ASPİRİNİN HAKKINDA BİLİNENLER
dünyası önemli bir soruya endekslenmiş durumda: Aspirin faydalı ama kim için?
Aspirini bilmeyenimiz yok. Özellikle de Aspirin’in kalp ve damar sistemine ve iltihaplanmaya karşı faydaları keşfedildiğinden beri... Fakat son dönemde yapılan bilimsel araştırmalar sonucunda bu faydalar önemli bir soruya endekslenmiş durumda: Aspirin faydalı ama kim için?
Amerikan Tıp Birliği Dergisi’nin yayımladığı araştırma sonuçları Aspirin’in sağlığa zararları hakkında önemli bilgileri gözler önüne seriyor. “Önlem olsun diye Aspirin kullanmanın risklerini kesinlikle göz ardı etmemeliyiz” deniliyor. Chapel Hill- North Carolina Kardiyovasküler Bilim ve Tıp Merkezi Başkanı Sidney Smith, araştırmaların Aspirin’in ikincil koruyucu olarak, yani daha önceden bir koroner kalp hastalığı, kalp krizi, iskemik (kansız) beyin atağı geçirenlerde, kalbine stent takılan veya by-pass geçirenlerde önlem için alınan Aspirin’in faydalı olduğunu söylüyor.
Ya bu grubun dışında kalan, ama önlem olur diye düzenli Aspirin kullananlar? “Onlara dikkat!” diyor Sidney Smith. Yaş, cinsiyet ve hatta kardiyovasküler problemin söz konusu kişi için nasıl bir risk oluşturduğu, Aspirin’in fayda ve zararlarını belirliyor. Yaşı ileri olan ve ciddi risk taşıyanlar için uygun görülürken, “Yaşım 50’ye geldi ben de önlem olarak her gün bir Aspirin alayım” mantığının yanlış olduğunu belirtiyor uzmanlar. 45- 79 yaş arasında olup kalp hastalığı veya kalp krizi riski taşıyan bir erkekseniz veya 55- 79 yaş arası iskemik beyin atağı riski taşıyan bir kadınsanız önleyici olarak bir tane Aspirin kullanmak sizin için faydalı olabilir. Ama yine de Aspirin’in fayda ve zararlarını iyice tanımanız gerekiyor.
İşte son araştırmalar ışığında Aspirin’in fayda ve zararları:
1. İşitme kaybı riskini artırıyor:
Düzenli olarak (haftada en az 2 defa) Aspirin kullanan erkeklerde işitme kaybının yüzde 12 oranında arttığı biliniyor. Hatta 50 yaşından genç olup düzenli Aspirin kullananlarda bu riskin yüzde 33’e çıktığı tespit edilmiş. Yalnız Aspirin değil düzenli kullanılan nonsteroid antienflamatuarlar ve asidominofen kullanımının işitme kaybı riskini ciddi şekilde artırdığı biliniyor.
2. Kolorektal (kalın bağırsak) kanser riskini azaltıyor:
2009 yılında Amerikan Tıp Birliği Dergisi’nde yayımlanan bir araştırmaya göre düzenli Aspirin kullanımının bazı kanser hastalarında (COX-2 enzimi ifade eden tümör taşıyan) yaşam şansını arttırdığını, hatta haftalık Aspirin tüketimi 325 mg’lık haplardan oluşan 14 defayı geçtiğinde, bu tip kanser oluşumunun engellendiği tespit edilmiş.
3. Meme kanserinin tekrarını ve bazı durumlarda da oluşumunu engelliyor:
Şubat 2010’da yayımlanan bir araştırma raporuna göre her hafta az miktarda ve 2 ile 5 defa arasında Aspirin kullanan meme kanseri geçirmiş kadınlarda, hastalığın yüzde 71 oranında daha az ölümle sonuçlanıyor.
4. Prostat kanseri test sonuçlarını yanıltabiliyor:
Düzenli olarak Aspirin veya kortizon kökenli olmayan antienflamatuarlar kullanan erkeklerde prostat kanserinin teşhisinde ölçülen PSA düzeyinin gerçekte olduğundan yüzde 10 az çıktığı biliniyor.
5. Alzheimer hastalığına karşı koruyor:
Düzenli Aspirin kullananlarda yüzde 13 oranında daha az Alzheimer görülüyor. Fakat öte yandan başka bazı araştırmalar da ibuprofen gibi, kortizon kökenli olmayan antienflamatuarların Aspirin’den daha iyi etki ettiğini savunuyor.
6. Aspirin beyin kanamasının tekrarını engelleyebiliyor:
Ibuprofen ile birlikte alınmadığı takdirde, Aspirin beyin kanamasını engelleyebiliyor. FDA Aspirini ibuprofen maddesiyle birlikte kullanmama konusunda tüketiciyi resmi olarak uyarıyor.
7. Parkinson hastalığına karşı koruyor:
Kadınlar üzerinde yapılan bir araştırma haftada 2 veya daha fazla olmak üzere hayatı boyunca en az bir ay boyunca Aspirin kullanan kişilerde yüzde 40 oranında daha az Parkinson hastalığı görüldüğünü iddia ediyor.
8. Diyabeti olan kişilerde Aspirin’in kalp krizine karşı koruyucu etkisi sıfırlanabiliyor:
Diyabeti olan kişiler olmayanlardan en az iki kat daha fazla kalp hastalığı veya beyin kanaması riski taşıyor. Yapılan araştırmalar düzenli olarak alınan Aspirin’in ilk kalp krizini diyabet hastalarında önleyici etkisinin olmadığını gösteriyor.
9. Bazı kalp hastaları ve beyin kanaması geçiren hastalar üzerinde ters etki yaratıyor:
Bir araştırma kardiyovasküler hastaların (kalp ve damarla ilgili problemi olan) aşağı yukarı yüzde 30’unun Aspirin’in etkilerine karşı direnç gösterdiğini ve bu direncin Aspirin’e olumlu reaksiyon gösteren kardiyovasküler hastalara oranla tam 4 kat daha fazla kalp krizi ve beyin kanamasına meyilli olduğunu gösteriyor.
10. Aspirin kalp krizini önlemede kadınlarda daha az etkili olabiliyor:
Kadınlarda erkeklerde olduğu gibi kalp hastalıkları yerine, Aspirin’in iskemik beyin atağına karşı koruduğu ileri sürülüyor.
11. Mide problemlerine neden oluyor:
Aspirin ve kortizon kökenli olmayan antienflamatuarlar kullananların gastrointestinal kanama ve mide ülserine yakalanma riskinin çok daha yüksek olduğu biliniyor.
12. Kanama riskini artırıyor:
Kan sulandırıcı ve inceltici olduğu için kan pıhtılaşmasını zorlaştırıyor. Bu da demek oluyor ki; beyin kanaması gibi bir durumda Aspirin kullanımı öldürücü olabiliyor
Aspirini bilmeyenimiz yok. Özellikle de Aspirin’in kalp ve damar sistemine ve iltihaplanmaya karşı faydaları keşfedildiğinden beri... Fakat son dönemde yapılan bilimsel araştırmalar sonucunda bu faydalar önemli bir soruya endekslenmiş durumda: Aspirin faydalı ama kim için?
Amerikan Tıp Birliği Dergisi’nin yayımladığı araştırma sonuçları Aspirin’in sağlığa zararları hakkında önemli bilgileri gözler önüne seriyor. “Önlem olsun diye Aspirin kullanmanın risklerini kesinlikle göz ardı etmemeliyiz” deniliyor. Chapel Hill- North Carolina Kardiyovasküler Bilim ve Tıp Merkezi Başkanı Sidney Smith, araştırmaların Aspirin’in ikincil koruyucu olarak, yani daha önceden bir koroner kalp hastalığı, kalp krizi, iskemik (kansız) beyin atağı geçirenlerde, kalbine stent takılan veya by-pass geçirenlerde önlem için alınan Aspirin’in faydalı olduğunu söylüyor.
Ya bu grubun dışında kalan, ama önlem olur diye düzenli Aspirin kullananlar? “Onlara dikkat!” diyor Sidney Smith. Yaş, cinsiyet ve hatta kardiyovasküler problemin söz konusu kişi için nasıl bir risk oluşturduğu, Aspirin’in fayda ve zararlarını belirliyor. Yaşı ileri olan ve ciddi risk taşıyanlar için uygun görülürken, “Yaşım 50’ye geldi ben de önlem olarak her gün bir Aspirin alayım” mantığının yanlış olduğunu belirtiyor uzmanlar. 45- 79 yaş arasında olup kalp hastalığı veya kalp krizi riski taşıyan bir erkekseniz veya 55- 79 yaş arası iskemik beyin atağı riski taşıyan bir kadınsanız önleyici olarak bir tane Aspirin kullanmak sizin için faydalı olabilir. Ama yine de Aspirin’in fayda ve zararlarını iyice tanımanız gerekiyor.
İşte son araştırmalar ışığında Aspirin’in fayda ve zararları:
1. İşitme kaybı riskini artırıyor:
Düzenli olarak (haftada en az 2 defa) Aspirin kullanan erkeklerde işitme kaybının yüzde 12 oranında arttığı biliniyor. Hatta 50 yaşından genç olup düzenli Aspirin kullananlarda bu riskin yüzde 33’e çıktığı tespit edilmiş. Yalnız Aspirin değil düzenli kullanılan nonsteroid antienflamatuarlar ve asidominofen kullanımının işitme kaybı riskini ciddi şekilde artırdığı biliniyor.
2. Kolorektal (kalın bağırsak) kanser riskini azaltıyor:
2009 yılında Amerikan Tıp Birliği Dergisi’nde yayımlanan bir araştırmaya göre düzenli Aspirin kullanımının bazı kanser hastalarında (COX-2 enzimi ifade eden tümör taşıyan) yaşam şansını arttırdığını, hatta haftalık Aspirin tüketimi 325 mg’lık haplardan oluşan 14 defayı geçtiğinde, bu tip kanser oluşumunun engellendiği tespit edilmiş.
3. Meme kanserinin tekrarını ve bazı durumlarda da oluşumunu engelliyor:
Şubat 2010’da yayımlanan bir araştırma raporuna göre her hafta az miktarda ve 2 ile 5 defa arasında Aspirin kullanan meme kanseri geçirmiş kadınlarda, hastalığın yüzde 71 oranında daha az ölümle sonuçlanıyor.
4. Prostat kanseri test sonuçlarını yanıltabiliyor:
Düzenli olarak Aspirin veya kortizon kökenli olmayan antienflamatuarlar kullanan erkeklerde prostat kanserinin teşhisinde ölçülen PSA düzeyinin gerçekte olduğundan yüzde 10 az çıktığı biliniyor.
5. Alzheimer hastalığına karşı koruyor:
Düzenli Aspirin kullananlarda yüzde 13 oranında daha az Alzheimer görülüyor. Fakat öte yandan başka bazı araştırmalar da ibuprofen gibi, kortizon kökenli olmayan antienflamatuarların Aspirin’den daha iyi etki ettiğini savunuyor.
6. Aspirin beyin kanamasının tekrarını engelleyebiliyor:
Ibuprofen ile birlikte alınmadığı takdirde, Aspirin beyin kanamasını engelleyebiliyor. FDA Aspirini ibuprofen maddesiyle birlikte kullanmama konusunda tüketiciyi resmi olarak uyarıyor.
7. Parkinson hastalığına karşı koruyor:
Kadınlar üzerinde yapılan bir araştırma haftada 2 veya daha fazla olmak üzere hayatı boyunca en az bir ay boyunca Aspirin kullanan kişilerde yüzde 40 oranında daha az Parkinson hastalığı görüldüğünü iddia ediyor.
8. Diyabeti olan kişilerde Aspirin’in kalp krizine karşı koruyucu etkisi sıfırlanabiliyor:
Diyabeti olan kişiler olmayanlardan en az iki kat daha fazla kalp hastalığı veya beyin kanaması riski taşıyor. Yapılan araştırmalar düzenli olarak alınan Aspirin’in ilk kalp krizini diyabet hastalarında önleyici etkisinin olmadığını gösteriyor.
9. Bazı kalp hastaları ve beyin kanaması geçiren hastalar üzerinde ters etki yaratıyor:
Bir araştırma kardiyovasküler hastaların (kalp ve damarla ilgili problemi olan) aşağı yukarı yüzde 30’unun Aspirin’in etkilerine karşı direnç gösterdiğini ve bu direncin Aspirin’e olumlu reaksiyon gösteren kardiyovasküler hastalara oranla tam 4 kat daha fazla kalp krizi ve beyin kanamasına meyilli olduğunu gösteriyor.
10. Aspirin kalp krizini önlemede kadınlarda daha az etkili olabiliyor:
Kadınlarda erkeklerde olduğu gibi kalp hastalıkları yerine, Aspirin’in iskemik beyin atağına karşı koruduğu ileri sürülüyor.
11. Mide problemlerine neden oluyor:
Aspirin ve kortizon kökenli olmayan antienflamatuarlar kullananların gastrointestinal kanama ve mide ülserine yakalanma riskinin çok daha yüksek olduğu biliniyor.
12. Kanama riskini artırıyor:
Kan sulandırıcı ve inceltici olduğu için kan pıhtılaşmasını zorlaştırıyor. Bu da demek oluyor ki; beyin kanaması gibi bir durumda Aspirin kullanımı öldürücü olabiliyor
TEKE OTU NEDİR TEKE OTUNUN İKTİDARSIZLIĞA FAYDASI
Teke otu ‘iktidar’ kaynağı
Dünyada ve ülkemizde erkeklerin korkulu rüyası haline gelen cinsel fonksiyon bozukluklarına karşı Çin’de ve Japonya’da binlerce yıldır bilinen ve yaygın olarak kullanılan teke otunun yardımcı olduğu bilimsel çalışmalarla tespit edildi
Erkek cinsel organındaki hipertansiyona bağlı erken damar bozukluğunun cinsel bozukluğa yol açacağını kaydeden Sonbahar, “Yüksek tansiyon nedeniyle ortaya çıkan bu sorunu ve yüksek tansiyonun yarattığı diğer sorunları gidermek için kullanmak zorunda kaldığımız tansiyon ilaçları da bir paradoks yaratmaktadırlar. Çünkü tansiyon düşürücü ilaçların hemen hepsinin prospektüslerinde cinsel yetersizlik yapabileceği yazıyor. Yapılan pek çok klinik deneyde bu konuda yapılan çalışmalar tansiyon ilaçlarının sertleşme sorunu yaratabileceğini gösteriyor. Pek çok şeyde olduğu gibi bunun da çaresi doğada saklı. İcariin içeriği bu sorun için önemli bir çözüm sunuyor. İcariin içeriğinin cinsel libidoyu güçlendirmeye, yorgunluğun giderilmesine, zindeliğin arttırılmasına ve strese yola açan kortizol hormonunu dengelediği, enerjiyi arttırarak cinsel libidoyu güçlendirdiği bilimsel araştırmalarda belirtilmiştir. Epimedium Brevicorum (teke otu) içerdiği İcariin maddesi ile iktidarsızlığın giderilmesine yardımcı olur” dedi.
Epimedium Brevicorum enerji ve fiziksel gücü arttırıcı özellikleri geleneksel Çin ve Japonya tıbbında binlerce yıldır yaygın olarak kullanılmak olan bitkisel bir ilaçtır. Epimedium bitkisi günümüzde, özünde testosteron etkisinin bulunması nedeniyle, cinsel arzuyu arttırmasıyla bilinir. Uzakdoğu da ki kullanımından sonra günümüzün en ünlü doktorları da bu bitkinin cinsel güdüyü güçlendirmek, cinsel arzuyu geri kazanmak için kullanılabileceğini onaylıyor. Bilimsel olarak, teke otu yaprağının testosteronu serbest bıraktığı, böylece dayanıklılık ve cinsel gücün arttığı belirlendi.
Epimedium Brevicorum bitkisi tıbbi olarak böbrek, eklem ve karaciğer bozukluklarında kullanılmakla birlikte en çok afrodizyak özelliği ve iktidarsızlığa çözüm olarak kullanılmaktadır. Teke otunun testosteron gibi erkeklerde cinsel aktiviteyi ve sperm üretimini arttırdığı ve cinsel isteği tetikleyerek çoğalttığı belirtilmektedir. Kadınlarda ise cinsel libidoyu arttırdığı bildirilmekte, dolayısıyla teke Epimedium Brevicorum‘un düzenli kullanımının sporda ve yatak odasında daha yüksek performansı desteklediğini kaydeden NORE Türkiye Distrübütörü Sonbahar şunları söyledi:
“Piyasada özellikle internet üzerinden ya da tezgah altı tabir edilen kaçak yollarla satılan, Uzakdoğu menşeli, formülü ve içeriği bilinmeyen pek çok ürün insan sağlığı açısından büyük sakıncalar taşımaktadır. Ancak tamamen bitkisel formülü ile bu alanda başarısı Hollanda ve Belçika’da yapılan bilimsel çalışmalarla kanıtlanmış, Avrupa’nın önde gelen yardımcı ürünü NORE, içeriğindeki Epimedium Brevicorum ve icariin sayesinde cinsel fonksiyon bozukluğu yaşayan erkeklere çare olmaktadır.”
Dünyada ve ülkemizde erkeklerin korkulu rüyası haline gelen cinsel fonksiyon bozukluklarına karşı Çin’de ve Japonya’da binlerce yıldır bilinen ve yaygın olarak kullanılan teke otunun yardımcı olduğu bilimsel çalışmalarla tespit edildi
Temel mekanizma hipertansiyon hastalığında endontelin bozulmasıdır. Endontel bütün damarların iç yüzünü kaplayan, damarların kasılmasını ve gevşemesini sağlayan, damarda pıhtılaşmayı önleyen, kan akımını düzenleyen çok önemli bir yapıdır. Erkek cinsel organı da damar zengini bir organdır ve arterlerinde endotel, düz kas hücreleri yoğundur.
Erkek cinsel organındaki hipertansiyona bağlı erken damar bozukluğunun cinsel bozukluğa yol açacağını kaydeden Sonbahar, “Yüksek tansiyon nedeniyle ortaya çıkan bu sorunu ve yüksek tansiyonun yarattığı diğer sorunları gidermek için kullanmak zorunda kaldığımız tansiyon ilaçları da bir paradoks yaratmaktadırlar. Çünkü tansiyon düşürücü ilaçların hemen hepsinin prospektüslerinde cinsel yetersizlik yapabileceği yazıyor. Yapılan pek çok klinik deneyde bu konuda yapılan çalışmalar tansiyon ilaçlarının sertleşme sorunu yaratabileceğini gösteriyor. Pek çok şeyde olduğu gibi bunun da çaresi doğada saklı. İcariin içeriği bu sorun için önemli bir çözüm sunuyor. İcariin içeriğinin cinsel libidoyu güçlendirmeye, yorgunluğun giderilmesine, zindeliğin arttırılmasına ve strese yola açan kortizol hormonunu dengelediği, enerjiyi arttırarak cinsel libidoyu güçlendirdiği bilimsel araştırmalarda belirtilmiştir. Epimedium Brevicorum (teke otu) içerdiği İcariin maddesi ile iktidarsızlığın giderilmesine yardımcı olur” dedi.
Epimedium Brevicorum enerji ve fiziksel gücü arttırıcı özellikleri geleneksel Çin ve Japonya tıbbında binlerce yıldır yaygın olarak kullanılmak olan bitkisel bir ilaçtır. Epimedium bitkisi günümüzde, özünde testosteron etkisinin bulunması nedeniyle, cinsel arzuyu arttırmasıyla bilinir. Uzakdoğu da ki kullanımından sonra günümüzün en ünlü doktorları da bu bitkinin cinsel güdüyü güçlendirmek, cinsel arzuyu geri kazanmak için kullanılabileceğini onaylıyor. Bilimsel olarak, teke otu yaprağının testosteronu serbest bıraktığı, böylece dayanıklılık ve cinsel gücün arttığı belirlendi.
Epimedium Brevicorum bitkisi tıbbi olarak böbrek, eklem ve karaciğer bozukluklarında kullanılmakla birlikte en çok afrodizyak özelliği ve iktidarsızlığa çözüm olarak kullanılmaktadır. Teke otunun testosteron gibi erkeklerde cinsel aktiviteyi ve sperm üretimini arttırdığı ve cinsel isteği tetikleyerek çoğalttığı belirtilmektedir. Kadınlarda ise cinsel libidoyu arttırdığı bildirilmekte, dolayısıyla teke Epimedium Brevicorum‘un düzenli kullanımının sporda ve yatak odasında daha yüksek performansı desteklediğini kaydeden NORE Türkiye Distrübütörü Sonbahar şunları söyledi:
“Piyasada özellikle internet üzerinden ya da tezgah altı tabir edilen kaçak yollarla satılan, Uzakdoğu menşeli, formülü ve içeriği bilinmeyen pek çok ürün insan sağlığı açısından büyük sakıncalar taşımaktadır. Ancak tamamen bitkisel formülü ile bu alanda başarısı Hollanda ve Belçika’da yapılan bilimsel çalışmalarla kanıtlanmış, Avrupa’nın önde gelen yardımcı ürünü NORE, içeriğindeki Epimedium Brevicorum ve icariin sayesinde cinsel fonksiyon bozukluğu yaşayan erkeklere çare olmaktadır.”
HAMİLELİK SONRASI KİLOLARDAN KURTULMA
Hareketleri, yavaş bir tempoyla yapmanız lazım. Hamilelik sürecinde hareketsiz kalan vücudunuzun kendini toparlaması, hareket etmeye alışması gerekiyor.
İşe, boyun hareketleriyle başlamalısınız. Nefes ve duruş çalışmalarını yapmadan egzersize başlamayın. Vereceğimiz hareketlerle bir çok rahatsızlığın da önüne geçeceksiniz. Kendinizi daha zinde ve sağlıklı hissedeceksiniz.
Aşağıdaki hareketleri on defa tekrarlamanız yararınıza olacaktır.
- Omuzlarınızı çalıştırın. “hayır, istemiyorum” dercesine yukarı kaldırıp indirin ve bunu iki omzunuz için teker teker uygulayın.
- Yere sırt üstü uzanın. Bebeğinizi karnınızın üstüne sırtı oyluklarınıza gelecek şekilde oturtun. Ellerinden de tutun ve karnınızı içeri doğru çekin, kasın ve bırakın. Vücudunuzun üst kısmını da yavaşça kaldırmaya gayret gösterin fakat kendinizi çok zorlamamanız gerekir.
- Bebeğinizi sırt üstü yere yatırın. Sizde yanına yüzü koyun ona bakacak şekilde uzanın. Ellerinizi uzatın ve bebeğinize uzanmaya çalışın. Bu hareketle bütün vücudunuz gerilecektir. Hem de bebeğinizle temas halinde olmak ona da iyi gelecektir. Ona dokunmanız kadar güzel bir şey yok.
- Bebeğinizle yan yana uzanarak, bacaklarınızı sırayla kaldırıp indirin. Sekizer defa bunu tekrarlayın. Bacak ve sırt kaslarınız için ideal.
- Oturun ve bebeğinizi alın karşınıza. Onu koltuk altlarından tutarak yavaşça kaldırın. Öne, arkaya, yukarıya kaldırın, indirin. Her bir hareketten sonra mutlaka ara verin. Bu sayede bebeğinizin de boynu güçlenecek, sizin de kol ve göğüs kaslarınız harekete geçecektir.
- Bebeğiniz göğsünüze yaslanmış bir şekilde ayakta durun. Bir bacağınızı öne doğru kaldırın, bu pozisyonda en fazla 60 saniye olmak üzere bekleyin. Sonra diğer bacağınıza geçin.
Bu egzersizler sayesinde hem siz zinde bir vücuda kavuşmanın tadını çıkarabilir, hem de bebeğinizle bir şeyler paylaşmanın keyfine varabilirsiniz. Hepsi bir yana, bu durumdan en çok yarar sağlayacak olan şüphesiz ki bebeğinizdir.
GÖĞÜS SARKMASI SORUNU VE GÖĞÜS DİKLEŞTİRME
Kadınlar için göğüs güzelliği çok önemlidir. Hamilelik, doğum ve emzirme dönemlerinden sonra göğüs şeklimutlaka değişir ve kadınlar kendilerini eskisi kadar çekici bulmazlar, zamanla eşleri tarafından beğenilmediklerini düşündükleri de olur. Hayır o kadar sorun etmeyin üstelik estetik çözümleri var, burada anlatılan en yeni yöntemin ilginizi çekeceğini düşünüyoruz.
Kadınların en fazla ilgi gösterdiği estetik ameliyatlardan biridir meme estetiği, bu yöntemde memeyi kendi dokusuyla asma işlemi uygulanıyor. Memeyi kendi dokusuyla asma yöntemi; sorunu hem kalıcı şekilde hemde bilinenden çok daha hafif kesi iziyle çözüyor. Çok yeni olan bu yöntem Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Erdem Tezel tarafından geliştirildi.
Meme Asma Yöntemi: Bu işlemde, koltuk altına yayılan kısımlardan faydalanılarak meme dokusu yukarıya ve içe doğru itilip kendi üzerinde katlanarak sıkıştırılır ve dikleştirilir. Operasyondan sonra, meme ağırlığını taşıyan bölüm derinin altında olduğu için iz kalma oranı çok daha düşüktür. Bu işlemin avantajı diğer operasyonlara nazaran daha uzun süre kalıcı olması ve yatar durumdayken memenin koltuk altına yayılması ve ayrık görünmesine de çözüm getiriyor.
Meme Küçültme İşlemi: Memeyi kendi dokusuyla asma yöntemi aynı zamanda meme küçültmede de uygulanıyor. Gençlerde memenin yapısal doku gevşekliği ya da ileri yaşlarda zamanla oluşan gevşeklik ayrıca emzirmenin de çok büyük etkisi vardır, dolaylı sarkmalarda sorunlar giderilebiliyor. Bu yöntem hastalarda doğal sütyen görünümü kazandırıyor ve iki haftalık kısa süreden sonra günlük yaşantıya dönülebiliyor.
Kadınların en fazla ilgi gösterdiği estetik ameliyatlardan biridir meme estetiği, bu yöntemde memeyi kendi dokusuyla asma işlemi uygulanıyor. Memeyi kendi dokusuyla asma yöntemi; sorunu hem kalıcı şekilde hemde bilinenden çok daha hafif kesi iziyle çözüyor. Çok yeni olan bu yöntem Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Erdem Tezel tarafından geliştirildi.
Meme Asma Yöntemi: Bu işlemde, koltuk altına yayılan kısımlardan faydalanılarak meme dokusu yukarıya ve içe doğru itilip kendi üzerinde katlanarak sıkıştırılır ve dikleştirilir. Operasyondan sonra, meme ağırlığını taşıyan bölüm derinin altında olduğu için iz kalma oranı çok daha düşüktür. Bu işlemin avantajı diğer operasyonlara nazaran daha uzun süre kalıcı olması ve yatar durumdayken memenin koltuk altına yayılması ve ayrık görünmesine de çözüm getiriyor.
Meme Küçültme İşlemi: Memeyi kendi dokusuyla asma yöntemi aynı zamanda meme küçültmede de uygulanıyor. Gençlerde memenin yapısal doku gevşekliği ya da ileri yaşlarda zamanla oluşan gevşeklik ayrıca emzirmenin de çok büyük etkisi vardır, dolaylı sarkmalarda sorunlar giderilebiliyor. Bu yöntem hastalarda doğal sütyen görünümü kazandırıyor ve iki haftalık kısa süreden sonra günlük yaşantıya dönülebiliyor.
4 3 2 1 NEDİR 4 3 2 1 İN FAYDALARI NELERDİR
4.3.2.1. Nedir?
FİTOTERAPİ / Bitkisel Kaynaklı Tedavi Destek Bilimi alanında uzman olan Arkopharma laboratuvarlarınca geliştirilen 4.3.2.1. bitkibilim uzmanlarının da onayladığı 10 çeşit farklı etkide bitkiyi bir araya getiren komple zayıflama ve detoks tabletidir.
Bitkilerle Gelen Fayda?
4.3.2.1. içeriğindeki;
4 özel bitki / yeşil çay, siyah çay, zencefil ve arpa; metabolizmayı hızlandırarak, zayıflamayı destekliyor,
3 özel bitki / karahindiba, rezene, kereviz; vücuttan su atılımını hızlandırarak ödemi gideriyor,
2 özel bitki / hindiba, kabak; güçlü antioksidan özellikleriyle toksinlerden arındırıyor,
1 özel bitki / greyfurt; yağ depolanmasını engelleyerek vücudu sıkılaştırıyor.
3 özel bitki / karahindiba, rezene, kereviz; vücuttan su atılımını hızlandırarak ödemi gideriyor,
2 özel bitki / hindiba, kabak; güçlü antioksidan özellikleriyle toksinlerden arındırıyor,
1 özel bitki / greyfurt; yağ depolanmasını engelleyerek vücudu sıkılaştırıyor.
4.3.2.1 Özellikleri / Faydaları?
4: Sıralı çözülen tablet formuyla etkisi çok fazlaı,
3: Laksatif içermediği için ishale neden olmaz,
2: Bitkisel içeriği ile etkinliği kanıtlanmış, tamamen doğal bir içecektir,
1: Detoks/Toksinlerden arındırıcı etkiye sahiptir.
3: Laksatif içermediği için ishale neden olmaz,
2: Bitkisel içeriği ile etkinliği kanıtlanmış, tamamen doğal bir içecektir,
1: Detoks/Toksinlerden arındırıcı etkiye sahiptir.
4.3.2.1 Nasıl Kullanılır?
15 gün boyunca günde 2 tablet ( sabah akşam) ardından 1 ay boyunca 1 tablet (sabahları) büyük bir bardak su ile alınması önerilir.
Laksatif Etki Yaratmaz, İhale Neden Olmaz
Zayıflama ürünleri kullanırken, bir çoğumuzun ilk endişesi;bağırsakların fazla faaliyetiyle ishale yol açmasıdır. 4.3.2.1 gibi Zayıflamaya Destek Ürünler; bir çok kişinin problemi haline gelen bağırsak tembelliğini gidererek, normal faaliyetine döndürmelidir. 4.3.2.1. içeriğindeki bitkilerin etkileriyle bağırsak tembelliğini gidermekte ve hayatımızı engelleyen ishal gibi şikayetlere yol açmamaktadır.
4.3.2.1 Nasıl Etkili Oluyor
4.3.2.1'in içeriğindeki bitkilerin farklı işlevleri ile vücuttaki toksinler atılırken beden hafiflediği için kullanıcılar enerjilerinin arttığını belirtiyor. Özellikle bağışıklık sisteminin zayıfladığı dönemlerde metabolizmayı desteklemekte, çevre kirliliği ile sigara kullanımı ve stresin yarattığı serbest radikallere karşı vücudu temizlemektedir. Yine bitkilerin gücü ile hızlanan metabolizma ile kalori yakılıyor, su atılımı artıyor, yağların vücutta depolanması engellenerek vücutta zayıflama ve buna bağlı olarak da sıkılaşma gerçekleşiyor.
ÜRETRİT NEDİR ERKEKLERDE ÜRETRİT VE TEDAVİSİ
Üretrit (erkeklerde)
Üretrit penisin içindeki idrar ve meninin geçtiği kanal olan Üretra nın iltihaplanmasıdır. Genellikle cinsel ilişkiyle geçen bir hastalık nedeniyle ortaya çıkar (bilhassa belsoğukluğu veya chlamidiasis) Bazen de neden bilinmez. Üretritle birlikte görülen akıntının rengi berraktan sarıya, yoğunluğu inceden kalma kadar değişir. Üretrit in tedavisi genellikle kolaydır. Hastanın eşi de tedavi edilmelidir. Üretrit bazen de Reiter sendromu denilen bir rahatsızlıkla birlikte ortaya çıkar.
Belirtiler
- İdrara çıkarken veya boşalırken sancı;
- Sık idrara çıkma ihtiyacı;
- Penis ucundan akıntı.
Teşhis
İdrar yaparken sancı ve akıntı doktora gitmek için yeterli nedenlerdir. Doktor hem idrar hem de akıntının analiz edilerek rahatsızlığı yapan organizmaların tanımlanmasını sağlayacaktır.
Birçok vakada üretrit tedaviden sonra kaybolur. Bazen tedaviyi tekrarlamak gerekebilir. çok az vakada üretrit tedaviye cevap vermez ve üretra daralması, epididimit, prostatit veya başka komplikasyonlar ortaya çıkabilir.
Tedavi
Üretrit için antibiyotikler verilir. Eşin de tedavisi gerekebilir.
Belirtiler
- İdrara çıkarken veya boşalırken sancı;
- Sık idrara çıkma ihtiyacı;
- Penis ucundan akıntı.
Teşhis
İdrar yaparken sancı ve akıntı doktora gitmek için yeterli nedenlerdir. Doktor hem idrar hem de akıntının analiz edilerek rahatsızlığı yapan organizmaların tanımlanmasını sağlayacaktır.
Birçok vakada üretrit tedaviden sonra kaybolur. Bazen tedaviyi tekrarlamak gerekebilir. çok az vakada üretrit tedaviye cevap vermez ve üretra daralması, epididimit, prostatit veya başka komplikasyonlar ortaya çıkabilir.
Tedavi
Üretrit için antibiyotikler verilir. Eşin de tedavisi gerekebilir.