar sayarak tekrar göğsünüzün üstünde kaldırın.
Explosive şınav
1) Klasik şınav pozisyonu alın, kollarınız gergin olsun ve karın kaslarınızı sıkıştırın.
2) Dirseklerinizi kırarak vücudunuzu yere sadece birkaç santimetre yaklaştırın.
3) Normal şekilde başlangıç pozisyonuna dönmek yerine, ellerinizi yerin altına sokmak istercesine bastırın ve mümkün olduğunca hızlı şekilde geri kalkın.

Cable crossover1) İki kablo istasyonunun arasına geçin ve kollarınızı yana açarak iki istasyonun üst tarafında yer alan kabloların ucundaki tutacakları kavrayın,
2) Bir buçuk adım kadar öne doğru gidin. Denge için bir ayağınızı diğerinden daha öne koyabilirsiniz.
3) Tutacaklar göğsünüzün önünde buluşana kadar kabloları çekin.
4) Göğüs kaslarınızı iki saniye sıkıştırın.

Standing barbell curl

1) Alttan tutuşla bir halteri kavrayın, elleriniz omuz genişliğinde açık olsun. Halter bu sırada üst bacaklarınızın önünde olmalı.
2) Curl hareketi yaparak barı omuz hizanıza kadar kaldırın,
3) Tekrar indirin.
4) Üst kollarınızı hareket boyunca sabit tutmaya dikkat edin.

Hanging running man
1)  Bir dips istasyonundaki iki paralel barı kavrayın.
2) Kollarınızı gergin duruma getirin ve dirseklerinizi kilitleyin. Sol dizinizi göğsünüze doğru götürün.
3) Sol dizinizi indirirken aynı esnada sağ dizinizi de göğsünüze doğru çekin (aynı pedal çevirmek gibi).
4) Eğer daha da zorlaştırmak istiyorsanız, bunu yaparken aynı zamanda dips egzersizi yapmayı da deneyebilirsiniz.

Preachercurl

1) Ayaklarınız yerde olacak şekilde gördüğünüz preacheraletine oturun. Kollarınızın dirsekten omzunuza kadar olan kısmı minderde olsun. Koltuk altlarınız tam minderin bittiği en üst noktaya denk gelmeli. Şimdi, barı alttan tutuşla kavrayın ve bileklerinizi kilitleyin.
2) Vücudunuzun durusunu bozmadan barı omuzlarınızın önüne doğru kaldırın. Hareketin en üst noktasında biceps kaslarınızı sıkıştırın.
3) Ağırlıkları indirerek başlangıç pozisyonuna dönün.

Mountain climber


1) Klasik şınav pozisyonu alın.
2) Tek bir hareketle sağ dizinizi göğsünüzün sağ tarafına doğru götürün.
3) Sağ ayağınızı geri atın, aynı esnada da bu kez sol dizinizi göğsünüze doğru götürün.
4) Bu şekilde ara vermeden devam edin.

DERRICK MONTGOMERY 03/03


























Sentani Lake


Sentani Lake entered the Jayapura City territory and the Jayapura Regency, Papua Province,Indonesia. Sentani Lake that had the area around 9.360 hectare and was in the height + 75 meters above sea level and become one of the biggest lakes in Papua. This lake was part of the Cycloops Nature Reserve that had the area around 245.000 hectare. The supply of water for the lake measuring thousands hectare this came from the rainwater, as well as 32 sources of the spring that flowed from mountains.

Sentani Lake became one of the mainstay tourist attractions in the Papua Province; Sentani Lake also became the living prop for the original community around the lake. Already since long before the community had made use of the wealth of the lake biota, like the fish and freshwater prawns that were sold by them to the market.

Tourists who visited this lake could witness the water carpet that was wide with the islands that formed the composition of green hills in the middle of the lake. Sentani Lake had the quite abundant wealth of the lake biota. In this lake could be found by various kinds plants and typical endemic Papua animals. Now in lake outskirts and in the islands in the middle of the lake, was gotten the settlement of the inhabitants who generally have the shape of the house on stilts. To connect between the house on stilts and the mainland, the local community built wood bridges. For the certain tourists this gave the typical and natural atmosphere.

In this lake also was gotten by the sawfish (Pristis Microdon), that is the shark with the row of teeth that resembled the saw eyes. This shark was also known with the term “Sentani Shark” because only was gotten in this location. To see the diversity of these fish kinds, tourists could carry out diving. As far as this is concerned, the Sentani Lake was known to be safe for the activity of diving. Besides diving, tourists could also swim, fished, and playing ski water in this lake.

Apart from fish that lived natural, in this lake also was cultivated several fish commodities. These fish was cultivated inside “keramba” (like a box) that was built in the edge of the lake, with wood limits and the net measuring 4 X 4 meters. The other fish kind that was famous enough because it seems that was sweet and delicious was the cork fish Sentani.

Apart from witnessing various fish kinds, tourists could also see the local inhabitants who carried out the everyday activity, like made the painting with the bark base, carved wood, buried vegetables in the middle of the lake, as well as the habit dove while smoked. This last habit really quite unique, that is diving to look for the fish with help of cigarettes that were on to heat the body.

The other interesting matter that could be enjoyed by tourists was the Sentani Lake Festival that became Calendar of Event Visit Indonesia Year 2008. This festival will be carried out mid June by putting forward the attraction of the culture from villages (Ondoafi) around the Sentani Lake. On the first day, for example, tourists could witness thousands of dancers who put forward the traditional dance on the boat. Of course, the number of the dancers and the boat made this festival visible merry. On the second day, tourists could witness the war dance that also was exhibited on the boat with the number of dancers around 600an the person. This festival was afterwards closed on the third day with the cultural parade on the boat and in the land (in Sentani Lake outskirts). The festival closing ceremony was also carried out by carrying out the sacred ceremony, like the Ondoafi coronation and ritual the other tradition.

To head the Jayapura City, tourists could make use of the flight from various cities in Indonesia, as Jakarta, Surabaya, Bali, and Makassar headed the Sentani Airport, Jayapura. From this airport, tourists could make use of the transport of the route public of Abepura-Sentani with time followed around 20 minutes.

After satisfied surrounded the lake, the tourists could rest at the same time enjoying food with the main menu the fish and delicious freshwater prawns that was offered by restaurants in the edge of the lake. The menu that was difficult to be forgotten by tourists who once to the Sentani Lake were the fish of cork of acid broth, that presented the sweet and delicious feeling the cork fish with lovely acid broth. This restaurant generally has the shape of the house on stilts with direct scenery to the side of the lake.

The tourists who needed accommodation could make use of simple accommodation and the hotel around the Sentani Lake and in the Jayapura City. Both in Sentani and in the Jayapura City was equipped by various facilities, like banking, telecommunications means, as well as the quite adequate transport.

That Luang: Vientiane's Great Buddhist Temple



Pha That Luang, the "Great Sacred Stupa" of Vientiane, is the most important religious edifice in Laos. It also has great spiritual significance for the Lao people, having been considered the symbol of Lao independence and sovereignty since the time of Lan Xang, the Kingdom of a Million Elephants, in the mid sixteenth century. It is a strange and exotic structure, uniquely combining-as McCarthy saw-the ethereal features of a Buddhist temple with the more mundane requirements of a stronghold or fortress. As well it might-for the fate and fortune of That Luang over the centuries has been as uncertain as that of the Lao Nation it represents.



According to legend, That Luang was first established in the year 236 of the Buddhist Era, corresponding to 307 B.C., when five Lao monks who had been studying at Rajgir, in India, returned home bearing a breastbone of the Buddha. The five pilgrims persuaded Phaya Chanthaburi Pasithisak, then ruler of Vientiane, to build a stupa over the sacred relic 'for those who wished to pray and worship'. The structure erected by Phaya Chanthaburi is said to have been tumulus-shaped and made of stone, 'having four flanks, each ten metres wide, four metres thick, and nine metres high'. It is commonly believed that this, the earliest stupa at That Luang, is enclosed within the present structure.

Be this as it may, there are no signs of Phaya Chanthaburi's stupa at That Luang today, nor have archaeological excavations turned up anything older than the foundations of a Khmer temple thought to date to the eleventh century A.D., or about a thousand years ago-which is still a venerable age.

The second, historic establishment of Pha That Luang was undertaken by King Setthathirat the Great, who moved the Lao capital from Luang Prabang to Vientiane in the mid-sixteenth century. Construction of the great stupa began in 1566, on the site of the former Khmer temple, and in subsequent years four temples were built at the cardinal points around the central that.

In 1641, about seventy years after the completion of Pha That Luang, Vientiane was visited by a representative of the Dutch East India Company, Gerard Van Wuystoff. At this time King Surinyavongsa sat on the throne of Laos, and the Kingdom of a Million Elephants was at the peak of its wealth and power. The Dutchman was deeply impressed by That Luang, which he describes as 'an enormous pyramid, the top of which is covered with gold leaf weighing about a thousand pounds'.

Van Wuystoff was a Protestant businessman, more interested in making money than in the mores of the Lao. A less friendly account, penned by the Italian Catholic Gian Filippo de Marini and published in French translation at Genoa in 1664, purports to see heathen licentiousness at every street corner in Vientiane. Even so, when confronted with That Luang, the author's style becomes unusually lyrical, noting that the great central tower 'is surrounded by leaves of fine gold, suspended so that they strike against each other in the smallest and most gentle wind, making a harmony so soft and so agreeable that one could easily believe one were listening to a musical concert'.

Unfortunately, the glory of Lan Xang was soon to pass. When King Surinyavongsa died in about 1694, he left no clear heir to his throne. The Kingdom of a Million Elephants split into three competing factions, and a long period of Siamese-Vietnamese rivalry for control over the Lao State was ushered in.

According to Lao traditions (but not, apparently, to those of the Thai), That Luang was sacked by Siamese armies under Chaophraya Chakri, later Rama I, in 1779. Certainly many hundreds of Lao families were brought back to Siam and settled in the region of Saraburi during this campaign. Moreover, and of deep significance, the two Buddha-image palladia of Lan Xang, the Emerald Buddha and the Phabang, were brought back to be enshrined in Thonburi.

Further and more serious damage was done to That Luang following the rebellion of Chao Anu of Vientiane in 1827. Siam's King Rama II, outraged by what he perceived as Anu's treachery, sent forces which tore down the walls of Vientiane and carried off virtually the entire population for resettlement on the west bank of the Mekong. That Luang was abandoned to the surrounding jungle, being briefly rediscovered in 1867 by a Frenchman, Delaporte, who made detailed sketches of the crumbling monument.

In time Delaporte's drawings would serve as a guide in the reconstruction of the great that, but for the moment its worst trial was still to come. From the late 1860s, following the collapse of the Taiping and Yunnan rebellions in southern China, bands of Chinese marauders distinguished by the colour of their banners-"Black Flags", "White Flags" and "Red Flags"-began to trouble upper and central Laos. In 1872 these bandits, known to the Lao and the Thai alike as "Haw", captured Vientiane-or what remained of the city. This was the final disaster for the old Lao capital. The Haw were bandits, pure and simple, and they were looking for loot. In the words of James McCarthy, an Irish surveyor in the service of the Royal Siamese Government who accompanied Thai troops pitted against the Haw some twenty years later:

The pillaging march of the Haw was rapid and without interruption... Their progress could be traced by the ashes of villages, and by temples and pagodas of which the ground had been dug up... It is the custom of Buddhists when building wats and pagodas to make offerings of jewelry and money to propitiate the deity. These offerings were placed usually under the sitting figure of the Buddha, in its breast, and in the floors of the wat, exactly where the line of sight of the figure strikes the floor. The places were dug up by the unfortunate inhabitants, the Haw meanwhile standing by, sword in hand, directing the proceedings.

It was at this time that the great stupa was torn from the top of That Luang; a faded, sepia photograph of the destruction wrought by the Haw has come down to us from McCarthy, the once-noble spire lying smashed on its side, the that torn open like a giant wedding cake.

The Haw invaders were not finally expelled from Laos until 1893, when the French first assumed control of the country. This event signalled the eventual revival of That Luang, for in 1899 France moved the Laotian capital from Luang Prabang to Vientiane and began the construction of a new colonial city that would be the administrative headquarters for the whole country. As a part of this scheme, ancient monuments were systematically restored, beginning with That Luang in 1900. The Lao people were not happy with this restoration, however-a recent Laotian publication accuses the French architects of rebuilding the that 'in a Western style, thus losing its Lao characteristics'. Accordingly, in 1930, again with French help, the temple was restored. On this occasion, however, the drawings made by Delaporte in 1867 were used as a guide, in an attempt at re-establishing the structure's authenticity. The present aspect of That Luang dates from this time.

Today the great edifice, located about four kilometres north-east of Vientiane city centre, still retains a very fortress-like appearance. Surrounded by a high-walled cloister pierced by tiny windows, access is by way of finely-gilded, red-lacquer doors which add to the overall impression of a mediaeval keep or fortress. Seen in this light, and from a distance, the narrow, pointed lesser stupas surrounding the main that also seem strangely threatening-in the not altogether fanciful words of one contemporary guidebook: 'almost giving the impression of a missile cluster'. Close up, however, the sacred religious nature of the structure is unmistakable. Naga serpents-those characteristic insignia of Tai Buddhism-compete for space with gilded Buddha figurines and stylised lotus flowers.

The main stupa is designed to be mounted by the faithful, and there are walkways to facilitate this. Each level of the Meru-like mound contains different architectural features designed to illustrate some arcane aspect of the Buddhist belief. Devout believers are supposed to contemplate the significance of these features as they circumambulate the main that. Thus the first level is surrounded by no fewer than 323 bai sema, or ordination stones; the second level by 120 lotus pearls and thirty small stupas representing the Buddhist Perfections, beginning with alms-giving and culminating in equanimity. Each of these small stupas once contained smaller stupas of pure gold, but these were taken by the Haw in the late nineteenth century.

The third level leads the visitor to the very base of the great that-a curvilinear, four-sided spire representing an elongated lotus bud, symbolic of the enlightenment attainable through Buddhism. The stupa is crowned by a stylised banana flower and an elaborate, gilded parasol. From ground to pinnacle, That Luang is 45 metres high.

Seated atop a white plinth some eighty metres from the main entrance to the that is a statue of King Setthathirat. This great Lao monarch first made Vientiane the capital of a united Lao state, and was responsible for the foundation of That Luang in its present form nearly five centuries ago. Across his knees he holds a long, curving sword-symbolically guarding That Luang, the heart of the Lao nation, and the most unique religious edifice in the country, throughout the ages.
Having trouble playing a video on your computer? Download VLC for free http://ping.fm/dsCyp

New York Fashion Week: Rebecca Taylor

New York Fashion Week is upon us.  I enjoy admiring both the insanely unwearable works of art, alongside the clothing I would love to pluck right off the runway and add to my everyday wardrobe.  Rebecca Taylor's line typically runs toward the attainable and wearable side.  
Her show is full of ready to wear sheer, flowy, feminine pieces.  Mainly moody tones of black and grays, shades of blue and magenta, with flashes of emerald jewelry.  
The belted and ruffled dresses, especially those with her signature leopard prints are speaking to me.  And topped with that gray (faux?) fur jacket, so chic!

I'm enjoying watching the shows online live and re-living the one's I missed via photographs.

Ten on Tuesday (7)

I just realized I have two number "4"s. So this is actually number 7. Oops. 

1. Any vacations you are looking forward to this summer?
My dad wants to climb Mt. Whitney. I did it when I was a kid, but am looking forward to doing it again as a (not so whiny/more appreciative) adult.

2. What is your favorite article of summer clothing (shoes are included)?
Flip Flops

3. What is your favorite summer drink (alcoholic or non)?
I do love a nice cold glass of white wine. But that is not really a strictly summer drink. I guess I love a good glass of sun tea with either lots of lemon or mixed with lemonade.

4. Do you tan or burn?
I burn and then I get "tan". Tan for me is like the whitest color my boyfriend EVER is.

5. Any goals you are working toward this summer?
I am hoping to get a job. That's as far as I've gotten so far.

6. What is your favorite summertime food?
I love BBQs! Picnics and even hot dogs. Summertime makes everything taste good!

7. What song most says “summer” to you?
Nothing really comes to mind, but sadly I just got Katy Perry's California Girls in my head for some reason!

8. Any home improvement goals planned for this summer?
Ug, let's hope not too many!

9. What is one thing you hate to see at the beach?
Oh...man. Well trash is probably the worst, but I've seen some super fat, topless, overly tan, wrinkled ladies in my day. I don't hate them but it causes a bit of a giggle.

10. Did you ever go to a summer camp?
No. I always wanted to. I wanted to be like Haley Mills in Parent Trap. What fun! 

Compliments of Chelsea at Roots and Rings

Zaher Moukahal

This man is absolutely HOT!!!


Alışveriş yaparken sağlıklı beslenme tüyoları!

Can sıkıntısıyla veya çocukları oyalamak için alışveriş merkezine zaman öldürmeye gittiyseniz, aç bile olmasanız etrafınızdaki pastalar, tatlılar ve yemek kokuları sizi baştan çıkarabilir
Dilara Koçak
Birçok kadın alışveriş sırasında yemek yemeyi unutup normale göre de daha fazla hareket ettiği için kilo verdiğini söyler. Bunu özellikle yurt dışına tatile giden ve bol alışveriş yapanlarda sıklıkla görüyorum. Çünkü normal hayatın dışına çıkıldığında, daha rahat kıyafet ve ayakkabılarla yeni yerler keşfetme heyecanı bireyin daha fazla yürüyüş yapmasına olanak veriyor.
Alışveriş merkezleri aslında farklı yemek seçenekleri bulmak için uygun çünkü arkadaşınız veya çocuğunuzla aynı yemeği yemek zorunda olmadığınız bu mekanlarda kendinize göre seçimler yapabilmeniz mümkün oluyor. Burada önemli olan sizin seçiminizin ne olduğudur. Şimdi seçeneklere şöyle bir göz atalım:
Dilim pizza:
Biraz ekmek, peynir ve üzerinde et veya tavukla sebze diye düşündüğümüzde aslında pizza oldukça dengeli bir seçimdir. Boyutları önemli olmakla birlikte şerbetli bir tatlı yerine sizi daha uzun süre tok tutacak dengeli bir seçim olduğunu söyleyebiliriz. Beraberinde su veya ayran içilebilir. Ayrıca kalın hamur pizzadan kaçının, eğer gün içerisindeki ana öğününüz değil sadece arada bir atıştırmalıksa mutlaka ince hamur tercih edin.
Kızarmış tavuk parçaları:
Lezzeti konusunda söyleyecek hiçbir şey yok, insanın “Hayır” demesi zor olabiliyor ancak kalori açısından baktığımızda kontrollü olmak ve sık tüketmemekte fayda var. Kalabalık bir arkadaş grubunuz varsa ortaya söyleyip herkesin birer parça alması, nefsinizi köreltmek için iyidir. Yanına salata veya çorba ya da meyve alırsanız böylece vücudunuz su, lif ve doğru enerjiyle dengelenmiş olur.
Çorbalar:
Alışveriş merkezlerinde kolaylıkla mercimek veya domates çorbası bulabilirsiniz. Eğer damak tadınız değişik mutfaklara açıksa Japon veya Çin mutfağındaki değişik sebzeli veya erişte ilaveli çorbalar da hoş olabilir.
En tehlikeliler:
Kızarmış et, tavuk, soğan, patates. Hepsi de çok lezzetli. Çünkü yağ arttıkça yemeklerin lezzeti aynı oranda artıyor ama maalesef bu da sağlığınız için aynı oranda zararlı oluyor. Bu tür besinleri günlük rutininizden çıkarıp ayda bir tüketecek şekilde program yapmanızda fayda var, böylece kendinizi tamamen yasaklı da hissetmeyeceksiniz.
Salatalar:
Yapacağınız seçimde tahıl grubu olarak, mercimek veya bulgur olabilir. Kalsiyum için yoğurt veya peynirli bir çeşit, protein için tavuk veya ton, sebze olarak da bol yeşillik, kırmızı biber eklenebilir. Sos olarak yoğurtlu veya zeytinyağı limonlu sosları seçmeye çalışın.
Donmuş yoğurt:
Az şeker ilave edilerek hazırlanan bu ürünler, harika bir ara öğün seçeneğidir.
Taze meyveler: Evden çıkarken çantanıza 1-2 meyve atın. Hatta biraz da fındık, badem, ceviz de iyi olur.